Modelleme, taklit veya özenti gibi faktörler, kişisel gelişim sürecinde hayatımıza yansıttığımız çok etkin unsurlardır. Ancak bunlar her ne kadar birbirine benziyorsa da aralarında nüanslar vardır. Modelleme derinlemesine ve uzun vadeli gelişim süreci faktörü olduğu halde, taklit ve özenti daha üstünkörü, yüzeysel ve kısa vadeli uygulamaları ihtiva eder. Bunların içinde en önemlisi ise kuşkusuz “modelleme” faktörüdür. Zira modelleme, genelde kendimize en uygun gördüğümüz prototip kişi veya grupları modellemeyi; yani örnek almayı öngören bir uygulamadır.
Öncelikle bizi çok fazla ilgilendirmeyen, ancak “modelleme” faktörüyle karıştırılan taklit ve özentiyi devreden çıkaralım. Bu iki faktör, yüzeysel olarak bir takım davranış biçimlerini veya ifadeleri uygulama veya dillendirme hareketidir. Bir insan herhangi bir hayvanın taklidini yapabilir ama o hayvanı kendisine model olarak alamaz. Meselâ bendeniz dudaklarımı sıkıca yapıştırarak güçlü bir şekilde dudaklarımın arasında üfleme yaparak kedi sesi çıkarabiliyorum. Bu sesi kediler, köpekler ve hindi gibi hayvanlar üzerinde denedim. Yani kedi sesini taklit ederek, bu sese nasıl bir tepki göstereceklerini gözlemledim. Kedilerin birçoğu bu sesi kedi sesi zannederek oldukça ilgi duydular. Hele köpekler bu sesi kedi sesi zannederek oldukça huylandılar. Hatta bir seferinde bir arkadaşla yürürken bu sesi bir köpeğe yönelik olarak çıkardım ve köpek üzerimize doğru koşarak gelmeye başladı. Arkadaşla bir binaya sığınmak zorunda kaldık. Hele hindileri görecektiniz. Bu sesi hindilere uygulayınca yemlenmekte olan hindilerin hepsi birden başlarını havaya kaldırdı. Bir daha aynı sesi çıkarınca koro halinde hepsi “glu-glu-glu” sesini tepki olarak vermeye başladılar. Bu hali gören bir öğretim görevlisi arkadaş da “Hocam bunlar bizim öğrencilerden daha iyi dinliyorlar,” demişti. Her neyse, taklit yüzeysel olarak yapılan böyle bir davranış biçimidir. Bir hayvanı taklit etmek mümkün olabildiği gibi herhangi bir şahsiyeti taklit etmek de mümkündür.
Özenti de ise genelde negatif davranış biçimleri hâkimdir. Sigara içmeye özenti, uyuşturucu kullanmaya yönelik özenti gibi. Ancak “modelleme” faktörü daha ziyade olumlu şeyleri kendine rehber edinmeyi esas alır. Örneğin çok iyi bir ilâhî söylemeyi hedefleyen birinin Ahmet Özhan gibi prototip bir şahsiyeti modellemesi gibi; veya hattat olmayı hedefleyen birinin Hattat Hamit Aytaç gibi mükemmel bir hattatı modellemesi gibi, modellemeler yapılabilmektedir. Bu bağlamda, modelleme yapan kişinin öncelikle kendi yeteneğine uygun olarak yapmak istediği şeyin üstadını kendine rehber edinmesi gerekir. Ayrıca modellediği kişinin hayat biçimini, ahlâkını vs ilişkilerini de iyi etüt etmesi ve ona göre seçmesi gerekir. Çok iyi bir kariyer sahibi olduğu halde, ahlâksız olan birini modellemek de mümkündür ancak onun hayat biçimine kendini kaptırma tehlikesi de bulunmaktadır.
Ben yüksek lisans ve doktora yaparken son derece saygı duyduğum hocam sayın Prof. Dr. Sabahaddin Zaim Beyefendiyi kendime model olarak seçmiştim. Onun bize uyguladığı yöntemleri ve davranış biçimlerini optimal düzeyde olmasa da büyük oranda kendi öğrencilerime uygulamaktayım. Benimle ilgili öğrencilerin görüşlerine başvurulan anketlerden de anlaşıldığı üzere bu uygulamalarım oldukça çok beğenilmektedir. Sabahaddin Zaim hocam hem kariyer olarak, hem de ahlâki yapı olarak gerçekten çok güzel bir prototiptir. Böyle bir hocanın öğrencisi olmaktan iftihar ediyorum. Meselâ bu hocamız geç gelen bir öğrenciyi gayet nazik bir şekilde kabul eder, sonra ona hangi konuyu işlediğini ve bu konunun neresinde olduğumuzu izah ederdi. Ayrıca daha önceden bize ısmarladığı şeylerden onun da nasibini alması için “Evlâdım biz bir şeyler içtik; sana ne ısmarlayalım?” diye sorarak dolaylı yönden geç gelen arkadaşı da mahcup etmiş olurdu.
İşte modelleme bu şekilde hem fiziksel hem de ruhsal dünyamızı mamur edecek şekilde yapılmalıdır. Sadece dünyevî modellemeler bizi dünyevîleştirmeden öteye gidemez.
|