Sınır ötesine TSK operasyonlarından sonra gazeteci grupları Kuzey Irak’a götürülürdü. O gruplarda ben de bulundum. “İşte PKK kampı” dedikleri dağ başındaki kamp yakınlarına önce helikopterlerle taşınırdık, sonra yürüyerek giderdik. “Kamp” dedikleri odak, müthiş bir şey sanılmasın. Dallarla, yapraklarla örülmüş birkaç çardak... Ekmek ve yemek pişirdikleri bir de fırın.
Boğucu sıcaklarda o çardakların altında eğitim alıyorlar, yemek yiyorlar, geceleri de uyuyorlar.
TSK oralara vardığında, kamplar çoktan boşaltılmış oluyor.
Bir keresinde karşımıza 13-14 yaşlarında, henüz bıyıkları bile terlememiş, zayıflıktan bir deri bir kemik kalmış, korkudan titreyen, bitler içinde, peşmerge giysili iki çocuk getirilmişti.
Anlattıklarına göre, “TSK’nın vuracağı” haberi gelince, kamplar boşaltılmış, PKK’lılara “araziye dağılın, köylerde halkın arasına girerek saklanın” emri verilmiş.
İran-Irak-Türkiye sınırında köşe yapan dağlarda PKK mevzilerini de göstermişlerdi.
Kayalarda binlerce mermi izi vardı.
Oralara “TSK helikopterlerine taciz ateşi için” 8-10 PKK’lıyı bırakmışlar. Birkaç saat sonra çoğu kaçmış.
Bunları gören bir gazeteci olarak, sınır ötesi harekâtın vereceği sonuç konusunda “iyimser olduğumu” söyleyemem.
Kuzey Irak’a sınır ötesi harekâtın “kesin çözüm” olacağı yolunda kimsenin iddialı konuşacağını sanmıyorum.
Peki... Bazen Irak içlerine 150 km girerek yapılan TSK harekâtlarının hiç mi yararı olmamıştır.
Olmuştur elbet.
PKK’nın lojistik kaynaklarına darbe vurulmuştur.
Silah, yiyecek depolarının bir bölümü bulunarak, kullanılmaz hale getirilmiştir.
İnsan kaynakları destek noktalarıyla göbek bağları kesilmiştir.
En önemlisi... Caydırıcılığıdır.
“TC kafamıza çökebilir” korkusunu yüreklere salmıştır.
Ama... O zaman PKK bölgede izoleydi. Barzani ve Talabani’den ancak “kerhen” ve çok zayıf destek alabiliyordu.
Kuzey Irak, Bağdat yönetiminin erişemediği bir sahipsiz arazideydi.
Şimdi ise daha önce katır sırtında gittiği yerlere PKK’lı taksiyle gidiyor.
Köylerde, kasabalarda, kentlerde elini kolunu sallayarak dolaşıyor.
Silah, yiyecek, ilaç? Her türlü desteği buluyor.
Arkasında bölgesel yönetimin başındaki Barzani, ulusal yönetimin başındaki Talabani ve hepsinin üstünde olan ABD var.
Bu durumda sanki bütün sorun hududun öte tarafına sefer eylemekle çözülürmüş gibi hava basmak, toplumu da, kendini de aldatmaktır.
Milliyet, 27.5.2007
|