Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 07 Nisan 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Kavakçı: Statükocular kaybetti

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM), kapatılan Fazilet Partisi’nin eski milletvekilleri Nazlı Ilıcak ve Mehmet Sılay’la birlikte açtıkları dâvâ hakkındaki kararını Yeni Asya’ya değerlendiren Merve Kavakçı, “Bu karar, tektipçi, zulüm yapan, statükocu zihniyete karşı bir zaferdir” dedi.

Kapatılan Fazilet Partisinin eski milletvekilleri olarak, Nazlı Ilıcak ve Mehmet Sılay’la birlikte AİHM’de açtıkları dâvânın sonucunu Yeni Asya’ya değerlendiren Merve Kavakçı, karardan memnuniyet duyduğunu belirtti. “Öncelikle şunu belirtmek isterim, bu dâvâ Türkiye Cumhuriyeti’ne açılmış bir dâvâ değildir. Beni sekiz sene önce Meclisten çıkmaya zorlayan ve seçmenlerime zulmedenlere karşı açılmış bir dâvâdır” diyen Kavakçı, seçmenlerin haklarının ihlâl edildiği gerçeğinin AİHM tarafından da teyid edildiğini ifade etti.

Kavakçı, Meclisten çıkarıldıktan sonra yerinin hep boş kaldığını, kendini seçen halkın oylarının hiçe sayıldığını belirterek, “Bu kararı, kendi zaferim olmaktan çok, beni milletvekili seçen İstanbul halkı ve daha da önemlisi başörtüsü yasağı mağdurlarının kazanımı olarak görüyorum” dedi.

Kavakçı, kararın, tek tipçi, zulüm yapan, statükocu zihniyete karşı bir zafer olduğunu da vurguladı.

AİHM’in sözkonusu kararından iki sonuç çıkarılması gerektiğini söyleyen Kavakçı, “Birincisi, başörtülü milletvekili olunabileceği, ikincisi ise başörtüsü yasağını YÖK ve devlet memurlarının kıyafet düzeniyle ilgili yönetmelik çerçevesine döndürerek tekrar düşünmemiz gerektiği. Ama maalesef bugün yasak YÖK ve devlet memurlarıyla sınırlı değil. Sürücü kurslarından, hastanelere kadar birçok yerde uygulanıyor” şeklinde konuştu.

Kavakçı, başvurusunda, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin din ve vicdan özgürlüğüyle ilgili 9. ve ayrımcılığın yasaklanmasıyla ilgili 14. maddelerinin de ihlâl edildiğini ileri sürmesine rağmen kararın sadece 1. madde üzerinden verilişi hakkında ne düşündüğü sorulması üzerine şunları söyledi:

“Evet karar o maddeler üzerinden verilmemiş. Fakat bu, onların reddedildiği anlamına gelmiyor. Elime ulaşan basın bülteninde yazıldığına göre mahkeme beni 1. protokolün 3. maddesinden haklı görüyor. Bundan dolayı diğer maddeleri görüşmeye gerek görmüyor. Başörtülü olduğum için milletvekilliği yapmamın engellendiği de belirtiliyor.”

Naciye KAYNAK / İSTANBUL

07.04.2007


 

Ağar: Toplanma sayısı 184’tür

DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, YÖK Başkanı Prof. Erdoğan Teziç’in “Cumhurbaşkanlığı seçimi için üçte ikilik bir çoğunluk gerekir” sözünü değerlendirirken, “Meclis’in toplanma yeter sayısı 184’tür. Diğer yorum hukuku zorlayıcı bir yorum oluyor” dedi. Ağar, “Elbette cumhurbaşkanlığı uzlaşmayla olsun, diyalogla olsun, dayatma ile olmasın. Ama hukuku zorlayıcı yorumlara da ‘evet’ diyebilmemiz söz konusu değildir” diye konuştu. Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik de, ‘’YÖK Başkanı Erdoğan Teziç’in cumhurbaşkanlığı ile ilgili açıklamaları hakkında ne düşünüyorsunuz?’’ şeklindeki bir soruya, ‘’Doğrusu Sayın Teziç’in cumhurbaşkanlığı ile ilgili açıklamalarını değerlendirmeye değer bulmuyorum. O bakımdan bu konu üzerinde konuşmaya gerek bile duymuyorum’’ diye cevap verdi.

DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, YÖK Başkanı Prof. Erdoğan Teziç’in “Cumhurbaşkanlığı seçimi için üçte ikilik bir çoğunluk gerekir” sözünü değerlendirirken, “Meclis’in toplanma yeter sayısı 184’tür. Diğer yorum hukuku zorlayıcı bir yorum oluyor” dedi.

Teziç’in görüşleri “Her görüş sahibi kendi görüşlerini ifade edecektir” diye değerlendiren Ağar, “Ama bizim daha önceden de ifade ettiğimiz gibi, Meclis’in toplanma yeter sayısı 184’tür. Diğer yorum hukuku zorlayıcı bir yorum oluyor. Bizim görüşümüz bu noktada budur. Elbette cumhurbaşkanlığı uzlaşmayla olsun, diyalogla olsun, dayatma ile olmasın. Bütün buralarda böyle düşünüyoruz. Ama hukuku zorlayıcı yorumlara da ‘evet’ diyebilmemiz söz konusu değildir” diye konuştu.

YANLIŞ OLURSA MİLLET DÜZELTİR

Ağar, “TBMM’de nasıl bir cumhurbaşkanına oy verirsiniz?” şeklindeki bir soruya ise şu karşılığı verdi:

“Çok detaya girmeden ben tek kelime ile söyleyeyim; ülkemizin nitelikleri bellidir, Türkiye’de toplumun yarısından fazlasına güven veren bir kişi cumhurbaşkanı olmalıdır. En az yarısından fazlasına güven vermesi bütün nitelikleri kapsar diye düşünüyorum. Güven makamıdır burası. Toplumun rızasını alan, güvenini alan bir kişi burada huzurla görev yapar, Türkiye’de huzurlu olur. Türkiye’de her şey nihayetinde demokrasi ve hukuk içerisinde olacak. Bu seçimde bir yanlış yapıldığını düşünen varsa bu yanlışı düzeltecek yegâne güç vardır, O da millettir. Millet de ilk genel seçimde bunu düzeltir merak etmeyin.”

Ağar, DYP’nin görüşünün haklar özgürlükler alanının alabildiğine genişlediği, Türkiye’nin demokrasi içerisindeki gücünün, bütünlüğünün, birlikteliğinin muhafazasının doğru olduğu biçiminde olduğunu söyledi.

ÇELİK: DEĞERLENDİRMEYE

DEĞER BULMUYORUM

Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik ise, Teziç’in açıklamalarını değerlendirmeye değer bulmadığını söyledi. Çelik, açılış ve incelemelerde bulunmak üzere geldiği Mersin’de, Vali Hüseyin Aksoy’u ziyaret etti. Bakan Çelik, bir gazetecinin ‘’YÖK Başkanı Erdoğan Teziç’in cumhurbaşkanlığı ile ilgili açıklamaları hakkında ne düşünüyorsunuz?’’ şeklindeki sorusunu, ‘’Doğrusu Sayın Teziç’in cumhurbaşkanlığı ile ilgili açıklamalarını değerlendirmeye değer bulmuyorum. O bakımdan bu konu üzerinde konuşmaya gerek bile duymuyorum’’ diye cevapladı.

Fatih KARAGÖZ / ANKARA

07.04.2007


 

CHP’liler darbeye karşı çıkamadı

Meclis İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Mehmet Elkatmış’ın andıç ve günlükteki iddiaların insan hakları ihlâli olduğu gerekçesiyle olağanüstü toplantıya çağırdı. CHP’li üyeler, konunun insan hakları ihlâli olarak gündeme alınmasına karşı çıktılar.

CHP’li üyeler, Andıç ve günlük tartışmalarının cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde bilinçli olarak gündeme getirildiğini iddia ederek, “Gündem değiştirmeye çalışıyorsunuz” eleştirisini dile getirdiler.

Konunun insan hakları ihlâli olarak gündeme alınmasına da karşı çıkan CHP’li vekiller, yargıya intikal etmiş bir konuda çalışma yapılmasının da sakıncalı olduğunu savunarak konunun cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasına bırakılmasını istediler. Komisyon Başkanı Elkatmış ise, teklifi “Konu gündemden düşmüş olur” diyerek reddetti.

Elkatmış, adı geçen bütün kurumlardan bilgi istemek üzere komisyondan yetki talep etti. Oylamada yeter sayı bulunamadığı için talep reddedilirken, toplantı belirsiz bir tarihe ertelendi.

/ ANKARA

07.04.2007


 

Darbe günlüğüne soruşturma

2004 yılında darbe planı yaptıkları iddia edilen Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Özden Örnek ile Jandarma eski Genel Komutanı Şener Eruygur hakkında inceleme başlatıldı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı incelemeyi Mazlum-Der’in suç duyurusunun ardından yaptı.

Mazlum-Der, bu iddiaların soruşturulması ve darbe planları yaptığı ileri sürülen başta eski Jandarma Genel Komutanı emekli Orgeneral Şener Eruygur olmak üzere dönemin kuvvet komutanları hakkında suç duyurusunda bulundu. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, suç duyurusuyla ilgili incelemesini tamamlayarak işleme almaya karar verdi. Başsavcılık, iddiaları soruşturmadan önce konunun sivil savcıların görev alanına girip girmediğine karar verecek. Askerî yargıyı ilgilendirdiği sonucu çıkarsa, dosya Genelkurmay Askeri Savcılığı’na gönderilecek. Ancak askerî savcılığın inceleme yapabilmesi için Genelkurmay Başkanı’nın izni gerekiyor. Günlükte yer alan iddiaların doğru olduğu kanaatine varılması durumunda Türk Ceza Kanunu’nun “anayasal düzeni cebir ve şiddet kullanarak yıkma” suçunu düzenleyen ve müebbet hapis cezası öngören 309’uncu madde işletilebilir. Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek’e ait olduğu iddia edilen günlükte 2003 ve 2004 yılında dönemin kuvvet komutanlarının AKP hükümetine karşı darbe planları yaptıkları savunulmuştu.

/ ANKARA

07.04.2007


 

Bekir Coşkun’dan tuhaf çağrı

Hürriyet gazetesi yazarı Bekir Coşkun, Türkiye’de darbe olması için şartların oluştuğunu iddia ederek, “Pekiiii; kendini Atatürk devrimlerinin ebedi bekçisi sayan ve elinde silahlı güç olanların, tüm bu olanlar karşısında sessiz ve seyirci kalmalarına ihtimal veriyor musunuz? Hayır...” diyerek açıkça darbe çağrısında bulundu.

Bekir Coşkun, Hürriyet’teki dünkü yazısında, Türkiye’de bundan böyle darbe olmaması için “demokrasi, hukuk, bilinçli ve örgütlü toplum”un mutlaka var olması gerektiğini belirtti. Bu üçünün bulunmadığını savunan Coşkun, darbe olması için ise “devrim yasalarına hakaret, rejime karşı hareket, Cumhuriyete ihanet” olmaması gerektiğini ve bunlarında ülkede var olduğunu ileri sürdü.

Kendine göre Türkiye’de darbe şartlarını oluşturan Bekir Coşkun, silahlı güçleri darbe yapmaya çağırdı. Coşkun, darbe özlemini dile getirdiği yazısına şöyle devam etti:

“Bu ‘yok’lar ile ‘var’ların esrarengiz tel örgüleri arasındadır korktuğumuz darbeler. Aslında bizler Erbakan’ın, ‘Kanlı mı olacak, kansız mı?’ sorusunun yanıtını yaşıyoruz şu günlerde. Erbakan’ın yetiştirdiği, ondan daha zeki ve kamuflajlı veletleri, onun başaramadığını başarıyorlar. Evet...Kansız oluyor...

Pekiiii; kendini Atatürk devrimlerinin ebedi bekçisi sayan ve elinde silahlı güç olanların, tüm bu olanlar karşısında sessiz ve seyirci kalmalarına ihtimal veriyor musunuz?.. Hayır...

Önümüzdeki günler büyük olaylara gebe. Patron kuruluşlarının, esnaf ve işçi örgütlerinin, medyanın, üniversitelerin, aydınların pısırık, ikiyüzlü ve çıkarcı tavırları, demokratik olmayan müdahaleler olasılığını artırıyor. Çünkü; bu karşı devrim durdurulmasına durdurulacak. Burada Erbakan’ın, ‘Kanlı mı olacak, kansız mı?’ sorusunun karşı versiyonu söz konusudur: ‘Darbeli mi olacak, darbesiz mi?..’ Hangisi?.. Siviller her zaman gaflete düştükleri için, darbeler her seferinde Türkiye’yi beterin beterine sürükledi. O zaman laik cumhuriyetin çocukları yükseltin sesinizi...Ses...Ses...”

Yeni Asya / İSTANBUL

07.04.2007


 

Orhan Erinç: Fikre tahammül yok

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Orhan Erinç, aradan yaklaşık 130 yıl geçmesine karşın Türk basınında 2 konunun gündemden hiç düşmediğne dikkat çekerek, bunlardan bir tanesinin “siyasal iktidarların hala ifade özgürlüğünün önüne yeni engeller koymaya çalışması, diğerinin ise gazetecilere uygulanan kaba kuvvet olduğunu” söyledi.

TGC tarafından, ‘’Öldürülen Gazeteciler Günü’’ dolayısıyla ilk basın şehidi Serbesti Gazetesi Başyazarı Hasan Fehmi’nin Divanyolu’nda II. Mahmut Türbesi’ndeki kabri başında tören düzenlendi.

Hasan Fehmi’nin kabrine çeleng konulmasının ardından konuşma yapan Erinç, bütün öldürülen gazetecileri sevgi, saygı ve şükran borcuyla anmak için burada toplandıklarını söyledi. Orhan Erinç, Türkiye’de ilk basın şehidi Hasan Fehmi’den bu yana 62 meslektaşlarının kurşunlara hedef olarak hayatlarını kaybetmesine şahit olduklarını bildirdi.

Bu cinayetlerin ‘’gazetecilerin fikirlerine tahammül edemeyen, kaba kuvvet yanlısı ve arkalarında karanlık güçlerin bulunduğu tetikçiler’’ tarafından işlendiğini anlatan Erinç, ‘’Kimilerinin tetikçileri bulunamadığı gibi bulunduklarında da arkalarındaki güçler ortaya çıkarılmamıştır. Siyaset bu konuda her zaman ayak sürüme yolunu tercih etmiştir’’ dedi.

Öldürülen gazetecilerin büyük bölümünün 1980 sonrasında hayatlarını kaybettiklerini ifade eden Erinç, 1979 yılında öldürülen Milliyet Gazetesi Başyazarı Abdi ipekçi’nin öldürülen 15. gazeteci olduğunu hatırlattı. Erinç, ‘’Geride kalan 28 yıllık süreçte 50 dolayında gazeteciyi kaybettiğimiz anlaşılıyor’’ diye konuştu.

Öldürülen son gazetecinin Hrant Dink olduğunu hatırlatan Erinç, ‘’Ondan önce öldürülen gazeteci Ahmet Taner Kışlalı’nın öldürülme tarihi 1999’dur. Geçen yıla kadar burada 1999’dan bu yana gazeteci cinayetine tanık olmadığımızı’ belirtiyorduk. Ama bugün artık o dönemin de geride kaldığını ve öldürülen son gazetecinin Hrant Dink olduğunu biliyoruz’’ şeklinde konuştu.

Hrant Dink’in öldürülmesiyle ilgili kendilerinin de aralarında bulunduğu basın kuruluşlarının, ‘’sadece tetikçilerin değil, arkasındaki güçlerin de yakalanması’’ gerektiğini söylediğini ifade eden Erinç, ‘’Ancak soruşturma ve kovuşturma henüz bitmediği için bu konudaki beklentimizi burada bir kere daha vurgulamak istiyorum’’ dedi.

Aradan yaklaşık 130 yıl geçmesine karşın 2 konuyu gündemde tutmaya çalışmalarının Türkiye’nin çelişkilerinden biri olduğunu kaydeden Erinç, bunlardan bir tanesinin siyasal iktidarların hala ifade özgürlüğünün önüne yeni engeller koymaya çalışması, diğerinin ise gazetecilere uygulanan kaba kuvvet olduğunu söyledi. Öldürülen gazetecileri unutmadıklarını belirten Orhan Erinç, ‘’Bu örneklerin tekrarlanmaması için yetkililere uyarıda bulunma ihtiyacı duyuyoruz’’ dedi. Konuşmanın ardından törene katılanlar, öldürülen gazeteciler için saygı duruşunda bulundu. Törenin ardından, yeniden düzenlenen ve içinde Öldürülen Gazeteciler Galerisi’nin yanı sıra Anadolu Ajansı’na ayrılmış bir bölüm de bulunan Basın Müzesi hizmete açıldı.

Orhan Erinç, burada yaptığı konuşmada, bundan sonra yeni kayıplar olmaması dileğinde bulunarak, tüm yetkilileri bu konuda ciddi önlemler almaya çağırdı ve ifade özgürlüğündeki sınırları kaldıran yasa değişikliklerinin en kısa sürede yapılmasını istedi.

/ İSTANBUL

07.04.2007


 

Demir: Ülkeyi karıştırmak istiyorlar

Güneydoğu Sosyal ve Ekonomik Kalkınma Federasyonu (GÜNFED) Başkanı Mehmet Demir, son günlerde sivil toplum faaliyeti adı altında ülkeyi karıştırma girişimlerini ibretle ve kaygıyla takip ettiklerini söyledi.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerini bahane eden ve nereden beslendikleri meçhul bazı oluşumların, 14 Nisan tarihinde gerçekleştirilecek ‘Cumhuriyete sahip çıkalım’ mitingine eğitim kurumlarını da alet ettiklerini belirten Demir, ortaya konan çabaların geçmişteki bazı senaryoları hatırlattığını ifade etti. Türkiye’nin son 5 yılda yakaladığı huzur ortamının bozulmaya çalışıldığını söyleyen Mehmet Demir, “Enflasyonun düşüşü, ihracatın artması, milli gelirin yükselmesi ve bölgesel kalkınmışlık düzeylerinin eşitlenmeye çalışıldığı bir Türkiye’nin, aklı selim sahibi kimleri rahatsız etmesi anlaşılır gibi değil. Bu ülkede hala kendini gizli kast sisteminin en tepesinde gören zümreler var.” dedi.

Halkın iradesine saygının demokrasinin vazgeçilmez unsuru olduğunu ve bunu demokrasiye inanan herkesin çok iyi bildiğini belirten Demir, “Bu ülke bu seviyelere kolay gelmedi. Bir gecede faiz oranlarının 5 sene öncesine nasıl gittiğini herkes çok iyi hatırlıyor. Cumhuriyete sahip çıkma bahanesiyle ülkenin huzurunu kaçırmak isteyen oluşumlara karşı çıkmak her sivil toplum kuruluşunun vazifesi olmalıdır. Çünkü tek bir Türkiye, tek Cumhuriyet var. Bu kazanımlara sahip çıkmalıyız” diye konuştu.

/ GAZİANTEP

07.04.2007


 

Mumcu: YÖK bildirisi demokrasiye müdahale

ANAVATAN Genel Başkanı Erkan Mumcu, YÖK Rektörler Komitesi’nin cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili bildirisinin “demokrasiye haksız bir müdahale” olduğunu söyledi.

Saadet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan, Genel Başkan Yardımcısı Şevket Kazan ile ANAVATAN Genel Başkanı Mumcu’yu ziyaret ederek, Gaziantep Milletvekili Ömer Abuşoğlu’nun ölümü sebebiyle başsağlığı dileklerini iletti. Mumcu ve Kutan, daha sonra YÖK Rektörler Komitesinin cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili bildirisine ilişkin sorularını cevapladılar. Erkan Mumcu, Anayasal kurumların öncelikle Anayasa ile belirlenen görevlerini yerine getirmeleri gerektiğini söyledi. Bu kurumların Anayasa’dan kaynaklanan ayrıcalıklarını demokratik düzeni zorlayıcı tutumla kullanmalarını doğru bulmadığını ifade eden Mumcu, “Yani YÖK işine baksın, siyaset kendi işine baksın, yargı kendi işine baksın. Burası demokratik hukuk devleti. Kimin vazifesinin ne olduğu bellidir” diye konuştu. YÖK bildirisinin “basit bir görüş açıklama” olarak görülemeyeceğini belirten Mumcu, “Benim anlayışımda bu açıklama, demokrasiye müdahaledir ve haksız bir müdahaledir. Kimse üstüne vazife olmayan işleri üstlenmeye kalkmasın” dedi.

Saadet Partisi Genel Başkanı Kutan da Mumcu’nun görüşlerine katıldığını belirterek, YÖK Başkanı Teziç’in Rektörler Komitesi adına açıklama yapmasının doğru olmadığını söyledi.

/ ANKARA

07.04.2007


 

Türk halkından tutsak vekillere tam destek

Filistinli tutsak vekillerin serbest bırakılması için başlatılan imza kampanyasında bugüne kadar 928 bin 166 imza toplandı. 1 milyon hedefine ulaşılması için geriye sadece 71 bin 834 imza kaldı.

İHH İnsani Yardım Vakfı öncülüğünde başlayan ve pek çok sivil toplum kuruluşunun destek verdiği imza kampanyasında sona yaklaşıldı. İsrail cezaevlerinde tutuklu bulunan Filistinli vekillerin serbest bırakılması için başlatılan “İmza Kampanyası’nda” bugüne kadar 928 bin 166 imza toplandı.

Hedefin yakalanması için gereken 71 bin 834 adet imzanın da toplanması için ise çalışmalar sürüyor. Anadolu’nun değişik bölgelerinden gelecek imza formlarıyla bu rakımın çok rahatlıkla elde edileceği belirtildi. Bir milyon imzanın toplanması halinde ise İsrail’e baskı kurmak amacıyla yurt içinde ve yurt dışında yeni girişimler başlatılacak. Bilindiği gibi İsrail cezaevlerinde; 27 milletvekili ile 8 bakan ve bir meclis başkanı “güvenlik tehdidi” oluşturdukları gerekçesiyle hapiste tutuluyorlar. Bunların serbest bırakılması için imza kampanyasına Mart başında başlanmıştı.

/ İSTANBUL

07.04.2007


 

Cuma öncesinde deprem tatbikatı

Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara, Ataköy 5. Kısım Camii’nde Cuma namazı öncesi depremde yapılması gerekenleri anlattı.

Barkovizyon eşliğinde sunum yapan Işıkara, cemaate deprem esnasında yapması gerekenleri uygulamalı olarak gösterdi. Kandilli Rasathanesi eski Müdürü Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara, “Afet Zararlarını Azaltma ve Toplumu Harekete Geçirme” projesi kapsamında Ataköy 5. Kısım Camii’nde cuma namazı öncesi cemaate “Deprem risklerini nasıl azaltırız?” adlı kısa bir sunum yaptı. Sunuma, Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara’nın yanı sıra, Kızılay Genel Başkanı Tekin Küçükali ve İstanbul Müftüsü Mustafa Çağrıcı da katıldı.

/ İSTANBUL

07.04.2007


 

Makam aracına haciz

Mardin Belediyesi’nde 17 yıl çalıştıktan sonra kendi isteğiyle emekli olan 46 yaşındaki işçi Veysi Veske, belediyeden alacağı emeklilik ikramiyesine karşılık açtığı dava sonucu Mardin Belediye Başkanı Metin Pamukçu’nun makam aracına haciz koydurdu.

Avukatı Necat Çıray ile birlikte, Mardin Adliyesi’nden aldığı kararı değerlendiren işçi emeklisi Veysi Veske, belediyeden alacağına karşılık başkanın makam aracı için haciz kararı çıkmasının kendisini üzdüğünü ancak çocuklarına bir gelecek hazırlamak zorunda olduğu için mahkemeye başvurduğunu söyledi. Veske, “Aldığım emekli maaşımla geçinemiyorum. Mecbur kaldım. Belediyeyi mahkemeye verdim. Açtığım davada mahkeme, belediyenin makam aracına haciz koydurdu. Cipi satıp kendime bir ev alacağım. Geriye kalan parayla da çocuklarımın okul masraflarını karşılayacağım” dedi.

/ MARDİN

07.04.2007


 

Geçit töreni hazırlığı

Polis Teşkilâtının 162. kuruluş yıldönümü dolayısıyla 10 Nisan’da yapılacak geçit töreninde Ankara’da bazı yollar trafiğe kapatılacak.

Ankara Emniyet Müdürlüğü Basın Merkezinden yapılan yazılı açıklamada, Polis Teşkilâtının 162. kuruluş yıldönümü dolayısıyla 10 Nisan Salı günü saat 10.00-10.45 saatleri arasında resmî geçit töreni yapılacağı bildirildi. Açıklamada, Salı günü saat 10.00’dan itibaren Polis Akademisi Anıttepe Kampüsünden hareketle Yahya Galip Caddesi-Millî Müdafaa Caddesi Kavşağı-Vekaletler Caddesi-Atatürk Bulvarı-Bakanlıklar-Emniyet Genel Müdürlüğü eski Hizmet Binası önünü takiben Millî Müdafaa Caddesi tören sonuna kadar trafiğe kapatılacak.

/ ANKARA

07.04.2007


 

Hırsızlık olayına DNA testli çözüm

Kars Cumhuriyet Savcısı Osman Çabuk, Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek, çalınan hayvanların kime ait olduğunu DNA testiyle çözdü.

Kars merkeze bağlı Mezra köyünden Kenan Balantekin ve kardeşleri geçen yıl savcılığa başvurarak, 23 Eylül gecesi saat 01.00 sıralarında kendilerine ait ahırın kapısının levyeyle kırıldığını ve 8 buzağının çalındığını bildirdi. Bunun üzerine Kars Cumhuriyet Savcılığı’nın talimatıyla harekete geçen güvenlik güçleri, çalınan buzağılardan 2’sini Ardahan’ın Bayramoğlu ile Göle ilçesinin Molla Hasan köyünde buldu. Olayla ilgili olarak gözaltına alınan Ali Kalkan ve Tuncel Kılıç, tutuklanarak cezaevine konuldu. Tutuklu zanlıların hayvanların kendilerine ait olduğunu ileri sürmesi üzerine hayvanlar, olay çözülünceye kadar Ardahan’da yediemine teslim edildi.

/ KARS

07.04.2007


 

Hakkari’de tifo salgını iddiası

Hakkari Vali Vekili Ali Hamza Pehlivan, şehirdeki tifo salgını iddialarıyla ilgili, ‘’Sağlık kuruluşlarımıza tifo hastalığı şüphesiyle gelen 71 vaka bulunmaktadır.

İlde salgın boyutunda ciddi bir hastalık yok” dedi. Pehlivan, gazetecilere yaptığı açıklamada, 16 Marttan bugüne kadar tifo hastalığı şüphesiyle Devlet Hastanesine 30, sağlık ocaklarına ise 41 olmak üzere 71 kişinin başvurduğunu belirterek, bu kişilerin ayakta tedavi edildiğini söyledi. Her ihtimale karşı gerekli tedbirleri aldıklarını ifade eden Pehlivan, "Belediye Başkanlığından içme suyu depolarını incelemelerini istedik’’ dedi. Mahallelerde şebekesiz kuyular bulunduğunu, vatandaşların bu kuyulardan aldıkları suyu kullanmamaları ya da kaynattıktan sonra kullanmaları gerektiğini dile getiren Pehlivan, ‘’Evlerde yeterli düzeyde klor tableti kullanımı yok. Bu nedenle klor tabletlerini belediye ekiplerine vererek, içme suyu şebekelerine katmalarını sağlayacağız’’ dedi.

/ HAKKARİ

07.04.2007


 

Bursa’da fetih coşkusu

Bursa’nın fethinin 681. yıl dönümü, törenlerle kutlanıyor. Bursa Valiliği ve Büyükşehir Belediyesince düzenlenen törenler, Vali Nihat Canpolat, Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Recai Ekmekçi, Garnizon ve Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Osman Baykurt ve kamu kuruluşlarının temsilcilerinin katılımıyla başladı.

Törenlerin, Pınarbaşı Fetih Kapısı’nda devam eden ikinci bölümünde ise Bursa Mehter Takımı, tarihi surlarda fethi sembolik olarak canlandırdı ve ‘’Fetih Selası’’ okundu. Pınarbaşı Parkı’nda, İstiklal Marşı’nın okunması ve saygı duruşunda bulunulmasının ardından vatandaşlara Bursa’nın fetih öyküsünün anlatıldığı törende, Bursa Mehter Takımı ve Kılıç Kalkan Derneği ekipleri gösteri sundu. Tophane Şehitliği’ne çelenklerin sunulduğu, burada bulunan Osman Gazi ve Orhan Gazi türbelerinin de ziyaret edildiği etkinlikler kapsamında, Balabanbey Kalesi’nde gösteriler sunulacak, Barış Manço Kültür Merkezi’nde ‘’Fetih’’ sergisi açılacak ve ‘’Eski Bursa Belgeseli’’nin sunumu yapılacak. Bu arada, merkez Osmangazi İlçe Belediyesince, Bursa’nın fethinin yıl dönümü dolayısıyla 6-15 Nisan tarihleri arasında düzenlediği ‘’Osman Gazi’yi Anma ve Bursa’nın Fethi Şenlikleri’’ başladı.

/ BURSA

07.04.2007


 

Es’ad Coşan Camii, duâlarla ibadete açıldı

Es’ad Coşan Hocaefendi’nin hayrına İstanbul Gaziosmanpaşa’da yaptırılan camiî, dün duâlarla ibadete açıldı.

Modern zamanın ihtiyaçlarının da düşünüldüğü camide, müstakil kütüphaneden spor salonuna, bilgisayar odasından çocuk eğlence salonuna kadar birçok bölüm yakında hizmete girecek. Mahmud Es’ad Coşan Hocaefendi’nin kurucu üyesi olduğu Hüseyin Kocacık Kültür ve Dostluk Vakfı tarafından, Küçükköy Gaziosmanpaşa’daki Cengiz Topel Caddesi üzerinde Es’ad Coşan Hocaefendi’nin adına yaptırılan ve bir kompleks özelliği taşıyan caminin açılışı dün duâlarla gerçekleştiridi. Caminin yapımını koordine eden Cihat Varlı, caminin bir kompleks olarak diğer camilerden farklı bazı özellikleri olacağını söyledi. Varlı şu anda sadece caminin ibadet bölümün tamamlandığını belirterek, diğer bölümlerin yakında hizmete gireceğini ifade etti.

Yeni Asya / İSTANBUL

07.04.2007


 

New York’ta sünneti teşvik kampanyası

New York Times’ın internet sitesindeki habere göre, Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ), sünnetin AIDS’e yol açan virüs HIV’in bulaşmasını önlemede etkili olduğunu açıklamasından sonra New York sağlık yetkilileri harekete geçti.

Atlanta’daki Hastalıkların Kontrolü ve Önlenmesi Merkezinin, bunu ulusal bir politika haline getirmek için çalışmalar yapacağı bildirildi.

New York sağlık yetkilileri, sünnet konusunu üyeleriyle ele almaları için bazı gruplarla şimdiden temasa geçti.

Yetkililer, ayrıca sağlık sigortası olmayan erkeklerin ücretsiz sünnet edilmesini istedi.

Uzmanları, Kenya, Uganda ve Güney Afrika’da yapılan araştırmalara sonucu sünnetin AIDS’e karşı korunmada etkili olduğunu belirtmiş ve erkeklere sünnet olmalarını tavsiye etmişti.

/ ANKARA

07.04.2007


 

Hadis-i şerife uydu, orman sahibi oldu

Günümüzde birçok kişi ormanları keserek, yakarak tarla elde etmeye çalışırken, emekli hakim Yakup Şafak Hz. Muhammed’in (asm), “Elinizde bir ağaç fidanı varsa kıyamet kopmaya başlasa bile eğer onu dikecek kadar vaktiniz varsa mutlaka dikin” tavsiyesine uyarak kendi özel arazisini sedir ormanı haline getirdi.

20 dönümlük arazisine 4 bin sedir fidanı dikerek ağaç sevgisini gösteren emekli hakim Yakup Şafak’ın Kur’ân-ı Kerim ve Hz. Muhammed’in (asm) ağaç ile ilgili emirlerini yerine getirmek için 17 yıl önce diktiği 4 bin fidandan 2 bin 600’ü artık insan boyunu geçen ağaçlar haline geldi.

2005 yılında emekli olan Yakup Şafak, yıllarca Türkiye’nin değişik il ve ilçelerinde hizmet ederken doğup büyüdüğü Mersin’in Gülnar ilçesine bağlı Dayıcık Köyünü hiç unutmamış.

Yakup Şafak, 1990 yılında Orman İşletme Şefliği’nin de katkıları ile babasından kalma tapulu 20 dönümlük arazisine 4 bin adet sedir fidanı diktiğini söylüyor.

Hz. Muhammed’in (asm), “Elinizde bir ağaç fidanı varsa kıyamet kopmaya başlasa bile eğer onu dikecek kadar vaktiniz varsa mutlaka dikin”, “Kim ağaç dikiminde bulunursa, onun için ağaçtan hasıl olan ürün miktarınca Allah sevap yazar” hadis-i şeriflerinin olduğunu hatırlatan Şafak, “Ben de bu tavsiyelere uydum. Amacım geleceğimize yatırım yapmak. Çocukluğumuzda orman olan alanlar hep yok oldu. Tarla yapılan yerler de verimli olmadığı için ekilmiyor. Diktiğimiz Sedir ağacı kıymetli bir ağaç. Amacım çevremdekilere ağaç sevgisini aşılamak ve hayır yapmak” dedi.

/ MERSİN

07.04.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004