The Guardian gazetesi, İngiltere’nin İran’ı yatıştırmak için, bir daha izinsiz sularına girmeme sözü vermeyi önerdiğini yazdı. “Bu öneri, İranlılara teminat vermeye yönelik bir ‘güven artırıcı’ tedbir olarak ifade ediliyor. Ancak bu kapsamda bir özür dilenmesinin söz konusu olmadığı, 15 kişilik mürettebatın 23 Mart’ta yakalandıkları sırada İran karasuları içinde olduğu iddiasının da kabul edilmeyeceği kaydediliyor.
Bu girişim, Cuma günü sunulan ve sıradışı şekilde özür talebi değil, geleceğe yönelik bir teminat isteyen İran diplomatik notunun ardından gündeme geldi.”
Gazeteye göre, İngiltere bu konuda Katar gibi bölge ülkelerinin yanı sıra Suriye’den de yardım alıyor.
Financial Times ise diplomatlar ve deniz kuvvetleri yetkililerinden oluşan bir heyetin ülkeye gönderilmesinin gündemde olabileceğini belirtti. Gazeteye göre bu, olayın başından bu yana atılan en uzlaşmacı adımlardan biri olur.
“İran istihbaratı, İngilizlerin Huzistan bölgesinde bir ayaklanma çıkarma peşinde olduğuna inanıyor. Burada bombalar patladı, İran olaydan İngiliz istihbaratını sorumlu tuttu. İngiltere yorum yapmadı. İran’da gerçekten SAS komandoları var mı? Ya da Amerikalılar Erbil’de bir kaç ay önce bir yere kapatıverdikleri 5 İranlıyı serbest bırakacaklar mı?”
Times’ta yazan Tim Hames’e göre, şaşırtıcı olan, İran’ın attığı adımlara şaşırılıyor olması. Hames soruyor: “Peki bundan sonra ne olacak?”
“İran İngiltere’nin bundan böyle askerlerini görevlendirirken daha dikkatli olacağını varsayabilir. Tahran İngiltere’yi Basra’dan çıkarmanın en iyi yolunun ateşi körüklemek olduğuna inanırsa bunu yapacak, ya da aksinin daha çabuk çekilmemizi sağlayacağına inanırsa, sessiz kalacak. İran’ın siyasetleri, iddiaların aksine görünüşü ve hedefleri açısından gayet tutarlı. Hele elinde bir de nükleer silâhı olursa ne olur dersiniz?” Hames yazısında, bu ihtimalin mutlaka önlenmesi görüşünü dile getirdi.
|