|
BM tarafından Türkiye ev sahipliğinde gerçekleştirilen En Az Gelişmiş Ülkeler Dışişleri Bakanları Konferansında konuşan TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, “Gelişmiş ülkelerin çeşitli toplantı ve zirvelerde söz verdikleri yardımları ve yapısal taahhütleri yerine getirmemeleri vicdanları yaralamaktadır” dedi.
BM tarafından Türkiye ev sahipliğinde gerçekleştirilen En Az Gelişmiş Ülkeler Dışişleri Bakanları Konferansı kapsamında Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) tarafından bir çalışma kahvaltısı düzenlendi. Kahvaltıda konuşan Kemal Derviş, 1977-78 yıllarında bir arkadaşıyla, Türkiye ihracatının 1,2-1,3 milyar doların üzerinde olup olmayacağı konusunda iddiaya girdiğini, aradan geçen bu zaman diliminde ise 100 milyar dolar ihracat seviyesine ulaşıldığını anlatarak, bunun, ekonomide neler olup biteceğini kestirmenin ne kadar zor olduğunu gösterdiğini ifade etti.
Derviş, ‘’En az gelişmiş ülkeler ve onların arasında en zayıf olanlara bakarken, doğru politikalar ve uluslar arası destekle 30-40 yıl gibi bir süre zarfında büyük bir zaaf ve yoksulluktan, gerçek bir kalkınma, varlık ve refaha ulaşabileceğimizi akılda tutmalıyız’’ diyerek, günümüzde yoksulluğu ortadan kaldırmak için gerekli teknoloji ve know-how’ın bulunduğunu kaydetti.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da yabancı ülke heyetlerine TOBB ve DEİK hakkında bilgi verdiği konuşmasında, küreselleşme sürecinin oluşturduğu engeller ve aksaklıklarla mücadele etme sorumluluğunun sadece BM ve gelişmiş ülkelere değil, herkese düştüğünü belirterek, sömürgeci bir geçmişe sahip olmayan Türkiye’nin bu konferansa ev sahipliği yaparak elini taşın altına uzatmasının kendilerine kıvanç verdiğini söyledi.
‘’Önde gelen sanayileşmiş ülkeler, 2005 yılında kalkınma yardımlarını 2010 yılına kadar iki kat artırma sözünü verdikleri halde bu yardımlar son 2 yılda yüzde 5 oranında azalmıştır. Gelişmiş ülkelerin çeşitli toplantı ve zirvelerde söz verdikleri yardımları ve yapısal taahhütleri yerine getirmemeleri vicdanları yaralamaktadır. İşleyen bir pazar ekonomisine sahip olmak, küresel serbesti demek, avantajlı olanın dezavantajlı olan karşısında duyarsız kalabileceği anlamına gelmemelidir’’ diyen Hisarcıklıoğlu, Türkiye’nin ise yardımlarını artırdığını, 2003 yılında 66 milyon dolar olan yardım miktarının, 2007 yılı sonunda 1 milyar doları aşacağını, bu rakama giderek artan sivil toplum yardımlarının dahil olmadığını kaydetti.
|
