Selçuk Üniversitesi Mevlânâ Araştırmaları Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Nuri Şimşekler, Mevlevî dergâhına giren dervişlerin 1001 gün çilesini çektiğini, bunun yanında Mesnevî okunduğunu, aynı zamanda mutlaka bir meslek öğretildiğini belirtti.
Bu mesleğin, kişinin aynı zamanda kendisinin ve ailesinin geçimini sağlayabilmesi için öğretildiğini anlatan Şimşekler, bu öğretilen mesleklerin günün ihtiyaçları ve şartlarına göre değiştiğini, ancak dervişlere daha çok güzel san'atlar dallarında eğitim verildiğini vurguladı.
‘’Mevlevî dergâhı, günümüzün güzel san'atlar okulları gibi çalışırdı’’ diyen Şimşekler, dervişlere öğretilen san'at dalları başında ise hat, tezhip, ney üfleme, kudüm vurma, saatçilik, kalemcilik gibi mesleklerin geldiğini ifade etti.
Şimşekler, Mevlevîlerin özellikle hat san'atına ilgileri olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:
‘’Mevlevîlerin yaptıkları hatlar arasında, Mevlevî sikkesi şeklinde yapılan ve ‘yığma’ adı verilen hat çeşidi çok özeldir. Bu yığmalar içine, ‘Hazreti Mevlânâ, Hazreti Şems’ gibi sözler hatla yazılır. Halen orijinal örnekleri Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesinde bulunan Mevlevîlere ait bu güzel san'at eserleri, büyük beğeni toplamaktadır. Eskilerin söylediği ‘Bektaşi’nin çapası, Mevlevî’nin çivisi’ sözü Bektaşilerin genelde tarımsal işlerle uğraştığı, Mevlevîlerin ise daha çok san'atsal işlerle uğraştıklarını anlatır. Mevlevîlik, genelde entelektüellere hitap eden bir tarikattı. Tarihte kuyumcu Mevlevî vardır, ancak demirci Mevlevî yoktur.’’
|