Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 31 Mayıs 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

İmam hatipliler de bu ülkenin öz evlâtları

Demokrat Parti Genel Başkanı Mehmet Ağar, TÜSİAD’da yaptığı konuşmada, “İmam Hatip mezunları da bu ülkenin öz evlâtlarıdır. Onları bir başka yere çekmek yanlıştır. Bu hükümet onlarla ilgili taahhütlerde bulundu, ama altında kaldı” dedi.

Önceki gün TÜSİAD’a konuk olan DP lideri Mehmet Ağar, TÜRKONFED Başkanı Celal Beybel’in “İmam hatip liselerinin meslek lisesi statüsünden çıkartılıp özel bir statüye alınması önerisine ve bu konudaki bu konudaki görüşlerinin ne olduğuna” dair sorusuna,TÜSİAD’ın beklediği cevabı vermedi.

Ağar, “İmam Hatip mezunları da bu ülkenin öz evlatlarıdır. Onları bir başka yere çekmek yanlıştır. Bu hükümet onlarla ilgili taahhtülerde bulundu ama altında kaldı. İmam hatipliler bu durumun farkındadır. Tabii ki Türkiye’nin en önemli meselisi eğitimdir. Robert’te okuyan da, imam hatipte okuyan da, endüstri meslek lisesinde okuyan da bizimdir” diye cevap verdi.

AB’DEN DÖNÜŞ OLMAZ

Mehmet Ağar, “AB, Türkiye’nin anasının ak sütü gibi hakkı olan bir süreçtir. Bu anlaşmalarla teminat altına alınmıştır. Geri dönüş söz konusu olamaz” dedi. DP lideri Ağar, AB tarafından Türkiye’nin her adayın tabii olduğu şartların dışına çıkarıldığını yanlışlığın buradan kaynaklandığını belirterek, “Türkiye, bir başka hükümetle bu konuda ciddi müzakereler yapacaktır. Türkiye, Türkiye gibi yönetildiği vakit bütün bu zorlukların üstesinden gelir. Gelişen süreçte, dünya konjonktürü, AB’nin Türkiye’ye olan ihtiyacını daha da fazla ortaya çıkaracaktır. Türkiye kendi hakkı olanı istemektedir. Kimseden bir lütuf filan beklememektedir. Bugün bir takım AB ülkelerinin iç politika hesaplarının önümüzdeki süreçte bir sağduyu çizgisi içinde yerli yerine oturacaktır. Türkiye hem kendi marjlarını muhafaza edecek, kendi duruşunu güçlendirerek, yürümeye devam edecektir” diye konuştu.

800 yıllık dostluk bir kenara itilmemeli

DP Genel Başkanı Mehmet Ağar, “Ermeni diasporasını düşmansız bırakmak bizim işimiz” dedi. Sabah’tan Muharrem Sarıkaya ve Uğur Becerikli’nin soruları cevaplandıran Ağar, soykırım iddiaları sebebiyle Türkiye’yi dış politikada zora sokan Ermenistan’la ilişkiler konusunda şunları söyledi: “900 yıllık ilişkinin son yüzyılında bazı acılar yaşanmışsa, 800 yüzyılı kimse bir kenara itmemeli ...”

DP lideri Mehmet Ağar, Türkiye’nin Avrupa Birliği sürecini sürdürürken, Ermenistan, İran, Irak, Suriye gibi ülkelerle de ilişkisinin sürmesini gerektiğini belirterek “Benelüks modeli” teklifini tekrarladı.

Ağar’ın “Benelüks modeli” ve Ermenistan’la diplomatik sahada yaşanan sıkıntıların giderilmesi konusundaki düşünceleri ise şöyle: “Türkiye’nin, Avrupa Birliği ilişkilerini muhafaza etmek kaydıyla, İran, Irak, Suriye, Gürcistan, Ermenistan, Azerbaycan’la ilişkileri olabilir, olmalıdır. Bu bölgede AB süreci, perspektifi içinde Benelüks modeli olur. AB ülkelerinin de zaten Kafkas ülkeleriyle ilişkileri var. Dolayısıyla Türkiye’nin bu ülkelerle kuracağı ilişki Avrupa Birliği tarafından da ılımlı karşılanacaktır. Ayrıca Türkiye’nin Ortadoğulu ve Müslüman ülke olma özelliği de vardır. Bunu unutmamak lazım. “

TÜRKİYE’YE KULAK VERMEK

ERMENİSTAN’IN ÇIKARINADIR

“Benelüks modeli önemli ölçüde Ermenistan ile meseleleri de çözer” diyen Ağar şu görüşleri dele getirdi:”Ermenistan’ın sürekli husumete dayalı ve netice alması mümkün olmayan bir tavırla yola devam etmesi mümkün değil. Diasporayı düşmansız bırakmak da Türkiye’nin işidir. Tüm bunlara rağmen Türkiye, düşmanlık besleyemeyen bir ülkedir. Ermenistan somut ve basiretli hesaplar yaptığı takdirde, diasporadan ziyade Türkiye’ye kulak vermesinin çıkarına olacağını anlayacaktır. Ermenistan hükümeti ve halkı bunu yapacaktır. Yanı başında, gelişmiş, siyasi ve ekonomik bir devlete farklı bir bakışı olamaz. Bunlara rağmen 100 bine yakın insan koşa koşa çalışmak için Türkiye’ye geliyor. Ermenistan ile 900 yıllık bir ilişkiniz olmuş. Bunun son yüzyılında bazı acılar yaşanmışsa, 800 yüzyılı kimse bir kenara itmemeli. Türkiye’ye husumetin değil, dostluğun yarar getireceğini görmelidir.”

Haber Merkezi / İSTANBUL

31.05.2007


 

Mutabakatla çözülecek

NTV’ye yaptığı açıklamada, başörtüsünü bir oy zemini değil, özgürlük meselesi olarak görmek gerektiğini ifade eden Başbakan Erdoğan, “Ben asla bir oy zemini olarak görmüyorum. Ben 3 Kasım seçimlerinde de açın bütün televizyonlardaki söyleşilerime bakın, ‘Böyle bir vaatle gelmiyorum’ dedim. Çünkü ‘toplumsal mutabakat, kurumsal mutabakat sağlandığında bu zaten çözülecektir’ hep bunu söyledim” diye konuştu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ‘’Başörtüsü bir oy zemini olmamalı, bir özgürlük meselesi olarak görmeli, ben asla bir oy zemini olarak görmüyorum, ben 3 Kasım seçimlerinde de açın bütün televizyonlardaki söyleşilerime bakın, böyle bir vaatle gelmiyorum dedim’’ dedi. NTV canlı yayınında soruları cevaplayan Erdoğan, ‘’Türban modernleşir mi modernleşmez mi? şeklinde bir tartışma var. Sizin bu konudaki görüşünüz nedir?’’ sorusuna şu karşılığı verdi:’’Doğrusu ben o şekilde bir ifadeyi zaten doğru bulmuyorum, bu işin aslı başörtüsüdür. Türban ifadesini yanlış buluyorum, bu işin aslı başörtüsüdür, ama olay, öyle bir noktaya getirildi ki türban ifadesiyle siyasallaştırıldı, işin aslı bu. Temelinde ne var? Temeli başörtüsü. Başörtüsü nereden geliyor? İnançtan geliyor, yani bu dinimizin bir gereği olduğu için, yani yapan bunu bundan dolayı yapıyor. Modernleşme olayı farklı bir olay, yani şimdi siz burada diyelim ki moda noktasında, kalkıp buna çeşitli şekiller getirebilirsiniz, bunu sıkma baş şeklinde yapanlar olmuş, bunların hepsi bu tür çizim çalışmaları neticesinde ortaya çıkmış, bunu kalkar boyunun altından bağlarsınız. Burada kimin estetik anlayışı neyse buna saygı duymak gerekir diye düşünüyorum.’’

Dünyanın değişik ülkelerinde yaşayan, Müslümanların veyahut da Avrupa’da yaşayan Müslümanların da başlarını farklı farklı örtüklerini ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:’’Nereden geliyor, diye baktığınız zaman kendi o inancının... Ölçü var, İslam burada ölçüyü koymuş, bu ölçüyü o değişik şekilde uygulamaya koyar. Bizim tek istediğimiz şey şudur; Bu ülkede başörtüsüne de başını örtmeyene de saygı duymaktır ve halkımızın da böyle bir sıkıntısı yok. Onlar zaten el ele, omuz omuza dolaşıyorlar. Yani din ve vicdan özgürlüğü diyorsak, bireysel tercihi burada başını örtmekten yana kullanıyorsa bizim bir hanım kardeşimiz, kızımız, ona biz saygı duymak durumundayız, ha bireysel tercihini başını örtmemekten yana kullanıyorsa ona da saygı duymaktan yanayız.’’

İkinci sandık Sezer’e bağlı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesine ilişkin Anayasa değişikliği konusunda ‘’Parlamento Perşembe gönderirse, gönderdikten sonra eğer Cumhurbaşkanımız hemen onaylarsa, ben inanıyorum ki Yüksek Seçim Kurulu ikinci sandığı milletin önüne getirir’’ dedi.

NTV’nin canlı yayınında soruları cevaplayan Erdoğan, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in, Cumhurbaşkanı’nı halkın seçmesi konusundaki Anayasal değişiklik konusunda 15 günlük inceleme hakkını kullandığının hatırlatılması üzerine, ‘’Cumhurbaşkanımız ilkinde 15 günlük süreyi kullandı, ama ikincide zaten her şey ortada, kullanmayabilir. Ama yetkisi var kullanabilir de’’ diye konuştu.

/ ANKARA

31.05.2007


 

Tuğcu emekliye ayrılıyor

Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu, 12 Haziranda yaş haddinden emekliye ayrılacak. Anayasa Mahkemesi’nin 46 yıllık tarihinde ilk kadın başkan olan Tuğcu, bu görevi 25 Temmuz 2005 tarihinden beri sürdürüyor.

Tuğcu’nun yaş haddinden emekliye ayrılmasının ardından belirlenecek bir günde Anayasa Mahkemesi Başkanlığı için seçim yapılacak. Anayasa Mahkemesi Başkanı, yüksek mahkemenin 11 asıl üyesi arasından seçiliyor. Başkan adaylığı için resmi başvuru yapılmıyor. Asıl üyelerden başkanlığı düşünenler, diğer üyelere şifahen adaylığını bildiriyor. Gizli oylamayla yapılan seçimde üye sayısının salt çoğunluğu olan 6 üyenin oyunu alan aday, Anayasa Mahkemesi Başkanı olarak seçilmiş oluyor. Anayasa Mahkemesi Başkanı 4 yıl için seçiliyor. Ancak, seçilen başkanlar, yaş haddi geldiğinde bu süreyi tamamlamadan emekliye ayrılıyor.

/ ANKARA

31.05.2007


 

Atabeyler için beraat talebi

Kamuoyunda ‘’Atabeyler Grubu’’ davası olarak bilinen davada Cumhuriyet Savcısı Salim Demirci, tüm sanıkların, üzerlerine atılı ‘’Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin görevlerini kısmen veya tamamen engellemeye kalkışmak amacıyla anlaşmak’’ suçundan delil yetersizliğinden beraatlerine karar verilmesini talep etti.

Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesindeki davanın bugünkü duruşmasında Cumhuriyet Savcısı Salim Demirci, esas hakkındaki mütalaasını açıkladı.

Savcı Demirci, sanıklar Yunis Akkaya, Murat Eren, Yasin Yaman, Yakup Yayla, Erkut Taş, Suat Kıy, İsmail Binici, Mehmet Karatepe, Cemal Hasan Özdeş ve Mustafa Raşit Çavdar’ın, üzerlerine atılı ‘’Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin görevlerini kısmen veya tamamen engellemeye kalkışmak amacıyla anlaşmak’’ suçundan delil yetersizliğinden beraatlerine karar verilmesini istedi. Sanıklar, Murat Eren, Yunis Akkaya, Erkut Taş ve Yasin Yaman’ın, ‘’patlayıcı madde bulundurmak’’ suçlarından cezalandırılması talep edilen mütaalada, Yunis Akkaya ve Erkut Taş’ın ayrıca ‘’ruhsatsız tabanca bulundurmak ve satmak’’ suçlarından da cezalandırılması istendi.

/ ANKARA

31.05.2007


 

Genel Merkez'e DP tabelası asıldı

Olağanüstü büyük kongre kararıyla Demokrat Parti adını alan DYP’nin Balgat’taki genel merkezinin tabelası da Demokrat Parti (DP) olarak değiştirildi.

DYP’nin geçen Pazar günü gerçekleştirdiği tüzük kongresiyle isim ve amblemini değiştirerek DP adını almasıyla birlikte, bu değişikliğe yönelik çalışmalar da sürüyor. Partinin web adresi ‘’www.dp.org.tr’’ olarak yeniden düzenlenirken, genel merkezin ana girişinde ve iki yanında bulunan ‘’DYP Genel Merkezi’’ yazılı tabelalar, önceki gün akşam geç saatlerde ‘’Demokrat Parti Genel Merkezi’’ olarak değiştirildi. Dış yüzeyi camdan olan genel merkez binasındaki ‘’DYP’’ ve ‘’Kır At’’ giydirmelerinin de en kısa zamanda yenileneceği bildirildi. Ayrıca partinin amblem ve işaretini taşıyan ilgili tüm malzemeler de yeni isim ve ambleme göre yeniden düzenleniyor.

Öte yandan DYP, yapılan tüzük kongresiyle isminin DP olarak değiştiğini YSK’ya bildirdi.

/ ANKARA

31.05.2007


 

Akman, yeniden RTÜK üyesi seçildi

TBMM Genel Kurulunda, 14 Temmuzda boşalacak 3 RTÜK üyeliğine Zahit Akman, İlhan Yerlikaya ve Hülya Alp seçildi

Genel Kuruldaki gizli oylamaya 298 üye katıldı. Oylama sonucunda, RTÜK üyeliği için AKP grubunca aday gösterilen Zahit Akman’a 274, İlhan Yerlikaya’ya 270, Sami Şener’e 29, Mahmut Beşirli’ye 10; CHP grubunca aday gösterilen Hülya Alp’e 267, Özcan Karakuş Erdoğan’a ise 16 oy çıktı. 3 boş, 2 geçersiz oy kullanıldı. Buna göre, RTÜK üyeliklerine, en fazla oyu alan AKP grubunun adayı Zahit Akman ve İlhan Yerlikaya ile CHP grubunun adayı Hülya Al seçildi.

/ ANKARA

31.05.2007


 

Seçmen ekonomide bir yıl öncesine bakıyor

ABD’nin Illinois Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Akarca, seçmenin, hükümetin ekonomik performansını değerlendirirken, seçimden önceki bir yılı dikkate aldığını söyledi.

Akarca, Ekonomik Araştırmalar Derneği (EAD) ile Siyaset Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfınca (SETA), SETA Genel Merkezinde düzenlenen konferansta, ‘’Ekonomik performans ve siyasi sonuçları: Türkiye’de 1950 ile 2004 yılları arasında yapılan genel ve yerel seçimlerin bir analizi’’ konulu araştırmasını anlattı.

Araştırmada, Türk seçmeninin davranışını öğrenmeyi amaçladığını belirten Akarca, çalışması boyunca ‘’Türk seçmeninin oy verirken hükümetin ekonomik başarısını dikkate alıp almadığı’’, ‘’ekonomik büyüme kadar enflasyonu da göz önüne alıp almadığı’’, ‘’yakın ve uzak geçmişe aynı derecede önem verip vermediği’’ ve ‘’bir önceki seçimlerde oy verdiği partiye aynı eğilimi gösterip göstermediği’’ sorularına cevap aradığını söyledi. Akarca, seçmenin, hükümetin ekonomik performansını değerlendirirken, seçimden önceki bir yılı, bu kapsamda ekonomik büyüme ve enflasyonu dikkate aldığını kaydetti.

‘’Seçmenlerin, değerlendirme yaparken, bir yıldan daha geriye gitmediklerini’’ söyleyen Akarca, seçmenlerin, önceki seçimlerde oy verdikleri partiye oy verme eğilimi gösterdiklerini, ancak oy verdikleri partiye verdikleri desteği, zaman içinde de geri çektiklerini ifade etti.

/ ANKARA

31.05.2007


 

Hakimler kararlarıyla konuşur

Yargıtay Başkanı Osman Arslan, yargı olarak işlevlerinin farklı olduğunu ve yargı mensuplarının hangi konuda konuşacaklarını iyi bildiklerini ifade ederek, ‘’Yargıdan politik konuşmalar beklemeyin. Biz politik konuşmalar yapmayız, Biz politikanın dışındayız’’ şeklinde konuştu.

Sayıştay’ın 145. Kuruluş Yıl Dönümü nedeniyle Devlet Konukevi’nde bir kokteyl verildi. Sayıştay Başkanı Mehmet Damar ve eşinin ev sahipliğindeki kokteyle, TBMM Başkanı Bülent Arınç, Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu, Yargıtay Başkanı Osman Arslan, Adalet Bakanı Fahri Kasırga, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, yabancı misyon temsilcileri ile askeri ve yüksek yargı mensupları katıldı.

Kokteylde basın mensuplarıyla bir süre sohbet eden Yargıtay Başkanı Arslan, medyanın olumsuz haberlere daha fazla yer vermesinden yakındı. Arslan, ‘’Artık ben de haberciliği öğrendim. Ne diyorsunuz ‘Bir köpek insanı ısırırsa değil, bir insan köpeği ısırırsa haberdir’’ dedi.

Arslan, basın mensuplarının ‘’Ama siz de sorularımıza cevap vermiyorsunuz’’ şeklindeki sözlerini, ‘’Daha önce anlattıklarımı temcit pilavı gibi yeniden soruyorsunuz, ayrıca hakimler kararlarıyla konuşur’’ diye cevapladı.

Yargı olarak işlevlerinin farklı olduğunu ve yargı mensuplarının hangi konuda konuşacaklarını iyi bildiklerini ifade eden Arslan, ‘’Yargıdan politik konuşmalar beklemeyin. Biz politik konuşmalar yapmayız, Biz politikanın dışındayız’’ şeklinde konuştu.

/ ANKARA

31.05.2007


 

Terör tazminatı ödemeye uzatma

5663 sayılı ‘’Kültür ve Tabiat Varlıklarını Korumu Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’’ ve 5666 sayılı ‘’Terör ve Terörle Mücadeleden doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun’’, Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlanarak, yürürlüğe girdi.

5666 sayılı ‘’Terör ve Terörle Mücadeleden doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun’’a göre ise 19 Temmuz 1987 ile 30 Kasım 2002 tarihleri arasında OHAL ilan edilen illerde terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddi zarara uğrayan kişilerin uğradıkları zararın tazmini için başvuru süresi 1 yıl uzatıldı. Yapılacak başvurular, başvuru tarihinden itibaren 2 yıl içinde sonuçlandırılacak. Bu sürenin de bitmesi ve başvuruların sonuçlandırılmamış olması halinde, Bakanlar Kurulu bu süreyi her defasında bir yılı aşmamak üzere uzatabilecek.

/ ANKARA

31.05.2007


 

Güneş: Seçimler huzur içinde geçecek

İçişleri Bakanı Osman Güneş, “Devletimiz tüm kurumları, güvenlik güçlerimiz tüm imkanlarıyla ayaktadır” diye konuştu.

İçişleri Bakanı Osman Güneş, 8 ilde yapılmasına karar verilen, ilki Diyarbakır’da gerçekleştirilen “23. Dönem Milletvekili Genel Seçimi Bölge Güvenlik Toplantısı”nın ikincisinin yapıldığı Samsun’da, PKK’nın bombaladığı trenden çıkan roketatarlarla ilgili adli mercilerin araştırmasının sürdürdüğünü söyledi.

İçişleri Bakanı Güneş, Valilik makamında şeref defterini imzaladı. Gazetecilerin, “Miting meydanlarında canlı bomba eylemleri ihtimali”ni hatırlatması üzerine, “Böyle bir şeye pabuç bırakmayız. Biz huzur ve güven ortamını sağlamak için her türlü tedbiri jandarma, polis ve sahil güvenliğimizle alıyoruz. Devletin konuyla ilgili kurumlarıyla dimdik ayaktayız. Her türlü tedbiri alıyor, istihbari bilgiyi değerlendiriyoruz. Bu konudaki bütün ihbarların peşine düşüyoruz” dedi. Vatandaşların terör eylemleriyle ilgili varsayımlarla herhangi bir tedirgin davranışa girmesine gerek olmadığını, yanlış anlaşılmalara meydan verilmemesi gerektiğini vurgulayan Güneş, başka yönlere çekilmeye müsait davranışlarda da bulunulmaması gerektiğini kaydetti. Güneş, “Devletimiz tüm kurumları, güvenlik güçlerimiz tüm imkanlarıyla ayaktadır” diye konuştu.

YSK: 42.5 MİLYON SEÇMEN VAR

Yüksek Seçim Kurulu (YSK), seçmen sayısı tespit çalışmalarını tamamladı. Son verilere göre 22 Temmuz’da yapılacak genel seçimlerde 42 milyon 533 bin 41 seçmen oy kullanacak. Alınan bilgiye göre, sandık seçmen listelerinin askıdan indirilmesinin ardından 22 Temmuz’da oy kullanacak seçmen sayısı belirlendi. Buna göre, 22 Temmuz seçimlerinde 42 milyon 533 bin 41 kişi sandık başına gidecek. Bu sayının içinde TC kimlik numarası tespit edilemeyen yaklaşık 1.5 milyon kişinin de bulunduğu öğrenildi. Bu seçmenler de seçimlerde oy kullanabilecekler.

/ SAMSUN

31.05.2007


 

Anayasa paketinde ikinci oylama

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in veto ettiği, Cumhurbaşkanını halkın seçmesini de içeren Anayasa değişikliği paketinin ikinci oylaması bugün yapılacak.

Paket 367 ve üstü oyla kabul edilirse doğrudan yürürlüğe girebileceği gibi, Sezer’in referanduma götürme yetkisi de bulunuyor. Oylama sonucunda 330 ile 367 evet oyu kullanılırsa, paket halk oylamasına gidecek.

/ ANKARA

31.05.2007


 

Telekom, ilçelere internet evi kuracak

Tük Telekom, 850 ilçeye internet evi kuracak. Alınan bilgiye göre, söz konusu internet evlerinde 18 ya da 20 bilgisayar, modem, bilgisayar masaları, oturma grupları ve bir çalışma dolabı bulunacak.

Gençlerin eğitimine katkı amacıyla kurulacak internet evlerinin işletilmesi ve sorumluluğu kaymakamlarda olacak. İnternet evlerinin kurulum sonrası giderleri de yine kaymakamlıklarca karşılanacak. Türk Telekom internet evleri için 850 ilçeye toplam 15 bin 600 bilgisayar gönderecek. Bilgisayarların internet çıkışları, belirli merkezlerde filtre edilerek, zararlı ve sakıncalı bilgi akışı engellenecek.

/ KAYSERİ

31.05.2007


 

Hac kuraları çekildi

2007 yılı hac organizasyonu kapsamında hacca gideceklerin belirlenmesi için Diyanet İşleri Başkanlığında 623 bin hac başvurusu için kur’a çekimi düzenlendi.

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, hacca gideceklerin kura ile belirlenmesi öncesinde yaptığı konuşmada hacı adaylarının müsterih olmalarını, herhangi bir hak ihlalinin yaşanmasının söz konusu olmadığını söyledi.

2007 yılı hac organizasyonu kapsamında hacca gideceklerin belirlenmesi için Diyanet İşleri Başkanlığı’nda 623 bin hac başvurusu için kura çekimi düzenlendi. Kur’a öncesinde konuşan Diyanet İşleri Başkanı Bardakoğlu, 348 bini kadın 623 bin başvurunun bulunduğunu söyleyerek bunlardan 100 bini aşkın kişinin hac adayı olarak kura ile belirleneceğini kaydetti.

Ek kontenjan almalarıyla birlikte hac kontenjanında artış olacağını söyleyen Bardakoğlu, ‘’Türkiye’nin hac organizasyonu herkesin taktirini kazandığı için bize ek kontenjan verildi. Yani hacca ev sahipliği yapan ülkeden hatırı sayılır bir kontenjan aldık. Bu bizim hacılarımızın düzenli bir şekilde hiçbir taşkınlığa ve kargaşaya yol açmadan hac vazifelerini eksiksiz yapmalarından kaynaklanıyor’’ dedi.

Hac organizasyonunda hedeflerini sıralayan Bardakoğlu, ‘’Bu yıl da haccı geçen yıl olduğu gibi yemekli yapacağız. Ayrıca hacılarımızın müstakil olarak kalacakları yerlerde yani eşleriyle birlikte hac yapmalarını arzu ediyoruz. Müstakil hac bu yıl olmasa da önümüzdeki yıllarda olacak inşaallah’’ şeklinde konuştu.

/ ANKARA

31.05.2007


 

“Seyyar mescid”e soruşturma

Bolu’da bir belediye otobüsünün semt pazarı esnafı için mescit haline dönüştürüldüğü iddialarıyla ilgili olarak Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz, ‘’Tuvalete ses çıkartmayıp, mescide karşı hareket içerisinde olan insanları, Bolu ve Türkiye Cumhuriyeti’ndeki insanların vicdanlarına bırakıyorum ‘’ dedi.

Yılmaz, Danıştay 1. Dairesinin, bir belediye otobüsünün semt pazarı esnafı için mescit haline dönüştürüldüğü iddialarıyla ilgili eski İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu’nun, kendisi hakkında ‘’soruşturma izni vermeme’’ kararını kaldırmasıyla ilgili yaptığı açıklamada, İçişleri Bakanlığının konuyla ilgili soruşturma açtığını ve mülkiye müfettişinin sorularını cevapladığını söyledi.

Konuyla ilgili İçişleri Bakanlığının müfettiş tayin ettiğini belirten Yılmaz, şöyle dedi: ‘’Müfettişe verdiğimiz cevap metni buradadır. Türkiye Cumhuriyeti devletinin böyle basit şeylerle uğraşmasını pek istemiyoruz. Bu konuda biz vatandaşların isteği üzerine hareket ederiz. Şu anda böyle bir çalışma yok. Netice itibarıyla bizim elimizde bu araçlar da yok.’’

Söz konusu araçlardan birinin tuvalet, diğerinin mescit olarak tahsis edildiğini bildiren Yılmaz, ‘’Tuvalete ses çıkartmayıp mescide karşı hareket içerisinde olan insanları da Bolu ve Türkiye Cumhuriyeti’ndeki insanların vicdanlarına bırakıyorum’’ diye konuştu.

MÜLKİYE MÜFETTİŞİNİN

SORUŞTURMASI

Bolu Belediye Başkanı Yılmaz, 22 Kasım 2006 tarihinde İçişleri Bakanlığının başlattığı soruşturma kapsamında Mülkiye Müfettişi Turan Ergün’e verdiği cevapta, ‘’söz konusu uygulamanın 2004 yılının sonlarına doğru yaklaşık bir iki ay süreyle yapıldığını, amacına ulaşmaması sebebiyle uygulamadan vazgeçtiklerini’’ belirtti.

Yılmaz, müfettişe verdiği cevabında, ‘’Semt pazarlarındaki esnaf ve mahalle muhtarlarının ısrarlı talepleri üzerine, halk otobüslerinin özelleştirilmesinden sonra atıl kalan ve belediye garajlarında işlevsiz olarak bekletilen 10 civarındaki otobüsten 14 DP 464 plakalı otobüsün özellikleri bozulmadan, koltuklarını sökmek ve camlarına perde takmak suretiyle mescit olarak kullanılmak ve seyyar esnafın iş bitiminde üzerlerini değiştirebilmelerini sağlamak amacıyla halkın kullanımına sunduklarını’’ dediğini belirtti.

Yılmaz, şunları kaydetti: ‘’Uygulama, belde halkının talepleri üzerine başlatılmış ve bu iş için kullanılmayan atıl durumdaki bir araç tercih edilmiştir. Uygulamaya tahsis edilen ve ihtiyaç fazlası olan otobüs, 2005 yılı içinde ücreti mukabilinde, ilimizin bir ilçesi olan Gerede Belediyesine satılmıştır.’’

/ BOLU

31.05.2007


 

‘İncirlik daha ne kadar?’

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu, savaş karşıtı çalışmalarına “İncirlik Üssü Kapatılsın” kampanyasıyla devam ediyor. Haziran 2003’te imzalanan gizli bir kararnameyle Amerikan ordusunun Irak’taki her türlü nakliyesinin İncirlik’ten yapabilir hale geldiğini hatırlatan Küresel BAK mensupları, “Bu kararname yıllık olduğu için her sene uzatılıyor. Biz bu kararnamenin bu yıl yenilenmemesi için bir kampanya yürütüyoruz. İncirlik Üssü’nden kalkan uçaklar Irak’ı vuruyor. İncirlik Üssü Irak işgaline ev sahipliği yapıyor” dedi.

İncirlik Üssü’nde 90 tane nükleer bomba olduğuna da dikkat çeken Küresel BAK yönetim kurulu üyeleri, İncirlik Üssü’nün, ABD’nin İsrail’le birlikte tüm Ortadoğu’yu nükleer bombayla tehdit etmesine ev sahipliği yaptığını söyledi.

Irak halkına en büyük desteğin, Türkiye’yi ABD’nin savaş koalisyonunun bir parçası olmaktan çıkartmakta yattığını vurgulayan Küresel BAK üyeleri, İncirlik Üssü’ne karşı yürütülen kampanyanın bu sebeple çok önemli olduğunu dile getirdi.

Anayasanın 92. maddesinde, “yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunmasına izin verme yetkisi TBMM’nindir” ifadesinin geçtiğini de hatırlatan grup üyeleri, “İncirlik, Ortadoğu halkları ve bizim için tehdit olmaktan çıkartılmalı, üs hemen kapatılmalıdır” dedi.

Çeşitli kesimlerden gazeteci, avukat, barış aktivisti ve strateji uzmanları da İncirlik Üssü’nün Amerika’ya kullandırılmaya devam etmesinin yanlışlığını dile getirdi.

HAVA SAHASININ İHLÂLİ

TARTIŞMASI ANLAMSIZ

Hüsnü Mahli (Gazeteci-Yazar)

Amerikan uçaklarının geçtiğimiz günlerde hava sahasını ihlali konusunda nota verilmedi. Sadece Büyükelçilikten bir yetkiliye uyarı verildi. Diplomatik teamülde böyle bir uygulamayı ilk defa görüyorum. Amerikan uçaklarının hava sahasını ihlaline gerek yok. Zaten 1991’den bu yana on iki yıldır Türkiye’de kalan Çekiç Güç’ün her tarafa gidip geldiği biliniyor. 2003’ten sonra da ikinci tezkere dolayısıyla gidip geliyor. Üç dakika, beş dakika ihlal etmesinin anlamı yok. Amerikan uçaklarının zaten Türkiye’nin her tarafını arıyor, görüntülüyorken bu yapılan anlamsız bir tartışma. Unutulmaması gerekir ki hava sahasını ihlal ettiği söylenen uçakların benzinleri Türkiye’den sağlanıyor. Amerikan ordusunun Irak’ta kullandığı araçların yakıtları da Türkiye’den gidiyor.

İncirlik Üssü’nün Amerika tarafından kullanılmasına devamıyla ilgili kararın Meclis tarafından değil de Bakanlar Kurulu tarafından alınıyor oluşunu da Büyük Millet Meclisi değerlendirmeli. Genelkurmay, muhalefet oturup değerlendirmeli. Bu konu da sağlıklı bir şekilde tartışılmıyor.

ABD askerlerinin burada ne işi var? Geçmişte Sovyet tehdidi var dediler. Sovyetler geldi mi? ABD politikalarını zorla benimsetmek için bahane buluyorlar. Çekiç Güç üç aylığına geldi, on iki yıl kaldı.

YOLU ANAYASA MAHKEMESİ AÇTI

Av. Kamil Uğur Yaralı

(Hukukçular Derneği Başkan Yardımcısı)

Anayasanın 92. maddesine göre, yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunmasına izin verme yetkisi TBMM’nindir. Bu hüküm doğrultusunda geçtiğimiz yıllarda TBMM’den hükümetlerin talebiyle izin kararları çıkmıştır. Millet meclisinden bu izin kararını çıkartmada zorlanan hükümetler meclisten izin kararnamesi çıkarmak üzere karar aldırmak yoluna girmişlerdir. 1990 yılında (1. Körfez Savaşı dönemi) bu şekilde alınan 107 ve 108 nolu kararların TBMM’nin anayasal yetkisinin devri mânâsına geldiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvuru, Anayasa Mahkemesi’nin incelemekle görevli olduğu meclis kararları kapsamında olmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin bu kararıyla Bakanlar Kuruluna kararnamelerle yabancı kuvvetlerin Türkiye’de bulunmasına izin verme yolu açılmıştır.

Lojistik ve yardım amaçlı kullanılmasıyla sınırlı olarak kullanılmasına izin verilen İncirlik Üssü’nün Irak’ın işgalinde faal olarak kullanıldığı iddiaları kuvvetli bilgilere dayanılarak sıkça dile getirilmektedir. Bu durum Anayasanın 92. maddesinin ihlalidir. Meclisin yetkisinde olan bir hususun milletin gözünden kaçırılarak gizli kararnamelerle yapılmaya kalkılması doğru değildir. Ancak Türk Amerikan ilişkileriyle alakalı olan bu mesele, sadece mevcut hükümet dönemiyle ilgili olmadığı gibi hukuki olmaktan çok uluslar arası siyasetin güç dengelerinin Türkiye’ye bir dayatmasıdır. Şimdiye kadar hiçbir hükümet Amerikan taleplerine hayır diyememiştir.

İNCİRLİK’İN BİR YIL DAHA İŞGALİNE

TAHAMMÜLÜMÜZ YOK!

Mustafa Arısüt

(MAZLUMDER Şanlıurfa Şubesi Başkanı)

Irak işgalinin başladığı 2003 yılından bu yana, her yıl bir yıllığına uzatılan ve süresi dolmak üzere olan “İncirlik Kararnamesi” tekrar TBMM gündemindedir. İncirlik Üssü’nün NATO tarafından kullanılmaya başlamasından bu yana sorduğumuz;

• “İncirlik Kararnamesi” kamuoyuna neden açıklanmıyor?

• Sadece Irak ve Afganistan’a lojistik destek taşınmak amacıyla yapıldığı iddia edilen anlaşmanın dışına çıkılıyor mu?

• Üssü T.C.’nin müttefiki olduğu başka hangi ülkeler kullanmaktadır?

• İncirlik Üssü’nde ne kadar silah bulunmaktadır ve hangi silahlar çeşitleri bulunmaktadır?

• İncirlik Üssü lojistik amaçla mı, yoksa operasyonel amaçla mı kullanılmaktadır?

• Hemen hemen her gece Urfa semalarında uçan savaş uçakları İncirlik’ten mi havalanmaktadır?

• İncirlik Üssü’nde bulunan yetkililer; uçuş planları, taşınan malzemelerin türü, komuta-kontrol ve haberleşme, personel bildirimi gibi konularda Türkiye yetkililerine bilgi vermekte midir?

• Üssün kullanımı hükümetler tarafından 2003 yılından beri bir yıllığına uzatmalar sürdürülüyor daha ne kadar bu uzatmalar sürecek?

İşte tüm bu sorular hala cevapsız beklerken, üstelik de -ABD İncirlik üssünden Irak’a askeri malzeme taşıyor- diye ciddi iddialar ortada dururken; Hükümetin “İncirlik Kararnamesi”ni uzatmak istemesine sessiz kalmamız mümkün değildir.

ÜSLERİN GEREKLİLİĞİ TARTIŞILSIN

Sinan Oğan

(TÜRKSAM Uluslararası İlişkiler ve Stratejik

Analizler Merkezi Başkanı)

Her şeyden önce Türkiye’de hangi ülkenin olursa olsun askeri üs bulundurmasını doğru bulmadığımı ifade etmek isterim. Türkiye’deki Amerikan üssü soğuk savaş yılları şartları içerisinde düşünülmüş ve kurulmuştur. O dönem Türkiye için ciddi bir Sovyet tehdidi vardı. Ancak bugün için böyle bir tehdit ortadan kalkmıştır. Bu sebeple bu üslerin gerekliliği fikrinin de tartışılması gereği kanaatindeyim. Üssün ABD için kullanılmasının “gizli kararnamelerle” yürütülmesi elbette kabul edilemez. Bu tür yetki ancak ve ancak millette ve onu temsilen mecliste olabilir.

ABD F16 savaş uçaklarıyla ilgili tartışmalar da bu uçakların Türk hava sahasını 4 dakika süreyle ihlal etmesinin Genelkurmay Başkanlığı sitesinde yer almasından sonra başlamıştır. Bu konuda sınır ötesi operasyon konusunda olduğu gibi hükümet ile Genelkurmay Başkanlığı arasında bir koordinasyonsuzluk olduğu gözlenmektedir.

Bu sınır ihlalinin de yanlışlıkla yapıldığı konusu pek inandırıcı gelmemektedir. Konuyla ilgili iki ihtimalden birisi, Türkiye’nin Irak’a girmesini engellemek için bir göz korkutma ve bölgedeki stratejik müttefikleri olan ve bu hafta itbariyle Irak’ın kuzeyinin güvenliğini tamamıyla devralan peşmergelere sizinleyiz mesajıdır. Diğer bir ihtimal ise Türkiye’de seçim önce tansiyonu yükselterek iktidara puan kazandırmak ve onun da ötesinde Türkiye’nin, ABD’nin zor günler yaşadığı Irak’a girişine zemin oluşturmaktır.

İNCİRLİK’İN VARLIĞI YARDIM

VE YATAKLIĞIN KANITIDIR

Nesip Yıldırım

(MAZLUMDER Diyarbakır Şube Başkanı)

Adana’nın İncirlik kasabasında bulunan ABD’li askerlerin kaldığı askeri üssün varlığı kabul edilemez. Yabancı askerlerin Türkiye toprakları içerisinde konuşlandırılması, Ortadoğu’da ABD öncülüğünde yapılan savaşlar ve bölgedeki hak ihlallerine kaynaklık eden konumu, ülkenin egemenlik hakkına bir müdahaledir.

TBMM’nin verdiği bir yetkiye dayanmadan, sadece Bakanlar Kurulu’nun uzattığı sürelerle İncirlik’te kalan yabancı askerler, hukuk dışı bir konumda var olmaktadır. Doksan civarında nükleer bombanın varolduğu söylenen İncirlik, Irak savaşı başta olmak üzere, ABD’nin Ortadoğu’da yaptığı hak ihlallerine, silah ve lojistik desteğin sürdürülmesi, işgalcilerin Ortadoğu’da kalmasına yardım suçunu oluşturmaktadır. ABD’nin bölgede işlediği savaş suçlarına ortak olmamak için İncirlik Üssü kapatılmalıdır.

İNCİRLİK ÜSSÜ NEYE YARIYOR?

Nilüfer Uğur Dalay

Savaş Karşıtı Aktivist

Türkiye’nin en eski üssü olarak İncirlik 1954 yılında “Türkiye’de bulunan Amerikan askeri yardım kurulu personeline NATO kuvvetler statüsü antlaşmasının tatbik edileceğine dair anlaşma” adı altında, askeri tesisler kapsamında kurulmuştur. Pentagon kaynaklarında, 39. Kanat olarak adlandırılan üssün kuruluş amacı “Güney bölgesinde Amerikan ve NATO çıkarlarını korumak” olarak belirtilmektedir.

Türkiye’deki tüm üsler gibi NATO kapsamında kuzeyi, Sovyetler Birliği’ni izlemek amacıyla kurulan İncirlik, Varşova Paktı’nın dağılmasından sonra Orta Doğu’yu kuzeyden izleyen üs niteliğine bürünmüştür. İncirlik NATO amaçlarının dışında, Orta Doğu’ya ve Orta Doğu’da yaşanan olaylara müdahale etmek amacıyla kullanılmıştır ve kullanılmaktadır.

İncirlik Üssü ilk kez 1958 yılında alan dışı olarak Lübnan müdahalesinde kullanılmıştır. 1960 yılında, Sovyetleri izlemek amacıyla U2 uçaklarının havalanma noktası olmuştur. 1991 Yılında, Irak’ın Kuveyt’i işgali sırasında Çöl Fırtınası ve Çöl Kalkanı operasyonlarında etkin olarak kullanılmıştır. Pentagon kaynaklarına göre bu operasyonlarda üsten kalkan uçaklar Irak hedeflerine 3.000 ton bomba atmışlardır.

2004 Yılından itibaren üs Amerikan askerlerine terminal görevi yapmaktadır. Yüzlerce Amerikan askeri, Irak’ı Özgürleştirme Operasyonu boyunca, ülkelerine gitmeden önce ya da geçici sürelerde üste konaklamaktadırlar. Kargo uçakları ile Güney Caraolina’daki Charleston Hava Üssü’nden gelen lojistik malzeme de İncirlik Üssü’nden Irak’taki Amerikan üslerine dağıtılmaktadır.

İNCİRLİK DÂVÂ SÜRECİ

İncirlik Üssü’nün kapatılması için 17 Temmuz 2003 tarihinde İzmir Barosu’ndan bir grup avukat ve Küresel BAK mensubu tarafından dava açıldı. 11 Ağustos 2003 tarihinde Danıştay 10. Dairesi davalı idareden dava konusu kararnamenin mahkemeye göndermesini istedi. Kararnamenin Mahkemeye gönderilmesi üzerine, Kararnameye ilişkin gizlilik kararı ortadan kalktı.

Davalı idare 2 Ekim 2003 tarihinde davaya cevap verdi. Sözkonusu cevapta, “Davacı yurttaşların dava açma ehliyeti olmadığı ve menfaatlerinin bulunmadığı, dava konusu Bakanlar Kurulu Kararı’nın Anayasa 92. maddeye uygun olduğu ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 1483 (2003) no lu kararına uygun olduğu, Bakanlar Kurulu Kararının, Anayasa 92. maddesinde belirtilen ‘Türkiye’nin taraf olduğu milletlerarası anlaşmalar’ ile ‘milletlerarası nezaket kurallarının gerektirdiği durumlar’ istisnası çerçevesinde Birleşmiş Milletler’in 1483(2003) sayılı kararına uygun” savunması yapıldı.

Davacılar 2 Ocak 2004 tarihinde yürütmenin durdurulması talebinin reddine dair Danıştay Dava Daireleri Genel Kurulu’na itirazda bulundu. 12 Şubat 2004 tarihinde Danıştay Dava Daireleri Genel Kurulu yürütmeyi durdurmaya itiraz talebini reddetti. Ancak kararda 21 üyenin 8’i karara muhalif kaldı. 25 Nisan 2006’da davanın reddine karar verildi. Bu karar da 16 Ağustos 2006 tarihinde temyiz edildi. Dosya şu anda Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nda.

Naciye KAYNAK / İSTANBUL

31.05.2007


 

Diyarbakır Yeni Asya okuyucuları piknikte buluştu

Diyarbakır Yeni Asya okuyucuları geçtiğimiz Pazar günü piknikte buluştu. Diyarbakır Sosyal-Eğitim Grupları tarafından organize edilen geleneksel Diyarbakır Yeni Asya okuyucuları pikniği, Deve Geçidi Barajı piknik alanında düzenlendi.

Özellikle üniversiteli ve liseli öğrencilerin ilgi gösterdiği programa katılım çok yoğun oldu. Sabahın erken saatlerinde Diyarbakır’dan hareket eden grup, bu sene farklı bir mekân olarak seçilen Diyarbakır’ın güzide Deve Geçidi Barajı Piknik alanına ulaştılar.

Piknik programı geleneksel hale gelen “Sabah Şekerleri” ile başladı. İçerisine gizli ödüllerin konduğu şekerler katılanlara dağıtıldı. Keyifli anların yaşandığı bu bölümde fotoğraflar çekildi ve hediyeli şekerleri alanlar büyük sevinç yaşadı.

Sıradan gezileri tefekküre, coşkuya, müsabakaya, dostluğa ve kardeşliğe dönüştüren bir birikime sahip olan organizasyon ekibinin hazırlamış olduğu program oldukça renkliydi. Sabah şekerlerinin ardından gruptakiler “Moral Saati”nde buluşmak üzere serbest gezi ve sportif faaliyetlere katıldılar.

Serbest saatlerden sonra tekrar bir araya gelen okuyucular, yemekler hazırlanıncaya kadar, Diyarbakır’ın emektar abisi Askeri Yıldız’ın kendi ağzından Nur hizmetindeki hatıralarını dinlediler.

Yemekler yendikten sonra programın büyük bir heyecanla beklenen yarışmalar bölümüne geçildi. Gençlerin ve ağabeylerinin gruplar oluşturarak yarıştığı bölümde, bilgi yarışması ile sportif yarışmalar yapıldı. Büyük mücadelelere sahne olan yarışmalar, katılımcıların eğlenceli saatler geçirmesini sağladı. Programdan sonra yarışmalarda dere-ceye girenlere ödülleri verilirken, Askeri Ağabey’in kapanış konuşması olarak Risale-i Nurdan ezbere okuduğu pasaj ile program son buldu.

Gün boyu kapalı olan havanın ara sıra çiselemesine rağmen piknik boyunca yağışın olmaması, araçlara binilip Diyarbakır’a dönülürken ise sağanak yağışın başlaması, “Yağmur, yağmak için bizim gitmemizi bekliyordu” yorumlarına sebep oldu.

Said M. Kızmaz / Osman Solmaz

/ DİYARBAKIR

31.05.2007


 

Muğla'da teknoloji şenliği

Muğla’da ilköğretim okulları öğrencileri tarafından düzenlenen ‘’teknoloji ve tasarım’’ şenliği başladı. Sınırsızlık Meydanı’nda başlayan şenliğe katılan ilköğretim okulu öğrencileri, kendi tasarladıkları projeleri beğeniye sundu.

Öğrencilerin bir bölümü hazırladıkları projelerin patentlerini aldıklarını da açıkladı.

Atatürk İlköğretim okulu öğrencisi Ebru Sultandur, arkadaşlarıyla hazırladığı ‘’pusulalı ayakkabı’’ projesi sayesinde insanların kolaylıkla yönlerini bulabileceklerini söyledi. Aynı okuldan Seher Nursöyler de ‘’ödüllü tabak’’ tasarımı sayesinde yemek yemekte nazlanan çocukların, yemeklerini yediklerinde, tabağın belli bir bölümünde ortaya çıkan ‘’şeker ve çikolata’’ sayesinde yemeklerini yiyeceklerini söyledi. Tasarladığı ‘’çevre dostu kay-kay’’ı tanıtan ilköğretim okulu öğrencisi Sinan Günaydın, ‘’kay-kayımın altına yerleştirdiğim fırça, kaydığım yerleri temizliyor. Su deposu ise temizlik esnasında su akıtarak, tozun ortaya çıkmasını önlüyor’’ dedi.

/ MUĞLA

31.05.2007


 

Rumeli Hisarı'nda fetih kutlaması

Sarıyer Belediyesi’nin Rumelihisarı’nda düzenlediği “Fetih Gecesi ” hisarda toplanan binlerce İstanbullu tarafından coşkuyla kutlandı.

İstanbul’un fethinde önemli rol oynayan tarihi Rumelihisarı, Sarıyer Belediyesi’nin düzenlediği, fethin 554. yıldönümü kutlamalarına ev sahipliği yaptı. Şölene Sarıyer Belediye Başkanı Yusuf Tülün, İlçe Kaymakamı Mehmet Ersoy, İlçe Emniyet Müdürü Metin Aşık ve çok sayıda vatandaş katıldı. Mehteran Takımının İstiklal Marşını okumasıyla başlayan kutlamalar, izleyenleri büyüleyen muhteşem bir semazen gösterisiyle devam etti.

Şölende davetlilere seslenen Başkan Yusuf Tülün, fethin önemini belirterek “Bu gün bu mekân bu gece duygularımızı zirveye çıkartıyor. Çünkü bu güzel mekânda canlarını feda eden şehitlerimizin huzurundayız. Başta büyük Fatih Sultan Mehmet olmak üzere tüm şehitlerimize dualarımızı gönderiyor ve onlara şükranlarımızı sunuyoruz” şeklinde konuştu.

İbrahim Sadri -Uğur Işılak

Kutlama şöleninde bir şiir dinletisi yapan İbrahim Sadri insanları hüzünlendirirken, Uğur Işılak performansı ve birbirinden güzel türküleriyle ile vatandaşları coşturdu.

/ İSTANBUL

31.05.2007


 

10 ilde daha sayısal yayın başlıyor

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Üyesi Taha Yücel, sayısal karasal yayının 10 büyük ilde daha başlayacağını bildirdi.

Yücel, Emniyet Genel Müdürlüğü İzleme Birimlerine Yönelik Eğitim Semineri için geldiği İzmir’in Çeşme ilçesinde yaptığı açıklamada, RTÜK’ün bölge ve il temsilcilikleri bulunmadığı il ve ilçelerde, radyo ve televizyon yayınlarının güvenlik şubesi görevlilerince denetlendiğini, izlendiğini belirtti.

İstanbul, Ankara ve İzmir’de 2006 yılında sayısal karasal deneme yayınına geçildiğini, bu yıl 10 büyük ilde daha sayısal karasal deneme yayınına başlandığını belirten Yücel, izleyiciler daha net akışlı görüntü elde ederken, çatılardaki anten kirliliğinin de ortadan kalkacağını söyledi.

/ İZMİR

31.05.2007


 

Sigarasız bir gün

Sigara salgınıyla oluşan önlenebilir hastalık ve ölümlere dikkatin çekildiği “Dünya Sigarasız Günü’’nün bu yılki teması, “Tamamen sigarasız ve dumansız ortamlar’’ olarak belirlendi.

Başta sağlık kurumları, okullar ve spor tesisleri olmak üzere tüm iş yerleri ve halka açık alanların ‘’yüzde 100 dumansızlaştırılması’’ gereğinin vurgulanacağı bugün bazı faaliyetlerin düzenleneceği ‘’Dünya Sigarasız Günü’’nde, ülkenin her köşesinde ‘’yüzde yüz dumansız hava soluma hakkına sahip çıkılması’’ çağrıları yapılacak. Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu Başkanı Prof. Dr. Tezer Kutluk, Dünya Sigarasız Günü’nde ‘’Tüm kapalı ve kamusal alanlarda yüzde 100 tütünsüz bir ortam istiyoruz’’ sloganının dile getirileceğini söyledi. Tütünün, kanserin birinci nedeni olduğunun altını çizen Kutluk, şunları söyledi: “Yeryüzünde bugün yaklaşık 25 milyon kanserli bulunurken, dünyada her yıl 11 milyon kişi bu hastalığa yakalanıyor. 2020 yılında bu rakam her yıl için 16 milyona ulaşacak. Bunların üçte ikisi ise gelişmekte olan ülkelerde görülecek. Dünyada her yıl 7 milyon kişi kanserden ölürken, bu rakam 2020 yılında 10 milyonu geçecek.’’ Dünyada her yıl kansere yakalanan çocuk sayısının ise 160 bin olduğunu bildiren Kutluk, ‘’Bunlardan hayatını kaybeden 90 bin çocuğun yüzde 80’ini kurtarmak mümkün’’ dedi

YEŞİLAY: HERKES DUYARLI OLMALI

Yeşilay Genel Başkanı Mustafa Necati Özfatura, dünyada her yıl 5 milyon kişinin sigara ile ilişkili hastalıklardan öldüğünü belirterek, sigarayla mücadelede toplumun tüm kesimlerine önemli görevler düştüğünü söyledi. Özfatura, “Ülkemizde yetişkin nüfusun üçte biri sigara içmektedir. Türkiye’de sigaraya bağlı ölümlerin önemli bir bölümü 35-70 yaş arasındaki kişilerde görülüyor. Bu vatandaşlarımız hayatlarının en verimli 20-25 yılını sigara sebebiyle kaybediyor. Sigaranın öldürücü etkisinin yanı sıra, ülke ekonomisine de zararı var. Sigara, Türkiye ekonomisine yılda ortalama 3 milyar dolar zarar veriyor. Sigaraya harcanan bu para ile, ülkemizin sağlık sorunlarının önemli bir bölümü çözülür ve daha sağlıklı bir genç nesil yetiştirilmesi için çaba harcanır” dedi.

/ ANKARA

31.05.2007


 

Ağaçlar kanser oldu

5. Uluslar arası Çevre Proje Olimpiyatına Rusya adına katılan Yuliya Nikulina, Luiza Bektemirova adlı öğrenciler, hazırladıkları projede TEPLİSTAN Milli Parkındaki ağaçları incelediler.

Moskova’nın güney batısında bulunan Teplistan Milli Park Ormanında fazla sayıda kanserli ağaç tespit eden öğrenciler, Moskova Jeobilimleri Üniversitesiyle birlikte yaptıkları çalışmada kanserli ağaçların diğer ağaçlara göre daha az geliştiklerini ve en çok “AKAĞAÇ” türünün kansere yakalandığını tesbit ettiler. Kanserli ağaçların yerleşim haritalarını çıkaran öğrenciler, yola yakın bölgelerde daha fazla kanserli ağaç olduğunu gördüler. Sonuç; ekolojik kirlilik ve egzoz gazları ağaçları bile kanser ediyor!

10-13 Haziran 2007 tarihleri arasında yapılacak olan 15.Uluslararası Çevre Proje Olimpiyatına bu yıl 36 ülkeden 250 katılımcı geliyor. Kendi ülkelerinde yarışmalar sonucu seçilmiş 92 projenin yarışacağı olimpiyatın sergisi Fatih Üniversitesi Hadımköy Kampüsünde yapılacak.

Yeni Asya / İSTANBUL

31.05.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004