Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 26 Nisan 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Kültür-Sanat

 

Resulullah’ın (asm) en güzel tarifi Risâle-i Nur’dadır

Kâinatın nuru Hz. Muhammed’in (a.s.m) doğumunun 1436. yıldönümü münasebetiyle Yeni Asya Hatay/Antakya temsilciliği tarafından “Kutlu Doğum Haftası” çerçevesinde organize edilen “Bediüzzaman Said Nursî’nin Dilinden Hz. Muhammed (asm)” isimli konferans, geniş bir katılımla gerçekleştirildi. Çevre illerden de izleyicilerin katıldığı konferansı gazetemiz yazarlarından Sami Cebeci sundu.

Sunuculuğunu Barbaros Balaban’ın yaptığı program, Hafız Mehmet Doğruöz’ün Kur’ân-ı Kerim tilavetiyle başladı. Ardından açılış konuşmasını gerçekleştirmek üzere kürsüye davet edilen Recep Bayraktaroğlu; öncelikle Yeni Asya’nın tarihsel sürecinden bahsederek, kuruluşundan bu yana fikirlerinden taviz vermediğini, Risale-i Nur’un naşir-i efkârı olma özelliğini taşıdığını dile getirdi. Ardından konferansı sunmak üzere Sami Cebeci kürsüye davet edildi.

Kâinat’ın yaratılış sebebi Resulullah’tır (asm)

Sunumunu yapmak üzere kürsüye çıkan Sami Cebeci, konuşmasına Resulullah’ın anlatmakla bitmeyeceğini dile getirerek başladı ve şunları aktardı: “Peygamberimizle alakalı Asr-ı Saadetten günümüze kadar yüz binlerce kitap yazıldı. Hz. Muhammed’i (asm) herkes kendilerince anlattılar. Peygamberimizi asrımızın büyük İslam Âlimi Bediüzzaman Said Nursî de anlattı. Fakat o biraz daha farklı anlattı. Onun anlattığı tarz, beşeriyet cihetini pek fazla ele almadan, Risalet cihetiyle onu anlatmaktır. Resulullahın Risalet cephesi, beşeri cephesinden çok yüce bir konumdadır. Bu bakımdan; Peygamberimizi anlatan herkesten olduğu gibi, Bediüzzaman’dan da Allah razı olsun inşallah” dedi.

En güzel tarifi Bediüzzaman yapmıştır

Resulullah’ın açıklandığı ve anlatıldığı kitaplardan, onun tarifinin yapıldığı en güzel kitabın Risale-i Nur ve tarifini en güzel yapanın da Bediüzzaman olduğunu açıklayan Cebeci; “Şimdiye kadar Resulullah ile alakalı pek çok kitap okudum fakat Risale-i Nur kadar güzel şekilde anlatanına rastlamadım. Bediüzzaman’ın Resulullahla ilgili şöyle bir örneği var: ‘Anlaşılmaz bir kitap, muallimsiz olsa, onu ders verecek bir hoca olmasa, manasız bir kâğıttan ibaret olur. İşte bu muazzam kâinat kitabının da ne anlattığını bize anlatıp, öğretecek Hz. Muhammed (a.s.m) gibi bir muallim-i ekber olmasaydı bu kâinat da anlaşılmaz bir kitap durumuna düşecekti.’ Bu sebeple Allah (c.c) ferman ediyor: ‘Sen’i yaratmasam âlemleri yaratmazdım’ diyor” sözlerini beyan etti.

Hz. Muhammed (a.s.m)

olmadan kâinat ayakta duramaz

Konuşmasının devamında Resulullah’ın bazı mucizelerine ve hayatından güzel aklakına dair örneklere de değinen ve bunları da Hadis, Ayet-i Kerim ve Risale-i Nur’dan anekdotlarla dile getiren Sami Cebeci, Sünnet-i Seniyye’ye ittibanın da önemini dile getirerek konuşmasına nihayet verdi.

Sami Cebeci’nin ardından Yeni Asya Production’un hazırladığı ve Senai Demirci’nin seslendirdiği “Kâinatın Mayası Muhabbet” isimli sinevizyon gösterisi sunuldu ve izleyicilerin büyük beğenisini aldı. Program çıkışında da Yeni Asya Neşriyat’ın kitapları satışa sunuldu.

Cemil YÜZER

26.04.2007


 

Tek bir Türkçe yok

Türkçedeki Bozulma ve Yabancılaşmanın Araştırılması, Türkçenin korunması ve etkin kullanımıiçin alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan TBMM Araştırma Komisyonu, Başkent Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nurettin Demir’i dinledi.

Türkçenin çeşitli kullanım şekilleri olduğunu anlatan Prof. Dr. Demir, dolayısıyla tek bir Türkçeden söz edilemeyeceğini söyledi. Türkçenin yerel kullanımlarının “standart dilden” daha ileri olduğunu ifade eden Prof. Dr. Demir, “Bazı bölgelerde ‘geliyorum’ yerine ‘geliyem’ derler. Doğru olanı budur aslında. ‘Yor’ eki, Türkçe değildir. Ancak standart ürkçede ‘geliyorum’ kullanılmak zorunda” diye konuştu.

Ankara’nın ilçelerinde bile farklı biçimlerde Türkçe konuşulduğunu ifade eden Prof. Dr. Demir, “Tek bir Türkçe yok. Ben, evimde çocuklarımla Mecliste konuştuğum gibi konuşamam. Burada standart Türkçe kullanıyorum ama evde farklı bir Türkçe konuşuyoruz” dedi.

Sözlüklerdeki sözcük sayısının fazla olmasının, o dilin zengin olduğu anlamına gelmeyeceğini savunan Prof. Dr. Demir, “Almancadaki ‘gelmek’ sözcüğünün bizde 19 karşılığı var. Bu, bizim dilimizin daha zengin olduğunu ifade etmez. Tersinden bakarsak ‘Ankaralılaştıramadıklarımızdan mısınız?’ sözcüğünü İngilizce yazarsak 17 sözcük kullanmak zorunda kalırız” diye konuştu. Çocukların ve cahillerin az kelime kullandığı yönündeki görüşlerin de bilimsel olmadığını kaydeden Prof. Dr. Demir, bu konuda bilimsel hiçbir veri bulunmadığını söyledi.

26.04.2007


 

Tıp medresesi restore ediliyor

Trakya Üniversitesi (TÜ) Rektörü Prof. Dr. Enver Duran, TÜ II. Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi bünyesindeki tıp medresesinin aslına uygun olarak restore edileceğini bildirdi. Prof. Dr. Duran, II. Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi’nin kuruluşunun 10. yılı dolayısıyla düzenlenen törende, uzun yıllar öncede külliyede akıl hastalarının su ve müzikle tedavi edildiğini söyledi.

Yıllarca bakımsız kalan külliyenin zamanla yıprandığını ve kullanılamaz hale geldiğini ifade eden Prof. Dr. Duran, TÜ’nün katkılarıyla külliyenin yeniden düzenlenerek müze haline getirildiğini bildirdi. 11 bölümden oluşan külliyenin restore edilmeyen bölümlerini bulunduğunu belirten Duran, “Yıllardan bu yana sürdürdüğümüz çalışmalar kapsamında tıp medresesini de aslına uygun olarak restore edeceğiz” dedi.

Buraya sergilenmesi amacıyla el yazması kitapları da getirmek istediklerini ifade eden Duran, şunları kaydetti: “Müzemize yapılan destek devam ederse 2 yıl içinde mumhane, aşhane ve tabhaneyi de açacağız. Külliyenin kıymetini bizim kadar yabancılar da biliyor. İlimizi ziyarete gelen her yabancı mutlaka müzemizi görmek istiyor. Buranın kuruluşuna ve geliştirilmesine katkıda bulunanlara teşekkür ediyorum.” Rektör Duran, daha sonra, külliyenin restorasyonuna, kuruluşuna ve geliştirilmesine emeği geçen 28 kişiye şükran plaketi verdi.Tören, Türk Tedavi Musikisi Uygulama ve Araştırma Grubu’nun konseriyle sona erdi.

26.04.2007


 

“Sinema kârlı bir yatırım”

Yönetmen Yüksel Aksu, Türk sinemasına yapılan desteğin iki kat geri dönüş sağladığını belirterek, “Sinemanın köprü, yol, fabrika yapmaktan daha karlı bir yatırım olduğu ortadadır. Biz hem ekonomik girdi hem prestij üretiyoruz” dedi.

“Dondurmam Gaymak” filmiyle bir çok ödül alan yönetmen Yüksel Aksu, Türk sinemasının nitelik ve nicelik açısından son iki yılda ciddi yükselişe geçtiğini söyledi. Bunda Kültür ve Turizm Bakanlığının katkısının büyük olduğunu belirten Aksu, “Dondurmam Gaymak”, “Takva”, “Babam ve Oğlum” gibi uluslararası başarı elde eden bir çok yapımın bakanlık destekli

olduğunu hatırlattı. Aksu, “Örneğin ben bakanlık desteği olmasaydı Muğlalı köylülerle böyle bir film çekemezdim ve bu kadar özgün olmazdı, normal, ortalama bir komedi olurdu” diye konuştu.

Son yıllarda Türk filmlerine yapılan yatırımın iki kat getiri olarak geri döndüğünü, bunun yanında ülkeye prestij kazandırdığını ifade eden Aksu, şunları kaydetti:

“Sinemanın köprü, yol, fabrika yapmaktan daha karlı bir yatırım olduğu ortadadır. Bu dönemde yatırım yapıldı ve sadece rüsumda iki kat olarak geri döndü. Bakanlıktan 250 bin YTL destek aldım, istatistik yaptık, kazandırdığımız rüsum 450 milyar lira. Düşünün hem ekonomik girdi sağlamış hem de yurt içinde ve uluslararası alanda prestij getirmiş. ‘Takva’ Berlin’de ödül aldı, ben Amerika’da üç tane aldım, ‘Babam ve Oğlum’ var.

Yani, Kültür ve Turizm Bakanlığı bir yere ‘köprü’ yapmış, iki yıl içinde iki katı kazanmış. Tanıtım, turizm ve enformasyon cabası, normalde 100 milyon dolarlar harcanıyor bu işe.”

26.04.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004