Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 01 Haziran 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Ekonomi

 

AB sürecinin zayıflaması sistemi tehdit ediyor

Maliye Bakanlığının 2006 Faaliyet Raporu yayımlandı. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın ‘’saydamlık ve hesap verebilirliğin önemli bir örneği’’ olarak nitelediği Raporda, kurumsal kabiliyet ve kapasiteye yönelik değerlendirmede de bulunuldu. Bu çerçevede, Maliye Bakanlığı Stratejik Planlama çalışmaları çerçevesinde yapılmış olan Bakanlık GZFT (Güçlü alanlar, zayıf alanlar, fırsatlar, tehditler) analiz sonuçları da Raporda yer aldı.

GÜÇLÜ VE ZAYIF ALANLAR

Faaliyet Raporunda, güçlü ve zayıf alanlar ile fırsatlar ve tehditler şu şekilde sıralandı:

Güçlü alanlar:

-Faaliyet alanlarının çeşitliliği sebebiyle kazanılan makro bakış açısı

-Faaliyetleriyle diğer kamu idarelerine model oluşturulması

-Güçlü bir teknolojik altyapının varlığı

-Güvenilir ve danışılan güçlü bir taşra teşkilâtı ağının olması

-Mevzuatın oluşturulması, uygulanması ve yönlendirilmesinde belirleyici role sahip olması

-Örgütsel yapının hızlı karar almaya uygun olması

-Tecrübeli, güvenilir ve saygın bir kurum olması

-Uluslar arası işbirliği kanallarının etkin olarak kullanılarak iyi uygulamaların takip edilmesi

-Uzman, etik değerleri benimsemiş, dinamik ve özverili çalışanlara sahip olması

Zayıf alanlar:

-Birimler arası bilgi akışının sistemli ve kesintisiz olarak sağlanamaması

-Değişime karşı direnç

-Ekip çalışması alışkanlığının, kültürünün gelişmemiş olması

-Fiziksel çalışma alanlarının yetersiz olması

-Gereksiz bürokratik işlemlerin ve kırtasiyeciliğin fazla olması

-Hizmet içi, yurt dışı ve yabancı dil eğitimlerinin yetersizliği

-Performans değerlendirme ve ödül sisteminin yetersizliği

-Sosyal imkânların yetersiz olması

-Uzun vadeli planlama ve politika üretme sıkıntısı

FIRSAT VE TEHDİTLER

Fırsatlar:

-AB sürecinde atılan adımlar

-Denetim teknik ve standartlarındaki gelişmeler

-Eğitim seviyesinin yükselmesi ve istihdamdaki kalitenin artması

-Ekonomik ve siyasî istikrar

-Gelişen bilgi teknolojisi ve bilgi kaynaklarına hızlı erişim

-İnsan kaynaklarının yükselen bir değer haline gelmesi

-Kayıt dışı ekonomi ve suç ekonomisiyle ilgili uluslar arası işbirliği imkânlarının artması

-Nüfusun genç olması

-Stratejik yönetim kavramına ilginin artması

Tehditler:

-AB sürecine olan inancın azalması

-Denetim olgusuna olumsuz bakış

-Kamu mali yönetiminde parçalanmışlığın veri olarak kabul edilmiş ve kanıksanmış olması

-Tasarruf eğiliminin düşüklüğü

-Vergiye gönüllü uyum eksikliği

Raporda, faaliyetler çerçevesinde, ‘’güçlü alanların daha iyi değerlendirilmesi, zayıf alanların üzerine gidilerek ortadan kaldırılması, fırsatların gereken çalışmalar yapılmak suretiyle değerlendirilmesi ve tehditlerin de stratejik yaklaşımlarla bertaraf edilmesinin Bakanlığın temel prensibi olduğu vurgulandı.

DEĞERLENDİRME

Raporun değerlendirme bölümünde de, ülkemizde ekonomik istikrarın kalıcılığının, halkın refah seviyesinin yükseltilmesinin büyük ölçüde politika üretme kapasitesinin arttırılmasına bağlı olduğu bildirildi. Raporda, AB sürecinde ortaya çıkan olumlu gelişmelerin gelecek adına iyimserliğimizi muhafaza etmemizi ve geleceğe ümitle bakmamızı zorunlu kıldığı vurgulandı.

01.06.2007


 

Girişimcinin önü kapalı

Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Nazif Zorlu, Türkiye’de girişimcinin önünün açılmadığını savunarak, ‘’Bugün Çin’e yabancı yatırımcılar gidiyorsa, niye gidiyor? Orada girişimciye destek veriliyor, girişimcinin önü kesilmiyor’’ dedi.

Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) tarafından her yıl düzenli olarak bir ana tema çerçevesinde düzenlenen ve bu yıl ‘’Girişim ve İnovasyon’’ ana temasıyla 5’incisi gerçekleştirilen ‘’Ulusal Girişimcilik Kongresi’’ başladı. Kongrenin açılış töreninde, Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Nazif Zorlu’ya, ‘’Ulusal Girişimcilik Kongresi Onur Ödülü’’ verildi.

Zorlu, törende yaptığı konuşmada, kendisini böyle büyük bir ödüle lâyık görmelerinden dolayı BTSO Yönetim Kurulu ve üyelerine teşekkür etti. Zorlu Grubu’nun bugün geldiği noktanın girişimcilik ve inovasyon sayesinde olduğunu ifade eden Zorlu, grubun Türkiye’nin en büyük şirketlerden biri olmasının sebeplerinden birinin de çabuk karar verebilme yeteneği olduğunu dile getirdi.

Grubunun bugün 107 ülkeye ihracat yaptığını, geçen yılki ihracat rakamının 2 milyar 800 milyon dolar olduğunu kaydeden Zorlu, şöyle devam etti: “Maalesef üzülerek söylemeliyim ki girişimcinin önü Türkiye’de açılmıyor. Eğer bu girişimciliğin önü açılırsa işte Bursa, Uludağ olmasaydı arkada, orası da düz bir yer olsaydı, dört bir tarafı fabrikalarla donatılmış, Türkiye’nin hem tarımda hem de sanayide neler yaptığını kanıtlardı. İşte girişimci bu. Girişimcinin önü açıldığında hiç yeniden Amerika’yı keşfetmeye gerek yok. Onların yaptığını yapacaksın. Biz de onları yaptık.’’

Zorlu, şöyle devam etti: ‘’Bugün Çin’e yabancı yatırımcılar gidiyorsa niye gidiyor? Orada girişimciye destek veriliyor, girişimcinin önün kesilmiyor. Bize bugün Çin’den dâvet var; hem elektronikte hem tekstilde... Adamların teklifini gördüğümüzde biz burada diyoruz ki ‘biz burada cengâveriz’, hepiniz de cengâversiniz. İşte burada seçimler de var. Sanayiden, özel sektörden de Ankara’ya gitmemiz lâzım ki ülkemizi bir yerlere götürelim.’’

Ümit KIZILTEPE / BURSA

01.06.2007


 

Cari açığı özel sektör önlüyor

Merkez Bankası Finansal İstikrar Raporu yayınlandı. Raporda, cari işlemler açığının büyük ölçüde bankalar dahil, özel sektör tarafından sağlanan uzun vadeli kaynaklarla finanse edildiği bildirildi.

Son yıllarda yükselen özel sektör yatırımlarının, hızlı büyümenin, hammadde fiyatlarındaki yükselişin ve düşen özel kesim tasarruf oranının sonucu olarak ortaya çıkan yüksek cari açığın, 2006 yılında daha çok uzun vadeli yatırımlarla finanse edildiği bildirilen raporda, ‘’Küresel likidite koşullarının gelişen ülkeler aleyhine dönebileceği göz önüne alındığında, cari açığın dikkatle takip edilmesi gerekmektedir’’ şeklinde görüş bildirildi.

Döviz ve kredi ile borçlanma konusunda uyarılara yer verilen raporda şöyle denildi: ‘’Hanehalkı borçluluk oranının artmaya devam etmesi ve tüketim harcamalarının giderek daha fazla kısmının kredilerle karşılanıyor olması hanehalkının geri ödeme gücü ve harcama kapasitesi açısından yakından izlenmelidir. Ayrıca, hanehalkının dövize endeksli borçlanmalarının toplam tüketici kredileri içerisindeki payı artmamakla birlikte, döviz geliri elde etmeyen hanehalkının döviz cinsinden borçlanmasının kur riski taşıdığı ve bundan kaçınılması gerektiği düşünülmektedir.”

Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz ise raporun önsözünde yer alan değerlendirmesinde, son dönemlerde Türkiye’de risk kültürünün giderek yerleşmesinin ve risk yönetim araçlarının artan ölçüde kullanılmasının memnuniyet verici bir gelişme olduğunu belirtti. Bu durumun, Mayıs-Haziran 2006 döneminde yaşanan dalgalanmaların olumsuz etkilerinin sınırlı kalmasında önemli bir rol oynadığını, önümüzdeki dönemde de uluslararası kaynaklı risk faktörlerinin gelişiminin önem taşıdığını ifade eden Yılmaz, "Parasal ve mali disiplinin korunmasının yanı sıra ekonomik kesimlerin risk farkındalıklarını artırmaları ve bu çerçevede gereken tedbirleri almaları önem taşımaktadır” dedi.

/ ANKARA

01.06.2007


 

KDV indirimi tüketiciye yansımalı

Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün, bazı gıda maddelerindeki KDV oranlarının indirilmesi konusunda tüccar ve esnafa çağrıda bulunarak, ‘’KDV indirimini tüketiciye yansıtın’’ dedi.

Aygün, yaptığı yazılı açıklamada, beyaz peynir, süt, et, kuru fasulye gibi halkın günlük hayatında önem taşıyan ürünlerin KDV oranının yüzde 18’den yüzde 8’e çekilmesinin, bu ürünlerin fiyatlarına en az yüzde 8.5 oranında bir indirim olarak yansıması gerektiğini bildirdi. “Kimse fırsatçılık yapmasın” diyen Aygün, toptancıdan perakendeciye kadar eli gıda maddelerine değen herkesin bu indirimi vatandaşa hissettirmesi gerektiğini belirtti.

Hükümetin, gıda maddelerindeki KDV’nin indirilmesi konusunda çok geç kaldığını ifade eden Aygün, şunları kaydetti:

‘’Yaklaşık 2 yıldır, gıdadaki KDV’nin indirilmesi ve KDV oranlarındaki çarpıklığın giderilmesini her fırsatta dile getirdik. Biz söyledikçe, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, “Asla olmaz” diyordu. Şimdi sandık gelince “olmaz” denilen oldu. Halka birkaç yıldır daha pahalı et, peynir yedirmenin ne anlamı vardı? Demek ki isteyince değil sandık gelince oluyormuş.’’

/ ANKARA

01.06.2007


 

İşçinin tek gündemi zam değil

Kamuda çalışan yaklaşık 320 bin işçinin ücretlerine yapılacak zam merakla beklenirken, işçileri temsilen masaya oturan Türk-İş’in teklifinde, ücret zammı dışında toplu işten çıkarma, fazla çalışma, kıdem tazminatı ve emeklilik hakkı kazananların durumuna ilişkin önemli konular yer alıyor.

Alınan bilgiye göre, Türk-İş’in Kamu İşveren Kuruluna sunduğu teklifte, ücrete bağlı olan ikramiye vb. ödemeler ile ücretin yüzdesi ile ifade edilen ya da ücret artışına bağlı olarak artan ödemeler konusunda herhangi bir artış yapılmaması yer alıyor.

Toplu iş sözleşmelerinde yer alan ücrete bağlı olmayan ödemelerin, (sosyal yardım, doğum, evlenme yardımları, yemek yardımı, prim ve tazminat gibi) ücret zamları oranında ve ücretin zamlandığı tarih itibariyle artırılarak ödenmesi öngörülüyor.

Teklifin ‘’düzenleyici maddeler’’ bölümünde de işçilerin zam dışında iş yerlerinde yaşadıkları bazı ekonomik, sosyal ve özlük sıkıntıların çözümüne yönelik öneriler yer alıyor. Buna göre, Türk-İş, Kamu İşveren Kurulu ile imzalanacak çerçeve anlaşmasında, ‘’İşçinin emeklilik hakkını kazanmış olması iş sözleşmesinin sona erdirilmesine neden olamaz’’ hükmünün yer almasını istiyor.

Türk-İş, ücret zammı konusunda da birinci 6 ay için yüzde 15 artı yüzde 5 refah payı, ikinci, üçüncü ve dördüncü 6 aylar için de enflasyon artı yüzde 5’er refah payı talep ediyor.

/ ANKARA

01.06.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004