|
|
|
“Dil Bayramı”nda Yunus Emre’ye duâ |
Karaman’da, 3 Mayıs’ta başlayan 730. Türk Dil Bayramı ve Yunus Emre’yi Anma faaliyetleri düzenlenen törenle sona erdi. Faaliyetlerin son gününde program, Türk Dil Parkı’nda bulunan Türk Dil Anıtı’na çelenk konulmasının ardından protokol ve dâvetlilerin Yunus Emre Türbesi’ni ziyaret ederek duâ etmesiyle başladı.
Törende, konuşan Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Şükrü Haluk Akalın, 730 yıl önce Karamanoğlu Mehmet Bey’in gür sesiyle yayınladığı fermanla Türkçe üzerindeki kara bulutların dağıldığını belirterek, “Geniş söz varlığıyla güçlü bir dil olan Türkçe bu fermanla daha da güçlü bir dil haline gelerek gelişmiştir. Türk egemenliğinin Anadolu’dan üç kıt’aya yayılmasından sonra Türkçe yeryüzünde kullanılan ilk 5 dil arasında yer almıştır” dedi.
Karaman Belediye Başkanı Ali Kantürk de yaptığı konuşmada, “Dil insanoğlunun birbiriyle iletişiminde en önemli kültürel varlıktır. Yine millet olma şuurunun bilincinin gelişmesinde son derece önemlidir. 730 yıl önce Karamanoğlu Mehmet Bey de bunun bilinciyle yayınladığı fermanla bu önemi vurgulamıştır. Dünyada 220 milyonun üzerinde insan Türkçe konuşmaktadır. Türkçe bir dünya dilidir. Karaman Belediyesi Türkiye’de yabancı sözcüklerden oluşan levhaları engelleyen ilk belediyedir. Dilini ve kültürünü kaybeden milletler her şeylerini kaybederler” şeklinde konuştu.
Vali Fatih Şahin ise, bizi biz yapan ve başkalarından farklı kılan ortak değerlerimiz olduğunu ifade ederek, “Bu değerler bizleri ayakta tutan, millet olmamızı sağlayan değerlerdir. Bu değerlerimizden biri de dilimizdir. Millet olarak varlığımızı korumamız ancak Türkçemizi korumakla mümkün olacaktır” diye konuştu.
Karaman Yunuskent Lisesi halk oyunları ekibi ile Türkmenistan halk oyunları ekiplerinin sunduğu gösterilerle devam eden tören, başta Karamanoğlu Mehmet Bey, Mevlânâ, Yunus Emre, Piri Reis ve Kâzım Karabekir Paşa’nın canlandırıldığı yürüyüş ve bayrak geçişiyle sona erdi.
|
15.05.2007
|
|
|
Karagöz plastik figürlerle tanıtılacak |
Deve derisinden yapılan özel figürlerinin pahalı olması ve yapan ustaların azalmasıyla unutulmaya yüz tutan gölge oyunu, Bursalı bir müteşebbisin plastik figürler yaptırmasıyla gençler arasında yeniden büyük ilgi görmeye başladı.
Aynalıçarşı’da etnik eşyalar satan İbrahim Koca, özellikle lise çağındaki gençlerin çifti 200 liraya satılan Hacivat-Karagöz figürlerini almaya imkân bulamamaları sebebiyle plastik figürler imal ettirdi. Tahta çubukları, gölge oyunun nasıl çıktığını ve replikleri anlatan kitapçıkları ile birlikte bir çift figürün 15 YTL’den satıldığını belirten İbrahim Koca, “Her gün çok sayıda genç ve meraklısı beyaz perdede Hacivat-Karagöz oynatabilmek veya evinde hatıra olarak bulundurmak için deve derisinden yapılan figürlerden soruyordu. Ancak deve derisinden, özel kök boyalarla elde hazırlanan figürlerin çifti 200 YTL olduğu için çok sayıda meraklı eli boş geri dönüyordu. Yeni baskı ve teknolojileri kullanarak, tahta çubuklarla ilkokul öğrencilerinin bile oynatabileceği şekilde asetattan figürler ürettik. Bu figürler büyük ilgi görüyor. Oyunu seyredenler, bu işe meraklı olanlar, ilk hazırlık aşamasında bu plastik figürlerle ellerini alıştırıp pratik yapma imkanı buluyor. Böyle bir imkânın ortaya çıkması ile Türkiye’de gölge oyunu oynatanların ve meraklılarının artacağını düşünüyorum. Yunanlılar’ın da sahip çıktıkları gölge oyunumuz ve kahramanlarının unutulmaması için böyle bir fırsat geliştirdik. Belki gölge oyununda yer alan başka figürleri de ilerleyen zamanlarda tasarlayarak hazırlayabiliriz. Ancak Bursa’nın da sembolü olan plastik Hacivat-Karagöz figürleri büyük ilgi uyandırıyor. Türkiye’nin değişik yerlerine, turistik bölgelerine de topluca gönderiyoruz” diye konuştu.
|
15.05.2007
|
|
|
Bin 500 öğrenci müzeleri gezdi |
Her yıl 7-13 Mayıs günlerinde düzenlenen Vakıflar Haftası faaliyetleri kapsamında öğrenciler, Ankara’da bulunan müzeleri gezdi.
Ankara ve civar illerden gelen Lise 1. sınıf öğrencileri, Vakıflar Genel Müdürü Yusuf Beyazıt önderliğinde Ankara Ulus’ta bulunan Vakıf eserleri müzelerini gezdi. ‘Vakıf Eserleri Geziyorum’ adlı yürüyüşte öğrenciler Ahi Şerafettin Cami, Ahi Elvan Cami, Çengelhan Müzesi, Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Ankara Vakıf Eserleri Müzesi’ni görme fırsatı buldu. Vakıflar Genel Müdürü Yusuf Beyazıt, vakıf medeniyeti yılı çerçevesinde bu yılı çevre yılı olarak adlandırdıklarını belirterek, geçen yıl Türkiye genelinde bir vakıf eserlerinin gezilmesi konusunda bir çalışma başlattıklarını söyledi. Vakıf eserlerinin gezilmesini sağlarken buralarla ilgili de öğrencilere bilgi verdiklerini ifade eden Beyazıt, amaçlarının da öğrencilerin bu eserleri tanımasını, Türk kültürünün ve Türk tarihi eserciliğinin de önemini kavramaları olduğunu kaydetti. Bu yılki Vakıf medeniyeti çevre yılında değerlendirilmesi mümkün olmayan arazilere ağaçlandırma kampanyaları yaptıklarını bildiren Beyazıt, Türkiye genelinde ne kadar boş arazi varsa Çevre ve Orman Bakanlığı’ndan bu alanlar için fidan aldıklarını ve boş olan arazileri ağaçlandırdıklarını söyledi.
Lise öğrencileri için resim yarışmaları ve üniversite öğrencileri arasında da Ben Bir Vakıf Kursam konulu yarışmalar düzenlediklerine işaret eden Beyazıt, 2 binden fazla tarihî eseri onardıklarını kaydetti. Beyazıt, “Türkiye’nin 81 ilinde ‘Vakıf Eserlerini Geziyorum’ yürüyüşü başlattık. Buradaki amacımız onların birer vakıf insanı olmalarını sağlamak” dedi. Beyazıt, müze içerisinde de eserler hakkında öğrencilere bilgi verdi.
|
15.05.2007
|
|
|
Aspendos’ta Selçuklu izleri |
Antalya’da yaşayan İrlandalı Selçuklu Tarihi Uzmanı Mikail Duggan, bir zamanlar Selçuklu Sarayı olarak kullanıldığı bilinen Roma Dönemi eseri, Aspendos Antik Tiyatrosu’nun güney duvarlarında Selçuklu sembolü kabartma arslan, geyik ve güneş figürleri bulduğunu bildirdi.
Mikail Duggan, Aspendos Tiyatrosu’nun 1237-1240 yılları arasında Selçuklu Sultanı 2. Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından saraya dönüştürüldüğünü hatırlattı. Aspendos’taki sarayın, Selçuklu Sultanlığı’nın 1243 yılında Moğollarla yapılan Kösedağ Savaşı’nda egemenliğini yitirmeden önce inşa edilen son önemli Selçuklu Sarayı olduğunu vurgulayan Duggan, Selçukluların sarayı 1241 yılında terk ettiğini belirtti. Mikail Duggan, Aspendos Tiyatrosu’nun ana yapısının güney tarafındaki platform köşkü destekleyen bir Selçuklu mimarîsi tuğla kemer bulunduğunu ifade etti. Duggan, köşke geçişi sağlayan kapının Roma Dönemi özelliğindeki kapısının üst tacında sola doğru koşmakta olan bur arslan kabartması bulunduğunu kaydetti. Bu kapının yanındaki pencerenin altında da dört ayrı hayvan kabartması bulunduğunu söyleyen Duggan, kapının altındaki hayvan kabartmalarının ikisinin silinmiş, ikisinin de hasar görmüş olduğunu ifade etti. Sağlam kabartmalardan birisinin arslan, diğerinin bir arslan ve güneş, bir diğerinin geyik, sonuncusunun da oturan arslanı tasvir ettiğini belirten Duggan, hayvan kabartmalarının tamamının Roma Dönemi kireç taşı parçalarının üzerine işlendiğini bildirdi. Kabartma oymaların, orijinalinde alçı kaplama olduğunu, kaplamaların kırmızı, koyu mavi, turkuaz mavisi, sarı, siyah ve beyaz renklerle boyandığını anlatan Duggan, şu bilgileri verdi:
‘’Selçuklu Sarayı hayvan kabartmaları koleksiyonu çok önemli ve eşsizdir. Bu koleksiyon, saray kompleksinin girişinin güney yönünde olduğunun ve Köprüçay üzerindeki Selçuklu köprüsü ile bağlantılı olduğunu ortaya koymaktadır. Buna bağlı olarak sarayın, tiyatronun cephe duvarının kuzey bölümünde hiçbir kabartma yoktur. Hayvanların şekilleri, özellikle kapının üzerindeki arslan ve geyik çok büyük san’atsal yeteneği yansıtmaktadır. Buradaki arslan figürü, Abbasi halifelerinin siyah bayrağındaki gibi, dinin arslanını, güneş de inancı sembolize etmektedir. Aspendos’daki sembollerden güneş, Burdur’un Bucak ilçesindeki Selçuklulara ait İncirlihan’ın ana kapısında ve Sultan 2. Gıyaseddin’in bastırdığı altın dinar ve güneş dirhemlerde de kullanıldı.’’
Mikail Duggan, tiyatrodaki Selçuklu dönemi hayvan kabartmalarının yüksek duvarın üst bölümlerinde ve ağaç dallarıyla kapalı olması sebebiyle bugüne dek fark edilemediğini söyledi.
|
15.05.2007
|
|
|
|