Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İsrail’in Gazze’deki “shoah” (soykırım felaketi) provasını sert bir dille kınadı.
Dedi ki:
“Gazze’ye yapılan insanlık dışı uygulamayı tasvip etmemiz mümkün değildir. Gazze’de orantısız güç kullanımı ile yavrular öldürülüyor, siviller öldürülüyor. Gazze’ye yapılan saldırıların insani izahı yoktur. Saldırıların hukuka dayalı bir izahı yoktur. Biz Türkiye Cumhuriyeti olarak, bu konuda İsrail’in bu tavrını, açık ne net olarak söylüyorum, kınıyoruz.”
“Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak, orada yükselen çığlığa karşılık vermeyi, hükümetim ve milletim adına bir insanlık borcu kabul ediyorum.”
“Bu konuda artık ne yapılacaksa yapılacak. Konu … Bakanlar Kurulu toplantısında da gündeme gelecek. İsrail için ne yapılacaksa yapacağız.”
Son derecede iddialı sözlerdi bunlar.
‘Hükümetin sabrı taştı. İsrail terör rejimiyle ilişkilerde köklü bir değişim yaşanacak. Bu değişim, Bakanlar Kurulu toplantısından sonra ilan edilecek’ dedirten sözler…
Ne var ki dağ fare doğurdu.
Bakanlar Kurulu toplantısından ‘eski hamam, eski tas’ kararı çıktı.
Siyonist İşgal Rejimi Başkasabı Ehud Olmert ve Filistin Özerk Yönetimi Başkanı Mahmut Abbas’a “sağduyu çağrısı” ile yetinildi.
“Bu konuda artık ne yapılacaksa yapılacak” sözü ortada bırakıldı.
Erdoğan’ın İsrail aleyhindeki son çıkışını büyük bir heyecanla karşılayan ve ümitli bir bekleyiş içine giren Filistin halkı bir kere daha hayal kırıklığına uğratıldı.
Yazık oldu.
* * *
İsrail ordusunu “insanlık dışı uygulama”larda bulunmakla suçlayan ve bu uygulamalara karşı çıkmayı bir “insanlık borcu” olarak gördüğünü beyan eden Başbakan’ın, Türkiye-İsrail Askeri İşbirliği Anlaşması’nı feshetmek için harekete geçmesi gerekmez mi?
Filistinli kardeşlerimize ölüm yağdıran İsrailli savaş pilotlarının Türkiye semalarında idman yapmasına (ayrıca Siyonistlerin İran’ı Türkiye üzerinden ‘yakın markaja’ almalarına ve Suriye’yi Türkiye üzerinden taciz etmelerine) imkân tanıdığı bilinen bu anlaşma, Türkiye’yi Filistin’deki İsrail mezalimine ortak kılmıyor mu?
İsrail ordusunun Gazze’deki “insanlık dışı uygulaması”na karşı çıkma yönündeki “insanlık borcu”, Türkiye-İsrail Askeri İşbirliği Anlaşması’na karşı çıkmayı da içermiyor mu?
İsrail’e verilen lojistik destek kesilmediği ve İsrail’le her sene yapılan ortak askeri tatbikatlara son verilmediği –bu yönde bir tehditte bile bulunulmadığı- müddetçe “İsrail’i kınıyoruz” demenin bir manası, bir ciddiyeti, bir tesiri olabilir mi?
“Bu konuda artık ne yapılacaksa yapılacak” sözünün ardından Türkiye-İsrail Askeri İşbirliği Anlaşması’nın feshi veya Türkiye-İsrail-ABD ortak askeri tatbikatlarının iptali gündeme gelmiyorsa, bu konuda hiçbir şey yapılmayacak demektir.
* * *
Başbakan’ın yukarıda mezkûr çıkışı üzerine endişeye kapılan İsrail, ‘Türkiye cephesinde yeni bir şey yok’ mesajının verildiği Bakanlar Kurulu toplantısından sonra rahat bir nefes aldı.
‘Erdoğan yanlış yapıyor, bu sert üslup İsrail’le ilişkilere zarar verir’ deyip duran Siyonist yalakalarının gözü aydın!
Yeni Şafak, 5.3.2008
|