Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Yönetim Kurulu, genel seçimlerin ardından yeni dönemde parlamentodan beklentilerinin başında, ‘’siyaset-medya-ticaret üçgenindeki başıbozukluğu ortadan kaldıracak yasal önlemlerin alınmasının geldiğini’’ bildirdi.
TGS Yönetim Kurulu tarafından ‘’Türk basınında sansüre ilk direnişin 99. yıldönümü’’ dolayısıyla yapılan yazılı açıklamada, ‘’Sansüre karşı ilk direnişin 99. yıl önümünde, Türk medyası ne yazık ki hâlâ sansürün ve otosansürün esiri durumundadır’’ denildi.
22 Temmuz genel seçimleri öncesinde gazete ve televizyonların genel olarak ‘’güçlüden yana’’ bir yayın politikası izlemesinin, ‘’medya sahiplerinin kendilerini hükümetlerden bağımsız hissetmelerinin önünde birçok ticari ve görünmez engeller bulunduğunun göstergesi’’ olduğu ileri sürülen açıklamada, şunlar kaydedildi: ‘’Tek parti iktidarının yeni dönemdeki uygulamaları, acaba medya sahiplerinden yana mı, basın emekçilerinden yana mı olacaktır? AK Parti’nin seçim bildirgesinde, daha çok geçen dönemde yapılanlara değinilmesi, basın meslek örgütleri ve sendikalar tarafından eleştirilen kısıtlamaların yeni dönemde kaldırılacağına dair kuvvetli bir izlenim yaratılmasını ne yazık ki engellemektedir. Bununla birlikte, yeni dönemde parlamentodan beklentilerimizin başında siyaset-medya-ticaret kirli üçgenindeki başıbozukluğu ortadan kaldıracak yasal önlemlerin mutlaka alınması gelmektedir. Medyada sendikal örgütlenmenin bir ‘insan hakkı’ olarak tanınması, sendikalaşmayı teşvik edici önlemlerin alınması, örgütlenmeyi uygulamada engelleyici yasaların değiştirilmesi, hem basın emekçilerinin medya sahiplerine karşı iş güvencesini artıracak ve beraberinde editoryal bağımsızlığı getirecek, hem de ifade özgürlüğünün bir aracı olan basın özgürlüğünün Batı Avrupa standartlarına ulaşmasının yolunu açacaktır.’’
‘’Türk Ceza Yasası’nda basın özgürlüğünü kısıtlayan hükümlerdeki hapis cezalarını adaletsiz bulduğumuzu bir kez daha vurgulamak istiyoruz’’ denilen açıklamada, hapis cezalarının kaldırılması ve Basın Kanunu’ndaki, ‘’Para cezasının hapis cezasına çevrilemeyeceği’’ hükmüne işlerlik kazandırılması gerektiği belirtildi.
Aksi halde Yargıtay aşamasına gelmiş birçok dâvânın mahkumiyetle sonuçlanacağı, cezaevlerinin gazeteci ve aydınlarla dolacağı savunulan açıklamada, ‘’Terörle Mücadele Yasası ile yeniden uygulanmaya başlayan ‘gazete kapatmalarına’ da son verilmelidir. Basın ve ifade özgürlüğünün şiddet çağrısı yapmamak koşuluyla toplumu sarsıcı nitelikte bile olsa her türlü açıklamayı kapsayacak kadar geniş olduğuna ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları ölçüt olarak kabul edilmelidir’’ görüşüne yer verildi.
|