Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 27 Kasım 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Türk-Kürt dostluğunun reçetesi Bediüzzaman’da

21. Yüzyıl Anayasası” başlıklı panelde konuşan Gazeteci-Yazar İlnur Çevik, Türkiye’nin Bediüzzaman’ın öğretilerine ihtiyacı olduğunu söyledi. Çevik, “Demokrasimize en büyük katkıyı Nur talebeleri yaptı. Bunlar bu gücü Bediüzzaman Hazretlerinin fikirlerinden aldı. Oradan gelen disiplin, Risale-i Nur’dan gelen fikirler, hepimize ışık tutmuştur. Türk-Kürt dostluğunun işaretleri de Bediüzzaman’dadır, ancak Türkiye hâlâ onu anlayamadı” dedi.

Akademik Dayanışma Araştırma ve Geliştirme Vakfı (ADAG), Demokrat Gençlik Derneği, Demokrat Hukukçular Derneği, Kültürlerarası Köprü Derneği, Sosyal Etüdler Derneği (SETÜD), Yeni Eğitimciler Derneği, Yeni Sanayici ve İşadamları Derneği (YENİSİAD) tarafından organize edilen Anayasa panellerinin üçüncüsü Ankara Akar International Hotels’de yapıldı.

“21. Yüzyıl Anayasası” başlıklı panelin sunuculuğunu Cemalettin Söğüt yaparken açış konuşmasını ADAG Genel Başkanı Prof. Dr. Gürbüz Aksoy yaptı. Yeni anayasanın önemli olduğunu, yakın tarihe kadar birbirinden nefret eden, milyonlarca insanı öldüren Avrupa ülkelerinin bugün biraraya gelerek barış projesi oluşturduklarına dikkat çeken Aksoy, “Biz de AB’nin bu güzel projesinden daha öteye ülkemizi taşıyarak kâmil ve olgun mânâda daha büyük bir insanlık olgusunu oluşturma görevini yüklenebiliriz” dedi.

İNSANLIK ALEMİNDE İKİ FARKLI ÇİZGİ

İçinde bulunduğumuz yüzyılda gönüllülük esaslı sivil toplum sürecinin hız kazandığını ifade eden Aksoy, insanlık âleminde iki farklı çizginin oluştuğunu belirtti. Aksoy, “Birinci blok çizgi tamir ehli, pozitif düşünceli, insan hak ve hukukuna değer veren bir insanlık medeniyeti. İkinci blok insanlık medeniyeti ise tahripkâr, zarar verici olduğu, hisleri, ve hevesleriyle hareket ettikleri ve odak noktaları da kendi arzuları olduğu ortaya çıkıyor. Ama sevinerek söyleyelim ki birinci blok insanlık gittikçe gençlik dönemine girerken ikinci blok ise gittikçe yaşlılık dönemine giriyor, güçsüz hale geliyor. Sivil toplum alanında bu fark edilirken devletler alanında bunun fark edildiğini söyleyemiyoruz. Çünkü bazı problemleri devletler çıkarıyor. Sivil toplum ise çözmeye uğraşıyor. STK’lar birinci blok anlayışın en önemli vasıtalarıdır. Radikal grup ve terör örgütleri ise ikinci grup anlayışın temsilcileridir” şeklinde konuştu.

Yöneticiliğini Prof. Dr. Ahmet Battal’ın yaptığı panelde yeni anayasa ve Türkiye’nin gündemiyle ilgili görüşler ifade edildi. Türkiye’nin bir türlü normalleşemediğini, sıkıntı ve müdahaleleri iç içe yaşayan bir ülke olduğunu belirten TBMM Çevre Komisyonu eski Başkanı Ahmet Münir Erkal, sıkıntıların aşılmasında STK’ların ve gönüllü sektörün önemli bir yeri olduğunu belirterek, “Bu gönüllülük bizim inanç değerlerimizde var” dedi.

Yeni Anayasa çalışmalarına değinen Erkal, “21. yüzyılın veri tabanını doğru ortaya koymadığınız zaman anayasa yapamazsınız. Zemini doğru etüt etmeden binayı üzerine oturtamazsınız. Eğer bu tanımlama olmadan bir anayasa yapılıyorsa bu, günü kurtarmaktır, eyyamcılıktır. Şov yapmaktır. Birilerine mesaj vermektir. Bir milletin geleceğini, toplumsal sözleşmesini, ilkelerini, gelecek vizyonunu sadece belli konulara endeksleyerek anayasa yapıyorsanız bu anayasa doğmadan ölmüştür. Din ve vicdan hürriyeti anayasada çok önemli bir kavram olarak önümüzdedir. O yüzden bunun koordinatlarını doğru yapmak mecburiyeti vardır” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin ihtiyacının Başkanlık sistemi olduğunu açıklayan Erkal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Böyle bir yüzyılda kalabalık bir anayasa metni yanlıştır. 21. yüzyıl yeni bir yönetim anlayışını gerekli kılmaktadır. Hızlı karar alan, icra gücü yüksek ve esnek olacak. Bu sistem başkanlık sistemidir. Bu Türkiye’nin genlerinde olan bir sistemdir. Yeni anayasada çevre ve insanca yaşama standartları en yüksek seviyede ifade edilmelidir. Anayasada temel mantık milleti suçlu gören bir mantık olmamalıdır. Bu çok tehlikeli bir yaklaşımdır.”

Anayasanın birey merkezli olması gerektiğini vurgulayan Polis Akademisi Öğretim Üyesi Doç. Dr. İdris Bal ise “Anayasa kısa ve öz olmalı. Ne kadar uzun olursa değiştirme ihtiyacı ortaya çıkar. AB standartlarında, birinci sınıf anayasa olmalı. Sivil zihniyetle yapılmalı. İnsanımıza güvenmeli korkmamalı. Keşke kısır siyasî çekişmelere girmeden herkesin ucundan tuttuğu, toplumsal bir mutabakatla anayasa yapılsa” dedi.

YENİ ASYA HÂLÂ DÂVÂLARA MUHATAP OLUYOR

Gazeteci-Yazar İlnur Çevik ise Türkiye’nin Bediüzzaman’ın öğretilerine ihtiyacı olduğuna işaret etti. Türkiye’de yeni bir anayasa ihtiyacının 1982 anayasasının yapıldığı gün ortaya çıktığını belirten Çevik, “Ama değiştirilmesi bu kadar uzun zaman aldı. Askerler bir heyete anayasayı hazırlattı ve sonra halka kabul ettirdi. O zaman büyük muhalefet yaptık ama işe yaramadı. Bu süre içinde demokrasimize en büyük katkıyı Nur talebeleri yaptı. Bunlar bu gücü nerden almışlardır. Bediüzzaman Hazretlerinin fikirleri bunda çok yoğundu. Oradan gelen disiplin, Risâle-i Nur’dan gelen fikirler hepimize ışık tutmuştu” dedi.

Fikir özgürlüğünü sağlamak amacıyla çıkarılan yasaların savcılar tarafından farklı maddelerle delindiğini vurgulayan Çevik, “Yeni bir kanun çıkarılıyor deniyor ki fikir özgürlüğü bu yasayla sağlanacak. Ama savcılar onun yerine başka bir yasayı ikame ediyor. Bakıyorsunuz Yeni Asya Gazetesi hâlâ bu tür dâvâlara muhatap olabiliyor” şeklinde konuştu.

DEVLET KUCAKLAYICI OLMALI

Dış politikanın ülke içindeki durumla ayrı tutulamayacağını ifade eden Bal, “Her şey birbiri içine geçmiştir. İçerde mutsuz edilmiş, örselenmiş insanların olduğu bir toplumda dışarıda çok kaliteli, proaktif, dik duran bir ülke ve dış politika hayal edemezsiniz. Siz artık bu toprak benim istediğimi severim, istediğimi döverim diyemezsiniz. Bu artık küresel bir sorundur. İçerde insanlar mutlu değilse, eziliyorsa, kendisini devletinden uzak düşünüyorsa sizin imajınız böyle olacaktır. Birileri bunu her platformda kullanacaktır” şeklinde konuştu.

Bal, şöyle devam etti; “Yeni anayasa ile toplumsal gruplar birbirleriyle barıştırılmalıdır. Devlet halk barıştırılmalıdır. Devletin kurumları barıştırılmalı ve enerjimizi içerde harcamamalıyız. Enerji gelişmeye kanalize edilmeli. Vizyonu olan bir devlette insanımıza güvenmeyi öğrenmemiz lâzım. Bir ailenin beş çocuğu olsa bir tanesi çok çalışkan, diğeri daha az çalışkan hatta hırsızlık gibi bir zaafı bile olsa aile hiç birini feda etmez. Aynı mantıkla bir devlet de hangi fikirde, düşüncede, etnik grupta olursa olsun bir ana-baba gibi kucaklayıcı olursa görülecektir ki farklılıklar zenginlik olarak karşısına gelecek.”

HEPİMİZ ASKER KADARBU ÜLKEYİ SEVİYORUZ

Bediüzzaman’ın Türk-Kürt dostluğunun bütün işaretlerini öğretilerinde verdiğini hatırlatan Çevik, “Türkiye’nin önünü açmanın yollarından biri Türk-Kürt dostluğudur. İki kesimi Türkiye’nin kurucu ortakları olarak görüyoruz. Çanakkale, İstiklâl savaşını beraber vermişler. Birinci meclisten bu tarafa devam eden bir yapı olarak görüyoruz. Ancak bugün bir etnik ayrımcılık görüyoruz. Bunda terörden kaynaklan ciddî bir durum da var. Bu çözülmezse devamlı başımıza bir çorap örülüyor. Bediüzzaman Türk-Kürt dostluğunun bütün işaretlerini öğretilerinde vermiş. Bizim için ışık olabilecek çok önemli öğretiler olmasına rağmen Bediüzzaman hâlâ daha Türkiye’de anlaşılmış değil” dedi.

İlnur Çevik konuşmasını şöyle sürdürdü: “Türkiye’de dinî hassasiyetleri olan büyük bir kitle var. Bediüzzaman’a gönül verenlerin de içinde olduğu bu kitle Türkiye’de ezici çoğunluktur. Ama aynı kitle maalesef laik elit tarafından ezilmiştir. Fikir ve ifade özgürlüğünün sağlanması gerekiyor. Bunu hepimizden esirgiyorlar. Said Nursî’nin kitaplarını okuduğu için insanlara düzeni bozuyor gerekçesiyle ne cezalar kesildi. Bu baskılar hâlâ devam ediyor. Ama bunun üstesinden gelinecektir. Bu kitle her zaman çok şeyin üstesinden geldi yine gelecektir. Ben buna yüzde 100 inanıyorum.”

“Türkiye’deki mesele egemen güçlerin bu güçlerinden ne kadar feragat edeceğidir. 1982 anayasasında devlet patron, halk hizmetkârdır. Halbuki modern toplumlarda devlet hizmeti götüren hizmetkârdır. Vatandaş patrondur, efendidir. Vatandaşın efendi olacağı bir anayasa gerekiyor. Buna itiraz egemen güçlerden geliyor. Kim bunlar? Askerî güçler var bunun içine. Asker bazı şeylerden hâlâ feragat etmek istemiyor. Asker bu ülkenin demokrasisinin gardiyanı, geleceğin teminatı biziz diyor. Hepimiz en az onlar kadar bu ülkeyi seviyoruz.”

Yoğun katılımın olduğu panele TBMM Başkanı Köksal Toptan ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere bakanlar, milletvekilleri ve STK temsilcileri telgraf gönderdi.

Kemal BENEK / ANKARA

27.11.2007


 

İnsan ve toplum merkez olmalı

Polis Akademileri, Polis Meslek Yüksek Okulları, Polis Kolejleri ve hizmet içi eğitimlerde Türkiye aleyhine suçlamalara neden olan şiddet, kötü muamele, ifade alma gibi konularda polisin davranışını insan ve toplum merkezli yapmayı amaçladıklarını belirten İçişleri Bakanı Beşir Atalay, polisin eğitimine büyük önem verdiklerini, yılda 206 bin polisin yüzde 50’sinin hizmet içi eğitimden geçtiğini hatırlatarak “Şiddete sıfır tolerans” dedi.

İçişleri Bakanı Beşir Atalay, hükümet olarak “Şiddete sıfır tolerans” temel hedef olarak belirlediklerini belirterek, “Polis tabiî ki suç takip edecek, suçluyu takip edecek. Ama tüm bu irtibatlarında muhataplarına en insani tavrı gösterecek. Bunun çok önemsiyoruz. Ülkemizin demokratikleşme sürecinde de bu çok önemli” dedi.

Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesinde Polisin Rolü ve Uygulanacak Prosedürler Eğitimi Projesi’nin ilk ayağı olan Eğiticilerin Eğitimi’nin Sona Ermesi konulu toplantı Swiss Otel’de gerçekleşti. Toplantıya İçişleri Bakanı Beşir Atalay ve Devlet Bakanı Nimet Çubukçu da katıldı.

Bakan Atalay burada yaptığı konuşmada polisin eğitimine büyük önem verdiklerini söyledi. “Hükümetimiz döneminde bu konuya olanca hassasiyet verdik. Bundan sonra daha da artıracağız” iyen Atalay, Polis Akademileri, Polis Meslek Yüksek Okulları, Polis Kolejlerinde ve hizmet içi eğitimlerde Türkiye aleyhine suçlamalara neden olan şiddet, kötü muamele, ifade alma gibi konularda polisin davranışını insan merkezli, toplum merkezli yapmayı amaçladıklarını söyledi.

Atalay, yılda 206 bin polisin yüzde 50’sinin hizmet içi eğitimden geçtiğini hatırlattı. “Şiddete sıfır tolerans” diyen Atalay, “Polis tabiî ki suç takip edecek, suçluyu takip edecek. Ama tüm bu irtibatlarında muhataplarına en insani tavrı gösterecek. Bunun çok önemsiyoruz. Ülkemizin demokratikleşme sürecinde de bu çok önemli.” ifadesini kullandı.

Atalay, işkence ve kötü muamele gibi konularda Türkiye aleyhine açılan dava sayısının da azaldığına dikkat çekti.

POLİSİN HATASI VARSA CEZASI VERİLİR

Atalay, program sonunda gazetecilerin sorularını da cevapladı.

Atalay, İzmir’de Baran Tursun adlı vatandaşın dur ihtarına uymadığı gerekçesiyle polis tarafından açılan ateşte başından vurularak ölmesi ile ilgili müfettiş görevlendirdiğini söyledi.

Acele karar vermediğini kaydeden Atalay, “Polis zor şartlarda özveri ile çalışıyor. Ancak polisin de hatası varsa cezası verilir” dedi.

Atalay, terör örgütü PKK’nın lider kadrosunda yer alan Cemil Bayık ve Murat Karayılan’ın teslim edilmesi süreci ile ilgili bir başka soruya ise, “O konuda bir şey söylemiyorum. Bizde bir bilgi yok” cevabını verdi.

/ ANKARA

27.11.2007


 

Gül'ün ilk YAŞ'ı

Yüksek Askerî Şûrâ, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında 29-30 Kasım tarihlerinde toplanacak. Başta personel, eğitim ve disiplin konuları olmak üzere TSK’nın planlı faaliyetlerinin değerlendirileceği şûrâda alınacak kararlar, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün onayına sunulacak.

Genelkurmay Başkanlığı Karargahı Çakmak Salonu’nda yapılacak yılın ikinci olağan toplantısında, başta personel, eğitim, disiplin konuları olmak üzere Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) planlı faaliyetleriyle ilgili değerlendirmelerde bulunulacak.

Toplantıya, Başbakan Erdoğan’ın yanı sıra Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Millî Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Muzaffer Metin Ataç, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aydoğan Babaoğlu, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Işık Koşaner, Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Ergin Saygun, 1. Ordu Komutanı Orgeneral İsmail Koçman, 2. Ordu Komutanı Orgeneral Hasan Iğsız, 3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk, Ege Ordusu Komutanı Orgeneral Necdet Özel, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Orgeneral Atila Işık, Donanma Komutanı Oramiral Eşref Uğur Yiğit, Harp Akademileri Komutanı Orgeneral Hasan Aksay ile Kara Kuvvetleri Eğitim ve Doktrin Komutanı Orgeneral Erdal Ceylanoğlu katılacak.

Şura çalışmaları, daha önceki yılların aksine bu yıl tek gün yerine 2 gün olarak planlandı. Şurada alınacak kararlar, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün onayına sunulacak. Kararlar, daha sonra Genelkurmay Başkanlığı Genel Sekreterliği tarafından duyurulacak.

Şura’da, 30 Ağustos’ta orgeneralliğe terfi eden Orgeneral Berk, Orgeneral Özel, Orgeneral Aksay ile Oramiral Yiğit ilk kez yer alacak.

/ ANKARA

27.11.2007


 

DTP’nin Diyarbakır mitingine soruşturma

Demokratik Toplum Partisi’nin (DTP) Diyarbakır’da dün düzenlediği mitingle ilgili soruşturma başlatıldı.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, DTP Diyarbakır İl Başkanlığınca İstasyon Meydanı’nda düzenlenen mitingle ilgili başlattığı soruşturma kapsamında suç unsuruna rastlanması halinde dâvâ açılacak. Miting sonrası bazı kişilerin polise taş atması sonucu yaşanan olaylarla ilgili 7 kişi gözaltına alınmıştı.

/ DİYARBAKIR

27.11.2007


 

Başörtüsü yasağı barışı bozuyor

Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası Genel Başkanı Mustafa Başoğlu, başörtüsü yasağının hem toplumda barışı bozduğunu, hem kardeşliği zedelediğini hem de bu ülkenin genç insanlarının Kozan’da olduğu gibi aşağılanmasına hakarete uğramasına sebep olduğunu söyledi.

Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası Genel Başkanı Mustafa Başoğlu, Sivas İlahiyat Fakültesinde başörtülü kızlara hitaben yaptığı bir konuşma sebebiyle aleyhine açılan dâvâdan berâatı Yargıtay 8. Asliye dairesinin kararı ile onaylandı. Başoğlu, Ankara İlahiyat fakültesine aynı amaçla yaptığı konuşmadan dolayı da berât etmiş o da Yargıtay tarafından onaylanmıştı. Başoğlu daha önce Marmara İlahiyat Fakültesinde başı örtülülere destek vermek amacıyla Üniversite’ye yaptığı ziyaret dolayısıyla terör şubesinde 4 saat gözaltında tutulmuş Üsküdar Cumhuriyet savcılığı işlemin kanuna aykırı olmadığını belirterek takipsizlik kararı vermişti.

YENİ ANAYASA İLE YASAK KALDIRILMALI

Sivil Anayasa çalışmalarının sürdürüldüğü bu ortamda “haksız başörtüsü yasağı”nın Anayasa’nın ilgili maddelerinde yapılacak değişiklikle kaldırılması ve öğrencilerin okul ve üniversite kapılarında ağlatılmasının sona erdirilmesi gerektiğini ifade eden Mustafa Başoğlu, “Artık, Başbakanın Genelkurmay Başkanının, bu işe müdahale etme zamanı gelmiştir ve geçmektedir. Kaymakam, İçişlerine bağlı bir kamu görevlisidir. Garnizon komutanı da Millî Savunma Bakanlığı’na bağlı bir askerî görevlidir. Başörtüsü yasağının, giderek düşmanlığa dönüştürülmesi ve başörtülerin aşağılanarak ödüllerinin bile verilmemesi uygulaması geçmiş yıllarda da yaşadığımız olaylardır. Başörtüsü yasağı, Türkiye’nin hiçbir sorununu çözmediği gibi yeni sorunlar ürettiği bilinmektedir” dedi.

YASAK TOPLUMDA BARIŞI BOZUYOR

Başörtüsü yasağının hem toplumda barışı bozduğunu, hem kardeşliği zedelediğini hem de bu ülkenin genç insanlarının Kozan’da olduğu gibi aşağılanmasına hakarete uğramasına sebep olduğunu söyleyen Başoğlu, “Ülkede barışı savunan bayanların bu işe de el atacağını umut ediyorum” diye konuştu.

Ahmet TERZİ / ANKARA

27.11.2007


 

Yasakçı zulüm, hakarete dönüştü

Bem-Bir-Sen Genel Başkanı Mürsel Turbay, “Sorumlular o gözyaşını akıtanlar değil, bunlara fırsat verenler, o zihniyeti cezalandırmayanlardır” dedi.

Adana’nın Kozan ilçesinde Öğretmenler Günü sebebiyle düzenlenen kompozisyon yarışmasında birinci olan İmam Hatip Lisesi öğrencisi Tevhide Kütük’ün, ödülünü almak üzere kürsüye çıkmasının ardından Garnizon Komutanı Binbaşı Hüseyin Çopur tarafından ödülünü dahi alamadan kürsüden indirilmesine Bem-Bir-Sen Genel Başkanı Mürsel Turbay sert tepki gösterdi. Turbay, kanunsuz başörtüsü yasağının zulüm halinde devam ederken artık hakarete, onur kırıcılığa dönüştüğünü söyledi. Mürsel Turbay, “Sorumlular o gözyaşını akıtanlar değil, bunlara fırsat verenler, o zihniyeti cezalandırmayanlardır” dedi.

Sivil anayasa tartışmaları yapılırken, başörtüsü yasağının sadece okullarda kaldırılacağının gündeme geldiğini hatırlatan Turbay, “Yıllardan beri bu millete kan ağlatan hiçbir medeni ölçüye sığmayan başörtüsü yasağı ikiye bölünemez. Yasak okulda da, çalışma yaşamında da insan hakkı ihlâllerine neden olmaktadır. Okullarda okuttuğunuz başörtülü öğrenci, okulu bitirince yeniden aynı çile ile karşılaşacak, yine kamuda görev yapamayacak, yasağın sürmesinden zevk alanların keyiflerine malzeme olacaklardır. Bu açıdan başörtüsü yasağının yeni anayasa ile tümden kaldırılmasının milletin beklentisi olduğuna inanıyor, hükümeti yeni düzenlemeyi bu anlamda yapmaya dâvet ediyoruz” dedi.

Fatih KARAGÖZ / ANKARA

27.11.2007


 

Kur’ân’a uygun yapılan cihad, mağlûp olmaz

Eğitimci-yazar M. Ali Kaya, Müslüman devletlerin mağlûbiyet sebebinin Kur’ân’a uygun ‘cihad’ etmemeleri olduğunu açıklayarak, “Çünkü Kur’ân’a uygun mücadele, yani hak mağlup olmaz” dedi.

Risâle-i Nur Enstitüsü Ankara Şubesi’nin organize ettiği “Cihad” isimli seminerde konuşan eğitimci-yazar M. Ali Kaya, öncelikle cihadla ilgili hadis-i şerifleri okudu. Ardından cihadın tanımına değinen Kaya şöyle konuştu: “Arapça “C-H-D” kökünden gelen Cihad kelimesinin masdarı ‘Mücahede’dir. Kur’ân’ın ve Resulullah’ın gösterdiği yolda yapılan her hareket cihadın kapsamına girmektedir. Cihad, Allah’ın adını yüceltmek, yani İ’lay-ı Kelimetullah için yapılır. Allah’ın adını yüceltme amacı olmayan mücadeleler cihad sayılmaz.”

Mevcut Müslüman devletlerin mağlûbiyetlerinin Kur’ân’a uygun şekilde cihad etmemelerinden kaynaklandığını belirten Kaya, “Kur’ân’da cihad ve mücahede kelimelerinin geçtiği âyetler ‘manevî cihadı’ yani kişinin nefsi, malı ve canı ile yapacağı cihadı anlatır. İçerisinde kıtal ve mukatele kelimelerinin geçtiği âyetler ise ancak maddî, silâhlı ve devlet başkanının liderliğindeki bir savaşı ifade etmektedir” sözlerini aktardı.

Cihadın zamanın şartlarına göre yapılacağını belirten Kaya, “Bediüzzaman Emirdağ Lâhikasında, Dâhilde cihad manevidir. Manevî tahribata karşı sed çekmektir. Bununla dâhili asayişimize bütün kuvvetimizle yardım etmektir. Cihad-ı manevinin en büyük şartı da vazife-i İlâhiyeye karışmamaktır” diyor. Resulullah’da bir hadis-i şerifinde, “Cihad kıyamete kadar devam edecek bir farzdır” diye buyurmuştur. Buradan anlaşılıyor ki cihad devamlı olacaktır fakat savaşların olmadığı dönemlerde cihad son bulmayacak, manevî olarak nefise, şeytana ve manevî tahribata karşı devam edecektir. Yani savaş geçici, cihad devamlıdır” diye konuştu.

Seminerde Risâle-i Nur’daki ‘cihad’la ilgili bölümleri de aktaran Kaya, son olarak cihadın amacına değinerek şunları dile getirdi: “Cihadın amacı, dünya ve ahiret saadetini temin etmek için insanların nefis, şeytan ve din düşmanlarıyla mücadele etmeleridir. Nur talebelerinin en büyük görevi manevî cihad ve iman hizmetidir.”

Cemil YÜZER / ANKARA

27.11.2007


 

Zafer Üskül: İnsan Hakları Komisyonu bilgi topladı

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Zafer Üskül, Amasya’da öğrencilere dinî baskı uygulandığı iddiaları üzerine bölgede yaptıkları incelemelere yöneltilen eleştirilerle ilgili olarak, öğrencileri sorgulamadıklarını, konuyla ilgili bilgi toplamak için çok sayıda kişiyle görüştüklerini bildirdi.

Üskül, yaptığı yazılı açıklamada, CHP Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, soru önergesinde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a, ‘’Sayın Zafer Üskül, hangi görev ve yetkiyle, Amasya’nın Böke köyünde 4 kız öğrenciyi sorgulamıştır. Bu görev ve yetkiyi siz mi verdiniz?’’ diye sorduğunu belirtti.

Açıklamasında, öğrencileri sorgulamadığını belirten Üskül, Başkanlık Divanınca oluşturulan alt komisyondaki 4 üyenin, Amasya Kız Meslek Lisesi, Amasya Anadolu Kız Meslek Lisesi ve öğrenci pansiyonunda öğrencilere dini baskı yapıldığı iddiaları üzerine bu okullarda incelemelerde bulunduklarını bildirdi.

Üskül, şunları kaydetti: “Bu alt komisyon üyeleri, iddiaları incelemek üzere okul ve pansiyon yöneticileri, okulun öğretmenlerinin bir bölümü, 20 dolayında öğrenci, okuldan ‘dinî baskı’ sebebiyle ayrıldığı iddia edilen öğrenciler ve onların velileri, okul kantininin işletmeci ve çalışanları ile yaklaşık 40 dolayında insanla görüşerek bilgi toplamıştır. TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkan ve üyeleri, görevlerini yaparken, başbakan ya da kendi dışında herhangi bir kurumdan ya da kişiden talimat almaz. Görevini ve yetkisini, kuruluş kanunundan ve kendi organlarının kararlarından alır.’’

Zafer Üskül, alt komisyonun, raporunu kısa zamanda hazırlayarak TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonuna sunacağını bildirdi.

/ ANKARA

27.11.2007


 

Babacan: Avrupa Birliği Türkiye'yi takdir ediyor

Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, AB’nin Türkiye’nin Orta Doğu ile ilgili girişimlerini takdir ettiğini söyledi.

Babacan, Washington yakınlarındaki Annapolis kentinde yarın başlayacak Orta Doğu konferansına katılmak üzere Ankara’dan ayrılışından önce Esenboğa Havalimanında basın toplantısı düzenledi.

Orta Doğu konferansında, İsrail-Filistin meselesinin yanı sıra bölgedeki diğer konulara da yer verileceğini umduklarını belirten Babacan, “Özellikle Orta Doğu barış sürecinin diğer kanallarının da bu toplantıda konuşulmasını bekliyoruz” diye konuştu.

Babacan, konferansta ABD, İsrail ve Filistin’in yanı sıra Orta Doğu Dörtlüsü, Arap Birliği İzleme Komitesi üyesi olan 12 ülke ve bölgede barış ve istikrarın tesisine katkıda bulunabilecek ülkelerin davet edildiğini ve bu ülkeler içinde Türkiye’nin de bulunduğunu kaydetti. Babacan, “Bazı terör örgütü mensuplarının yakalanıp Türkiye’ye yakın bir zamanda iade edileceği ve Irak’ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin lideri Mesud Barzani’nin kayıp olduğu” yönündeki haberlerin hatırlatılması üzerine, “Bu bahsettiğiniz konularla ilgili bende bilgi yok, bana herhangi bir bilgi ulaşmış değil” cevabını verdi.

/ ANKARA

27.11.2007


 

21 Ekim referandumu mahkemede

Anayasa Mahkemesi, 21 Ekimde yapılan halk oylamasıyla kabul edilen Anayasa paketinden, 11. Cumhurbaşkanı seçimine ilişkin düzenlemeleri içeren geçici 18 ve 19. maddeleri çıkaran 5697 sayılı Kanun’un yokluğunun hükme bağlanması veya iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemlerini bugün karara bağlayacak.

CHP ve DSP’li 110 milletvekili, 16 Ekim 2007 günlü ve 5697 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un Anayasa’ya aykırılığı sebebiyle yokluğunun hükme bağlanmasına veya iptaline ve yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesi istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurmuştu.

Yüksek Mahkeme, yarın yapacağı gündem toplantısında, başvuruyla ilgili ilk ve esas incelemeyi birlikte yapacak, yürürlüğün durdurulması istemini de karara bağlayacak.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile 21 Ekimde halkoyuna sunulan ve cumhurbaşkanının halk tarafından 5 artı 5 sistemiyle 2 kez seçilebilmesini de düzenleyen anayasa değişikliği paketinin 6. maddesi içinde yer alan, ‘’Seçim kanunlarında yapılacak değişikliklerin 11. cumhurbaşkanı seçiminde uygulanmasına imkân tanıyan’’ geçici 18. madde ile ‘’cumhurbaşkanı seçimine ilişkin getirilen yeni düzenlemelerin 11. cumhurbaşkanı seçiminde de uygulanmasını’’ öngören geçici 19. madde metinden çıkartılmıştı.

/ ANKARA

27.11.2007


 

Türk-İş raporu: Örgütlenmenin bedeli çok ağır

Türk-İş tarafından hazırlanan raporda, ‘’son yıllarda AB müktesebatına uyum çalışmaları çerçevesinde çalışma yasalarında yapılmaya çalışılan değişiklikler ve arttığı söylenen sosyal diyaloğa rağmen, örgütlenme çalışması yapan sendika ve örgütlenmek isteyen işçilerin ağır bedeller ödedikleri’’ belirtildi.

Raporda, özel sektörde örgütlenme faaliyetlerine başlanılan iş yerleri ile toplu sözleşme imzalanması başarılabilmiş iş yerleri arasındaki oranın, değişik iş kollarında yüzde 10-20’ler düzeyinde kaldığına işaret edildi. Konfederasyonun raporunda, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından her 6 ayda bir yayınlanan çalışma istatistiklerine göre, Temmuz 2007 itibariyle Türkiye’deki toplam işçi sayısının 5 milyon 197 bin 701, toplam sendikalı işçi sayısının 3 milyon 31 bin 217 ve sendikalaşma oranının yüzde 58,40 olarak açıklandığı belirtildi. Oysa toplu iş sözleşmesi kapsamında olanlara bakıldığında kamu da 505 bin, özel sektörde de 408 bin işçinin toplu iş sözleşmesi kapsamında olduğunun görüldüğüne işaret edilen raporda, ‘’yevmiyeli çalışanların yüzde 91’i, ücretli çalışanların yüzde 23’ü kayıt dışı çalışmakta’’ denildi.

Raporda, şu anda Türkiye’de aylık 150 YTL’ye çalışan, sigortası ve hiçbir güvencesi olmayan kaçak işçi, asgarî ücretle çalışan ve sigortası olan işçi ile toplu iş sözleşmesinden yararlanan işçiler olmak üzere 3 işçi profili oluştuğu vurgulandı.

/ ANKARA

27.11.2007


 

İleri saat uygulamasına kışın da devam edelim teklifi

AKP Antalya Milletvekili Sadık Badak, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na, enerji tasarrufu sağlanması amacıyla yaz aylarında başvurulan ileri saat uygulamasına kış döneminde de devam edilmesi teklifini götürdü.

Badak, Bakan Hilmi Güler’e gönderdiği mektupta, Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümünden aldığı bilgileri de sunduğunu kaydetti. Badak, yaz saati uygulamasına kış aylarında da devam edilmesi halinde elektrik tasarrufunun da devam edeceğini söyledi. Badak’a göre mevcut uygulama, güneş ışığından 1 saat kaybetmemize yol açıyor. Sabahları güneş olduğu halde eşit meridyenlerdeki diğer ülkelere göre Türkiye’de resmi hayat 1 saat geç başlıyor ve akşam 1 saat geç bitiyor. Özellikle büyük şehirlerde çalışanlar karanlıkta yolları dolduruyor, trafik problemleriyle halk beziyor.

/ ANTALYA

27.11.2007


 

Akaryakıt yolsuzluğuna 7'şer yıl 9'ar ay hapis cezası

Niğde’de 4 belediye personeli ile akaryakıt istasyonu sahibine, akaryakıt yolsuzluğundan 7’şer yıl 9’ar ay hapis cezası verildi.

Alınan biLgiye göre, Niğde Belediyesi’ne akaryakıt alımında yolsuzluk yapıldığı iddiasıyla açılan ve yaklaşık 3 yıldır süren dâvâ, Niğde Ağır Ceza Mahkemesi’nde sonuçlandı. Akaryakıt istasyonu sahibi O.A. ile Niğde Belediyesi personeli Ö.Ü, C.S, H.D. ve M.Y, 7’şer yıl 9’ar ay 20’şer gün hapis ve toplam 3 milyon 50 bin YTL para cezasına çarptırıldı. Dâvâda temyiz yolunun açık olduğu için sanıklar tutuklanmadı. Niğde Belediyesi’nin 4 personeli ve akaryakıt istasyonu sahibinin, kararın temyizi için Yargıtay’a başvuracağı öğrenildi. Aynı dâvâ kapsamında yargılanan MHP Niğde Milletvekili ve eski Niğde Belediye Başkanı Mümin İnan’ın dosyası, milletvekili dokunulmazlığı sebebiyle ayrıldı.

/ NİĞDE

27.11.2007


 

Eğitimde 5 yıllık hedefler

Türkiye’nin eğitim alanında önümüzdeki 5 yıla dönük hedefleri belli oldu. 2008-2012 dönemini kapsayan 5 yıllık Eylem Planına göre, okul öncesinde okullaşma oranı, 2012 yılı itibariyle yüzde 50’ye çıkarılacak.

Bu hedefe ulaşılması için her yıl yaklaşık 155 bin öğrenci, okul öncesi eğitime katılacak. Bu talebe yönelik 31 bin derslik ihtiyacı karşılanacak. Okul öncesi eğitimde toplumsal farkındalık arttırılacak.

Eğitimin kalitesi iyileştirilecek. Bu amaca dönük olarak kamu harcamalarında en büyük pay eğitime ayrılacak. Derslik, altyapı, öğretmen ve donanım gibi erişim sorunları sıfıra indirilecek. Öğretmen yeterlilikleri arttırılacak. İlköğretimde etkin bir yönlendirme sistemi kurulacak. Orta öğretimde ise programlar yenilenecek.

Okullaşma oranı ilköğretimde yüzde 100’e, orta öğretimde yüzde 90’a çıkarılacak. İlk ve orta öğretimde tekli eğitime geçmek kaydıyla sınıflarda en fazla 30 öğrencinin eğitim görmesi sağlanacak. Bu hedeflere ulaşmak için ilköğretimde okul terkleri ve ilköğretime kayıt olmayan kızların sayısı azaltılacak.

Orta öğretim süresinin 4 yıla çıkması sebebiyle öğrenci sayısında meydana gelecek yaklaşık 750 bin kişilik artış derslik başına öğrenci sayısının 32’den 43’e çıkmasına sebep olacak. Derslik başına düşen öğrenci sayısının 30’a yaklaştırılması için gerekli altyapı ihtiyacı giderilecek. Kaynak ve insan israfını önlemek amacıyla ‘’program çeşitliliğini’’ esas alan köklü bir orta öğretim reformu gerçekleştirilecek.

Okul türleri azaltılarak aynı okul çatısı altında çeşitli programlar uygulanmasına imkân veren bir yapı kurulmasına çalışılacak. Bilgi ve iletişim teknolojilerinin eğitimde yaygın olarak kullanması çalışmalarına devam edilecek. Orta öğretim içinde meslek okullarına devam eden öğrencilerin payı yüzde 50’ye çıkarılacak. Meslekî eğitimle yüksek öğretim arasındaki geçişler kolaylaştırılacak. 2008’de, yerel kalkınmayı desteklemek üzere üniversitelerin bulundukları bölgenin sorunlarına eğilmesi ve bu bölgelerin ihtiyaçlarını dikkate alarak ihtisaslaşması sağlanacak. Mevcut şartlarda öğrencilerin barınma, beslenme, ulaşım ve eğitim giderlerinin karşılanması için gerekli burs ve kredi miktarının asgarî 300 YTL olduğu tahmininden hareketle; bütçe imkânları çerçevesinde aylık öğrenim kredisi ve burs miktarı arttırılacak.

/ ANKARA

27.11.2007


 

3 ayrı deprem

Marmara Denizi’nde önceki gece yarısı hafif şiddette 3 ayrı deprem meydana geldi.

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü’nün verdiği bilgiye göre, Marmara Denizi’ndeki ilk deprem saat 03.47’de yerin 13.5 kilometre derinliğinde meydana geldi. 2.8 büyüklüğündeki bu depremin ardından saat 04.58 ve 05.17’de 2.9 büyüklüklerinde 2 ayrı deprem daha meydana geldi. Depremler yerleşim yerlerinde hissedilmedi.

/ İSTANBUL

27.11.2007


 

Ardahan eksi 18 derece

Doğu Anadolu Bölgesi’nde gece en düşük hava sıcaklığı sıfırın altında 18 derece ile Ardahan’da yaşandı.

Meteoroloji Bölge Müdürlüğü yetkililerinden alınan bilgiye göre, gece en düşük hava sıcaklıkları sıfırın altında olmak üzere Ardahan’da 18, Erzurum’da 12, Kars’ta 10, Erzincan’da 6, Iğdır’da da 2 derece olarak ölçüldü. Sabah saatlerinde yer yer sisin etkili olduğu bölgenin yarın yeni bir yağışlı hava kütlesinin etkisi altına gireceği bildirildi.

/ ARDAHAN

27.11.2007


 

Marmara’da etkili yağış uyarısı

Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü, Edirne, Tekirdağ ve Çanakkale çevrelerinde yağışların ve yağıştan sonra oluşacak kuvvetli rüzgârın İstanbul, Bursa ve Balıkesir’de de olumsuz hava şartlarına sebeb olacağını bildirdi.

Meteorolojiden yapılan açıklamaya göre, Marmara’da görülecek olan yağışlar Edirne, Tekirdağ ve Çanakkale çevrelerinde, sonra ise İstanbul, Bursa ve Balıkesir çevrelerinde kuvvetli rüzgâr ile birlikte etkili olacak. Yetkililer, yaşanabilecek olumsuz şartlara karşı ilgililerin ve vatandaşların tedbirli olmalarını istedi.

/ ANKARA

27.11.2007


 

Yetişmiş insan gücü en değerli hazinemiz

TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ömer Anlağan, Türkiye’nin diğer ülkelerle rekabet edebilmesi için yetişmiş insan gücünün en değerli hazinesi olduğunu söyledi. TÜBİTAK’ın bu noktadan hareketle son yıllarda araştırmacılara yönelik desteklerini arttırdığını vurgulayan Prof. Dr. Anlağan, 2003 yılında bin civarında araştırmacı desteklenirken, bugün bu sayının 5 bin 500’e ulaştığını kaydetti.

TÜBİTAK AB Çerçeve Programları Ulusal Koordinasyon Ofisi, ‘’AB 7. Çerçeve Programı Araştırmacıların Dolaşımı Zirvesi’’ düzenledi.

Feza Gürsey Konferans Salonunda gerçekleştirilen etkinliğin açılışında konuşan TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Anlağan, bilim ve teknolojide yetkinlik kazanabilmek için insan kaynağının önemine işaret etti. Prof. Dr. Anlağan, Türkiye’nin bu alanda rekabet edebilmesi için yetişmiş insan gücünün en değerli hazinesi olduğunu ifade etti. TÜBİTAK’ın bu noktadan hareketle son yıllarda araştırmacılara yönelik desteklerini artırdığını vurgulayan Prof. Dr. Anlağan, 2003 yılında bin civarında araştırmacı desteklenirken, bugün bu sayının 5500’e ulaştığını kaydetti. Türkiye’nin, bilim insanı sayısı artışında dünyada üçüncü ülke konumuna geldiğini de dile getiren Prof. Dr. Anlağan, ülkelerin, yetenekli araştırmacıları çekebilmek için cazip imkanlar sunduğunu ifade etti.

Prof. Dr. Anlağan, Türkiye’nin de beyin göçünü tersine çevirmesi gerektiğini, hatta diğer ülkelerden nitelikli bilim insanlarını ülkeye davet etmenin çok yararlı olacağını belirtti. Prof. Dr. Anlağan, TÜBİTAK’ın beyin göçünü tersine çevirmeye yönelik özel etkinlikleri bulunduğunu, buna yönelik ciddi bütçeler ayırdığını anlattı.

TÜBİTAK Bilim İnsanı Destekleme Dairesi Başkanı Prof. Dr. Cemil Çelik de kurumun ilk, orta, lisans, lisansüstü ve doktora sonrası öğrencilere yönelik destekleme programlarına ilişkin bilgi verdi. Bilim insanı yetiştirme amacı doğrultusunda proje yarışmaları ve ulusal olimpiyatlar düzenlediklerini anlatan Prof. Dr. Çelik, ÖSS’de ilk 5 bine giren ve TÜBİTAK’ın seçtiği alanları tercih eden yaklaşık 1600 öğrenciye de burs verdiklerini söyledi. Avrupa’daki araştırma merkezlerinden akademisyenlerin de katıldığı faaliyet, araştırmacıların dolaşımı konusunda yapılacak oturumların ardından bugün sona erecek.

/ ANKARA

27.11.2007


 

Camilerde engellilere kolaylık

Diyanet İşleri Başkanlığı, camilerde engelli vatandaşlara yönelik düzenlemeler yapacak. Bu kapsamda, engellilerin sivil toplum örgütleriyle işbirliği yapılarak müftülüklerce belirlenecek camilerde hutbelerin işaret diliyle anlatılması sağlanacak

Edinilen bilgiye göre, engellilerin dini eğitim, yayın ve irşat yönünden ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla başkanlık ilgili kurumlar ve sivil toplum örgütleriyle işbirliğine gidecek.

Bu kapsamda, engellilerin sivil toplum örgütleriyle işbirliği yapılarak müftülüklerce belirlenecek camilerde hutbelerin işaret diliyle anlatılması sağlanacak. İstanbul’da bazı camilerde başlanan uygulama kapsamında, engellilerin yoğun olarak bulunduğu bölgeler dikkate alınarak belirlenecek camilerde, sivil toplum kuruluşlarınca görevlendirilecek kişiler, Cuma günleri verilecek hutbeleri diğer cemaatin ilgisini çekmeyecek şekilde işitme engelliler için işaret diline çevirecek. Ayrıca işitme engelliler için cami girişlerine namaz vakitlerini gösterir levhalar konulacak.

Öte yandan, ortopedik engellilerin camilere rahatça girebilmeleri için fizikî düzenlemeler yapılacak.

İslâm dininin engellilere tanıdığı kolaylıklar vaazlarda ve mahalli radyo ve televizyon programlarında anlatılacak.

Müftülükler, ayrıca 3 Aralık Dünya Özürlüler Günü kapsamında konferans, seminer ve paneller düzenleyecek. Bu konuda vaazlar verilecek, mahalli radyo ve TV programlarında toplum bilgilendirilecek.

/ ANKARA

27.11.2007


 

Engelli gencin hayali gerçekleşti

Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu, küçük yaşta geçirdiği rahatsızlık sonucu el ve ayaklarını kullanamayan 19 yaşındaki Erkut Ulutaş’a akülü araba hediye etti. Eve ziyaretine gelen Başkan Karaosmanoğlu’nun hediyesini gören engelli genç, hayallerine kavuşmanın sevincini yaşadı.

Ulutaş ailesinin 3 erkek çocuğundan biri olan Erkut Ulutaş, küçük yaşta geçirdiği rahatsızlık sonucu, el ve ayaklarını kullanamaz oldu. Daha önce normal bir özürlü arabası ile gezen Erkut’un talihi, Seka Park alanında Başkan Karaosmanoğlu ile karşılaşınca değişti. Erkut’un akülü araba isteğine olumlu cevap veren Başkan Karaosmanoğlu, evinde ziyaret ettiği gence akülü arabasını hediye etti. Hayallerine kavuşan Erkut Ulutaş, hayatının en büyük mutluluğunu yaşadığını söyledi.

27.11.2007


 

Kızıl gezegen parlayacak

Dünya ile Mars’ın geçici bir süreliğine birbirlerine yakınlaşmalarından ötürü gelecek 3 hafta boyunca Kızıl Gezegen, geceleri gökyüzündeki en parlak gök cisimlerinden biri olacak ve bulutsuz olması durumunda çıplak gözle görülebilecek.

Gök bilimciler, Mars’ın 18 Aralık’ta Dünya’ya yaklaşık 90 milyon km yaklaşarak, en yakın mesafeye ulaşacağını belirterek, gezegenin Nisan 2016’ya kadar bu derece yakınlaşmayacağını ve bu kadar parlak olmayacağını kaydettiler.

Bugün sabah gün doğumundan hemen önce Mars’ı gözlemlemek için en uygun zamanın olacağını belirten astronomlar, Kızıl Gezegen’in Ay’ın hemen yakınında batı istikametinde kolayca görülebileceğine işaret ediyorlar.

Mars gezegeninin hemen hemen bütün Aralık boyunca, gökyüzünün en parlak yıldızı Sirius’tan bile daha parlak olacağı belirtiliyor.

/ ANKARA

27.11.2007


 

Kırmızıda duran otomobil

Japonların bir numaralı otomobil üreticisi Toyota, otomobillerin kırmızı ışıkta kendiliğinden durmasını sağlayacak sistem geliştirdi.

Şirketin, kırmızı ışık ihlâlleri yüzünden meydana gelen kazaları azaltmak amacıyla geliştirdiğini bildirdiği sistem, yol kenarına yerleştirilen vericiler ve otomobildeki alıcılardan oluşuyor. Sürücünün kırmızıda durmayacağı “anlaşılırsa”, otomobil otomatik olarak fren yapıyor.

/ TOKYO

27.11.2007


 

Muşlu öğrencilerden Bangladeş’e yardım eli

Muş Kızılağaç Cumhuriyet Yatılı İlköğretim Bölge Okulu, Sidr kasırgasından dolayı binlerce insanın öldüğü Bangladeş’e yardım elini uzattı. Vefakar öğrenciler cep harçlıklarını çıkarıp Kimse Yok Mu Derneği’nin önderliğinde afetzede kardeşlerine gönderdi.

Öğrencilerden bir kısmı elinde fazla bulunan defterleri bağışlamak isterken, İsmail Çetintaş, “Benim verecek bir şeyim yok. Her namazdan sonra onlara duâ ediyorum.” dedi. Öğrencilerden Fatma Yıldırım, Kimse Yok Mu Derneği’ne küpelerini vermek istedi ama okul yöneticileri öğrencinin durumunu gözönünde bulundurarak sadece harçlığından biriktirdiği parayı aldı.

/ ERZURUM

27.11.2007


 

Grip ve nezleye karşı neler yapılmalı

Sağlık Bakanlığı, kış aylarının en belirgin hastalıklarından grip ve nezleden korunabilmenin, “sağlıklı, yeterli ve dengeli beslenme” ile mümkün olabileceğini hatırlattı...

Sağlık Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, kış mevsiminin başladığı bu günlerde, yeterli ve dengeli beslenmenin, sağlığın korunması açısından büyük önem taşıdığı ifade edildi.

Havaların soğuması ile birlikte genellikle yağlı ve şekerli besinlere eğilimin artması, kapalı ortamlarda ve gecelerin uzaması sebebiyle televizyon başında fazla zaman geçirilmesi dolayısıyla vücut ağırlığında istenmeyen yönde değişiklikler oluşabildiği hatırlatılan açıklamada, kış aylarında grip ve nezleden korunabilmenin yolunun sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenme ile mümkün olabileceği belirtildi.

Açıklamada, sağlıklı beslenme için şu tavsiyelerde bulunuldu: Dört besin grubunda bulunan çeşitli besinlerden, günde en az 3 ana, 3 ara öğünde yeterli miktarda tüketilmeli.

Savunma sistemini güçlendirici etkisi olan A ve C vitamini gibi antioksidan vitaminleri içeren havuç, brokoli, kabak, lahana, karnabahar, maydanoz gibi sebzelerin yanı sıra portakal, mandalina, elma gibi meyveler yenilmeli.

Gerek C vitamini ihtiyacının karşılanmasında gerekse de sıvı alımına katkı sağlaması açısından taze sıkılmış meyve sularının tüketimi sıkça yapılmalı. Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde önemli etkiye sahip E vitaminini sağlamak için yeşil yapraklı sebzeler, fındık, ceviz gibi yağlı tohumlar ve kuru baklagiller yeteri miktarda tüketilmeli.

Kış aylarında mahrum kalınan güneş ışınları, vücudun D vitamini ihtiyacını karşılayamamasına neden olur. Balık, çoklu doymamış yağ asitleri (omega 3), kalsiyum, fosfor, selenyum, iyot minerallerinden alınmalı.

Vücut ısısını dengede tutabilmek amacıyla bol sıvı alımı yapılmalı. Her gün en az 2-2,5 litre su içilmeli.

/ ANKARA

27.11.2007


 

Çince öğretmeni yetiştirilecek

Yükseköğretim Kurumu (YÖK), Başkanvekili Prof. Dr. İsa Eşme, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi bünyesinde Çince öğretmenliği ile ilgili program açma hazırlıkları yapıldığını bildirdi.

Çin’in ekonomik açıdan dünyadaki etkisine işaret eden ve birçok ülkede Çince öğretildiğini belirten Eşme, ‘’Türkiye’de büyük bir eksikliktir. Bu eksikliği gidermek üzere Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi yetkilileri ile görüştük. Onlar şu anda Çince öğretmenliği bölümü konusunda hazırlık yapıyorlar. Eğer uygun kaynak ve öğretim elemanı bulabilirsek, önümüzdeki yıllarda orada bir Çince öğretmenliği programı açacağız’’ dedi. Türkiye’deki üniversitelerde son yıllarda Uzak Doğu dilleri ile ilgili bölümler artmaya başladı.

/ ANKARA

27.11.2007


 

Televizyonlar, ders çalışmaya engel oluyor

Psikolog ve çocuk eğitimcisi Fatih Kalkınç, çocukların başarılı olabilmeleri için akşamları televizyon seyrettirilmemesi gerektiğini belirtti. Kalkınç, ailelerin evde televizyon açıkken çocuğun ders çalışmasını isteyerek hata ettiklerini söyledi.

Balıkesir Özel Zağnos Dershaneleri tarafından düzenlenen “Okul evde başlar” konulu seminerde konuşan psikolog Kalkınç, anne ve babaların çocuklar üzerindeki görevlerini, çocuğun eğitiminin aileye bakan yönünü ve ders çalışma planlarını anlattı. Çocuğa eğitimin doğmadan başladığını dile getiren Kalkınç, alkol kullanan bireylerin ileride doğacak çocuklarının genlerini etkileyebileceğini kaydetti. Çocukların başkaları ile kıyaslanmasının yanlış olduğuna değinen Kalkınç, “Çocuklarınız arasında hakem olmayın, kendi sorunlarını kendileri çözsünler. Evde ağabey ya da ablaya gerektiği gibi davranılırsa, çocuk büyüklerine karşı nasıl davranılması gerektiğini öğrenir” dedi.

BELLİ SAATLERDEN SONRA

TELEVİZYON AÇILMAMALI

Hayatta hep güzelliklerin görülmesi gerektiğinin altını çizen çocuk eğitimcisi, bunun aile içi ilişkilere olumlu yansıyabileceğini belirtti. Ailelerin düştükleri hataların başında çocuklarının televizyon açıkken ders çalışmasını istemek olduğunu aktaran Kalkınç, “Başarılı olan çocukları evlerinde ziyarete gittiğimizde evlerinde televizyonun belirli saatlerden sonra açılmadığını gördük. Elinden kumandayı düşürmeyen baba, çocuğunun derslerinin başarısız olmasından yakınmasın. Akşamları saat 18.00’den sonra mümkünse evde televizyon seyredilmesin. Çocuklar, geç saate kadar seyredilen televizyondan olumsuz etkilenip derslerine çalışamıyor. Çocuklarınızın derslerinde başarılı olmalarını istiyorsanız, onlara yeteri kadar glikoz (şeker) verin. Özellikle evinizde incir, üzüm gibi yiyecekler eksik olmasın” şeklinde konuştu.

/ BALIKESİR

27.11.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri