MAZLUMDER Ankara Şube Başkanı Ümit Mert, başörtüsü yasağının sadece üniversitelerde değil; eğitim sisteminin tümü ve çalışma hayatına varıncaya kadar hizmet alan, hizmet veren ayrımı yapılmadan her alandan kaldırılması gerektiğini söyledi.
Yaptığı açıklamada, Başbakan Erdoğan'ın Medeniyetler ittifakı toplantısı için gittiği İspanya'da başlattığı başörtüsü tartışması; radikal laikçi anlayış tarafından gayri-medenî bir şekilde başörtüsü takanları sindirmeye yönelik 'psikolojik bir harbe' dönüştürülmek istenmektedir" diyen Mert, başörtüsü yasağının on binlerce kişiyi siyasî düşüncesine, dinî inancına bakmaksızın mağdur ettiğini söyledi. Mert, "Toplumun nasıl düşündüğünü, nasıl inandığını önemsemeyen, her türlü farklılığı baskıyla, zulümle tek tipleştirmek isteyen bu anlayış faşizmin ta kendisidir" diye konuştu. "Başörtüsü siyasî simge midir, değil midir?" gibi tartışmaların çözüme katkısının olmayacağını söyleyen ümit Mert şu görüşlere yer verdi: "On binlerce mağduru görmezden gelip 'siyasî simge' söylemine sarılmak 'gösterdikleri kadarını görmeye mahkûm olan' medyanın bir hastalığıdır. Oysa 'siyasi simge' söylemi statüko tarafından kullanılan 'öğretilmiş bir hurafeden' başka bir şey değildir. Laiklikçi politikalar çerçevesinde ortadan kaldırılmak istenen din özgürlüğü, toplumumuzun temel kurucu unsurudur. Devlet otoritesi 'dinini dışa vurma özgürlüğü' karşısında bastırıcı değil, çoğullaştırıcı ve dolayısıyla koruyucu bir güdüyle hareket etmelidir."
Yargıtay Başsavcısı'nın açıklamalarını "siyasî" olarak değerlendiren Mert, "Tarafsız kalması gereken bir yargı mensubunun yapması düşündürücüdür. Unutulmamalıdır ki yasama yetkisi halk tarafından seçilen Meclis'e aittir, yargı bürokrasisine değil. Hükümetin yasağın kaldırılması konusundaki tavrı, yürütülmekte olan anayasa çalışmalarının ne derece sivil olacağı konusunda da net bir gösterge olacaktır" dedi.
|