Mazlum-Der Genel Sekreter Yardımcısı Serpil Kayaer, Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök'ün "Bu ülkede dindarlara baskı vardır" sözünün iftira olduğunu belirttiği makalelerine cevap verdi.
Kayaer yaptığı açıklamada, Türkiye'de uzun zamandan beri din ve vicdan özgürlüğü ile ihlâllerin var olduğu ve var olmaya devam ettiği söyledi. Kayaer, "Özkök, tek partili döneminde ninelerimizin dedelerimizin birebir yaşayarak anlattıkları Kur'ân okumanın yasak olduğu, namaz kılanların fişlendiği, ezanın Türkçeleştirilmeye çalışıldığı dönemleri ya hatırlamıyor ya da hatırlamak istemiyor. Namaz kılıyor, oruç tutuyor, eşi başörtülü diye mimlenip 'irticacı' damgası vurularak ordudan ihraç edilenleri de mi hatırlamıyor" diye sordu.
Kızılay Postanesi önünde yapılan basın açıklamasının ardından Ertuğrul Özkök'e gönderilen mektupta, Türkiye'de dindarlara yapılan baskılar tek tek örneklerle anlatıldı. Özkök'ün yaptığı din tanımının da yanlış olduğunun belirtildiği mektupta, dinin bireyin sadece Yaratanla ilişkilerini oluşturan inanç sistemi olmadığı, aynı zamanda insanın insanla, insanın Yaratanla, insanın tabiatla ve insanın yaratılmış bütün varlıklarla ilişkilerini oluşturan inanç sistemi olduğu belirtildi. Özkök'e tek partili dönemde dindarlara yapılan baskıların hatırlatıldığı mektupta, o dönemde baskıları yaşayan ninelerin ve dedelerin anlattıkları ifade edildi. Kur'ân okumanın yasak olduğu, namaz kılanların fişlendiği, ezanın Türkçeleştirilmeyi çalışıldığı dönemleri Ertuğrul Özkök'ün de hatırlaması gerektiği belirtildi.
Yapılan açıklamada ve gönderilen mektupta; Türkiye'de namaz kılanlara da, başını örtenlere de baskı yapıldığı vurgulanarak şunlar kaydedildi:
"Bu ülkede dindarlara baskı vardır sözü iftiradır diyenlere, dindarlara yapılan baskılardan hemen her gün karşılaştığımız bir kaçını hatırlatalım. Bilindiği üzere namaz, günde beş kez vaktinde eda edilmesi gereken bir ibadettir. Üniversitelerde ve birçok kamu kurumunda mescit açılmasının yasaklandığı, var olanların da kapatıldığı bir ortamda bu ibadet nasıl yapılır? Toplumda halen en önemli ayrımcılıklardan biri olan başörtüsü yasağı kızlarımız ve kadınlarımızı eğitimden iş hayatına kadar birçok alanda mağdur eden, ikinci sınıf insan muamelesine maruz bırakan, öyle ki oğlunu askerde ziyaret etmek isteyen annenin engellenmesini mi, kan vermek için hastaneye giden kızımızın aşağılanmasını mı, ameliyat olacak çocuğunun yanına alınmayan annenin üzüntüsünü mü, ödül alan 'Tevhide'lerin sahneden indirilerek gururları ile oynanmasını? Daha nice niceleri. Hangisini sayalım size, o kadar çok ki."
|