Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 09 Aralık 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Askerî müzede başörtüsü engeli

Harbiye-Askeri Müze ve Kültür Sitesi’nde gerçekleştirilen “Özürlüler ’O7 Kongresi”ne görevli olarak katılmak isteyen Tüketiciler Birliği Engelli Tüketici Hakları Komitesi Üyesi Gülsim Horan, başörtülü olduğu gerekçesiyle içeri alınmadı.

6-9 Aralık tarihleri arasında İstanbul/Harbiye-Askeri Müze ve Kültür Sitesi’nde gerçekleştirilen Özürlüler ’O7 Kongresi’nde Tüketiciler Birliği standında görevli Tüketiciler Birliği Engelli Tüketici Hakları Komitesi Üyesi Gülsim Horan’ın, görevli tarafından başörtülü olduğu gerekçesiyle kapıdan girişine izin verilmedi. Görevli, Horan’a başörtüsünü ancak çene altından bağlaması şartı ile içeriye girişine izin verileceğini bildirdi. Bunun üzerine Tüketiciler Birliği Yönetim Kurulu üyeleri tarafından durumu tespit eden bir tutanak tutuldu.

Tüketiciler Birliği Genel Başkan Yardımcısı Nazım Kaya, yaptığı açıklamada, “Bu yasaklama, kişi özgürlüğünü kısıtlaması yanında, engellilere yönelik bir etkinlikte, kıyafet gerekçesi ile yeni bir engel koyması bakımından da, gelinen noktayı tüm çıplaklığı ile ortaya koymaktadır” dedi. Tüketiciler Birliği olarak konu ile ilgili olarak suç duyurusunda bulunacaklarını belirten Kaya, “Görevliler kongrenin adına uygun şekilde engel çıkartıyorlar. Her yönden “engelsiz” bir hayat için çalışmalarımıza devam edeceğiz” dedi.

/ İSTANBUL

09.12.2007


 

Önce hukuk ve insan onuru

Bünyesinde 9 federasyon ve 96 dernek olan Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu TÜRKONFED, anayasada herhangi bir kişi, kurum ya da değere kutsallık atfedilmemesini istedi. İnsan haklarının modern dünyanın yeni ideolojisi olduğunu vurgulayan konfederasyon, “Yeni anayasa, herhangi bir kişi, kurum ya da değere kutsallık atfetmemeli; temel kaygısı ve önceliği ‘çağdaş, evrensel hukukun egemenliği’ ve ‘insan onuru’ olmalıdır” görüşünü dile getirdi.

Çok sayıda meslek örgütü ile sivil toplum kuruluşunun bir araya gelerek oluşturduğu “Anayasa Platformu Ulusal Çalıştayı” başladı. Çalıştaya gelen önerilerde laiklik, din eğitimi, insan hakları konuları başı çekiyor. TÜSİAD din eğitiminin Atatürk ilke ve inkılâpları doğrultusunda yapılamasını isterken, TÜRKONFED ise, yeni anayasada herhangi bir kişi, kurum ya da değere kutsallık atfedilmemesini istedi.

TÜSİAD HER ZAMANKİ GİBİ

TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi’nde (ETÜ) düzenlenen çalıştayda görüşlerini “Çağdaş Bir Anayasanın Önkoşul, İlke ve Kurumları” başlığıyla açıklayan TÜSİAD, “yeni anayasada rejimin temel niteliklerinin değiştirilmemesini” istedi. Din eğitiminin Atatürk ilke ve inkılâpları doğrultusunda yapılamasının istendiği TÜSİAD açıklamasında şu görüşlere yer verildi:

“Laiklik ilkesinin anayasanın yalnızca bir maddesinde değil, ayrıca başlangıç bölümünde tanımlanması ve Başlangıç’ın anayasa metnine dâhil olması; din ve vicdan özgürlüğünün, demokratik ve laik Cumhuriyet düzeninin gerekleri gözetilerek düzenlenmesi; eğitim ve öğrenim hakkının, Atatürk ilke ve inkılâpları doğrultusunda demokrasi, hoşgörü, çoğulculuk ve laiklik ilkeleri ile çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, tek taraflı ve şartlandırıcı olmama ilkesi çerçevesinde, yeniden düzenlenmesi gereklidir.”

LAİKLİK DİN ÖZGÜRLÜĞÜ İLE GÜÇLENİR

Bünyesinde 9 federasyon ve 96 dernek olan Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyon’nun (TÜRKONFED) “Yeni Anayasa Yapım Süreci ve Temel Prensipler” başlıklı önerisinde insan haklarına vurgu yapılarak yeni anayasada herhangi bir kişi, kurum ya da değere kutsallık atfedilmemesi talep edildi. İnsan haklarının modern dünyanın yeni ideolojisi olduğuna dikkat çekilen öneride, “Bu yeni ideolojinin alfabesi ise, ‘insan onuru’ kavramıyla başlar. Dolayısıyla, yeni anayasa, herhangi bir kişi, kurum ya da değere kutsallık atfetmemeli; temel kaygısı ve önceliği ‘çağdaş, evrensel hukukun egemenliği’ ve ‘insan onuru’ olmalıdır” denildi.

Lâikliğin, din-devlet ilişkisinde devlete yönelik boyutu olduğunun belirtildiği öneride, “laiklik din özgürlüğünün hukuksal güvence unsurudur. Din özgürlüğünün güvencelenmesi, lâiklik ilkesinin toplum tarafından gönüllü olarak benimsenmesini kolaylaştırır ve temelini güçlendirir” ifadelerine yer verildi.

TOPLUM, ANAYASAYA SAHİP ÇIKACAK MI?

İki gün sürecek ve arama konferansı ile yapılan çalıştayda yeni bir anayasa metni hazırlanmayacak anayasanın dinamiklerini oluşturacak temel ilkeler belirlenecek. Türkiye üzerinde iddia sahibi olan herkesin katılmasının istendiği çağrıda, ülkenin yol haritası olan anayasanın toplumun dinamiklerini dikkate almadan, toplumsal gerçek ve özlemleri yansıtmadan hazırlandığı durumlarda değişimin kısıtlanarak sürekli kriz ve bunalımların oluşacağına dikkat çekildi. Sivil anayasa çalışmalarının toplum için büyük bir fırsat olduğunun belirtildiği çağrıda, “Türkiye bu fırsatı ayırıcı değil, birleştirici bir anayasa hazırlama süreci tasarlayarak kullanmalıdır. Unutulmamalıdır ki bu sürecin gerçek sahipleri kamuoyunun ve toplumun ta kendisidir. Toplum anayasaya ne kadar sahip çıkarsa o kadar onun olur” ifadelerine yer verildi.

İlki Ankara’da düzenlenen arama konferansı çalıştayları Türkiye’nin yedi bölgesinde de yapılarak geniş bir kitleye ulaşılmaya çalışılacak. Ayrıca süreç boyunca toplantılar, paneller, basın açıklamaları, raporlar, broşürler, ilanlar aracılığıyla kamuoyu her konuda bilgilendirilecek.

Çalıştaya katılan kuruluşlardan bazıları şunlar: TOBB, TİSK, Türk-İş, Hak-İş, Türkiye Kamu-Sen, TESK, TZOB, TÜSİAD,TÜRKONFED, MÜSİAD, MEMUR-SEN, TUSKON, ASKON, TÜGİK, KAGİDER, KADER, TÜGİAD ve Televizyon Yayıncıları Derneği.

Kemal BENEK / ANKARA

09.12.2007


 

Teziç’ten hükümeti sorgulayan rapor

YÖK’ün Erdoğan Teziç dönemindeki faaliyetleri içeren ‘Faaliyet Raporu’nda, “Hükümetlerin, öğretim üyesi yetiştirmek için yeterli kadro vermek yerine, şartları oluşmadan yeni üniversite açma politikasını tercih ettikleri” iddiası dile getirildi.

Yükseköğretim Kurulu’nun, 9 Aralık 2003- 9 Aralık 2007 tarihlerini kapsayan, YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç’in dönemindeki faaliyetleri içeren ‘’YÖK Faaliyet Raporu’’ yayımlandı. Rapor, görev süresi dün sona eren YÖK Başkanı Teziç tarafından önceki gün Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e sunuldu.

Yeni açılan üniversiteler konusuna yer verilen raporda, 15 ilde yeni üniversite açmak üzere, hükümet tarafından Yükseköğretim Kurulu’na yapılan başvuruların değerlendirilerek yeni üniversite açılması ile ilgili kriterlerin geliştirildiği, bu kriterlere göre yalnız dört ilde yeni üniversitenin açılabileceğinin bildirildiği belirtildi. Yükseköğretim Kurulu’nun bu görüşüne rağmen, 2006’da 15, 2007’de 17 olmak üzere 32 devlet üniversitesi açıldığı hatırlatıldı. Üniversite, fakülte, yüksekokul, ve öğrenci sayılarındaki artışa karşılık üniversitelerin akademik kadrolarında aynı oranda artışın sağlanamadığı ifade edilen raporda, üniversite sayısının artmasına karşılık, YÖK’e her yıl verilen yurt dışı burslu öğrenci kadrolarının 80 olarak sabit tutulduğu da kaydedildi.

/ ANKARA

09.12.2007


 

Kemalizmi eleştiren Yayla’ya ödül

Liberal Düşünce topluluğu Yöentim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Atilla Yayla, 2007 Altın Şemsiye Fikir Kuruluşları ödül kategorilerinde ‘Yılın Şahsiyeti’ ödülüne layık görüldü.

Avrupa’da yer alan 130 serbest piyasa ekonomisi temelli fikir kuruluşuyla muhtelif kamu politikaları çalışmalarında işbirliği yapan ve koordinasyon sağlayan The Stockholm Network isimli kurumun 10. yıldönümü sebebiyle düzenlediği tören 5 Aralık’ta Londra Ulusal Liberal Kulübünde gerçekleştirildi. İngiliz ve Avrupalı politikacıların, gazetecilerin ve siyasilerin katıldığı törende ödülleri kazananlara ABD’nin Avrupa Birliği Büyükelçisi Boyden Gray tarafından sunuldu. Gazi Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Kamu Yönetimi Bölümünde Öğretim üyesi olarak görev yapan Atilla Yayla aynı zamanda Liberal Düşünce Topluluğu başkanı olarak görev yapıyor. Yayla, AKP İzmir Gençlik Kollarının 18 Kasım 2006’da düzenlediği “Avrupa Birliği ve Türkiye İlişkileri’nin Toplumsal Etkileri” konulu bir panelde Türkiye’de Kemalizmi gericilik olarak tanımladığı için, görev yaptığı Gazi Üniversitesi’ndeki derslerden men edilmiş ve soruşturma başlatılmıştı.

/ İSTANBUL

09.12.2007


 

AB üyeliği Türkiye’nin hakkı

İtalya’nın Uluslararası Ticaret ve AB Politikaları Bakanı Emma Bonino, Almanya Başibakanı Merkel ile Fransa Cumhurbaşkanı Srakozy’nin Türkiye’nin AB üyeliğiyle ilgili tutumlarını eleştirerek, "Türkiye direnmeli kesinlikle pes etmemeli. AB üyeliği Türkiye’nin hakkı" dedi.

ABHaber’e Merkel ve Sarkozy’nin Türkiye karşıtı tutumlarını yorumlayan Bonino, AB içinde Türkiye’ye destekleyen ülkeler de olduğunu belirtere bu ülkelerin İtalya, İngiltere, İskandinav ülkeleri, İspanya ve Portekiz olduğunu söyledi. Bonino, “Bir de Türkiye’nin üyeliğine karşı çıkanlar var. Bunlar herkes tarafından biliniyor. Ancak benim burda Türk dostlarıma söyleyeceğim. Direnmeye devam edin olacak. AB üyeliği Türkiye’nin hakkı. Ben ‘direnin, direnin, direnin’ diyorum” dedi.

Türkiye’nin AB yolunda kararlı bir şekilde ısrarla yürümesi çağrısında bulunan Bonino, Türkiye’nin AB içindeki olumsuz görüşleri hayal kırıklığı doğurmayacak, bir şekilde yaklaşmasının önemli olduğunun altını çizdi. Emma Bonino, “Müzakere süreci her şeye rağmen sürüyor, bunu daha da ileriye götürmeye odaklanılmalı. Türkiye’nin bu işten pes etmesi karşıtlarının ekmeğine yağ sürmek anlamına gelir’’ dedi.

Türk hükümetinin AB reformlarını aksatmadan sürdürmeye devam etmesi çağrısında da bulununan Bonino, reform süreciyle yakalanan ivmenin kaybedilmemeli gerekitğini dile getirdi.

/ BRÜKSEL

09.12.2007


 

Gül: Demokratik ortam devam etmeli

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, herkesin hak ettiğini alması için demokratik ortamın devam ettirilmesi gerektiğini söyled

Gül, Türk-İş’in 20. Olağan Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, kongrenin Türk işçi hayatına ve bütün Türkiye’ye hayırlı olması temennisinde bulundu. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda Türkiye’nin demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olarak tanımlandığını hatırlatan Gül, sosyal devlet anlayışının da diğer özellikler kadar önemli olduğuna dikkati çekti. İşçi sendikalarına çalışanlarının haklarını korumada büyük görev düştüğünü ifade eden Gül, “Modern denilen bir ülkede sosyal güvenliğin sağlanması çok önemlidir. Çalışanların kayıt dışı çalıştırılmaması, hak, hukuk ve güvenliğinin sağlanması çok önemlidir. Bu noktada işçi sendikalarına büyük görev düşmektedir” dedi.

Herkesin hak ettiğini alması için demokratik ortamın devam ettirilmesi gerektiğini belirten Gül, şöyle konuştu: “Demokrasinin, cumhuriyetin hangi noktada olduğunu anlatmak istiyorum. Çankaya’ya çıktığımdan beri sizlerin görüşlerine önem vererek Türkiye’deki demokrasinin sağlamlaşması için çabalıyorum. Herkesin hak ettiğini alması için bu demokratik ortamın devam ettirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Burada bulunmam da sizlere ve işçilere verdiğim önemin göstergesidir.”

Cemil YÜZER / ANKARA

09.12.2007


 

Dayakçı öğretmen açığa alındı

İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Ata Özer, İstanbul’da bir lisede Alevi öğrenciyi dövdüğü iddia edilen öğretmen Z.Y hakkındaki soruşturmanın devam ettiğini, soruşturmanın selameti açısından öğretmenin açığa alındığını bildirdi.

Özer, yaptığı açıklamada, söz konusu olayın Ramazan ayında meydana geldiğini hatırlatarak, ‘’Kendisi de Amasyalı olan Z.Y, derste ‘İçinizde Amasyalı var mı?’ diye sormuş. Bunun üzerine öğrenci de ‘evet’ cevabını vermiş. Öğretmen ‘Alevi misin?’’ deyince, öğrenci de ‘evet’ demiş. Bunun üzerine öğretmen de ‘Benden çekeceğin var’ demiş. Öğretmenin niçin bunu yaptığını, niye o sözü söylediğini bilmiyoruz’’ dedi.

Z.Y hakkında açılan soruşturmanın devam ettiğini belirten Özer, ‘’Soruşturmanın selâmeti açısından öğretmen açığa alındı. Eğitimde eşitlik ilkesi vardır. Buna aykırı davrananların karşısında oluruz. Hiç kimse memleketine göre eğitime tabi tutulamaz’’ diye konuştu.

Ata Özer, öğretmenin B.K adlı öğrenciyi dövdüğüne ilişkin İl Millî Eğitim Müdürlüğüne aileden bir şikâyet gelmediğini bildirdi.

/ İSTANBUL

09.12.2007


 

Çağlayan: Barzani’nin şirketi yok

Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan, Barzani soyadlı kişilerin Türkiye’de ortak olduğu bir şirkete rastlanmadığını bildirdi.

Çağlayan, CHP Erzincan Milletvekili Erol Tınastepe’nin, ‘’Mesut Barzani’nin Türkiye’de faaliyet gösteren şirketlerine’’ ilişkin soru önergesine, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan adına yazılı cevap verdi. Türkiye genelinde ve Mersin Serbest Bölgesinde, Barzani ve Celal Talabani ile bu soyadı taşıyan kişilerin hissedar olduğu şirketlerin unvanları ve ortaklık yapılarının, 238 ticaret sicili memurluğundan faksla istendiğini belirten Çağlayan, ‘’Alınan faks yazılarından, Barzani veya Barzani soyadlı kişilerin ortak olduğu bir şirkete rastlanmadığı bildirilmiştir’’ dedi.

/ ANKARA

09.12.2007


 

DTP’li Sakık: Olumlu adımın destekçisi oluruz

DTP Muş Milletvekili Sırrı Sakık, ‘’Başbakan’ın atacağı her olumlu adımın destekçisi oluruz’’ dedi.

Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan’ın yeğeni Ayşe Ceren Çağlayan’ın Hilton Oteli’nde gerçekleştirilen nikahına katılan DTP Muş Milletvekili Sırrı Sakık, gazetecilerin sorularını cevapladı. Bir gazetecinin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın AKP il başkanları toplantısı ile Portekiz’e gitmeden önce yaptığı açıklamaları hatırlatarak muhtemel bir ‘’eve dönüş yasası’’ çıkarılması halinde bunu nasıl karşılayacaklarını sorması üzerine bu sorunun bir an önce çözülmesi gerektiğini söyledi. Sakık, amacın, şiddetin gündemden çıkması olduğunu belirterek, ‘’Olumlu bir proje olursa Başbakan’ın yanında olacağız’’ dedi.

Erdoğan’ın atacağı her olumlu adımın destekçisi olacaklarını belirten Sakık, ‘’Türkiye’nin beklentisi budur. Hele hele Kürt halkının beklentisi budur’’ diye konuştu.

/ ANKARA

09.12.2007


 

Kandilli’ye soru yağıyor

Boğaziçi Üniversitesi (BÜ) Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Ulusal Deprem İzleme Merkezinin, son depremleri yayınladığı web sitesinin, günde 100’e yakın ‘’Deprem olacak mı’’ yönünde ileti aldığı bildirildi.

Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Ulusal Deprem İzleme Merkezinden alınan bilgilere göre, Türkiye’de meydana gelen son 200 depremin tarih, saat, derinlik, enlem, boylam, büyüklük ve yer gibi hızlı çözümlerini gösteren www.koeri.boun.edu.tr adlı web sayfası her gün yüzlerce kişinin ziyaretiyle merakları gidermeye çalışıyor.

Deprem kuşağında yer alan Türkiye’de vatandaşları deprem konusunda bilinçlendirmek ve onlara daha fazla yardımcı olmak isteyen yetkililer, web sayfasının altına soru, eleştiri, öneri ve ayrıntılı bilgi almak isteyenler için telefon, faks, adres ve e-posta bilgilerini koydu.

Ayda ortalama 1 milyon kişinin ziyaret ettiği web sayfasına gelen eleştiri, soru ve öneriler zaman zaman merkezdeki çalışanları bile şaşırtıyor.

Özellikle deprem tartışmalarının arttığı dönemlerde günde 100’e yakın ‘’Deprem olacak mı’’ yönünde iletisi alan yetkililer, her türlü açıklamaya rağmen bu sorunun sorulması üzerine, sitenin altına ‘’Lütfen deprem olacak mı?’’ diye sormayın yazılı bir not ekledi.

Yetkililerin uyarısına rağmen ‘’Deprem olacak mı? Ne zaman deprem olacak?, Nerede olacak?, Kaç şiddetinde olacak?, Yıkıcı olacak mı? gibi soruların sorulmaya devam ettiği bildirildi.

‘’DEPREM OLACAK MI, NE OLUR SÖYLEYİN’’

Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Ulusal Deprem İzleme Merkezine e-posta yoluyla gelen bazı iletiler şöyle:”Deprem olacak mı? Ne olur söyleyin. Kuzey Anadolu Fayı ne zaman kırılacak? Her kafadan bir ses çıkıyor. Ruh sağlığımızı bozuyor. Tek kanaldan açıklama yapılsa olmaz mı? Daha önceden depremin olacağı anlaşılıp halk uyarılamaz mı? Depremde dışarıda çadırda yatmamız uygun mu sizce? Depremlerin hiç mi faydası yok?

Elazığ’ın deprem durumu nedir? Isparta’da büyük deprem olabilir mi? Fay nedir? Giresun deprem bölgesi mi? Ege Denizi’nin sularının çekildiği ve deprem olacağı söyleniyor? Neden hiçbir bakan İzmir ile ilgilenmiyor? İzmir’de yıkıcı bir deprem bekleniyor mu? İstanbul’da deprem olursa İzmir ne kadar etkilenir? İzmir’de 7,5 şiddetinde deprem olabilir mi? Deprem olunca uyarıcı bir mail atabilir misiniz? Depremin güneş tutulmasıyla alakası var mı? İzmir’de şiddetli deprem olursa tsunami olur mu? Büyük depremler ne zaman olur? Deprem olmayacak mı? Bu kadar çok ziyaret edilen siteye neden reklam alınmıyor? Denizli’deki depremler öncü olabilir mi? Lise öğrencisiyim jeofizik veya astrofizik okumak istiyorum. Mesleğiniz hakkında bilgi verir misiniz?”

/ ESKİŞEHİR

09.12.2007


 

Iğdır’da 14 kaçak yakalandı

Iğdır’da, yasa dışı yollardan yurda giriş yapan 14 kişi yakalandı.

Alınan bilgiye göre, jandarma ekipleri merkeze bağlı Kervansaray ve Taşlıca köyleri arasında yaptıkları kontrollerde Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesinden gelen bir minibüste 9’u Afgan, 5’i Myanmar uyruklu 14 kaçak yakaladı.

Olayla ilgili, Türk vatandaşları minibüs sürücüsü S.O. ile V. K’nin adliyeye sevk edildiği bildirildi.

İran’dan kaçak olarak Türkiye’ye girdiği belirlenen 14 yabancı uyruklunun Avrupa’ya gitmek için 3-5 bin dolar arasında para ödedikleri öğrenildi.

/ IĞDIR

09.12.2007


 

Hak ihlâlleri sürüyor

MAZLUMDER Genel Başkanı Ömer Faruk Gergerlioğlu, Ekim, Kasım 2007 Mazlumder İnsan Hakları Raporu Değerlendirmesini açıkladı. Gergerlioğlu, din ve vicdan özgürlüğü alanı ile ilgili olarak başörtüsü yasağı hayatın her alanında acımasız örneklerini sergilemeye devam ettiğini söyledi.

Güneydoğu’da çatışmalar devam ederken bölgede faili meçhul can kayıplarının devam ettiğini söyleyen Gergerlioğlu, “Silahlı çatışmaların yaşandığı bölgede insan hayatının değersizleştiğini artan bir şekilde devam eden sivillerin mağdur olduğu mayın patlamaları olayları ile de görüyoruz. Son aylarda batı illerinde PKK saldırıları sonrası öldürülen askerlerin artan sayısı Türk milliyetçiliği tepkisini güçlendirdi. Askeri yetkililer tarafından “kitlesel karşı koyma refleksi” diye teşvik edilen bu gösteriler birçok ilde Kürt vatandaşlarımızın ev ve işyerlerinin kundaklanma ve yağmalanmasına dönüştü. Savaş isteğinin medyatik kanallarla teşvik edildiği geçtiğimiz aylarda sivil çözüm yollarının silahlı gruplar tarafından kesintiye uğratılmaya çalışıldığını gözlemlemek insan hakları açısından umut kırıcıydı. Kabaran milliyetçi dalganın kolayca ortaya çıkabilecek Türk-Kürt savaşı ile sonuçlanmaması ise sorunu sağduyu ve kardeşlik temelinde çözmeye daha yakın tabandaki konsensüs olduğu düşünülmüştür” dedi.

BAŞÖRTÜSÜ YASAĞINDA

ACIMASIZ ÖRNEKLER SERGİLENİYOR

Daha da kötüleşen bir başka ihlâl alanı ise din ve vicdan özgürlüğü alanı olduğunu vurgulayan Ömer Faruk Gergerlioğlu şöyle dedi: “Başörtüsü yasağı hayatın her alanında acımasız örneklerini sergilemeye devam etmektedir. Eğitim ve öğrenim alanı olmadığı halde ödül törenlerinde sahneden kovulan küçük kızlar, askerî hastane ziyareti engellenen başörtülüler, resmî karşılama törenlerinde başörtülü bayan karşılamamak için töreni terk eden komutanlar gerilimi arttıran medyatik unsurlardı. Konser salonlarında veya protokol sıralarında bile başörtülü bayan görmeye tahammül edemeyen askerî yetkililerin bu tavırları bir kurumun resmî ve her ferdinde açığa çıkarılmaya çalışılan refleksleri olarak ortaya çıktı. Bu ise din ve vicdan özgürlüğü alanında çözüme yanaşmamaktan kaynaklanan tansiyonu arttırmayı getirdi. Bu tavırların Adana Kozan’da başörtülü bir öğrencinin törenden uzaklaştırılması ile sonuçlanması kamu vicdanında derin izler meydana getiren bir infial oluşturmuştur”

301. MADDE İNSAN HAKLARINI ENGELLİYOR

Gergerlioğlu, düşünce özgürlüğü alanında farklı kesimlerden gazetecilere verilen cezalar ve 301. maddenin halen yürürlükte olmasının bu konuda da olumsuz gelişmelerin devam ettiğini gösterdiğini vurgulayarak, “Yargının yapılan anketlerde siyasallaştığının görülmesi hâkimlerin hukukî ilkelerden ziyade devlet uygulamalarını tasdik eden yaklaşımları insan hakları alanındaki çok önemli bir yeri olan yargının adilliği üzerindeki şüphe bulutlarını arttırmıştır” diye konuştu. Hukukla bağdaşmayan katsayı adaletsizliğinin halen haksızlığı meşrûlaştırmaya çalıştığını söyleyen Gergerlioğlu, “Siyasî yaklaşımlar ile tektipleştirici bir eğitim sistemi sürdürülmektedir” dedi.

Gergerlioğlu, gündemde olan anayasa çalışmalarının toplumun özlediği insan hakları alanındaki korku salan, kendini milletin üstünde gören devlet anlayışını değiştirmesini ve insan haklarını ayrımsız herkes için sağlamasını dilediklerini, sivil toplum kuruluşlarının özgürlükçü bir Anayasa talebi için güçlerini kullanması gerektiğini dile getirdi.

Fatih KARAGÖZ / ANKARA

09.12.2007


 

Türkiye, Malezya'dan ileride

Malezya eski Başbakan Yardımcısı Enver İbrahim, Türkiye ile Malezya’nın son dönemlerde kıyaslanmasıyla ilgili olarak Türkiye’nin demokrasi tecrübesinin daha ileride olduğunu ve daha modern bir ülke olduğunu söyledi

İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği’nin (İDSB) düzenlediği ve İstanbul’da iki gün sürecek olan ‘İslamofobya’ konulu, uluslararsası konferans dün Cevahir Otel’de düzenlenen açılış töreni ve ilk gün oturumlarıyla başladı. Yerli-yabancı 100 bilim adamı, aydın ve sivil toplum temsilcisinin katıldığı ve 60 tebliğin sunulacağı konferansın açılışına ilginin yoğun olduğu gözlendi.

Gazetemizin Dış Haberler Müdürü Mustafa Özcan’ın da oturum başkanı olarak iştirak ettiği konferansta konuşan İDSB Genel Sekreteri Necmi Sadıkoğlu, konferansı düzenleme sebeplerinin başında “Açık bir ayrımcılık olan İslamofobya olgusunun tüm yönleriyle ele alınmasını sağlayıp, çözüme yönelik projeler üreterek dünya barışına katkıda bulunmak, dünyadaki İslamofobik olayları izleyip medya kuruluşlarına, akademik çevrelere ve karar alma mekanizmalarına raporlar ve çözüm önerileri sunacak bir izleme komitesi/merkezi kurmak, uluslararası basın-yayın kuruluşlarında İslamofobik yayınlar konusunda duyarlılığı artırmak” olduğunu belirtti.

İslamofobya’nın dünya barışına açık bir tehdit ve bir düşünce olmaktan öte, açık bir ayrımcılık ve insanlık suçu olduğunu belirten Sadıkoğlu, “İslamofobya, antisemitizm gibi suç sayılmalı, terör ve ırkçılıktan beslenen bu tehlikeli ayrımcılığa karşı yasalar çıkartılmalıdır. Terörü İslam’la özdeş gösterme gayretleri kesinlikle kötü niyetli bir söylemdir ve İslamofobya’yı artırmaya dönük karanlık bir propagandanın ürünüdür. ‘İslami terör’, ‘İslamofaşizm’ gibi tabirlerin kullanılması ise İslam düşmanlığının yaygınlaşmasına yönelik topyekün bir saldırı planının parçasıdır” dedi.

CEYLAN: İSLAMİFOBYA İNSAN HAKKI İHLALİ

Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı Başkanı (TGTV) Necati Ceylan ise İslamofobya’nın gelişmesinde bir düşman algısı olmadan var olamayan küresel güç ABD’nin baş sorumluluğunun olduğunu ifade etti. Ceylan, “ABD İslamofobya’yı küresel talanının bir aracı ve nesnesi haline getirmiştir. Onun batılı yandaşları da bu sofraya onunla beraber oturmuşlardır. Kamuoyunu’da istilaları konusunda tatmin etmek için İslamofobya korkusunu oluşturup, geliştirmektedirler” dedi.

İslamofobya’nın sadece gayri müslim ülkelerde değil İslam ülkelerinde ve hatta Türkiye’de dahi yaşanmakta olduğunu belirten Ceylan, bunun en önemli örneklerinden birinin Türkiye’de dini tercihleri sebebiyle gerici, irticacı olarak nitelenen ve hatta eğitim hakkı elinden alınan vatandaşların varlığı olduğunu ifade etti. Bazı medya kuruluşlarının kasıtlı yahut cehaletten kaynaklanan çarpıtmalarının da buna bir örneklik teşkil edeceğini belirten Ceylan, bu manada İslamofobya’nın insan hakları ihlali olarak değerlendirilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

Enver İbrahim: Türkiye model olabilir

Malezya eski Başbakan Yardımcısı Enver İbrahim ise, İslamofobya olgusunun ABD’nin “War On Terror” (terörle savaş) politikasının bir sonucu ve gerekçesi olarak türetildiğini ve 11 Eylül’ün, kimyasal silahların, nükleer bahanelerin İslamofobya üretilmesinde bir araç olarak kullanıldığını ifade etti. Herşeyden önce Müslümanların kendilerine de bazı sorular yöneltmesi gerektiğini ifade eden Enver İbrahim, İslam ülkelerinde ifade özgürlüğü, demokrasi ve insan hakları konusunda yaşanan eksiklikleri hatırlattı. “Türkiye bu konularda İslam ülkelerine çok iyi bir model olabilir” diyen Enver İbrahim, Türkiye ile Malezya’nın son dönemlerde kıyaslanmasıyla ilgili olarak da Türkiye’nin demokrasi tecrübesinin daha ileride olduğunu ve daha modern bir ülke olduğunu da kaydetti.

Keşmir Eski Cumhurbaşkanı Serdar Muhammed Abdulkayyum Han, İslamofobya’nın yeni bir fenomen olmadığını ve küreselleşmenin de bu sorunu ciddi bir hale getirdiğini belirtti. Türkiye’nin bir arada yaşamanın ve barışın önemli bir örneği olduğunu vurgulayan Han, böyle bir konferansın sorunun çözümünde önemli etkileri olacağını dile getirdi.

İHSANOĞLU: IRKÇILIKTAN

DAHA TEHLİKELİ OLACAK

İslam Konferansı Teşkilatı Genel Sekreteri Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu da İslamofobya’nın tehlikeli bir dinamik haline geldiğini ve eğer önlem alınmazsa yalnız Müslümanlar için değil bütün din ve kültürler için tehlikeli olacağını belirtti. İslamofobya’nın ırkçılıktan daha tehlikeli bir hale geldiğini belirten İhsanoğlu, “Bunun sebeplerinden biri önyargı ve cehalettir. Batıdaki kimi medya organları ve ilim adlamları da İslam hakkında önyargılı fikirler öne sürüyorlar. Durumun en üzücü tarafı ise İslamofobya ne yazıkki resmiyet kazanabiliyor” dedi. ARMSTRONG: BATININ İSLÂM ALGISI YANLIŞ Yeni Asya’nın sorulanı cevaplandıran İngiliz Yazar Karen Armstrong ise Batının İslamofobik olduğunu kabul etmesi gerektiğini belirtti. Batı’daki İslamofobya fikrinin tarihsel köklerinde Haçlı zihniyetinin yer aldığını belirten Karen Armstrong, bu zihniyetle mücadeleyi kendi cihadı olarak nitelendirdiğini ifade etti. Batının İslam algısının çok yanlış olduğunu anlatan Armstrong, “Batı İslam’ı şiddet ve kılıç dini olarak tanımaktadır. Bunu 11 Eylül olayları da güçlendirmiştir. Ancak şöyle de bir gerçek var ki, 11 Eylül olaylarının akabinde Amerika Birleşik Devletleri’nde Kur’an-ı Kerim satışları olağanüstü derecede yükselmiş ve kitapçılarda bulunamaz hale gelmiştir” dedi. Karen Armstrong, İslamofobya’nın güçlenmesinde iki unsurun negatif etkileri olduğunu belirterek, bunlardan birinin kendilerini İslami olarak nitelendiren teröristler olduğunu ancak bunların İslamiyet ile uzaktan yakında alakaları olmadığını ifade etti. Diğer unsuru ise “Batının seküler radikalleri” olarak nitelendiren Armstrong, bu ikisiyle mücadele etmek durumunda olduğumuzu belirtti. Hiçbir dinin kaynağında şiddet ve teröre yer olmadığını vurgulayan Armstrong, “Asıl önemli olan dini kişisel hayatta pratiğe dökmektir. Hz Muhammed, bize sadece dua ve namazı değil, aynı zamanda hayatlarımızda adaleti ve barışı tesis etmeyi de öğretmiş ve öğütlemiştir” dedi. Armstrong, “Biz sizi birbirinizi tanıyasınız diye kabilelere ve ırklara ayırdık” ayetini hatırlatarak, Hz Muhammed’in de bizden böyle davranmamızı isteyeceğini belirtti. Müslümanların barış dolu bir dünya tesis etmede tecrübeli olduklarını belirten Armstrong, “Siz bunu başarabilirsiniz, çok daha önce de yaptınız. İnşallah tekrar yapabilirsiniz” diyerek sözlerini noktaladı.

Umut YAVUZ - Ahmet CEYLAN / İSTANBUL

09.12.2007


 

Avrupa ortak yemek kültürü oluşturulacak

Bağcılar Aşık Veysel İlköğretim Okulu, İtalya koordinatörlüğündeki "Avrupa Beslenme Kültürü Portfolyosu" adlı “Comenius” programına 2007–2008 Eğitim-Öğretim yılında ortak edildi. Bu ortak proje önceki gün eş zamanlı olarak başladı.

Proje hakında okul aile birliğince kurulan heyete bilgi veren Âşık Veysel İlköğretim Okulu öğretmenlerinden Fethiye Uyanık, proje kapsamında yerel, bölgesel ve uluslararası bakış açısından sağlıklı yemekler ve beslenme alışkanlıklarını anlattı.

Öğretmen Fethiye Uyanık, “Avrupa Beslenme Kültürü Ağı" içerisindeki yeni devam eden veya tamamlanmış Comenius 1 ve 2 projelerinin destekleneceğini ve sonuçlarının kamuoyu ile paylaşılacağını söyledi.

Projede yer alan katılımcıların, bütün katılımcı Avrupa ülkelerinin kültürel yönlerini keşfetmesi hedefleniyor. Projede çocuklar için Avrupa Kimliği'nin oluşumunu aktif olarak destekleyen hedefler ve alt projeler de yer alıyor. Comenius programı "Okul Eğitimi" alanında Avrupa ülkeleriyle işbirliği yapmak suretiyle eğitimde kaliteyi arttırmak ve kültürel diyaloğu sağlayarak dil öğrenimini teşvik ediyor.

Ali KARABİBER / İSTANBUL

09.12.2007


 

Ankara'nın 3 aylık suyu var

Ankara Büyükşehir Belediyesi ASKİ Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Sarıgül, Başşehrin barajlarında 3 aylık su ihtiyacını karşılayacak kadar su biriktiğini belirterek, ‘’Bundan böyle Ankara’da su kesintisi olmayacak’’ dedi.

Küresel ısınmanın etkileri ve su kaynaklarının sürdürülebilir yönetimi konusunda kurulan TBMM Meclis Araştırma Komisyonuna bilgi veren ASKİ Genel Müdür Yardımcısı Sarıgül, bugün itibariyle yağışlardan barajlarda toplam 11.6 milyon metreküp su biriktiğini kaydetti.

/ ANKARA

09.12.2007


 

İhale çetesine operasyon

Aksaray, Mersin ve İstanbul'da eş zamanlı düzenlenen operasyonda, kamu kurumlarının yakıt ihalelerine fesat karıştırarak haksız kazanç elde ettikleri iddiasıyla yakalanan 11 kişiden 7'si tutuklandı.

Aksaray'da polisin sorgusunun ardından söz konusu 11 kişi, geniş güvenlik tedbirleri altında adliyeye sevk edildi. Zanlılardan 4'ü mahkemece tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılırken, Güzelyurt İlçe Devlet Hastanesi Müdürü C. K, Ağaçören İlçe Devlet Hastanesi Müdürü R. T, Gülağaç İlçe Devlet Hastanesi Saymanlık görevlisi R.D ve Gülağaç İlçe Devlet Hastanesi Başhekimi N.A ile Mersin'den getirilen Ö. N, Aksaray'da yakalanan Y. Y ve Ö. B, haksız kazanç sağlamak için suç örgütü kurmak suçundan tutuklandı. Aksaray, Mersin ve İstanbul'da eş zamanlı yapılan operasyonda, Aksaray'da 6, Mersin'de 5 ve İstanbul'da 4 kişi yakalanmıştı.

/ AKSARAY

09.12.2007


 

Ortak yangın filosu teklifine komşudan olumlu cevap

İzmir Ticaret Odası'nın (İZTO) iki ülkede yaşanan yangın felâketleri için ortak yangın söndürme filosu oluşturulması yönündeki teklifine, Yunanistan Başbakanı Kostas Karamanlis'ten olumlu cevap geldi.

Başbakan Karamanlis adına cevap yazan Yunanistan Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreteri Agathocles, "Yunan-Türk yangınla mücadele filosu kurulması teklifi, dikkate alınmayı hak eden bir fikirdir'' görüşünü bildirdi.

Alınan bilgiye göre, Yunanistan'ın Mora Yarımadası'nda yaşanan yangın felâketinden sonra, İZTO tarafından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Yunanistan Başbakanı Konstantin Karamanlis'e birer mektup gönderilerek, iki ülkenin ortak yangın söndürme filosu oluşturması konusunda harekete geçmesi gerektiği belirtildi. Teklife, Yunanistan Başbakanı Karamanlis tarafından görevlendirilen Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreteri Aristides Agathocles bir mektupla cevap verdi. Mektupta tekliften dolayı teşekkür edilerek, Yunan-Türk yangınla mücadele filosu kurulması kurulması önerisinin ''dikkate alınmayı hak eden bir fikir'' olduğu ifade edildi.

İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş, bu konudaki ilk öneriyi 3 yıl önce yaptıklarını ancak, istedikleri hızda sonuç alamadıklarını ifade etti.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın projeye destek verdiğini belirten Demirtaş, karşı taraftan da aynı düzeyde desteğin gelmesinin, bu konuda hızla harekete geçileceğini gösterdiğini kaydetti.

Demirtaş, şöyle konuştu: ''Geçen yaz yaşanan yangınlardan sonra bu öneriyi tekrar gündeme getirdik. İki ülke başbakanına da mektup göndererek destek istedik. Karamanlis'ten gelen destek cevabı bizi umutlandırdı. Bundan sonraki dönemde teknik ekipler nasıl bir çalışma yapılacağını belirleyecek. Bu işbirliği, iki ülkenin de çocuklarına bırakacağı doğal mirası ilgilendiriyor.'' Demirtaş, bu güç birliğinin yangın ve felâketlere müdahalenin yanında dostluk ve işbirliğine de büyük katkı getireceğini sözlerine ekledi.

/ İZMİR

09.12.2007


 

3 aylık bebekle Kâbe tavafı

Harun ve Hiranur Demirel çifti, Hac farizasını yerine getirmek için kutsal topraklara 3 aylık bebekleri Asiye ile geldi

Baba Harun Demirel, yaptığı açıklamada, hac farizasını yerine getirmek için Diyanet İşleri Başkanlığına başvurduklarını, ancak bu yıl gidebilecekleri yönünde umutları olmadığını söyledi. Kuraların belirlenmesinden sonra bebeklerinin dünyaya geldiğini belirten baba Demirel, ‘’Bebeğimiz üç aylık oldu. Böyle bir şansı kaybetmemek için bebeğimizi de alarak kutsal topraklara geldik. Bu herkese nasip olmaz. Bebeğimizle Mekke’ye gelmenin mutluluğunu tarif edemiyorum’’ dedi.Anne Hiranur Demirel ise Kabe’yi tavaf sırasında Asiye bebeğin hiçbir zorluk çıkarmadığını söyledi.

/ MEKKE

09.12.2007


 

Hapis yerine okulda temizlik cezası verildi

Korsan CD sattıkları gerekçesiyle yargılandıkları davada, 2 ay 15’er gün hapis cezasına mahkum edilen 2 kişi, denetimli serbestlik uygulaması kapsamında, cezaevine girmek yerine bir okulda temizlik yaparak cezalarını çekiyor.

Beyazıt’taki bir alt geçitte 26 Ocak 2005 tarihinde orijinalinden yasa dışı yollarla kopya edilmiş CD’lerle yakalanan A.T hakkında, Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesinde dava açıldı. Yargılamasına başlanan A.T, mahkemede yaptığı savunmada, söz konusu CD’lerin kendisine ait olduğunu belirterek, daha önce de aynı nedenle yakalandığını itiraf etti. Yargıtay safhası da tamamlanan dâvâda İstanbul Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezi Şubesince cezasının infaz işlemleri yapılan A.T, bu kapsamda Fatih’teki bir ilköğretim okulunda temizlik görevlisi olarak işe başlatıldı. A.T, cezasının infazını, günde 4 saat olmak üzere toplam 300 saat okulun temizlik işlerinde çalışarak tamamlayacak.

Ayrıca Fatih Kızılelma Caddesi’nde 6 Mart 2007 tarihinde kopya edilmiş CD’lerle yakalanan M.K’ya da aynı şekilde Fatih’teki bir başka ilköğretim okuluna yerleştirildi. M.K da cezasını günde 4 saat olmak üzere toplam 300 saat okulda temizlik yaparak çekecek.

/ İSTANBUL

09.12.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri