Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 09 Kasım 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Komutanlardan acı itiraflar

Gazeteci Fikret Bilâ, üst düzey komutanlarla bir dizi söyleşi yaptı.

Eski Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Aytaç Yalman’dan sonra, 12 Eylül darbesini gerçekleştiren Org. Kenan Evren de, Kürt meselesinde yanıldığını itiraf ediyor. Yalman, “Biz Kürtlere Türklerin bir kolu diyorduk. Karda yürürken kart-kurt diye ses çıktığını, Kürt lafının buradan geldiğini düşünüyorduk. Sosyal talepleri bile yıkıcı faaliyetler olarak değerlendiriyorduk” diye günah çıkarıyor. Kenan Evren daha da ileriye gidiyor; yeni önerileri var. 12 Eylül döneminde konulan Kürtçe yasağını eleştirdikten sonra, “Güneydoğu’da hizmet verecek memurların Kürtçe bilmesi lazım” noktasına kadar, özgürlüklerden yana tavır koyuyor. Diyarbakır Cezaevi’ndeki ağır işkencelerden ise, haberi olmadığını söylüyor.

Bir insan, vicdan muhasebesi yapabilir; eskiden hatalı davrandığı sonucuna da varabilir. Ama, Aytaç Yalman ve Kenan Evren’in yegâne hataları, Kürt meselesindeki yanlış değerlendirmeleri değil. Onlar, siyasette de söz sahibi olmaya çalıştılar. Zaten Evren, oldu da. Aytaç Yalman ise, -Deniz Kuvvetleri Komutanı Ora. Özden Örnek’in anılarından öğrendiğimize göre-, eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün demokratik duruşu olmasa, 2003’te AK Parti’ye karşı düzenlenecek bir darbenin başını çekebilirdi.

Eğitimleri gereği, kendilerine benzemeyen yabancı unsurları “düşman” gibi gören askerlerimiz, gri tonları kolayca fark edemez. Bu yüzden sık sık olaylara yanlış teşhis koymaları mümkündür. Sorun, yanlış teşhisten değil, görüşlerini uygulamaya ve herkese dayatmaya kalkışmalarından kaynaklanıyor; teşhisi yanlış koymakla yetinmiyorlar, devletin resmi ideolojisinin ana unsuru haline getiriyorlar.

Diyarbakır Cezaevi’nde ortaya çıkan işkencenin temelinde de yanlış teşhis yatıyor. Evren, “Ben işkence emri vermedim. Haberim de yok” diyor. Emre ne gerek? Kürtçe’yi bile yasaklarsanız, gardiyanlar, “Kürtler, yok edilmesi gereken mahlûklardır” diye düşünmeye başlamaz mı? Ve, kurduğunuz otoriter rejimle, basın hürriyeti de ortadan kalkınca, ülkenin dört bir tarafında cereyan eden nahoş hadiselerden nasıl haberdar olacaksınız?

Sabah, 8.11.2007

Nazlı ILICAK

09.11.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Tarih önünde sorumluluk

  Komutanlar ve Kürt meselesi

  27 yıl sonra pardon

  Komutanlardan acı itiraflar

  Emekli komutanlar ne anlattı?


 Son Dakika Haberleri