DYP Lideri Mehmet Ağar ile ANAVATAN Lideri Erkan Mumcu, siyasi yaşamımızda pek alışık olmadığımız bir işi başardılar.
Lider egolarının her zaman belirleyici olmadığını göstererek, partilerini ortak siyasi bir geleceğe hazırlamaya başladılar.
Sloganları da yeni parti sinerjisine çok uygun ‘Yarınlar Türkiye’nin olarak belirlendi.
Mehmet Ağar “yeni partinin ismi hakkında tereddütlerim vardı. Ama kısa sürede tuttu” dedi. İsmin hızla tutması bana şaşırtıcı gelmiyor. Çünkü o isim Türk insanının bilinçaltına kazınmış Demokrat Parti’dir.
Belirli yaş üzerindeki insanlar çok şey hatırlayacaktır Demokrat Parti hakkında ama genç olanlar da bu parti hakkında artık efsane haline gelmiş bilgilere sahiptir diye düşünüyorum.
Ağar ile sohbetimiz Demokrat Parti’nin ilk kurulduğu tarihi binada gerçekleşti.
DYP Lideri’nin çalışma odasının duvarında Celal Bayar ile Adnan Menderes’in fotoğrafları vardı.
Demokrat Parti adı, etkinliği çok fazla olan bir marka.
İki liderin birleşmede işlerini bunun da kolaylaştırdığına eminim.
Bu görüşmeden hemen sonra iki partinin resmen birleşip, yasal olarak Demokrat Parti adını alınca merkezi olarak kullanılacak ANAVATAN binasında Erkan Mumcu ile yaptığım görüşmede de, iki liderin birbirleriyle ilgili çok dikkatli ve övgü dolu konuşmaya özen gösterdiklerini gördüm.
İkisi de diğerini kırabilecek bir lafın, bir tavrın, birleşmeyi engelleyici olabileceğinden çekiniyor gibiydi.
Hatta Mehmet Ağar; ‘birleşmede en büyük fedakârlığı Erkan Bey yaptı’ bile dedi. Bunu daha sonra Erkan Mumcu’ya iletip düşüncelerini sorduğumda ‘zerre kadar hüznüm yok. Sevinç içindeyim. Ben bu tür fedakârlıkları hep yaptım’ dedi.
Siyasi yaşamda özellikle lider egolarının ne kadar belirleyici ve zor yaklaşılan ögeler olduğunu bildiğimden, iki liderin de birleşme sürecinde egolarını ön planda tutmayarak ortak bir gelecek için, dahası Türkiye için bir potada eritebilmeleri beni çok şaşırttı çok da sevindirdi.
Türk siyasi yaşamında bir ‘ilk’e tanıklık ediyor olmak beni ve arkadaşlarımı özellikle mutlu etti.
Gayet tabii ki; iki lideri de birleşme ve Demokrat Parti konusunda bu kadar kararlı kılan şey de, birleşme sürecinin başlatılmasıyla birlikte kendilerine yönelik çok pozitif enerjiyi ve desteği, ülkenin her yanından almış olmalarıydı.
İki lider de, bir zıtlaşma içinde gördükleri ve bu zıtlaşma ortamından yarar bulmak için çalıştıklarını düşündükleri AKP’ye de CHP’ye de alternatif olduklarını söylüyorlar.
Yani onların tek hedefi iktidarı sarsmak değil; muhalefete de alternatif olarak görüyorlar kendilerini.
Doğal olarak kendilerine çok oy akacağını düşünüyorlar. Ağar’ın sözüyle ‘seçim sonuçlarının çok dengeli ve olumlu çıkacağını’ hesaplıyorlar.
Bu birleşme Ankara’da öyle bir hava estirmiş ki; AKP de CHP de onların yeni bir güç merkezi olduklarını kabul ediyor.
AKP’liler, DYP ve ANAVATAN’ın ciddi bir rakip ve kendi iktidarlarına yönelik bir tehdit olduklarını fark etmiş durumda.
Ve iki lider de birleşme sürecinin verdiği sinerjinin kendilerini iktidara taşıyabileceği hesaplarını yapıyor.
Akşam, 13.5.2007
|