|
|
|
San'atçılar toplumun aynası olmalı |
Gazetemiz çizerlerinden Demirhan Kadıoğlu, "Çizerler, karikatüristler ve ressamlar toplumun aynası olma vazifesini üstlenmektedir" dedi.
Karikatürist Demirhan Kadıoğlu, karikatüristlerin, çizerlerin ve ressamların, toplumun aynası olma vazifesi görevini üstlendiğini söyledi.
Bilecik Bilim San'at Merkezi Müdürlüğü, üstün zekâlı çocuklara ve ailelerine ''Çocuk ve Çizgi Dünyamız'' konulu seminer düzenledi.
Karikatürist Kadıoğlu, burada yaptığı konuşmada, bir çizgi roman çizen kişinin, iyi bir yönetmen, senarist, hikâyeci ve oyuncu seçici olabileceğini belirterek, küçük yaşta izlediği çizgi filmlerin mesleği seçmesinde etkili olduğunu kaydetti.
İzlediği çizgi filmlerle kendi kendini yetiştirdiğini ifade eden Kadıoğlu, şöyle konuştu:
''İnsan kendini yetiştirmeli, kendisini ve geleceğini başkasının eğitimine ihale etmemelidir. Çocuklar sadece eğitimcilere bırakılmamalıdır. Karikatürün mizaha dayanır, mizah da bizim kültürel bağlarımız da bağlantılı olan şey. Karikatür bize ait olan bir şey değil aslında. Cumhuriyet dönemi ile bizde başladı. Cumhuriyet döneminde girmesine rağmen biz sahiplendik. Yani bize yabancı gelmedi. Çünkü bizim özümüzde, kültürümüzde zaten mizah var. Cumhuriyet döneminde birçok karikatürist yetişmiştir. Gazetelerin çoğalmasıyla birlikte bizim karikatür sahamız genişledi. Çizgi roman niçin bize yabancı değil, çünkü bizim minyatür san'atımız var. Türk geleneklerinde, Türk san'at tarihine baktığımızda minyatür san'atımızın çok gözde olduğunu görmek mümkün. Kültür dünyamıza katkıda bulunmuştur. Bu mesleğin olumsuz yönlerini almayacaksınız, olumlu yönlerini alacaksınız.''
Kadıoğlu, karikatürün alay san'atı olmadığını belirterek, karikatürün abartma san'atı olduğunu bildirdi.
Karikatürün bir döneme ışık tutabildiğini ifade eden Kadıoğlu, şöyle devam etti:
''Çizerler, karikatüristler ve ressamlar toplumun aynası olma vazifesini üstlenmektedir. Karikatür sadece mizah değildir. Karikatür insanın içinden gelen bir san'attır. Bunun okulu yoktur. İlmin yaşı olmadığı gibi çizginin de yaşı yoktur. Bir çizgi romancı, karikatürist Türkiye şartlarında iyi durumda değil, Avrupa ülkelerinde çok iyi noktalarda. Bizim karikatüristler pazarda limon satıyor. Bu neden kaynaklanıyor? Çizgi roman sektörü bizde yerleşmemiş. Hâlâ bir çok ünlü çizelgenin karikatür albümleri yoktur.''
Konuşmaların ardından Karikatürist Kadıoğlu, çocukların sorularını cevapladı. Bilim san'at Merkezi Müdürü Tarkan Ünal, Kadıoğlu'na seminere katılmasından dolayı Osman Beyin vasiyetinin bulunduğu tablo hediye etti.
Seminer, çocukların karikatür çizimlerinin yapılmasıyla sona erdi.
|
08.01.2008
|
|
|
Ürgüp'te barış ve sevgi rüzgârı |
Bir turizm şehri olan Ürgüp'te Yeni Asya Gazetesi Temsilciliğince tertip edilen 'Bir Değer Olarak Barış Ve Sevgi Konferansı' gazetemiz yazarlarından Araştırmacı Yazar Halil Uslu tarafından verildi.
Kar ve tipiye rağmen Kırşehir-Kayseri-Aksaray, Nevşehir il ve ilçelerinin de iştirak ettiği geceye yoğun ilgi vardı. Sunuculuğunu Emre Tuncel'in yaptığı geceye, Bilal Hoca'nın okuduğu Kur'ân-ı Kerim tilâveti ile başlandı. Gecenin açış konuşmasını, Genç Yaklaşım Derneği Şube Başkanı Erdal Şenol yaptı. Erdal Şenol konuşmasında dünyanın barışa muhtaç olduğunu vurguladı. Toplantıda Baki Öncel tarafından okunan ve Peygamberimize atfen yazılan "Efendim" şiiri büyük ilgi gördü.
Daha sonra kürsüye gelen araştırmacı yazar Halil Uslu, hoş görünün, demokrasi ve barışın gideceği temel unsurun mukaddes dinler olduğuna işaret ederek, "Bunların hepsini son din olan İslâm ve son mukaddes kitap olan Kur'ân'da Rabbimiz derc etmiştir. Sayısız dokümanlar vardır. Meselâ Maide suresinin 32. âyetinde, 'Masum ve günahsız biri kişi öldürmek bütün insanlığı öldürmektir' buyrulmaktadır. Bunun ışığında Hz. Mevlânâ 'Bir kişi kurtarmak bütün insanlığı kurtarmaktır', Hz. Bediüzzaman 'Kimin imanı varsa o cihetle kardeşimizdir' ve Hz. Yunus Emre de 'Gönül yıkma Kâbe'yi yıkmış olursun' diyor. Bu müthiş değer manzumesini yakaladığımız zaman ülkelerin rengi değişecektir. Asr-ı Saadet modeli budur, beşeriyet buna ulaştıkça hoşgörü hâkim olacaktır. Katma değer vergisi olur da, bu hakikatlerin değeri olmaz mı?" diye konuştu.
Uslu şunları söyledi:
"Madem ki: BM kültür ve eğitim ünitesi olan UNESCO Mevlânâ'yı 2007 itibarıyla bütün dünyada anıyorsa, Türkiye'nin Millî Eğitim, Adalet, İçişleri ve Sağlık bakanlıkları kendi okul, ünite ve birimlerinde Hz. Mevlânâ'nın ve Hz. Bediüzzaman'ın eserlerini ders kitabı olarak okutmalıdırlar..O vakit ülkemizde demokrasinin ve hoşgörü ve barışın rengi daha da güzel hale gelecektir."
|
/ Emre Tuncel
08.01.2008
|
|
|
İnsanlığın ortak mirası sema korunacak |
Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın UNESCO'nun insanlığın korunması gereken somut olmayan kültür mirası başyapıtları listesine giren semanın orijinal haliyle korunmasına yönelik yapılacak çalışmaları, 5'er yıllık 2 ayrı plan halinde UNESCO'ya bildirecek.
Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, UNESCO'nun bir Mevlevilik geleneği olan semayı insanlığın korunması gereken kültür mirası başyapıtları listesine almasının, Konya ve Türkiye'nin tanıtımı açısından çok önemli olduğunu, yine UNESCO'nun 2007 yılını Mevlânâ Yılı ilân etmesinin, önemli bir tanıtım çıkışının başlangıcı olarak kabul edilebileceğini söyledi.
UNESCO'nun bu kararının semayı evrenselleştirdiğini vurgulayan Akyürek, bu kararın aynı zamanda gelenekten gelen orijinal semanın korunmasını da ciddi şekilde talimatlandırmış olduğuna dikkati çekti.
Akyürek, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın semanın orijinal haliyle korunmasına yönelik yapılacakları, belli bir zaman zarfı içinde, 5'er yıllık 2 ayrı plan halinde UNESCO'ya bildireceğini, bu konudaki hazırlıkların devam ettiğini açıkladı. ''Sema bir ritüeldir ve kuralları vardır, bu kuralları semayı başlatanlar koymuştur'' diyen Akyürek, işe sema yapanların bu kuralları öğrenip, bilinçli şekilde icra etmesinin sağlanmasıyla başlanabileceğini, bu düzenlemenin de sema yapacak kişilere Bakanlık onaylı belge verilmesiyle gerçekleşebileceğini belirtti.
Böylece ehliyeti olmayanların sema yapmasının önünün alınabileceğini vurgulayan Akyürek, Bakanlık adına sema eğitimi verecek özel bir birim oluşturulabileceği gibi, Konya Büyükşehir Belediyesi, Uluslararası Mevlânâ Vakfı ya da Mevlânâ Uygulama ve Araştırma Merkezi'nin kurs açabileceğini dile getirdi.
|
08.01.2008
|
|
|
Sütlüce'ye 10 yıl yetmedi |
Haliç'i kültür, san'at ve kongre vadisi yapma projesi kapsamında Sütlüce Mezbahasını Avrupa'nın en büyük kültür merkezi yapmak amacıyla 1998 yılında başlatılan ve bir yılda tamamlanması planlanan proje 10 yılda bitirilemedi.
Fen İşleri Daire Başkanlığı Yapı İşleri Müdürlüğünce, eski Sütlüce Mezbahasını teknik olarak işlevini tamamlamış olan binaların tarihi dokusuna sadık kalınarak dünya standartlarında konser, kongre, sinema, sergi, tiyatro salonu, açık hava salonu, katlı otopark, gezi alanları, alt geçit ve rıhtım bloklarından oluşan bir kültür kompleksi yapmak için açılan ihale, 20 Nisan 1998'de gerçekleştirildi. İhaleyi kazanan Kayalar İnşaat Şirketi, bir yılda bitirilmesi planlanan çalışmaya 4 Ekim 1998'de başladı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, kültür merkezinin kalan bölümünün tamamlanması için tahmini 40 milyon YTL daha gerektiğini belirterek, ''2008 yılı içinde burası bitirilecek. Tahammülü kalmadı. Çok geciktik'' dedi.
|
08.01.2008
|
|
|
Bursa'yı en güzel o anlatmıştı |
Ahmet Hamdi Tanpınar, Bursa merkez Osmangazi Belediyesi Yerel Gündem 21(OSYEG 21) ve Hanımlar Kültür ve Dayanışma Derneği iş birliğiyle düzenlenen 'Bursa'da Zaman'ın Huzurunda Ahmet Hamdi Tanpınar'la Paneli'nde anıldı.
Panelde konuşan Osmangazi Belediyesi Yerel Gündem 21 Genel Sekreteri Rıfat Bakan, Bursa'da yaşayanların şehri iyi tanımadığını belirterek, Tanpınar'ın "Bursa'da Zaman" başlıklı şiirini hatırlatarak, "Bugüne kadar Bursa'yı Ahmet Hamdi Tanpınar'dan başka anlatabilen olmadı" dedi.
Panelde konuşan Prof. Dr. Ümit Meriç, "Eğer ben de kendimi, en az Tanpınar kadar Bursalı hisseden bir İstanbullu olmasaydım, Tanpınar'ın İstanbul'da zaman adlı bir şiir yazmamasını üzüntüyle karşılayacaktım" dedi. Konuşmasında Tanpınar'a ve eserlerine olan ilgisinden bahseden Meriç, Tanpınar'ın tam anlamıyla bir Bursa hayranı oluşunu yorumladı. Meriç ayrıca, İstanbullu olarak, tarihi ve kültürel değere sahip Bursa'yı, en az Tanpınar kadar sevdiğine de değindi.
|
08.01.2008
|
|
|
Cepteki yarışmada finale doğru |
"2. Nokia Nseries Kısa Film Yarışması''na başvurular sona erdi. Yarışmaya başvuran 350 kişiden ilk 10'a girenler hediye edilen cep telefonu ile birer kısa film daha çekecek. Bu aşamadan sonra ilk üçe girenlere ödülleri, 27. Uluslararası İstanbul Film Festivali'nde verilecek.
Nokia sponsorluğunda bu yıl ikincisi düzenlenen Nokia Nseries Kısa Film Yarışmasına, kısa film tutkunları büyük ilgi gösterdi.
Yarışmaya başvuran 350 kişiden ilk 10'a giren katılımcılar, 14 Ocakta açıklanacak. Bu yarışmacılara birer Nokia N95 multimedya bilgisayarı hediye edilecek. Daha sonra 10 finalist, Nokia N95'lerle birer kısa film daha çekecek.
Ödüllü yönetmen Nuri Bilge Ceylan başkanlığında, sinema eleştirmeni Alin Taşçıyan, görüntü yönetmeni Gökhan Atılmış, Nokia Türkiye Pazarlama Müdürü Sertaç Şener ve İstanbul Film Festivali Direktör Yardımcısı Kerem Ayan'dan oluşan jüri, 10 film arasından yapacağı seçimle yarışmayı kazanan film ve yönetmeni belirlenecek. Tema ve tür gibi kısıtlamaların olmayacağı kısa filmlerin değerlendirilmesinde, teknik kaliteden çok özgünlük ve üreticilik dikkate alınacak. Sonuçlar, 10 Nisan 2008'de açıklanacak. Birinci 5 bin, ikinci 3 bin, üçüncü de 2 bin YTL ödül kazanacak. Ödül töreni, 5-20 Nisan tarihleri arasında düzenlenecek 27. Uluslararası İstanbul Film Festivali kapsamında yapılacak ve festivalde Türk filmlerinden önce sinemaseverlere sunulacak.
|
08.01.2008
|
|
|
|