|
|
|
"Cemil Meriç bir fikir işçisiydi" |
Cemil Meriç’in vefatının 20. yıldönümü münasebetiyle düzenlenen panelde konuşan Meriç’in kızı Prof. Dr. Ümit Meriç ‘Babamın gıdası kitaplarıydı. O bir okuma ve fikir işçisiydi’ dedi.
Ümraniye Belediyesi tarafından yaptırılan Cemil Meriç Gençlik, Kültür ve Merkezi’nde düzenlenen ‘Vefatının 20. Yılında Cemil Meriç’ başlıklı panele Ümraniye Belediye Başkanı Hasan Can, Cemil Meriç’in kızı Prof Dr. Ümit Meriç, oğlu Mahmut Ali Meriç, yakın dostları Halil Açıkgöz, Dursun Gürlek, Muhsin Demirel, Mehmet Akif Ak, Mehmet Paksu ve sevenleri katıldı.
Panelde bir konuşma yapan Meriç’in kızı Prof Dr. Ümit Meriç, babasının bir okuma ve fikir işçisi olduğunu söyledi. Babasının gözlerini erken yaşta kaybetmesine rağmen okumaya ve anlamaya olan ilgisini hiç kaybetmediğini söyleyen Meriç, “Babam konuşkan biriydi. Konuşmayı, fikir mülahazaları yapmayı çok severdi. ‘Ben iki sükût arasında sesten bir köprüyüm’ derdi” diye konuştu.
Programda konuşan Cemil Meriç’in dostları ise Cemil Meriç hakkında şunları söyledi:
Halil Açıkgöz: Orta 2. sınıfta keşfetmiştim Cemil Meriç’i. Öğrencisi olmakla şeref duyuyorum. Beli ağrırken, diş ağrısı çekerken bile fikir ve düşüncelerini dile getirmeye devam eder, benim kendisine okuduğum şeylerle ilgili yorumlar yapmaya devam ederdi.
Dursun Gürlek: Cemil Meriç gibi bir ilim adamını yakından tanıdığım için çok gururluyum. İnsanın iki ömrü vardır derler; Birincisi tabii ömür, ikincisi ise Ömrü Sani’dir. Tabii ömür akar gider. Ömrü Sani ise eserlerle bırakılan ömürdür, kalır. Cemil Meriç Ömrü Sani’yi yakalamış biridir. Bu yüzden ismi ebediyen yaşayacaktır.
Muhsin Demirel: İrfan hayatımın olmazsa olmazı Cemil Meriç’tir. Bazı arkadaşlarla nöbetleşe kitaplar okurduk ona. Gözleri görmediği halde, konuya olan hakimiyetinden okuduğumuz yerleri düzelttiğini hatırlıyorum. Hayret ederdik.
M. Akif Ak: Anlaşılmak için çok çaba sarf ederdi. Anlaşılmamak ve okunmamaktan yakınırdı. Şimdi herkesin elinde kitaplarını görüyorum. Yayın camiasında adı hep anılır oldu. Kıymeti şimdi anlaşıldı ama o yok. Büyük değerlerin kaybedildikten sonra anlaşılması çok acı verici.
Mehmet Paksu: Cemil Meriç bir deryaydı. Yazdıkları ve düşündükleriyle ölümsüzleştiğine inanıyorum. Cemil Meriç gelecek nesillerin ondan çok şey alacağı bir fikir işçisiydi.
|
21.06.2007
|
|
|
Senfoni, sema ve Mevlânâ |
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Müdürlüğü’nce, 2007 Mevlânâ Yılı kapsamında senfonik gösteri düzenlendi. Mevlânâ’nın hayatının sema gösterileri ve şiirlerle sahnelendiği faaliyette, 70 kişilik İstanbul Senfonik Project Orkestra ve Korosu, 20 semazen ile klarnet san’atçısı Hüsnü Şenlendirici de yer aldı.
Gösteri öncesi Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda düzenlenen toplantıda konuşan İstanbul Valisi Muammer Güler, Mevlânâ’nın, dünyaya çok iyi anlatılması gereken bir değer olduğunu belirterek, ‘’Bu kapsamda 2007’nin, Mevlânâ’nın değerinin vurgulandığı bir yıl olmasını diliyorum. Toplumumuzun ve basınımızın katılımını bekliyoruz’’ dedi.
Mevlânâ’nın öğretisinin yalnızca Türkiye’ye değil, tüm dünyaya ışık tutmasını dilediklerini ifade eden Güler, ‘’Bu organizasyonda emeği geçen başta belediye başkanımız Kadir Topbaş olmak üzere herkese teşekkür ediyorum’’ diye konuştu.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Kadir Topbaş da Mevlânâ’nın geleceğe ışık tuttuğunu ve yüzyıllardır insanları etkilediğini kaydetti.
Konuşmaların ardından Harbiye Açık Hava Tiyatrosu’nda semazenler tarafından senfonik gösteri gerçekleştirildi.
Mevlânâ’nın hayatının sema gösterileri ve şiirlerle sahnelendiği faaliyette, 70 kişilik İstanbul Senfonik Project Orkestra ve Korosu, 20 semazen ile klarnet san’atçısı Hüsnü Şenlendirici de yer aldı.
Mevlânâ rolünü Yılmaz Erdoğan’ın canlandırdığı gösteride, Ali Gül de metinleri seslendirdi.
|
21.06.2007
|
|
|
Televizyon filmleri okumayı da arttırdı |
Son günlerde edebiyat eserlerinden uyarlanan senaryolarıyla yayına giren yerli dizi filmler, seyircileri ekrana kilitlemenin yanısıra esinlendikleri eserlere ilgiyi de arttırdı.
Binbir Gece, Yaprak Dökümü, Köprü, Geniş Zamanlar, Ihlamurlar Altında gibi edebiyat eserlerinin film haline getirilmesiyle ekrandaki diziler arası reyting savaşını daha da kızıştırdı. Bu filmler, dikkatleri orijinal eserlerine de çekti. Dizi filmlerin aynı adlı kitaplarının ve müzik cd’lerinin satışlarında yüzde 100’e varan artışlar görüldü. Kitapçılar ve müzik marketler, “Bu durum bizi de şaşırttı. Talebe yetişemiyoruz. Binbir Gece Masalları 8 ciltten oluşuyor, onun satışı bile yüzde 100 arttı. Bu durum, okuma alışkanlığı az olan ülkemiz için çok sevindirici” diyor.
|
21.06.2007
|
|
|
CD 25 yaşında |
Müzik endüstrisine yeni bir soluk getiren Compact Disc kısaca CD, 25’inci yaşını kutluyor.
İlk piyasaya sürüldüğünde beklenmedik düzeyde iyi bir ses kalitesi sunan CD, sadece insanların müzik dinleme alışkanlıklarını değiştirmekle kalmadı, digital çağın da başlangıcı oldu. Müzik sektöründe yıllarca rakipsiz kalan Compact Discler halen müziğin dağıtımında en fazla tercih edilen format olma özelliğini koruyor. Gelişen teknoloji sayesinde CD’lerin üretimi de kolaylaştı. 1982’de bir CD’nin üretimi 27 saniye sürerken, şu anda bunun için 3 saniye yeterli oluyor. Bundan tam 25 yıl önce piyasaya sürülen ilk CD, ABBA grubunun ‘The Visitors’ adlı albümüydü.
|
/ İSTANBUL
21.06.2007
|
|
|
Türkiye bir ebrudur |
Fotoğraf sanatçısı Atilla Durak’ın Türkiye’nin kültürel çeşitliliğini konu alan ‘’Ebru’’ adlı kitabı ve bir dizi sergiyi kapsayan ‘’Ebru Projesi’’, ilk serginin gerçekleştirileceği Binbirdirek Sarnıcı’nda tanıtıldı.
Durak, proje çerçevesinde hazırladıkları kitap ile yarın açılacak olan sergiye ilişkin düzenlediği basın toplantısında, çalışmayla Türkiye’nin bugününü fotoğraflamak istediğini, insanların kendilerini nasıl adlandırdıklarını, kendi etnik kökenlerine, kültürlerine nasıl baktıklarını, Anadolu’yu dolaşarak ve onların hayatını paylaşarak görmek istediğini dile getirerek, bu kapsamda 7 yıl süreyle Türkiye’de bine yakın yerleşim yerini gezdiğini, 20 bine yakın fotoğraf çektiğini ve onbinlerce insanla görüştüğünü anlattı.
Bu fotoğraflardan 350’sini seçerek ‘’Ebru’’ adını verdikleri kitabı hazırladıklarını belirten Durak, şunları kaydetti:
‘’Türkiye’deki çok kültürlülük hep ‘mozaik’ olarak tanımlandı. Biz Türkiye’deki yapıyı bu benzetmenin yeterince tanımlayamadığını düşünüyoruz. Mozaik farklı yapıların ayrı ayrı durduğu parçalardan oluşur, aralarında da çimento yer alır. Türkiye farklı ülkelerin ayrı ayrı yaşadığı bir ülke değil. Türkiye’de farklı renkler tek bir renk oluşturacak şekilde iç içe geçmiştir. Bunu ebrunun en iyi şekilde temsil ettiğini düşünüyoruz.’’
|
21.06.2007
|
|
|
Tarihî mağaralar turizme açılacak |
Diyarbakır’ın Ergani ilçesinde bulunan ve Anadolu’nun en eski mağara yerleşim alanlarından biri olan Hilar Mağaraları turizme kazandırılıyor.
Diyarbakır Müze Müdür Vekili Nevin Soyukaya, Ergani ilçesine 8 kilometre uzaklıktaki Anadolu’nun en eski mağara yerleşim alanlarından biri olan Hilar Mağaraları’nın turizme kazandırılması amacıyla geçen İl Özel İdare Müdürlüğü iş birliğiyle bir çalışma başlattıklarını söyledi. Geçen yıl 80 bin YTL ayrılan çalışmaya bu yıl 100 bin YTL ayrıldığını kaydeden Soyukaya, mağaranın gelecek yıl turizme açmayı hedeflediklerini dile getirdi.
|
/ DİYARBAKIR
21.06.2007
|
|
|
|