Aslında hayatımıza en güzel formatı annelerimiz atmalı. Zira annelerin attığı format diğer bütün formatların temelini oluşturur. Bediüzzaman, bütün eğitim hayatında en güzel eğitimi annesinden aldığını söyler. Yani, ana karnından, 0-6 yaş sürecine kadar olan gelişim süreci en önemli gelişim sürecidir. Bu süreçte atılan formatın değerine paha biçilemez. Annelerin helal rızkla beslenmesinden tut, helâl süt emzirmesine; ruh dünyasına hitap eden güzel ninnilerden tut, çocuğa öğrettiği telkinlere kadar çocuğun dünyasına atılan format unsurları, sonraki hayata yön verecek nitelikte çok değerli faktörlerdir.
Annelerin attığı format beni aşıyor. Zira benim ilgi alanım daha çok gençlerdir. Bu yüzden gençlerimizin hayatlarında yaşadıkları handikaplar beni daha çok ilgilendiriyor. Gençlerimizin hayatlarına musallat olan virüslerden arınmaları için kafa yormak bana zevk veriyor. Aslında, virüsler hepimizin hayatına musallat olmaktadırlar. Ancak benim yaşımda olanlar (46), yolun sonunu artık görmeye başladıklarından, gençlere nazaran olaylara duygusal değil; mantıksal yaklaşımla bakmaktadırlar. Örneğin herkeste olduğu gibi, bende de bazen nefsanî duygular oluşuyor. O zaman kendimle bir "nefis muhasebesi" ne girişiyorum. Nefsime diyorum ki, "Bak eğer sen böyle bir gayrimeşru isteğe boyun eğersen, o zaman bunun alternatif maliyeti yüksek olur. Yani, öncelikle Allah'ın rızasını, Peygamberimizin şefaatini, Üstadımızın muhabbetini, eşin-dostun güvenini vs olguları, sırf bu nefsanî arzunu tatmin etme uğruna feda edersin." Bediüzzaman'ın dediği gibi, "Yerinde sarf olunmayan gayri meşru muhabbetin cezası, merhametsiz bir musibettir'" Nefis, o zaman titriyor ve kendine geliyor.
Bu benzetme, sadece manevî olgular için değil, aynı zamanda kariyer hayatı, ekonomik, sosyal vs ilişkiler için de geçerlidir. Örneğin, fakültelerde okuyan öğrencilerimize hep şunu tavsiye ediyorum, "Mutlaka yabancı dil, bilhassa İngilizce, öğreniniz, bilgisayarı çok iyi kavrayınız ve uygulayınız, aksi takdirde, fakülteyi bitirdiğinizde, aldığınız diploma, erkeklerin askerliğine; bayanların da dünürcüler geldiğinde "Kızımız falan fakülte mezunu" demelerine yarar. Hele bilhassa iktisat gibi kaynakların çoğu İngilizce olan branşlarda İngilizce bilmeden kendini geliştirme ve sürekli değişen dünyada değişimi takip ederek rekabet etme gücüne ulaşma mümkün olmamaktadır. Yani bilgisayar ve yabancı dil gibi faktörleri göz ardı etmenin, öğrenmemenin alternatif maliyeti yüksek oluyor.
İnsan hayatında, hepimizde olduğu gibi, çeşitli zikzaklar, bunalımlar, başarısızlıklar, sıkıntılar, depresyonlar vs problemler olacaktır. Zira insanız, bu bizim, Hz Adem (AS) dan miras olarak DNA'mızda var. Ancak hayatımıza musallat olan bu manevi virüslerden arınmak için hayatımıza, bilgisayar diliyle, yeni bir format atabilir ve bu virüslerden kurtulabiliriz. Peki nasıl?
Öncelikle, hatalarımızı, yanlışlarımızı, başarısızlıklarımızı iyi tespit ederek, balık kılçığı analizi gibi analizler yapıp, onlara çözüm çarelerini aramalıyız. Yani öncelikle "Ben nerede hata yaptım, bu hatayı hazırlayan alt yapı nedir?" diye kendimizi özeleştiriden geçirmeliyiz. Bilahare, hatalarımızı düzeltme yolları arayarak yeni formatlar geliştirmeliyiz; hatta böyle durumlarda tecrübeli olanlarla istişare etmeliyiz. Hataları düzelttikçe, doğrular kendiliğinden karşımıza çıkacaktır. Örneğin, hatalarımıza edindiğimiz kötü arkadaşlar sebep oluyorsa, öncelikle onlardan kurtulmanın yollarını aramalıyız. Kurtulduğumuzda, onların yerlerine iyi olanlar ikame edilecektir. Bu bir virüs temizleme işlemidir. Kötü arkadaş bir virüsse, onun anti virüsü iyi arkadaştır.
Kısacası, kendimizi sürekli gelişime ve değişime tabi tutarak, virüslerden kurtulmalı; bunun akabinde maddi-manevi hayatımızı, pozitif enerji pompalayacak unsurları yerleştirmek suretiyle yeniden formatlamalıyız.
|