|
|
|
Dinleyicilerin tercihi ilâhî |
İslâmı yaşamaya çalışan gençler, zikir ya da nefeslerle ritm tutulan ilâhî kasetlerine yöneldi. Bu yoğun ilginin sonucunda da ilâhî kasetleri, satış rekorları kırarak bütün pop ve tasavvuf musikisi eserlerini geride bıraktı.
Müzik sektöründeki satış rakamları da bu durumu gözler önüne seriyor. İlâhîlere yer veren radyo programları da büyük ilgi görüyor.
Sarmaşık adlı programıyla sunuculuk hayatına başlayan Muhammed Enes de, ilâhîlere olan yoğun ilginin yakın tanıklarından biri. Radyo Dolunay’da “İstek Yağmuru” adlı programıyla dinleyicileriyle buluşan Enes, ilâhîler için gelen taleplere yetişmekte zorlandıklarını söylüyor.
Pazartesi, Salı, Perşembe ve Cuma günleri yayınlanan programında konuklarıyla sohbetler yaptığını anlatan Enes, “Dinleyicilerimizden gelen yoğun talep sebebiyle 2 saat süren programın büyük bölümünü ilâhîlere ayırıyoruz. İlâhîlere olan ilgi bizi de mutlu ediyor. Bu yüzden dinleyicilerimizin taleplerini elimizden geldiğince yerine getirmek istiyoruz” dedi.
Enes, Çanakkale Zaferi’nin yıldönümünde “Dua kervanı” adıyla yaptığı özel programa da saniyede 8 mesaj geldiğini belirterek, “Bu anlamlı güne gösterilen ilgi nedeniylenedeniyle de dinleyicilerime teşekkür ediyorum” diye konuştu.
|
25.04.2007
|
|
|
İSMEK’ten “Kutlu Doğum Haftası” faaliyetleri |
Prof. Dr. İsmail Lütfü Çakan, “Müslümanlar her zaman ölüme hazır olmalıdır. Her insana İslâmiyeti tebliğ etmek zorundayız. Müslümanın duruşu her zaman her yerde belli olması gerekiyor” dedi
İstanbul Büyükşehir Belediyesi San’at ve Meslek Eğitimi Kursları İSMEK’in halka yönelik seminerlerinin bu seferki konusu Kutlu Doğum Haftasıydı. Prof. Dr. İsmail Lütfü Çakan’ın konuşmacı olarak katıldığı “Kutlu Doğum Haftası” faaliyetleri çerçevesinde Kadırga Kültür Merkezi’nde düzenlenen organizasyona, İSMEK Fındıkzade Müzik Okulu usta öğreticileri tarafından verilen konser renk kattı.
Prof. Dr. İsmail Lütfi Çakan, yaptığı konuşmada, “Kutlu Doğum Haftası denildiğinde, Hz. Peygamberi anmak, onun temsil ettiği aşkın değerler bütününü tanımak ve hayatımıza ışık tutan bir meşale yapabilmek çabası akla gelir. O rahmet ve sevgi peygamberiydi. Yaratılanı yaratandan ötürü sevmek ve merhamet etmek onun sünnetidir. Nitekim Kâinatın Efendisi, ‘İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de gerçek mânâda iman etmiş olamazsınız’ demiştir. Hz. Muhammed (asm) Mekke yıllarında tebliğ görevini yapıyordu. Anlayışsız davrananlara duâ etmekten başka çaresi yoktu. Müslümanlar her zaman ölüme hazır olmalıdır. Her insana İslâmiyeti tebliğ etmek zorundayız. Hiçbir zaman kimse kimseyi silâh zoru ile tebliğ etmez. Peygamber Efendimiz (asm.) gerektiğinde merhamet peygamberi, gerektiğinde savaş peygamberidir. Müslümanın duruşu her zaman her yerde belli olması gerekiyor. En büyük çevreci Hz. Muhammed (asm)’dir” şeklinde konuştu.
|
25.04.2007
|
|
|
Geçmiş zamandan, modern zamanlara: Haraçcıoğlu Medresesi |
Bursa medreseleri tarihte üstlendikleri kültürel ve bilimsel kimlikleri ile medeniyetin şekillenmesinde büyük paya sahip irfan yuvaları olarak geçmişte elde ettikleri saygıyı günümüzde Osmangazi Yerel Gündem 21 etkinlikleri ile tekrar kazanıyor.
Osmangazi Belediyesinin yenileme ve işlevsellik kazandırma çalışmaları ile şehrin kültürel hayatına kazandırdığı mekânlardan Haraçcıoğlu Medresesi de tarihî mekânların modern zamanlara uyarlanması kapsamında OSYEG 21 faaliyetlerine ev sahipliği yapıyor.
Tarihin tozlu sayfalarında, unutulmaya yüz tutarken tekrar hayata kavuşan ve şehir hayatına kazandırılmasının ardından kültür ve san’at faaliyetleri ile Haraçcıoğlu Medresesi’ne yeni bir kimlik yükleyen OSYEG 21, Haraçcıoğlu’nda çeşitli konserler, dinletiler ve söyleşiler ile Bursalılara alternatif bir mekân sunuyor.
Tasavvuf Müziği’ne gönül veren san’atçılar eşliğinde güzide eserlerin seslendirildiği Medrese, haftanın belirli günlerinde de çeşitli tarihî ve kültürel söyleşiler ile Bursalıları nostaljik bir yolculuğa dâvet ediyor.
Kaynaklara göre geçmişte bünyesinde bir de kütüphane bulunduğu öğrenilen medreseye, en kısa zamanda bir kütüphane eklenmesi ile kültürel mozaiğinin tamamlanması hedefleniyor.
Bulunduğu Kavaklı Mahallesine taze bir soluk kazandıran tarihî yapının, 1 dönümlük açık alanı bahçe olarak değerlendirilirken bahçesinde yer alan kamelyasında tarihin mistik atmosferini solumak mümkün. Mahalle sakinlerinin de sahip çıktığı tarihî yapı, yenileme çalışmalarının ardından hoşça vakit geçirilen bir sosyal alan olarak Osmangazili vatandaşlara hizmet vermekte.
Osmanlı’nın kuruluş yıllarında Bursa’da inşa edilen 70 medresenin büyük önemi olduğunu belirten OSYEG 21 Genel Sekreteri Rıfat Bakan, “Bursa’da yetişen âlimler İstanbul’da medreselerde müderrislik yaptılar. Birçok âlim Bursa’dan İstanbul’a gitti. Bugün belediyelerimizin, bu sokak aralarında kalmış tarihî medreseleri, dergâhları restore ederek yeniden kültür merkezleri olarak gün yüzüne çıkartması, bizleri son derece mutlu ediyor. Bu merkezlerde söyleşilerin yapılması musikî eserlerinin seslendirilmesi, hem ecdadın ruhaniyetini mesut ediyor hem de bizlerin istifade edebileceği böyle mekânlar yeniden ortaya çıkıyor” sözlerini kaydetti.
Bakan, tarihî ve kültürel mekânların tekrar kazandırılmasında Osmangazi Belediyesinin önemli bir misyonu üstelendiğini dile getirerek, “Belediyemizin tarihî yapıları halkımızın faydalanacağı sosyal alanlara dönüştürmesi bizleri gerçekten çok mutlu ediyor. Hele ki bu alanları OSYEG 21’in nezaretine vermesi bizleri ayrıca mutlu eden bir husus. Bizlerde gönüllülerimize tahsis edilen bu tarihî mekânlarda kendi bünyemizdeki kültürel etkinlikleri icra ederek şehrimizde kültürel anlamda yeni renkler kazandırmayı amaçlıyoruz” şeklinde konuştu.
|
25.04.2007
|
|
|
Radyo programıylaaile içi şiddete son |
Mezopotamya Havzası Gazeteci ve Yayıncılar Derneği ve Batman FM Radyosu işbirliğiyle, Türkiye’de Kültürel Hakların Desteklenmesi Yayıncılık Hibe Programı kapsamında hazırlanan Avrupa Birliği destekli “Aile İçi Şiddetin Önlenmesi Projesi” radyo programları ve seminerlerle devam ediyor.
Proje, psikolojik danışman ve proje avukatının verdiği bilgilerle aile içi şiddetin azalmasında halkı bilgilendirmeyi amaçlıyor. Bu konuda ayrıca Cumartesi ve Pazar günleri dernek bünyesinde hedef kitleyi bilgilendirmeye yönelik seminerler yapan proje ekibi her Pazar saat 20.00’de Batman FM Radyosunda canlı yayında, halkın sorularını cevaplayıp aile içi şiddete ‘dur’ diyor. Sesli tiyatrolarla renkli hale getirilen programın daha şimdiden büyük beğeni topladığı belirtildi. Bölgenin en büyük sorunlarından birinin masaya yatırılmasının halk tarafından da büyük destek gördüğü ifade edildi.
Proje koordinatörü Murat Demir ve proje yürütücüsü Nasır Sevim, proje kapsamında 7 bin adet broşür dağıttıklarını, şehrin muhtelif yerlerine projeyi tanıtan bez afişler astıklarını ve kenar semtlerde konu ile ilgili anketler düzenlediklerini açıkladı.
Projenin 4 ay daha süreceğini açıklayan yetkililer, tek amaçlarının aile içi şiddetin son bulması olduğunu ifade etti.
|
/ BATMAN
25.04.2007
|
|
|
Şiirde ilham yetmez, zenaat da gerekli |
Şair ve yazar Hilmi Yavuz, şiir yazmanın bir ilhamla duyguları dile getirmekten ibaret olmadığını, bu işin zanaatini bilmek gerektiğini söyledi.
Yavuz, Rize İsmail Kahraman Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Şiire Giden Yollar” konulu söyleşide, şiir yazmanın çok zor ve zahmetli bir iş olduğunu belirtti.
Şiir ile insanın duygusallığı arasında bir bağ olduğunu dile getiren Yavuz, “Genellikle ‘şairler, duygularını dile getiriyor’ diye düşünülüyor. Oysa duyguyu dile getiren kullanılan dildir, şair değil. Eğer öyle olsa idi her duygusal şey yazan şair olurdu. Bunun için şair, dili aktif olarak kullanabilendir” dedi.
Şairin, kelimelerin aktif olmasını sağlaması gerektiğini vurgulayan Yavuz, şöyle devam etti:
“Ancak bunun Türkiye’de çok iyi bilinmediği kanaatindeyim. Şiir yazmanın çok kolay olduğu sanılıyor. Her yazılan şey şiir değildir. Şiir yazmak bir ilhamla duyguları dile getirmekten ibaret değildir, bu işin zanaatini bilmek gerekir. Kelimeler rastgele bir araya getirilerek şiir yazılmaz. Bunun için teknik bilgi, kendisinden önceki dönemlerde nasıl şiir yazıldığının bilinmesi gibi deneyimler gereklidir.”
Yavuz, “Şair olmak için bütün bilgilerle donanmış olunması gerekir. Böyle olmazsa vasat bir şair olunur” diye konuştu.
Türkiye’de şairin sadece şiir yazma sorumluluğu olmadığını, ülkesinin entelektüel tarihine hakim olması sorumluluğunu da taşıması gerektiğini kaydeden Yavuz, “Hiçbir toplum, geçmişini bir kenara iterek modern olmamıştır. Modern toplumlar, geleneklerini de korumuşlardır. Bu nedenle Türk şairi hem kendi hem de Avrupa kültürünü özümsemelidir” şeklinde konuştu.
|
25.04.2007
|
|
|
|