Türkiye'nin zengin tarihî ve kültürel mirası, 6 ülkede görücüye çıkacak. Kültür ve Turizm Bakanlığı, bu yıl ABD, Avustralya, Almanya, Şili, İsveç ve Katar'da, porselenler, gladyatör, harem, hamam ve düğün konulu eserler sergileyecek.
İsveç'ten gelen talep üzerine başşehir Stockholm'de açılacak ''Topkapı Sarayı ve Türk ve İslâm Eserleri Müzesi'nden Porselenler'' başlıklı sergiye, Akdeniz Müzesi ev sahipliği yapacak. 15 Nisanda açılacak sergide, Topkapı Sarayı ile Türk ve İslâm Eserleri Müzesi'nden ibrik, vazo, kase, tabak, kavanoz, matara gibi 25 porselen eser teşhir edilecek. Sergi, 15 Ağustosa kadar açık olacak.
Türk hamam kültürü de Şili'nin başşehri Santiago'da açılacak sergiyle tanıtılacak. Nisan-Temmuz ayları arasında izlenime sunulacak sergide, Topkapı Sarayı ve Etnografya Müzesi'nden hamam tası, buhurdan, şifa tası, ibrik, kına tası, işlemeli hamam havlu takımı, peştamal, tarak ve ustura gibi eserler yer alacak.
''Türk Düğünü-Alman Düğünü'' adlı sergiye ise Almanya ev sahipliği yapacak. Dortmund Sanat ve Kültür Tarihî Müzesi'nde, 15 Ağustos 2008-25 Ocak 2009 tarihleri arasında ilgiye sunulacak sergide, Alman müzeleri ile Türkiye'den Etnografya, İstanbul Türk ve İslâm Eserleri, Topkapı Sarayı müzeleri ve bazı özel müze ile koleksiyonlara ait eserler sunulacak.
İki ülkedeki düğün geleneklerinin benzerliklerinin anlatılacağı sergiyle, kültürler arası diyaloğa katkıda bulunma ile iki ülkenin kendi kültürlerinde unutulmaya yüz tutmuş gelenekleri hatırlatmanın amaçlandığı belirtildi.
Ayrıca, Avustralya'da da bu yıl içinde, ''Harem'' adlı sergi açılacak.
Gladyatörler Avustralya'da...
Uluslararası katılımlı, ''Babil'in Ötesi: M.Ö. İkinci Bin Yılda Sanat ve Uluslararası Değişim'' adlı sergide, Türkiye'den eserler de yer alacak.
ABD'deki Metropolitan Museum of Art'da, bu yılın Kasım ayı ile gelecek yılın Şubat ayları arasında düzenlenecek sergiye, Anadolu Medeniyetleri Müzesi ile Çorum, İstanbul Arkeoloji, Kayseri, Konya ve Bodrum Sualtı Arkeoloji müzelerinden eserler gönderilecek.
Türkiye'nin doğu-batı arasında köprü olduğunun vurgulanacağı sergide, eski çağlardaki san'at ve uluslararası ilişkiler anlatılacak.
Avustralya'nın Sydney şehrinde de yıl içinde ''Gladyatörler'' konulu sergi açılacak. Sergide, Efes Müzesi'nde bulunan mezar stelleri, kabartma parçaları, çeşitli el aletleri, kafatası ve kemik ile mermer ve bronz ağırlıklı eserlerin teşhir edilmesi planlanıyor.
Ayrıca, İstanbul Türk ve İslâm Eserleri Müzesi'nden iki eser, Katar'ın başşehri Doha'da 22 Martta açılacak "Sınırların Ötesinde'' adlı sergide yer alacak. İslâm san'atı eserlerinin yer alacağı sergide, British Museum, Louvre, Metropolitan, Berlin İslamic Arts ve Dar Al Athar olmak üzere dünyadaki önemli müzeden eserler bulunacak. Sergi, 3 ay boyunca açık kalacak.
|
Gaziantep Üniversitesi (GAZÜ) Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı Öğretim Üyesi Doç. Dr. İlgar İmamverdiyev, ''Eskiden düğünlerde, toplantılarda baş köşede oturtulan ve değer verilen aşıklara ilgi ve buna bağlı olarak da aşık sayısı gittikçe azalıyor'' dedi.
Doç. Dr. İmamverdiyev, uzun yıllar Azerbaycan'da görev yaptıktan sonra Türkiye'ye geldiğini ve Türk kültürünün yörelere göre değişkenlik gösteren zengin alt yapısının ve potansiyelinin kendisini çok şaşırttığını söyledi.
Azerbaycan'da ve İran'da halk kültürüne ilişkin araştırmalar yaptığını, Türkiye'deki kültürel zenginliği bu açıdan daha iyi gözlemleyebildiğini ifade eden İmamverdiyev, şöyle konuştu:
''Türkiye'nin her yöresi zengin bir kültürel altyapıya sahip. Her yöre kültürel zenginlik açısından ayrı bir araştırma konusu. Her yörenin kendine özgü çalgıları, türküleri, yöresel kıyafetleri, gelenek ve görenekleri var. Ancak bunların yeterince araştırılmadığını düşünüyorum. Çeşitli şekillerde dinlediğim pek çok halk müziği parçası kayıtlarda anonim olarak geçiyor. Bu türküleri kim yazmış, nerede, ne zaman yazmış, nasıl günümüze kadar ulaşmış, bunlar bilinmiyor.''
İmamverdiyev, var olan zenginlikle birlikte Türk kültüründeki bazı unsurların yok olduğunu, bunların başında aşıklık geleneğinin geldiğini ifade etti.
Eskiden düğünlerde, toplantılarda baş köşede oturtulan ve değer verilen aşıklara ilginin ve buna bağlı olarak da aşıkların sayısının gittikçe azaldığını anlatan İmamverdiyev, geçmişte var olduğu bilinen ''aşıklar kahvehanesi''nin de bugün artık yok denecek kadar az olduğunu kaydetti.
|