|
|
|
Yargısız ihraçlara Gül onayı eleştiriliyor |
Yüksek Askerî Şûrânın 7’si irticaî sebepten olmak üzere 38 Silâhlı Kuvvetler personelini ihraç kararını imzalayan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül eleştiriliyor. Daha önce Başbakan olarak katıldığı şûrâdaki ihraç kararına şerh koyan Gül’ün bu tavrı yadırgandı.
Genelkurmay Başkanlığının internet sitesinde YAŞ toplantısına ilişkin yer alan açıklamada, YAŞ’ın Olağan Toplantısı’nın, 29-30 Kasım tarihlerinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında, Genelkurmay Başkanlığı Karargahı’nda icra edildiği hatırlatıldı. Açıklamada, toplantıda mevcut tehditler çerçevesinde, TSK’nın harbe hazırlık durumunun gözden geçirildiği, Türkiye Cumhuriyeti’nin güvenliğine yönelik; dış, iç, bölücü ve irticai tehdidin ortaya konulduğu ifade edildi. Toplantıda, Türkiye’nin etki ve ilgi alanları dahilinde genel bir politik askeri durum değerlendirmesinin de yapıldığı ve TSK’nın harbe hazırlık durumu ve kuvvet yapısının ihtiyaçlarının görüşüldüğü kaydedildi.
Açıklamada, ayrıca “TSK’nın temel yapısını ve disiplinini bozacak şekilde, uyuşturucu alışkanlığı veya ahlak dışı ilişkileri bulunan 31, irticai tutum ve davranışları tespit edilen 7 olmak üzere; toplam 38 personelin TSK’dan ayrılmasına oy çokluğu ile karar verilmiştir” denildi.
Bu arada, Cumhurbaşkanı olarak ilk kez Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Yüksek Askeri Şura kararlarına imza attı. Gül, TSK’dan ihraçları da onaylamış oldu. Gül, Başbakanlığı sırasında katıldığı Yüksek Askeri Şura toplantısında, “yargı kararı açık olmadığı” gerekçesiyle ihraçlara şerh koymuştu. Yargıya kapalı olan YAŞ’ın ihraç kararlarını imzalayan Cumhurbaşkanı Gül bu tavrı yadırgandı.
2007 DE 61 PERSONELE İHRAÇ
Bu arada Ağustos ayında yapılan Yüksek Askeri Şura kararıyla 10’u irticai faaliyetlerde bulundukları gerekçesiyle 13’ü de TSK’nın itibarını sarsacak şekilde disiplin bozucu davranışları gerekçe gösterilerek toplam 23 askerin ordu ile ilişiği kesilmişti. Böylece, 2007 yılı içerisinde 61 personelin TSK ile ilişkisi kesilmiş oldu.
|
/ ANKARA
02.12.2007
|
|
|
Atomdan alacağımız dersler var |
Doktorasını Fransa’da tamamlayan Doç. Dr. İskender Hikmet, Türkiye’ye geldiğinde Yeni Asya’yı ziyaret etmiş ve Faruk Çakır’ın sorularını cevaplamıştı. Köprü dergisinin 1992-Ekim sayısında yayınlanan röportajdan ilginç bölümler:
*En çok enerjiyi atom enerjisi getiriyor, ama en kirli enerji de o.
*Atomda müthiş bir enerji depolanmış. Birbirine zıt olan üç-dört tane atom birbiriyle çarpışsa dünyayı yerinden oynatacak, belki kıyameti koparacak.
*Türkiye’de fizik ve atom fiziği çalışmaları yeterli değil.
*Fransa’da Müslüman gençlerin durumu iç açıcı değil. Türkiye orada din eğitimi veren resmî okullar açmalı.
*Oralarda kim kültürünü, imanını muhafaza ederse, Allah onu muvaffak ediyor.
*Fransızlar tesettüre karşı olumsuz bir tavır içinde değil. Hattâ bazıları Türk deyince hanımların başlarının örtülü olması gerektiğini düşünüyor ve “Bu çağda böyle bir kıyafet olur mu?” demiyorlar. Benim eşim de başörtülü ve arkadaşlarım bunu çok hoş karşılıyor.
*Atomu yaratan, kâinatı da O yaratmıştır. Güneş Sistemindeki nizam ve intizam, aynı zamanda atomda gizli.
*Atomdan insanın alacağı en büyük ders şu olmalı: İnsan ne kadar mütevazi olursa, Allah katında o kadar büyük olur.
RÖPORTAJ BÖLÜMÜNÜ TIKLAYIN
|
Faruk ÇAKIR
02.12.2007
|
|
|
Hüzünlü veda |
Isparta’da defnedilen kazazedeler için şehir merkezindeki üç ayrı camide cenaze namazı kılındı. Babaannesi Hatice Özsoy’un cenaze törenine katılmak üzere İstanbul’dan gelirken uçak kazasında hayatını kaybeden Şakir Özsoy ile aynı uçak kazasında ölen Burdurlu Mustafa Çalışkan ve babaanne Hatice Özsoy’un cenaze namazları Burdur Ulucamiinde kılındı. Cenaze törenleri hüzünlü bir atmosferde gerçekleşti.
Isparta’nın Keçiborlu ilçesi yakınlarında düşen Atlasjet uçağında vefat edenlerin cenazeleri dün toprağa verilmeye başlandı. Kazada vefat edenlerden Tevfik Büyükçaylı, Davut Demirkurt, Mehmet Zengi ve Fuat Güler’in cenazeleri Ulucami’nin hemen yanında bulunan Isparta Valiliğinin önündeki alana getirildi. Vefat edenlerin yakınları ve vatandaşlar da Valilik ve Ulucami önündeki alanda toplandı. Bu arada, ölen yolcuların yakınlarından Mehmet Ermez baygınlık geçirdi. Ermez, ambulansla hastaneye kaldırıldı. Daha sonra cenazeler, namazları kılınarak defnedilecekleri kabristanlığa götürüldü. Isparta’daki çeşitli mezarlıklara defnedilen diğer cenazeler de Terminal ve Mimar Sinan camilerine getirildi. Ayşe Gözen Polat’ın cenazesi Isparta’nın Eğirdir ilçesindeki Hıdırbey Camisi’ne götürüldü. Eğirdir’de görevli polis memuru Bülent Ceylan’ın 1,5 aylık kızı Ceren Ceylan, eşi Melike Ceylan ile kayınvalidesi Ayşe Şentürk’ün cenazeleri de Isparta’nın Sütçüler ilçesindeki Seferağa Camisi’nde kılınan namazların ardından toprağa verildi.
Her yerde hüzün vardı
Elîm kazada vefat eden yolculardan eczacı Sibel Uysal (27) memleketi Afyonkarahisar’ın Dinar ilçesinde, Saniye ve Necati Kartal çifti İstanbul’da, Ayşe Gözen Polat Isparta’nın Eğirdir ilçesinde, eski belediye başkanlarından İzzet Kutlu’nun eşi Perihan ve kızı Sinem Kutlu Atabey ilçesinde, üniversite öğrencisi Hazal Kaynak (18) memleketi Kırklareli’nin Lüleburgaz ilçesinde, Saadettin Baysal (40), memleketi Denizli’de toprağa verildi.
|
/ ISPARTA
02.12.2007
|
|
|
Babaannesiyle birlikte defnedildi |
Babaannesinin cenazesine katılmak için Isparta üzerinden Burdur’a gelmek üzere uçağa binen Şakir Özsoy, babaannesi ile birlikte Burdur’da toprağa verildi.
Feci kazada vefat edenler arasında Burdurlu 11 kişi de yer alıyor. Bunlardan biri Çalışkanlar Tekstil’in sahibi Mustafa Çalışkan. Burdur’un tanınmış iş adamlarından olan Mustafa Çalışkan’ın, İğdeli Köyü’nde kurduğu ve kaliteli süt üretiminin yapılacağı modern çiftliğin açılışını yapmaya hazırlandığı biliniyordu.
Ölen diğer bir Burdurlu ise Şakir Özsoy. Çin Dili konusunda staj yapan ve tiyatro eğitimi alan Özsoy’un 96 yaşında vefat eden babaannesinin cenazesine katılmak için Burdur’a geldiği öğrenildi. Şakir Özsoy, kendisinden bir gün önce vefat eden ninesi ile birlikte Burdur Belediyesi Morgu’na konuldu.
Mustafa Çalışkan, Şakir Özsoy ve babaannesi Hatice Özsoy, Burdur Ulu Cami’de öğle namazına müteakiben kılınan cenaze namazından sonra defnedildi.
Fizikçiye gözyaşı
sparta’da meydana gelen uçak kazasında vefat eden nükleer fizik uzmanı Mustafa Fidan da gözyaşları içerisinde son yolculuğuna uğurlandı. Topkapı Gazi Ahmet Paşa Camii’nde ikindi namazına müteakiben kılınan cenaze namazının ardından Fidan’ın cenazesi toprağa verilmek üzere Hasdal Mezarlığı’na götürüldü.
Çalıştaya katılacaktı
Düşen yolcu uçağında vefat eden 57 kişi arasında Kıbrıslı Türk İskender Hikmet de vardı. 29 Ekim 1964 Lefkoşa doğumlu olup, ünlü araştırmacı yazar Hizber Hikmetağalar’ın küçük oğlu olan Doç. Dr. İskender Hikmet, Süleyman Demirel Üniversitesi’nde düzenlenen ‘Fizik Çalıştayı’na katılmak için yola çıkmıştı. İskender Hikmet’in amcası Aydın Hikmet, yaşadıkları olayın çok acı olduğunu söyleyerek, İskender Hikmet’in cenaze töreninin eşinin memleketi Karaman’da düzenleneceğini belirtti.
|
/ BURDUR
02.12.2007
|
|
|
İkinci pilota askerî tören |
Düşen uçağın ikinci pilotu Emekli Tümgeneral Tahir Aksoy’un da aralarında bulunduğu 4 kişinin cenazesi İstanbul’a getirildi. Tabutu Türk bayrağına sarılı olan Tahir Aksoy için havalimanında askeri tören düzenlendi.
Diğer cenazeler ise uçağın teknisyeni Alaattin Gürtürk, kabin amiri Çağatay Şirin ve yolcu Hakan Yakup Tullu’ya aitti.
BUGÜN VE YARIN DA CENAZE VAR
Uçak kazasında vefat eden 3 kabin görevlisi ile 3 akademisyenin cenazesi de İstanbul’a getirildi. Kabin görevlileri Mana Topçu, Sinem Hatice Vurgun, Mümine Bulut ile Prof. Dr. Engin Arık, Prof. Dr. Fatma Senel Boydağ ve Özgen Berkol Doğan’ın cenazeleri yakınları tarafından karşılandı. Akademisyenler ile hostes Mana Topçu’nun cenazesi Zincirlikuyu Mezarlığı morguna götürülürken, Mümine Bulut Kozlu, Sinem Hatice Vurgun ise Karacaahmet Mezarlığı gasilhanesine götürüldü. Sinem Hatice Vurgun ve Mümine Bulut bugün, diğer cenazeler ise yarın toprağa verilecek.
|
/ İSTANBUL
02.12.2007
|
|
|
Bu anayasa ile reform olmaz |
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, 1982 Anayasası varlığını sürdürürken köklü reformlar yapmanın mümkün olmadığını ifade ederek, Türkiye’nin söz konusu garabetten kurtulması gerektiğini söyledi.
Eğitim-Bir-Sen tarafından düzenlenen ‘’Yeni Anayasada Eğitim ve Özgürlükler’’ konulu panel İçkale Otel’de başladı. Panelin açılışında konuşan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Çiçek, konuşmasına, Isparta’nın Keçiborlu ilçesi yakınlarında önceki gün düşen Atlasjet uçağında hayatını kaybedenlere rahmet, yakınlarına da sabır dileyerek başladı. Çiçek, Türkiye’nin en önemli sorununun anayasa sorunu olduğunu ifade ederek, 1982 Anayasası yürürlüğe girdiğinden beri, Türkiye’nin anayasa sorunu olduğunun tüm kesimlerce dile getirildiğini ifade etti.
Birçok meslek kuruluşunun, mevcut anayasa yürürlüğe girmeden, anayasanın yapılış tarzı, dengeleri, içeriği, hak ve özgürlükleri gibi konularında bu anayasanın topluma dar geleceğini ifade ettiğini kaydeden Çiçek, ‘’Mevcut anayasada 12 defa değişiklik yapıldı, esaslı maddelerinin yarısına yakını değişikliğe uğramıştır. Yamalı bohçaya dönmüş bir anayasa ile karşı karşıyayız’’ diye konuştu.
Anayasa meselesinin bir aritmetik ya da Meclis çoğunluğu meselesi olmadığını dile getiren Çiçek, en temel metin olarak nitelendirilen anayasaların ‘’toplumsal uzlaşı’’ ile hazırlanması gerektiğine işaret etti.
Yeni anayasanın, toplumsal uzlaşı ve büyük katılımla gerçekleştirilmediği takdirde akıbetinin 1982 Anayasası gibi olacağını söyleyen Çiçek, meslek örgütlerinin kendi alanlarıyla ilgili anayasa taslağı üzerinde tartışmalar yapmasının iyi olacağını kaydetti.
“DÜZENLEMELERİN
DEMOKRATİK ZEMİNİ SAĞLAM”
Güçlü ekonomi ve standardı yüksek demokrasi için anayasanın mutlaka değiştirilmesi gerektiğini belirten Çiçek, şunları kaydetti:
‘’Türkiye’nin bu anayasayla yoluna devam etmesi güç oluyor. Son umhurbaşkanlığı seçiminde anayasadaki yazım hatası nedeniyle ülke 5-6 ayını kaybetti. Kimse bunun parasal yönden hesabını yapmadı. Bazı sektörlerde halen durgunluk var, son derece canlı inşaat sektörü vardı, birçok kişi cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde sektörde durgunluk başladığını ve halen devam ettiğini söyler. Anayasayı değiştirmekten öte yeni bir anayasa yapmak istiyoruz. Mevcut anayasa ile köklü reformları yapmak mümkün değil. Yasaları yaparken anayasaya uygun yapmanız gerek, anayasanın kendisi ihtiyaçları karşılamıyorsa, o zaman siz doğruyu yanlışa uydurmak gibi garabete düşersiniz. Toplumun yüzde 85’i Mecliste temsil ediliyor, bu yüzden düzenlemelerin demokratik zemini sağlam. Birbirimizin vatanseverliğinden, devlete, millete, cumhuriyete sadakatinden şüphe etmeden, uygar toplumlara yakışır bir tarzda anayasayı milletimize sunmayı amaçlıyoruz.’’
Çiçek, yeni anayasada başta eğitim hak ve özgürlükleri olmak üzere temel hak ve özgürlükleri açısından standardın yüksek tutulacağına, kurumlar arasındaki iş bölümü, işleyiş konularındaki sıkıntıların giderileceğine ve dilinin düzeltileceğine işaret etti.
Bakan Cemil Çiçek, yeni anayasa metnini, 2008 yılının ilk ayları itibariyle kamuoyunun gündemine getirmeyi düşündüklerini söyledi.
|
/ ANKARA
02.12.2007
|
|
|
Erdoğan: Nükleer santral zorunluluk oldu |
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, büyümek durumunda olan Türkiye için nükleer santrale geçmenin bir zorunluluk olduğunu dile getirdi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası (İNTES) Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, “Demokrasiyi ne kadar güçlendirirsek, demokrasinin tüm kriterlerini ne kadar iyi işletirsek, ekonomide, siyasette o derece mesafe kat ederiz” dedi.
Duvarlar örerek, engeller koyarak demokrasinin önü tıkanırsa ilerlenemeyeceğini kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu:
“Bize düşen, özgürlükleri genişletmek, demokrasinin önünü tıkayan gereksiz bürokrasiyi engellemektir. Sivil topluma düşen ise demokratikleşmek, Avrupa Birliği sürecinde eğilmeden, taviz vermeden, söylediklerinin, icraatlarının ve projelerinin arkasında durmaktır.”
Konuşmasında, nükleer santral ihtiyacını dile getiren Başbakan Erdoğan, ‘’Türkiye büyümek durumundadır. Nükleer santral bir zorunluluk halini almıştır’’ diye konuştu.
TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu, hükümete ekonomik ve ticari alanda öneriler sunan kısa bir konuşma yaptı.
|
Cemil YÜZER
/ ANKARA
02.12.2007
|
|
|
Baykal: Güneydoğu’yu BOP değil, GAP kalkındırır |
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ‘’Güneydoğu Anadolu Projesi’ne (GAP) hayatiyet kazandırmak için komisyon kuracaklarını’’ bildirdi. Baykal, “Güneydoğu’yu BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) değil GAP kalkındırır’’ dedi.
Baykal, CHP İletişim Koordinatörlüğü aracılığıyla yaptığı yazılı açıklamada, ‘’terörle mücadele kararlılıkla sürdürülürken terörü besleyen kaynakların da kurutulması’’ gerektiğini ifade etti. ‘’Terörü besleyen en temel sosyal afetin işsizlik ve yoksulluk olduğunu’’ dile getiren Deniz Baykal, şunları kaydetti: ‘’İşsizliğin en yoğun yaşandığı bölgelerimizin başında Güneydoğu Anadolu gelmektedir. Bu çerçevede Güneydoğu Anadolu Projesi projesi büyük önem taşıyor. Bu proje en çok ihmal edilen ama en çok ihtiyaç duyulan bir projedir. O nedenle Güneydoğu Anadolu Projesi’ne hayatiyet kazandırmak için komisyon kuruyoruz. İnanıyoruz ki, Güneydoğu Anadolu Bölgemizde, terörü besleyen en büyük sosyal afet olan işsizliğin panzehiri de kırsal alandaki yoksulluğun ilacı da Güneydoğu Anadolu Projesi’dir. Güneydoğu’yu BOP değil GAP kalkındırır.’’
|
/ ANKARA
02.12.2007
|
|
|
Rahip olayında 5 kişi gözaltında |
Mor Yakup Manastırı rahibi Edip Savcı’yı kaçırdıkları iddiasıyla 5 kişi gözaltına alındı.
Edinilen bilgiye göre, Batman Emniyet Müdürlüğü ekiplerince, Mardin’in Midyat ilçesine bağlı Barıştepe Köyündeki Mor Yakup Manastırı rahibi Edip Savcı’yı kaçırdıkları iddiasıyla Batman’da 3, Midyat ilçesinde 2 kişi yakalandı.
Soruşturma kapsamında Midyat’ta gözaltına alınan 2 kişi, Batman’a getirildi. Edip Savcı’nın kaçırıldığı süre içinde İpragaz mahallesinde bir evde tutulduğu bildirildi.
Olayla ilgili soruşturma sürerken, rahip Savcı’nın gözaltına alınanları teşhis etmek için Batman’da kaldığı öğrenildi.
|
/ BATMAN
02.12.2007
|
|
|
AP heyeti Türkiye’de temaslarda bulunacak |
Avrupa Parlamentosu (AP) İnsan Hakları Alt Komisyonu, 3-5 Aralık tarihlerinde Türkiye’de temaslarda bulunacak.
Komisyon Başkanı Helene Flautre başkanlığında İstanbul ve Ankara’da görüşmelerde bulunacak heyette 5 AP üyesinin bulunacağı bildirildi.
Sivil toplum örgütleri ile resmi makamlarla ile biraraya gelecek olan AP İnsan Hakları Alt Komisyonu heyeti, TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Zafer Üskül, Dışişleri Bakanı Ali Babacan, Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin ile görüşecek.
Heyetin temasları çerçevesinde müzakere sürecindeki Türkiye’nin insan hakları alanında yaptığı çalışmalar hakkında bilgi alacak.
|
/ BRÜKSEL
02.12.2007
|
|
|
7 rehine serbest |
Van’ın Başkale ilçesinde 12 Kasım’da sınırda PKK terör örgütü üyelerince kendilerine haraç vermedikleri gerekçesiyle kaçırılan şahıslar çıkarıldıkları Başkale Adliyesinde alınan ifadelerinden sonra serbest bırakıldı.
Edinilen bilgilere göre, Adem Ş., Mustafa U., Kenan U., Zübeyt D., Mithat D., Okan D., ve Cüneyt Y. terör örgütüne haraç vermedikleri gerekçesiyle teröristler tarafından kaçırılarak İran topraklarındaki Kelereş kampına kaçırılmıştı. Terör örgütünün kampında 18 gün boyunca rehin tutulan sivil vatandaşlar, burada PKK terör örgütü üyelerince serbest bırakıldı. İfadeleri alınan sanıklar, PKK terör örgütü üyele-rince zorla alıkonuldukları için her hangi bir suç unsuru oluşturmadığından serbest bırakıldı. Sanıklar mahkeme önünde bekleyen akrabaları tarafından alındılar. Akrabalarının serbest bırakılmasına sevinen köylüler bu süre içerisinde sürekli kendilerine desteklerini eksik etmeyen Kaymakam Ali Arslantaş ve İlçe Jandarma Komutanı Uğur Özmen’e teşekkür ettiler.
|
/ VAN
02.12.2007
|
|
|
Merkel ve Sarkozy AB’ye zarar veriyor |
Avrupa Parlamentsou Liberal Grup üyesi Marios Matsakis, Almanya Başbakanı Angela Merkel ile Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin izledikleri yapıcı olmayan Türkiye politikalarıyla Avrupa’ya zarar verdiklerini söyledi.
ABHaber’e gelişmeleri değerlendiren Matsakis, Türkiye ile ilgili Merkel ve Sarkozy’nin samimi olamayan bir yaklaşım sergilediklerini kaydetti. Merkel ve Sarkozy’nin Türkiye ile ilgili ileri sürdükleri politikaların vizyonsuz olduğunu bu tür yaklaşımların da geride kaldığını anlatan Matsakis, Avrupa’yı dar kalıp içine sokan bu tür politikacılarla bir yere gidilemeyecğini belirtti.
AB liderlerinin Türkiye ile müzakereleri başlatma cesaretlerini anlayışla karşıladığını ve buna saygı duyduğunu ifade eden Matsakis, alınan bu kararın hem Avrupa hem de Türkiye için önemli olduğuna işaret etti. Matsakis, “Maalesef Avrupa’nın en büyük sorunlarından biri vizyonsuz politikacılardır’’ dedi.
|
/ BRÜKSEL
02.12.2007
|
|
|
İslamofobya masaya yatırılacak |
İslâm Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliğince (İDSB), 8-9 Aralık’ta İstanbul’da, ‘’Uluslararası İslamofobya Konferansı’’ düzenlenecek.
İDSB Genel Sekreteri Necmi Sadıkoğlu, yaptığı yazılı açıklamada, 32 ülkeden toplam 101 sivil toplum kuruluşunu bünyesinde bulunduran Birliğin düzenleyeceği konferansta, Müslümanlara ve İslam’a karşı hakaretlerin, yanlış uygulamaların artmasında önemli rol oynayan İslamofobya’nın teorik ve pratik yönleriyle inceleneceğini belirtti. Akademik camiadan ve sivil toplum kesiminden uzmanların bir araya geleceği konferansta, İslamofobya ile mücadele yollarının tartışılacağını ifade eden Sadıkoğlu, çözüm yollarına yönelik sivil inisiyatiflerce hazırlanan somut projelerin de değerlendirileceğini kaydetti.
Sadıkoğlu, 8-9 Aralık’ta, Grand Cevahir Otel ve Kongre Merkezinde gerçekleştirilecek konferansta, konuya siyasi, sosyal ve ekonomik açılımlar kazandırılarak, İslamofobya’nın sebep ve sonuçlarının, muhataplarının ortaya konulmasının amaçlandığını ifade etti.
|
/ İSTANBUL
02.12.2007
|
|
|
Gül bugün Pakistan’a gidiyor |
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Pakistan Cumhurbaşkanı Pervez Müşerref’in daveti üzerine bugün bu ülkeye iki günlük resmi bir ziyarette bulunacak.
Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi’nden yapılan açıklamaya göre, Gül’e, Pakistan ziyareti sırasında Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik eşlik edecek. Resmi heyetin yanı sıra TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ile Kızılay Genel Başkanı Tekin Küçükali’nin de ziyarete katılacağı bildirildi.
Açıklamada, Pakistan’ın kuruluşundan bu yana iki üke arasındaki diplomatik ilişkilerin kurulmasının 60. yılına rastlayan ziyaretin, Türkiye’nin Pakistan’la dayanışmasını en üst düzeyde ifade etmesine imkan tanıyacağı kaydedildi.
|
/ ANKARA
02.12.2007
|
|
|
Vatandaş, artık bürokrasi yükü altında ezilmeyecek |
Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü Adres Daire Başkanı Adnan Türkdamar, Adres Kayıt Sistemi’ndeki ana hedefin, vatandaşın günlük hayatını daha da kolaylaştırmak olduğunu söyledi.
Türkdamar, yaptığı açıklamada, 2005 yılında eylem planı hazırlanan ve 3 ay önce hizmete konan Adres Kayıt Sistemi’nin, günlük hayatta birçok kolaylık sağlayacağını, bu kolaylıkların gelecekte belirgin olarak hissedileceğini belirtti. Mernis Sistemi paralelinde kurulan Adres Kayıt Sisteminin, önümüzdeki aylarda kurumlarla paylaşıma açılacağını anlatan Türkdamar, şu bilgileri verdi: ‘’Sistemdeki ana hedefimiz, vatandaşın günlük yaşamını daha da kolaylaştırmak. Sistem, Türkiye’de yaşayan yerli ve yabancı vatandaşların adreslerinin kayıt altına alınıp, güncellenmesini içeriyor. Mernis, şu anda ülke genelinde 440 kurum tarafından paylaşılıyor. İnanılmaz kolaylıklar sağlıyor. Adres Kayıt Sistemi de aynı özellikte olacaktır. Birçok alanda kolaylıklar sağlayacak sistemin, eğitim çalışmaları devam ediyor.’’ Sistemin, adrese dayalı hizmet veren TEDAŞ, doğal gaz, su idareleri ve Telekom gibi kurumların işlerinde büyük rahatlama sağlayacağını belirten Türkdamar, vatandaşların özellikle ikametgâhla uğraşma ve diğer evrak işleri yükünden kurtulacağını söyledi. Türkdamar, Belediyeler tarafından verilen yapı ruhsatları çalışmalarında da sistemden faydalanılabileceğine dikkati çekti.
|
/ ERZURUM
02.12.2007
|
|
|
Polise “sıfır hata” uyarısı |
İçişleri Bakanı Beşir Atalay, polisin görevini özveri ve başarı ile yerine getirirken daha hassas davranarak ‘’sıfır hata’’ ilkesi ile hareket etmesini istedi.
Polis amirlerinin zor ve silâh kullanımını zorunlu kılan olaylara gerektiği ölçüde müdahale ve takip etmeleri talimatını da veren Atalay, yetkilerin kullanılmasında hatalı uygulama yaparak, ‘’polis camiasını töhmet altında bırakacak personele müsamaha gösterilmeyeceğini’’ bildirdi.
İçişleri Bakanı Beşir Atalay, 81 il valiliğine ‘’Polisin Yetkileri’’ ile ilgili genelge gönderdi. Genelgede, ‘’insan hak ve özgürlüklerini, koruyup kollamak ve ayırım gözetmeksizin evrensel mânâda herkes için gerçekleştirmenin devletin temel görevi ve varlık sebebi olduğu, polisin, devletin icra gücü olarak kamu düzeni ve güvenliğini sağlamanın yanında, hukuk devletinde demokrasi ile insan hak ve özgürlüklerinin koruyucusu ve teminatı olduğu’’ kaydedildi. Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu’nun ilgili maddelerinde, polis yetkilerinin insan haklarını kısıtlamayacak ve temel özgürlüklerin özüne zarar vermeyecek nitelikte kullanılmasının sağlanıldığı belirtilen genelgede, polisin görevini yerine getirirken insan hak ve özgürlükleri ile güvenliğin sağlanması arasındaki hassas dengeyi gözetmek, bunun sınırlarını profesyonelce tayin ve tesbit etmek zorunda olduğu hatırlatıldı.
Polisin, vatandaşla muhatap olurken her zaman olduğu gibi mutlaka güler yüzlü ve yakın davranması, öncelikle kendisini tanıttıktan sonra gerekli iş ve işlemleri en kısa zamanda yerine getirmesi istenilen genelgede, ‘’Polisimiz görevlerini özveri ve başarıyla yerine getirirken, daha önce yayımlanmış genelgelerimizi de dikkate alarak, aşağıda belirtilen hususları tekrar gözden geçirmesi, daha hassas davranarak sıfır hata ilkesi ile hareket etmesi önem arz etmektedir’’ denildi.
“POLİSİ TÖHMET ALTINDA
BIRAKAN PERSONELE MÜSAMAHA YOK”
Genelgede, yetkili ve sıralı amirlerin iletişim kanallarını etkin ve verimli bir şekilde kullanarak, net, açık, anlaşılır ve zamanında verecekleri talimatlar ile zor ve silâh kullanımını zorunlu kılan olaylara gerektiği ölçüde müdahale etmeleri ve olayı takiplerinin sağlanması istendi. Polisin yetkileri konusunda yapılmakta olan hizmet içi eğitimlere kesintisiz devam edileceği, ‘’günün şartlarına ve alanda ortaya çıkan gerekliliklere bağlı olarak mevcut eğitim müfredatlarının gözden geçirilerek geliştirileceği’’ dile getirilen genelgede, yetkilerin kullanımı ile ilgili olabilecek hataların önlenmesi ve gereken tedbirlerin önceden alınması için personel, görevi başında sıralı amirlerce bizzat denetleneceği belirtildi.
‘’Yetkilerinin kullanımında hatalı uygulama yaparak, bütün polis camiasını töhmet altında bırakacak personele, uygulana geldiği üzere hiçbir şekilde müsamaha gösterilmeyeceği, bu görevliler hakkında gerekli yasal işlemlere derhal başvurulacağı’’ ifade edilen genelgenin son bölümünde şunlar kaydedildi: ‘’Uygulamaya koyduğumuz Toplum Destekli Polislik Projesi ile toplumla bütünleşen ve çok iyi bir imaj kazanan polisimizin kamuoyundaki itibarının zedelenmesine asla müsaade edilmeyecektir. Bütün polis teşkilâtı, büyük bir özveri ile halkına hizmet etme gayretini şu ana kadar olduğu gibi bundan sonra da sürdürecek ve halkımızın gönlünde hak ettiği yeri alacaktır.
Bu genelgemiz ile daha önce yayımladığımız genelgelerde belirttiğimiz diğer hususların, her seviyedeki personelimize bir kez daha hatırlatılması ile uygulamalarının bu doğrultuda daha titizlikle takibini ve hiçbir aksaklığa meydan verilmemesini rica ederim.’’
|
/ ANKARA
02.12.2007
|
|
|
Mehmet Altan: Medya silâh olarak kullanılıyor |
Gazeteci-yazar Mehmet Altan, medyayı yönetenin kamuoyunu da yönettiğini ifade ederek, “Türkiye’de medya bir silâh olarak kullanılmakta” dedi.
Adıyaman’da Bugün Gazetesi’nin 5. kuruluş yıldönümü münasebetiyle gazeteci-yazar Mehmet Altan tarafından “Demokrasi ve Medya” konulu konferans verildi. Altan, medyayı yönetenin kamuoyunu da yöneten olduğunu dile getirerek şunları söyledi: “Türkiye’de medya bir silâh olarak kullanılmakta, kamuoyu da medya tarafından yönlendiriliyor. Türkiye’de medyayı kim yönetiyorsa kamuoyunu da o kişi yönetiyordur. Medyanın arkasındaki gücün şahsî savaşı medya organlarına yansıyor. Medyanın arkasındaki gücü lanse edecek, bağımsız bir mekanizma yok. Türkiye’de egemenlik kavramı mevcuttur. Türkiye’nin sun’î gündemlerinin dışında gerçek olan gündemlerini medya yansıtmıyor. Medyanın halkın gündemine dönmesi, halkın sesi olması için halkın medyayı denetleme görevini yerine getirmesi gerekiyor.”
Yeryüzünde medyanın, sivil toplum gelişmeleri sonucu oluştuğunu kaydeden Altan, medyanın, siyaset ve bürokrasiyi denetleyene bir sektör olduğunu belirtti. Altan, “Bizde halka dayalı, bir medya olmadığından finansmanı halk tarafından sağlanmadığını gözlemledim” diye konuştu.
|
/ ADIYAMAN
02.12.2007
|
|
|
303 umut yolcusu yolda kaldı |
Antalya’nın Korkuteli ile Balıkesir’in Ayvalık ilçelerinde yasa dışı yollardan yurda giriş yaptıkları ve Yunanistan’a götürülecekleri bildirilen 303 kaçak yakalandı.
Edinilen bilgiye göre, bir istihbaratı değerlendiren Antalya Jandarma Komutanlığı ekipleri, Korkuteli-Denizli karayolunun 8. kilometresinde dağlık alanda İstanbul’dan gelen iki otobüsten inerek kamyonlara binmeye çalışan İran, Irak ve Afganistan uyruklu 290 kişiyi yakaladı. Aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu kaçakların ilk sorgularında, İstanbul’dan geldikleri ve Kaş’a, oradan da teknelerle Meis Adası ve Yunanistan’a geçmeyi planladıkları öğrenildi.
Ayvalık’ta ise bir ihbarı değerlendiren Dikili Sahil Güvenlik Komutanlığı ekipleri, denizde bir tekneyi durdurdu. Teknede yapılan aramada, yasa dışı yollardan Yunanistan’ın Midilli Adası’na gitmeye çalışan 1’i Türk, 12’si Filistinli 13 kaçak yakalandı.
|
/ ANTALYA
02.12.2007
|
|
|
Hakimler ve Savcılar Kanunu kabul edildi |
TBMM Genel Kurulunda, hakim ve savcı atamalarının yasal dayanağa kavuşturulmasını öngören ve 6 maddeden oluşan kanun teklifi, yaklaşık 12 saat süren görüşmelerin ardından kabul edildi.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararı sebebiyle, yönetmelikle yapılan hakim ve savcı alımlarını yasal bir düzenlemeye kavuşturmayı amaçlayan kanuna göre, idari yargıda hakim olmak isteyen ve hukuk fakültesi dışındaki fakültelerden mezun olanların oranı, kabul edilecek aday sayısının yüzde 20’si ile sınırlandırılıyor. Avukatlık mesleğinde 5 yıl fiilen çalışıp 35 yaşını doldurmamış olanlar da ÖSYM’nin yapacağı yazılı sınav ve Adalet Bakanlığının yapacağı mülakatla hakimlik ve savcılık mesleğine kabul edilebilecekler. ÖSYM’nin yapacağı yazılı sınavda, 100 tam puan üzerinden en az 70 puan almak kaydıyla, en yüksek puandan başlanarak, sınav ilanında belirtilen kadro sayısının bir katı fazlası mülakata çağrılacak.
Yazılı sınava katılanların yazılı sınav notunun yüzde 70’i, mülakat notunun yüzde 30’unun toplamı tespit edildikten sonra en yüksek puan alandan başlamak üzere nihai başarı listesi hazırlanacak. Kanun, meslekten çıkarmayla ilgili cezaları da başta Türk Ceza Kanunu olmak üzere, diğer kanunlarla uyumlu hale getiriyor. Meslekten çıkarma, ‘’bir daha mesleğe alınmamak üzere göreve son verilmesi’’ şeklinde tanımlanıyor.
|
/ ANKARA
02.12.2007
|
|
|
Cumhuriyet değil, demokrasi üzerine kavga yapılıyor |
AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat, Türkiye’de kavganın cumhuriyet üzerine değil, demokrasi üzerine yapıldığını ifade etti.
AKP Genel Merkez Kadın Kolları’nın Adana’da düzenlenen 5. Bölge Toplantısı’na katılan Fırat, yeni Anayasa taslağına dair tartışmalara değindi. 1982 Anayasası’nın 5. maddesinin 1961 ve 1924 Anayasası’nda yer aldığını hatırlatan Fırat, üzerinde çalışılan taslak üzerinde sanki bir kavga varmış görüntüsü verilmek istendiğini kaydetti. Taslaktaki, “başörtüsü ve din dersine” ilişkin maddelerin önplana çıkartıldığını vurgulayan Fırat, yapılan kavgaları göstermelik olarak nitelendirdi. Aslında kavganın bu kavramlar üzerinde değil 5. madde üzerinde yapıldığını ifade eden Fırat, 5. maddesinin egemenliğin kime ait olduğu ve bunun kimin eliyle kullanılacağını öngördüğünü söyledi. Millette ait egemenliğin kimin eliyle kullanılacağının asıl sorun teşkil ettiğine dikkat çeken Fırat, bu sorunun sistemi belirlediğini dile getirdi. Vatandaştan seçim yoluyla alan ve beli süreler içinde yine millete giderek hesap vererek vekaletini yenileyen sisteme demokrasi adı verildiğini anlatan Fırat, şunları söyledi:
“Eğer birileri millete hesap vermeden egemenliği kullanıyorsa, onun adı bürokratik veya polis devleti denir. Ama kesinlikle demokratik devlet denemez. Türkiye’deki temel kavga budur. 1982 Anayasası ‘egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ der; ama arkasında ‘egemenlik Anayasa’da gösterilen kurum ve kuruluşlar eliyle kullanılır’ ifadesine yer verir. O zaman dönüp bakmak gerekir. Anayasa’daki kurum ve kuruluşlar kimlerdir? Doğru yasama, yargı, idare var; ama bunun yanında TRT, YÖK, RTÜK, neredeyse tütün üst kurulu bile egemenliği kullanma hakkına sahip. Demekki Türkiye’de kavga cumhuriyetin değil, demokrasinin üzerinde yapılıyor.”
|
/ ADANA
02.12.2007
|
|
|
İstanbul’da su kesintisi |
Sarıyer’in bazı bölgelerine yarın 14 saat süreyle su verilemeyecek.
İSKİ Genel Müdürlüğünden yapılan açıklamaya göre, Sarıyer’in, Seyrantepe-TEM otoyolu kavşak inşaatı alanında isale hattı deplase bağlantı çalışması nedeniyle 3 Aralık Pazartesi günü 10.00-24.00 saatleri arasında su kesintisi uygulanacak bölgeleri şöyle: ‘’Ayazağa, Pınar, Poligon, Maslak, İTÜ, Harp Akademileri, Darüşşafaka, Cumhuriyet, Hacıosman, Tarabya ve Kireçburnu’nun üst kotları, Büyükdere ve ve Maden mahalleleri ile Yenimahalle’nin üst kotları, Bahçeköy, Zekeriyaköy, Uskumru, Kilyos ve Gümüşdere mahalleleri.’
|
/ İSTANBUL
02.12.2007
|
|
|
Aile hekimlerimize kavuşuyoruz |
Türkiye’de yılbaşından itibaren aile hekimliğine geçen il sayısı 24’e çıkacak. 2008’in başında ülke genelinde 16 milyon nüfus aile hekimine kavuşmuş olacak.
Aile hekimliği uygulamasına yeni başlayacak illerde büyük bir heyecan var. Bu illerin sağlık il müdürleri, gün boyunca kurumun işleriyle ilgileniyor, akşam olunca da sivil toplum kuruluşunun düzenlediği toplantıda vatandaşlara aile hekimli uygulamasını anlatıyor.
Bu heyecanı yaşayan illerden biri de Manisa. 2008 Ocak ayı itibariyle aile hekimliği uygulamasına geçilecek Manisa’da, İl Sağlık Müdürü Ziya Tay toplantı üstüne toplantı düzenleyerek vatandaşları bilgilendirmeye çalışıyor. Yaklaşık 6 aydan buyana aile hekimliği uygulamasında görev alacak doktorları eğiten İl Sağlık Müdürü Ziya Tay, son bir ayı da vatandaşları bilgilendirmeye ayırdı. Tay, her gün bir sivil toplum kuruluşunun toplantısına katılarak uygulamayla ilgili detaylı bilgiler veriyor. En son Milenyum Memurlar Derneği (MİMDER) tarafından düzenlenen toplantıya katılan İl Sağlık Müdürü Tay, sinevizyon eşliğinde aile hekimliği uygulamasının avantajlarını anlattı. Büyük bölümü soru cevap şeklinde geçen toplantıda dernek üyeleri, Tay’a merak ettiği soruları sorarak bilgi sahibi oldular. Tartışmalı geçen toplantı 2.5 saat sürdü.
Aile hekimlerinin görev yaptıkları sağlık kuruluşundan ücretsiz izine ayrılmış olacaklarını dile getiren Tay, bunlarla bir yıllık sözleşme yapılacağını ve her yıl sözleşmenin yenileceğini söyleyerek, “Aile hekimi tam gün esasına göre görev yapacak. Haftada 40 saat mesaisi olacak. Mesai saatleri ve günleri bölgenin koşulları dikkate alınarak belirlenecek. Yani kırsal kesimde gündüz vatandaşlar işte olacağından mesai saatleri akşam başlayabilecek. Buna esnek mesai deniyor. Aile hekimlerini yıllık izni 30 gün. Buna mazeret, doğum ve hastalık izinleri dahil değil. Aile hekimi izne ayrıldığında iki yöntem olacak. Biri izne ayrılırken nüfusunu başka bir aile hekimine emanet edecek. 30 günlük izin süresinde bir aile hekiminin nüfusu ikiye katlanmış olacak. Böylece aile hekimi hastalarını mağdur etmediğinden izindeyken de ücretini tam olarak alabilecek. Yerini başka aile hekimini emanet edemeyen doktorlar da bağlı bulunduğu il yada ilçe sağlık kuruluşuna dilekçe yazmak suretiyle izinli olduğu günlerde yerine başka bir hekimin görevlendirilmesini isteyecek. Bu durumda aile hekimi ücretinin yarısını alacak. Sonuçta bölgeyi bakacak sürekli birileri olacak. Boşluk olmayacak” diye konuştu.
Aile hekimi yanında uyumlu çalışabileceği bir ebe, hemşire ya da sağlık memuru çalıştıracağını değinen Tay, “Bunlar aile hekimi gibi sözleşmeli olmayacak. Aile hekiminin yanında çalışacak sağlık memuru normal hastaneden biraz daha yüksek maaş alacak. Aile hekimi ise görev yaptığı sağlık kuruluşundan 2.5 kat fazla maaş alacak. Bir ailenin bütün olarak bir hekime kaydolma zorunluluğu yok. Bireysel olarak istediği hekime kaydını yaptırabilecek” şeklinde konuştu.
İl Sağlık Müdürü Tay, hiç bir sosyal güvencesi olmayanların da aile hekiminden sağlık hizmeti alabileceğini, sadece sağlık karnesi olmadığı için hekimin yazdığı ilaçları parayla satın alacağını, onun dışında tedavisi sırasında bütün tahlillerinin ücretsiz olacağını bildirdi. Son olarak Tay, aile hekimlerinin hastanelerdeki uzman hekimlerin yazdığı tüm ilaçları yazabileceğini ve 4 bin nüfusun altında bulunan yerleşim yerlerine de aile hekimi hizmetinin gezici, tam donanımlı araçlara sağlanacağını sözlerine ekledi.
|
/ MANİSA
02.12.2007
|
|
|
İlânla çoban arıyor |
Edirne’de, koyun çiftliği kuran iş adamı, hayvanlarına bakacak birini bulamaması üzerine 3 aydır gazete ilânıyla sigortalı ve asgari ücretli çalışacak çoban arıyor.
Altunhan Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Salim Altunhan (57), “İşim dolayısıyla koyun peşinde koşacak vaktim olmuyor. Aradığımız özellikte bir çoban bulduğumuzda asgari ücret ve sigortasını da ödeyeceğim. Beğenirsem maaşını artırmayı düşünüyorum’’ dedi.
|
/ EDİRNE
02.12.2007
|
|
|
|
Son Dakika Haberleri
|
|
|
|
|