Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 25 Ekim 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Kültür-Sanat

 

Kültürel mirası önce kendimiz için korumalıyız

ODTÜ Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emre Madran, “Kültürel mirası, turizm gelişsin, yabancılar bizi ziyaret etsin diye değil önce kendimiz için korumalıyız” dedi.

Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emre Madran, “Kültürel mirasımız, etrafında toplanabileceğimiz, birlik ve beraberliğimizi bir kez daha sınayacağımız önemli bir alandır’’ dedi.

Madran, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi meclis salonunda düzenlenen ‘’Tarihi ve Kültürel Mirasın Korunması’’ konulu seminerde, tarihin ve kültürel mirasın sadece turizmin gelişmesi ve ziyaretçilerin gelmesi için korunan değerler olarak düşünülmemesi gerektiğini belirtti.

Bütün kamu kurum ve kuruluş temsilcilerinin, sivil toplum örgütlerinin ve üniversitelerin ülkenin kültürel mirasına sahip çıkmak zorunda olduğunu ifade eden Madran, şöyle konuştu:

“Kültürel mirası, turizm gelişsin, yabancılar bizi ziyaret etsin diye değil önce kendimiz için korumalıyız. Gaziantep’i koruyorsak, Zeugma’ya gözümüz gibi bakıyorsak bu mutlaka ve mutlaka dışardan ya da içerden gelen ziyaretçilere bir şeyler verelim diye değil. Bunu kendi mirasımızı korumak için yapmalıyız. Ziyaretçiler de gelirse onlara bir diyeceğimiz yok.

Kültürel mirasımız etrafında toplanabileceğimiz, birlik ve beraberliğimizi bir kez daha sınayacağımız önemli bir alandır. Biz bu mirası atalarımızdan devraldık, gelecek nesillere çok daha iyi bir şekilde bırakmak zorundayız.’’

Madran, şimdiye kadar Türkiye’de, “ölü yatırım’’, “geri dönmüyor’’, “rantı yüksek değil’’ diye kültüre yatırım yapılmadığını, sadece kamunun kültüre yatırım yaptığını ifade ederek, günümüzde bu anlayışın değiştiğinin görüldüğünü, bunun çok sevindirici olduğunu kaydetti. Bir takım sermaye sahiplerinin de artık kültüre yatırım yaptığını, bunda Turizm Teşvik Kanununun da etkili olduğuna dikkati çeken Madran, kanunun amacının kültür varlıklarının yaşatılması ve turizmi teşvik etmek olduğunu kaydetti.

25.10.2007


 

Mevlânâ'da kendini buldu

İran’da doğan ve 29 yıldır ülkesinden uzak kalan ünlü oyuncu Shohreh Angdashloo, 44. Altın Portakal Film Festivali için geldiği Antalya’da tanıştığı Mevlânâ felsefesinde kendini bulduğunu söyledi.

ABD’de yaşayan Müslüman bir kadın olarak giderek Batıya yöneldiğini ifade eden Aghdashloo, İran’da ‘’kız kardeşlerim’’ diye nitelendirdiği kadınlar için de neler yapabileceğinin çalışması içinde olduğunu söyledi. Aghdashloo, ‘’Biz kadınlar olarak Batı dünyasına şunu göstermek istiyoruz: Batı’daki kadınlarla omuz omuza çalışıyoruz. Onlarla bir farkımız olmadığını göstermenin çabasındayız. Ben, sen, Batılı kadın arasında bir fark yok’’ diye konuştu.

Ne Batılı ne de Doğulu olduğunu ifade eden Aghdashloo, Antalya’da bulunduğu süre içinde tanıştığı Mevlânâ felsefesinde kendini bulduğunu ifade etti. Aghdashloo, şunları söyledi:

“Beni yetiştiren bütün kültürlere saygı duyuyorum. Bu kültürlerin bazılarının izlerini hâlâ taşıyorum. Ama her geçen yıl kendimi daha çok Batıya dönmüş hissediyorum. Kızıma ve kendime zaman zaman kim olduğumu ve İran’dan geldiğimi hatırlatıyorum. Kızım, Los Angles’te bir hastanede doğdu, yani Amerikalı. Düşünüyorum da aslında ben ne İranlıyım, ne de Amerikalı ne Doğu’lu ne de Batı’lı. Uluslararası bir insanım. Hep böyle düşündüm ve şans eseri buraya geldiğimde Mevlânâ’nın 800. doğum yılı sebebiyle hazırlanmış bir gösteriyi izledim. Bu gösteride uluslar arası bir insan olduğum düşüncesi daha da anlam buldu ve ‘İşte bu’ dedim. ‘Ben ne doğudan ne batıdan, ne karadan ne denizdenim.... İkiliği bir kenara koydum ve iki dünyanın bir olduğunu gördüm. Bir’i arıyor, Bir’i biliyor, Bir’i görüyor, Bir’i anıyorum’ sözleriyle düşündüm ki ‘Aslında ben Rumi’yim. Onun geldiği noktada kendimi buldum. Mevlânâ, 12. yüzyılda kâinatın sırrını çözmüş, neler olup bittiğini anlamıştı. Şimdi bana kim olduğumu hatırlattı. Ben ne Doğu’dan ne Batı’danım ne Adem’den, ne Havva’danım. Ne de herhangi bir kökten geliyorum. Onun dizelerinde bir şeyin farkına vardım, nefes alıyorum ve seviyorum.’’

25.10.2007


 

Yazarlar şimdi okullu oluyor

Fırat Kültür Merkezi (FKM) ile Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın düzenlediği 6. dönem Yazarlık Okulu başlıyor. Ülkemize yeni fikir ve san’at adamları kazandırmayı amaçlayan bu çalışmanın hedef kitlesi yazmaya ilgisi ve kabiliyeti olan herkes şeklinde belirlendi.

Bu amaçla, yazar ve yazar adaylarına kısa hikâye, roman, tiyatro ve senaryo yazma alanlarında teknik, teorik ve uygulamalı dersler verilecek, yerli, yabancı klâsiklerin yazma açısından değerlendirilip, analitik olarak incelenmesi ve nasıl yeni eserler meydana getirileceği hakkında bilgiler aktarılacakr.

Yazarlık Okulu’nda bu yıl dersler; seminerler, tahlil ve uygulama atölyesi şeklinde gelişecek. Her Cuma ve Cumartesi günleri yapılacak seminerlere Cihan Okuyucu, Rasim Özdenören, Ali Bulaç, Ümit Meriç, Ömer Lütfü Mete, Ali Çolak katılacak.

3 Kasım’da tanışma yemeği ile başlayacak olan Yazarlık Okulu’nda ilk semineri Cihan Okuyucu verecek. Okulun uygulama atölyesini İstanbul üniversitesi Öğretim Görevlisi Nuri Sağlam tarafından verilirken, tahlil atölyesi de Fatih Üniversitesi Öğretim Görevlisi Ali Yıldız tarafından verilecektir. Ayrıntılı bilgiye ve müfredata www.fkmonline.net adresinden veya 0 (212) 517 46 97 / 98 nolu telefondan ulaşılabilir.

25.10.2007


 

Kutsal Emanetlere Hint ilgisi

Topkapı Sarayı’ndan Hindistan’ın Bombay şehrine sergilenmek üzere götürülen Kutsal Emanetler fotoğrafları, Hintlilerin yoğun ilgisiyle karşılaştı.

Hindistan Diyalog Vakfı ve Encümen-i İslâm Vakfının ortaklaşa düzenledikleri Kutsal Emanetler Sergisi’ne Bombay halkı akın etti. Serginin açılışını Hindistan Azınlıklar Bakanı Abdul Rahman Antuley yaptı.

Başşehir Yeni Delhi ve Haydarabat’tan sonra Bombay’da da düzenlenen sergiye ilgi büyüktü. Sadece açılışta, 800’e yakın Hintli hazır bulunurken Topkapı Sarayı’ndaki emanetlerin fotoğrafları sergiyi ziyaret edenlerce hayranlıkla izlendi.

Hindistan Diyalog Vakfı Bombay şubesi başkanı Ali Şeker, derneğin amacının halklar arasında barış ve sevgi bağları kurmak, eğitim ve bilimle halkı aydınlatmak olduğunu söyledi. Sergiyi Bombay’da açmaktan büyük şeref duyduklarını dile getiren Şeker, Hindistan Müslümanlarının peygamberimiz Hz. Muhammed’e ve onun ashabına saygıyı çok iyi bildiklerini belirtti.

Maharastra Eyaleti Bakanlarından Baba Sıddıki ve bazı milletvekillerinin de katıldığı sergiyi gezen yetkililer hayranlıklarını gizleyemedi. Bakan Baba Sıddıki, Türkiye’ye sadece bir günlüğüne bile olsa gidip Topkapı müzesini gezmek istediklerini aktardı.

Topkapı Müzesindeki 605 fotoğraftan sadece 43’ünün sergilenmesine rağmen Bombay halkının programa büyük ilgi göstermesi dikkatlerden kaçmadı.

25.10.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri