Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 07 Şubat 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Kültür-Sanat

 

Devletin kaynağı opera ve baleye gidiyor

Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu Erzurum Bölge Başkanı Prof. Dr. Hamza Gündoğdu, Kültür ve Turizm Bakanlığının 2008 yılı bütçesinden kültür varlıkları ve müzelere ayrılan kaynağın, opera, bale ve tiyatroya ayrılan kaynağın yarısı kadar olduğunu belirterek, “Devlet, opera ve bale sanatçılarına sahip çıktığı kadar kültür varlıklarını da sahiplenmeli” dedi.

Prof. Dr. Gündoğdu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Kültür ve Turizm Bakanlığının 2008 yılı bütçesinden kültür varlıkları ve müzelere 122 milyon 700 bin 447 YTL, opera, bale ve tiyatro için ise 213 milyon 305 bin YTL kaynak tahsis edildiğini kaydetti.

Devletin, kültür varlıkları ve müzelere, opera, bale ve tiyatroya ayırdığı bütçenin yarısı kadar kaynak tahsis ettiğini belirten Gündoğdu, şunları söyledi:

“Devlet, opera ve bale sanatçısına sahip çıktığı kadar kültür varlıklarını da sahiplenmelidir. Bakanlık bütçesinden kültür varlıklarına ayrılan kaynak opera, bale ve tiyatroya ayrılan kaynağın en az 2 katı olması gerekirken, yarısı kadar olması çok büyük bir yanlıştır. Bu, kültür varlıklarına olan ilgisizliği en açık şekilde gösteriyor.”

“KÜLTÜR VARLIKLARI GİDEREK

YOK OLMAKTADIR”

Gündoğdu, devletin son yıllarda kültür varlıklarına olan ilgisinin arttığını, ancak yetersiz kaldığını ifade ederek, şöyle devam etti:

“Medeniyetler beşiği olarak bilinen Anadolu coğrafyasında binlerce kültür varlığı bulunmaktadır. Tarihi 12 bin yıl öncesine kadar bilinen inanılmaz sayıda kilise, cami, medrese, han, hamam, imaret, çeşme ve benzeri tarihi varlıklar bulunmaktadır. Son 15 yılda yapılan yasal düzenlemelerle bu tarihi ve kültür varlıkların korunması için ciddi tedbirler alındı. Ancak şimdiye kadarki ihmal, bakımsızlık, sahiplenmeme ve değerlendirilmemesi nedeniyle birçoğunun çok ciddi şekilde harap olmasına ve ortadan kalkmasına neden olmuştur.”

“ARKEOLOJİK KAZILARDA

BAKANLIĞIN PAYI ÇOK DÜŞÜK SEVİYEDE”

Prof. Dr. Hamza Gündoğdu, Anadolu’da yer üstündeki tarihi varlıklardan çok daha fazlasının yerin altında bulunduğunu, ancak arkeolojik kazıların yetersiz kalması nedeniyle ortaya çıkarılamadığını belirti.

Kazı çalışmaların önemli bir kısmının, İngiliz, Fransız ve Japonlar tarafından yapıldığına işaret eden Gündoğdu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Türk bilim adamları ise arkeolojik kazılarını genelde mahalli idareler ve sivil toplum kuruluşların desteğiyle yapabilmektedir. Kazılarda bakanlığın payı çok düşük seviyede. Oysa, yerin altındaki tarihi kalıntıların bir an önce ortaya çıkarılması için bakanlığın bu işi daha çok sahiplenmesi gerekir.”

Kazı çalışmalarında Türk bilim adamlarının büyük sıkıntılar yaşadığını ifade eden Gündoğdu, şöyle dedi:

“Bakanlık kazı çalışması yapan bilim adamlarının yol parasını bile karşılamazken, opera ve bale sanatçılarına aylık 5-6 bin YTL maaş veriyor. Bunu doğru bulmuyoruz. Devlet, opera ve bale sanatçılarına sahip çıkıyor ama arkeoloğuna, san’at tarihçisine sahip çıkmıyor. Kültür kalıntıları zamanında sahip çıkılmazsa yok olur gider. Bu yüzden bir an önce bu konuya ilgi gösterilmesi ve kültür varlıklarımızın ihya edilmesi için bu sıkıntıların çözülmesi gerekir.”

07.02.2008


 

Tarihî Sumbas Camii restore ediliyor

Osmaniye’nin Sumbas ilçesinin Karaömerli köyünde bulunan asırlık Sumbas Camii, restore ediliyor. 1900’lü yıllardan kalmış tarihi cami, 1930’lu yıllarda bir hayırsever tarafından çatısı onarılarak tamir ettirilmişti.

O tarihten bu yana tadilat yapılmayan cami, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından restore edilerek kullanıma sunulacak.

Restorasyonun en geç haziran içinde bitirileceğini belirten İl Kültür ve Turizm Müdürü Ahmet Tabur, “Caminin onarılması 1996 yılından bu zamana kadar gündemde. Fakat çalışmalar 2003 yılından sonra hız kazandı. Cami daha önce Köy Tüzel Kişiliğinde olduğu için restorasyon işlemlerinde problem yaşıyorduk. Şimdi Köy Tüzel Kişiliği, camiyi müdürlüğümüze devretti. Restorasyon bittiğinde vatandaşlarımız camiyi kullanabilecekler” dedi.

07.02.2008


 

Zaman'da Yahya Kemal yolculuğu

“2008 Yahya Kemal Yılı” münasebetiyle düzenlenen “Yahya Kemal Beyatlı’nın Eserleriyle Zaman’da Yolculuk” sergisi, Zaman Gazetesi’nin merkez binasında açıldı.

Yapılan açıklamaya göre, Zaman Kitap’ın Yayın Yönetmeni Yusuf Çağlar’ın özel arşivinden derlenen sergide, şairin eserlerinin ilk basımları, dönemin mecmualarında yayımlanan şiir ve yazı örnekleri, baş muharrirliğini yaptığı Dergâh’ın ilk sayıları ile imzalı bir fotoğrafı yer alıyor.

Sergide ayrıca, Yahya Kemal’in şiirlerini besteleyerek unutulmaz eserler haline getiren Münir Nurettin Selçuk’un taş plakları, A. Süheyl Ünver’in “İstanbul’un Sekizinci Esinti Tepesi: Yahya Kemal Sözleri” adlı çalışmasının orijinal nüshaları, ünlü yazarların Yahya Kemal’i konu alan kitapları ve şairin hayatını anlatan fotoğraflar da bulunuyor.

Sergi, 24 Şubat 2008 tarihine kadar edebiyatseverleri bekliyor.

07.02.2008


 

"İçimizden" bir sergi

Anadolu Ajansı Adana Bölge Müdürlüğü çalışanlarının eserlerinden oluşan ‘’İçimizden’’ adlı fotoğraf sergisi 8 Şubat Cuma günü açılacak.

Adana’nın tarihi ve tabiî güzelliklerini yansıtan 74 eserin yer aldığı sergi, Seyhan Belediyesi Sanat Fuayesi’nde sanat severlerle buluşacak.

AA Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Hilmi Bengi, Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Tek ve Fotoğraf Haberleri Müdürü Abdurrahman Antakyalı’nın da katılacağı sergi, bir hafta boyunca gezilebilecek.

Adana Valiliği ve Seyhan Belediyesinin katkı sağladığı sergide, AA Adana Bölge Müdürü Ercan Halıcı, muhabirler Dilek Akın, Ali Güreli, Aykut Ünlüpınar, Aycan Demirel ve Barış Gündoğan ile yurt muhabirleri Volkan Kaşık, Seçkin Yalçın ve Haşmet Bahadır Laçin’in eserleri yer alacak.

07.02.2008


 

Tarihî eseri uydu antenleri sardı

Tekirdağ’da 1546 yılında Mimar Sinan’ın yaptığı, bir çivi dahi çakılması yasak olan tarihi bedestenin dış cephesine takılan klima ve uydu antenleri, tepki topluyor.

Tekirdağ Etnografya Müzesi Müdürü Akif Işın, yaptığı açıklamada, konuya ve tarihe duyarlı vatandaşların bedestendeki çirkin görüntüden rahatsız olduklarını dile getirdiğini bildirdi. Tarihi bedestenin 1963 yılında restore edildiği ve bugün tek orijinal tarafının Batı girişi bölümü olduğu bildirildi. 1970 yılından itibaren özel iş yerlerinin açılmasına izin verilen bedestende, 13 iş yeri bulunuyor.

/ TEKİRDAĞ

07.02.2008


 

En eski deniz feneri bulundu

Roma İmparatoru Neron tarafından Patara Limanı’na yaptırılan, hâlâ ayakta kalabilmiş, bilinen en eski deniz feneri, 11 metrelik kum dağının altından gün ışığına çıkarıldı.

Patara Kazı Başkanı Prof. Dr. Havva İşkan Işık, Patara’da incelemelerde bulunan Antalya Valisi Alaaddin Yüksel’e, gün ışığına çıkarılan deniz feneri hakkında bilgi verdi.

Fenerin korunması için restorasyon projesi hazırlanması gerektiğini kaydeden Işık, ‘’İmparator Neron Patara Limanı’nın iki ağzına 12 metre yükseklikte 2000 yıl önce iki dev deniz feneri yaptırmış. Patara’da bulunan bu deniz feneri dünyada var olan en eski orijinal deniz feneridir. Dünyanın en eski deniz feneri Mısır’ın İskenderiye kentinde.

Ancak bu fenerden günümüze hiçbir şey kalmamış. Patara’daki fener ise hala sağlam’’ dedi.

Işık, 2000 bin yıllık deniz fenerinin Patara kazıları sırasında dev kum dağlarının altında bulunduğunu belirterek, şunları söyledi:’’Deniz fenerinin bulunduğu yer tamamen kumlarla dolmuş. Sahilden oldukça uzakta Patara Limanı’nın batı köşesinde bulunuyor. Deniz feneri 11 metrelik kum dağının altından gün ışığına çıkarıldı. Büyük bir ihtimalle limanın diğer köşesinde de ikinci bir deniz feneri var. Ancak bulunan deniz fenerini kurtarmaya yönelik restorasyon projesi çalışması yapılmadığı sürece ikinci deniz fenerini kum altından çıkarmak istemiyoruz. Çünkü çıkarılan deniz fenerinin altından kumların çekilmesi nedeniyle fenerde yıkılma tehlikesi var. Diğer deniz feneri hiç olmazsa kumların altında korunuyor.’’

Işık, deniz fenerinin sağlam olarak çıkarıldığına değinerek, ‘’Ancak deniz fenerinin güney sağ köşesi yüzyıllar öncesinde Akdeniz’de oluşan, Mısır açıklarından gelen dev tsunami ile yıkılmış. Tsunami felâketinin Patara ve Kaş yöresine de büyük zararlar verdiği sanılıyor’’ diye konuştu.

/ KAŞ

07.02.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri