|
|
|
Konutlara mortgage zammı |
İpotekli Konut Finansman Yasası’nın (Mortgage) yürürlüğe girmesiyle, yeni (sıfır) konutlarda yüzde 5, ikinci el konutlarda da yüzde 20’lere varan fiyat artışları gözleniyor. Yasaya göre, imarlı ve deprem güvenliği olan binaların kredilendirilecek olması ve yetersizlik sebebiyle imarlı arsa fiyatlarında da artış bekleniyor.
“DAR GELİRLİNİN YASASI DEĞİL”
Mortgage yasasının konut fiyatları üzerinde psikolojik bir etki oluşturduğunu belirten İnanlar İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Serdar İnan, bu etkiyle konut fiyatlarında 2-3 ay içinde yüzde 10-15 seviyelerde artış yaşanacağını kaydetti. İnan, yasasının eksikliklerinden dolayı bir cazibesinin bulunmadığını vurgulayarak, “Bu dönemde mortgage’ın da etkisiyle yukarı doğru bir fiyat hareketi yaşanacak. Bu hareketin 3-4 ay süreceğini tahmin ediyorum. Mortgage Yasası’nın daha kapsamlı olması, dar gelirliye yönelik bir yasa olması gerekiyordu. Orta ve dar gelirliler bu sistemden yararlanamadıktan sonra bunun adına mortgage denemez. Meclis’ten geçen yasa, zaten bankalar tarafından verilen konut kredilerinin kanunlaşmış halidir” şeklinde konuştu.
DEVLETİN MALİYETLERİ
AŞAĞI ÇEKMESİ GEREKİYOR
Mortgage Yasası’nın dar gelirlilere yönelik olarak revize edilmesi gerektiğinin altını çizen İnan, işgal edilmiş ya da işgal edilme riski olan, devlete ait arsaların da mortgage kapsamına alınması gerektiğini vurguladı. İnan, devletin bu tür arsaları devreye sokmasıyla ve vergi muafiyeti sağlamasıyla maliyetlerde önemli bir azalma olacağına dikkat çekerek, “Şu an 100 metrekare bir daire 130 bin YTL’nin altında satılamıyor. Bu 130 bin YTL içinde inşaat maliyeti 40 bin YTL, geriye kalan 90 bin YTL ise arsa, vergi, harç, arsanın kârı, müteahhidin kârı ve devletin payıdır. Buradaki maliyetleri aşağıya çekerseniz, 40 bin YTL maliyeti olan bir yapıyı 50-60 bin YTL’ye satabilirsiniz. Böylelikle de insanlar 20 yıl vadeyle konut alabilir hale gelebilirler” dedi.
|
/ İSTANBUL
13.03.2007
|
|
|
Yasa içimize sinmedi |
İzmir Emlakçılar ve Emlak Müşavirleri Derneği (İZEMDER) Genel Başkanı Rıdvan Akgün, Mortgage Yasasının kamuoyunun beklediği gibi çıkmadığını, ekonomik gerçeklerin gözardı edildiğini, alelacele çıkartıldığını savunarak, “Mortgage Yasası bizim içimize sinmedi’’ dedi.
Mortgage Yasasının hemen çıkmasının Bankacılık sektöründe yasal bir düzenlemeyi ve özellikle konut kredilerinin çabucak tahlisini amaçladığını belirten Akgün, yasanın, bugüne kadar verilen konut kredilerinin yeni banka krizlerine yol açacağı için çıkarıldığını öne sürdü.
Mortgage’nin zengin insanların istifade edebileceği özel bir finans yasası olarak hayata geçtiğini iddia eden Akgün, “Mortgage sisteminin bugünkü şartlarda iktisadi hayatta hem ekonomik, hem sosyal olarak kanayan yaraya merhem olacağına asla inanmıyoruz. Bize göre yasa bir Motgage hikayesidir, işte çıkardık ya demektir. Mortgage Yasası bizim içimize sinmedi.’’
|
/ İZMİR
13.03.2007
|
|
|
En mağdur tüketici Türkiye'de |
Tüketici Hakları Derneği, “Tüketicilerin Acil Durum Raporu”nu açıkladı. Dernek Başkanı Turhan Çakar tarafından açıklanan raporda, tüketicilerin alım gücünün düştüğü buna karşılık dünyanın en pahalı elektrik ile doğalgazının kullanıldığı ve yüzde 70’den fazla olan vergi oranlarının dünyanın en yüksek ve haksız dolaylı vergileri olduğuna dikkat çekildi.
Raporda bankaların da tüketicileri mağdur ettiği ifade edildi. Derneğin 43 şubesinin çeşitli il ve ilçelerde yaptığı, inceleme, gözlem, araştırma ile gelen şikâyetlerin değerlendirilmesi sonucunda hazırlanan raporda yer alan sorunlar şöyle sıralandı:
*Uygulanan ekonomik politikalarla tüketicilerin alım gücü düşürülmüş ve tüketiciler yoksullaştırılmıştır. Yoksulluğun artışı ile birlikte sosyal patlamalar da giderek artmaktadır.
* Dünyanın en pahalı doğalgazı ülkemize ithal edilirken, doğalgazla ısınan tüketiciler dünyanın en pahalı ısınan tüketicileri konumuna düşürülmüştür.
* Ülkemiz, toplam vergi gelirleri içerisinde KDV, ÖTV gibi vergilerin oranının yüzde 70’den fazla olduğu, dünyanın en yüksek ve en haksız dolaylı vergisini ödeyen tüketicilerin yaşadığı bir ülke konumundadır. Gıda, su, elektrik, telefon, ulaşım, doğalgaz, kömür gibi yakıtlar ile akaryakıt gibi temel kamusal mal ve hizmetlerden alınan KDV yüzde 1’e düşürülmeli, ÖTV kaldırılmalıdır.
*Bankalar tüketicileri soymaktadır. Bankaların tüketici haklarına aykırı uygulamaları, yüksek faiz politikaları ve çeşitli bankacılık hizmetlerinden aldıkları yüksek miktardaki bedeller ya da alınmaması gerektiği halde, haksız yere aldıkları bedeller sebebiyle tüketiciler mağdur edilmekte ve zarara uğratılmaktadır.
* Aldatıcı ve yanıltıcı reklâmlar çocuklarımızı ve gençlerimizi hem yanlış tüketime yönlendirmekte hem de sağlık ve güvenliklerinin risk ve tehlikeye girmesine sebep olmaktadır.
* Bölgeler arası dengesizlikler ile gelir dağılımı dengesizliği artmıştır.
* Yanlış enerji politikalarıyla tüketiciler dünyanın en pahalı elektriğini kullanmak durumunda bırakılmıştır.
*Sağlıksız ve güvensiz ürünler ve hizmetler sebebiyle tüketiciler risk ve tehlike altındadır.
* Elektrik kesintileri, düşük ve yüksek voltaj sebebiyle tüketiciler can güvenliği yönünden tehlikeye düşürülmekte ve ekonomik olarak büyük zararlara uğratılmaktadır.
* Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, ilgili ve yetkili kamu kuruluşlarının sorumluluklarını ve yetkilerini yeterince kullanmaması, firmaların hak düşürücü tavırları ve olumsuz yargı kararları sebebiyle, yeterince uygulanmamaktadır.
|
Kemal BENEK
/ ANKARA
13.03.2007
|
|
|
Küçük meblağlarda, temassız ödeme |
Dünyada 30 bin noktada kullanılan ve küçük meblâğlı nakit ödemelerde uygulanan temassız ödeme, önümüzdeki dönemde yaygınlaşması beklenen Türkiye’de de alternatif ödeme şekli olarak görülüyor.
Banka veya kredi kartlarına yerleştirilen antenler aracılığıyla gerçekleştirilen ödemenin, Türkiye’de 30-35 YTL’nin altındaki meblâğları kapsaması hedefleniyor. Alış verişlerde kuyruğu bitirecek sistem Kartlı Geçiş Sistemine benziyor.
|
/ İSTANBUL
13.03.2007
|
|
|
Katılım bankalarından 392 milyon YTL net kâr |
Türkiye’de faaliyet gösteren katılım bankaları, 2006 yılında toplam 391 milyon 696 bin YTL’lik net kâr elde etti.
Türkiye Katılım Bankaları Birliğinden, bağımsız denetimden geçmiş 31 Aralık 2006 tarihli faaliyet sonuçlarına ilişkin yapılan yazılı açıklamaya göre, geçen yıl toplanan fonlar önceki yıla oranla yüzde 34 artarak 11,2 milyar YTL’ye yükseldi. Bu fonlar içindeki YTL fonlarının payı yüzde 47 olurken, yabancı para fonlarının payı yüzde 53 seviyesinde gerçekleşti.
Aynı dönemde YTL fonlarındaki artış yüzde 18, yabancı fonlarındaki artış ise yüzde 52 oldu. 2006 yılında katılım bankaları tarafından kullandırılan fonlar yüzde 40 oranında artarak 10,2 milyar YTL’ye yükselirken, toplam aktifler yüzde 38’lik artışla 13,7 milyar YTL’ye ulaştı.
Katılım bankalarının mali göstergelerindeki en yüksek artış öz varlıkta kaydedilirken, geçen yıl öz kaynaklar 2005 yılına göre yüzde 64 artarak 1,6 milyar YTL seviyesinde gerçekleşti. Net kârlılıkta ise yüzde 57’lik artış sağlayan katılım bankaları, 2006 yılında 391 milyon 696 bin YTL’lik net kâr sağladı. Geçen yıl katılım bankalarının personel sayısı yüzde 24’lük artışla 7 bin 114’e yükselirken, şube sayısı yüzde 22 büyüyerek 355 oldu.
|
/ İSTANBUL
13.03.2007
|
|
|
Çiftçi gübre alamadı, ürün az olacak |
Çiftçilerin, üretim maliyetinde yüzde 10 ile 20 arasında payı olan gübreyi fiyat artışı sebebiyle alamadığı, bunun da kalitesiz ürün ve düşük rekolteye yol açacağı bildirildi.
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Adana Şube Başkanı Ayhan Barut, gübrenin doğru kullanıldığı takdirde üretimde yüzde 20 ile yüzde 80’e varan verim artışı sağladığını, Türkiye’de yılda 5 milyon ton gübre kullanıldığını, bunun yüzde 40’ının ithalat, yüzde 60’ının ise yerli üretimle karşılandığını ifade etti.
Gübre fiyatlarının Ocak ayı başına göre büyük artış gösterdiğini, bu tarihte 50-55 YKr olan ve ‘’üre gübresi’’ denilen üst gübrenin 65 YKr’ye, taban gübresinin ise 40-42 YKr’den 48 YKr’ye çıktığını ifade eden Barut, bu yüzden üreticilerin gübre alamadığını bildirdi.
Mart ayının, gübrenin en yoğun kullanıldığı dönem olduğunu vurgulayan Barut, ‘’Çiftçi, başta mazot olmak üzere çok sayıda girdi maliyetleri nedeniyle zaten zor durumda. Gübrede yüzde 10-20’lik payla üretim maliyetinin en önemli kalemlerinden biri. Gübre fiyatındaki artış adeta üreticinin belini büktü. Üretici kullanması gereken gübrenin ancak yarısını kullanabiliyor. Çiftçinin gübre kullanamaması kalite düşüklüğü ve rekolte kaybına yol açacak. Bu da sadece üreticiye değil, ülke ekonomisine de zarar verir. Bu nedenle gerekli tedbirlerin alınmasını bekliyoruz.’’
|
/ ADANA
13.03.2007
|
|
|
Sıcak paranın faiz vurgunu devam ediyor |
Yabancıların Türk tahvil portföyü sekiz ayda yüzde 95 arttı. Merkez Bankası anketlerinde yüzde 9.4 olarak şekillenen yıllık reel faiz beklentisi, Türk tahvillerinin cazibesini koruyor.
Geçen yıl Mayıs-Haziran dalgalanmasının ardından oluşan yüksek faiz-düşük kur ortamında yabancı fonların yoğun biçimde alıma geçtiği Türk Devlet İç Borçlanma Senetleri, yerli ve yabancı yatırımcılar nezdinde cazibesini koruyor. Yabancıların DİSB portföyü, Haziran 2006 sonundan 23 Şubat’a kadar olan dönemde yüzde 95 oranında yani 21.1 milyar YTL artarak 43.2 milyar YTL’ye çıktı. Bankacılık dışı kesimin DİBS portföyü de 118 milyar YTL’yi aştı.
|
/ ANKARA
13.03.2007
|
|
|
Taşıtlara çipli takip |
Maliye Bakanlığı, motorlu taşıtlarda ‘’taşıt tanıma sistemini’’ devreye sokmaya hazırlanıyor. Taşıtların ön camına ya da depo kapağının yanına, yapıştırılması planlanan çipli kimlik kartlarıyla Maliye, malî takipte bulunacak, Emniyet ise çalıntı araçları bulacak.
Çipli kartları , otoyol ve köprülerde OGS görevi görecek, belediyelerin kapalı otoparklarına da bu kartlarla giriş-çıkış yapılacak. Çip, ödeme kaydedici cihazlarla iletişim yapabilecek özellikte olurken, taşıt kimlik biriminin istasyonlara maliyeti ortalam 1.500 dolar, çip maliyeti ise en fazla 2 dolar olacak. Uygulamaya ilişkin tebliğin yayınlanmasının ardından yeni araçlar trafiğe çipli kimlik kartışla çıkacak. Ardından da 1 yıl içinde mevcut taşıtlar sisteme uygun hale getirilecek.
Maliye Bakanlığının tespitlerine göre, 11 bin istasyondan 9 bin 811’i pompalara yazar kasa takarken, takılmayan sadece bin dolayında istasyon kaldı.
|
/ ANKARA
13.03.2007
|
|
|
Konya otomotivin merkezi oluyor |
Üretimi yapılan her aracın yedek parçalarının yüzde 80’inden fazlasının temin edilebildiği Konya’da, otomotiv yan sanayinde faaliyet gösteren yaklaşık bin firmanın yıllık cirosu 6 milyar dolara ulaşıyor.
Konya Ticaret Odasının (KTO) hazırladığı Konya Otomotiv Sanayi Raporuna göre, Konya, Mercedes ve Ford gibi dünya devlerinin yanı sıra Almanlar’ın leopar tanklarına bile yedek parça üretiyor. Millî ekonomiye yılda 3.6 milyar dolar katma değer sağlayan, en az 3 milyar dolar da ihracat potansiyeli bulunan Konya otomotiv yan sanayi, bu potansiyelin iyi değerlendirilmesi durumunda otomotivin merkezi konumuna ulaşacak. Konya otomotiv yan sanayinde, bugün bine yakın firma faaliyet gösterirken, sektörün ihracatının yüzde 70’i, AB ülkelerine gerçekleşiyor.
|
/ KONYA
13.03.2007
|
|
|
Sıcak hava petrolü düşürdü |
Meteoroloji tahminleri, uluslararası piyasalarda petrol fiyatlarını düşürdü.
Meteoroloji tahminlerinin dünyanın en büyük petrol tüketicisi ABD’de, hava sıcaklıkları tahminlerinin mevsim normallerinin üstünde seyredeceği yönünde çıkması üzerine, Batı Teksas türü petrolün varil fiyatı Cuma gününe göre 44 sent gerileyip 59,61 varile indi. Piyasanın diğer göstergesi Brent petrolünün varil fiyatı da Cuma gününe göre 24 sent düşüp 60,89 dolar oldu.
|
/ SİNGAPUR
13.03.2007
|
|
|
TUSKON’dan, Pasifik’e ticaret köprüsü |
Türkiye İş Adamları ve Sanayicileri Konfederasyonu (TUSKON) Pasifik ülkelerinin KOBİ’lerini Türkiye’ye çekmek için harekete geçti.
7-8 Nisan’da Lütfü Kırdar’da gerçekleştirilecek Pasifik toplantısına, 15 ülkeden 250 işadamı ve 50’nin üzerinde bakan, gazeteci ve bürokrat katılacak. 2 gün sürecek toplantıda 60 bin iş görüşmesi yapılması planlanıyor.
TUSKON Başkanı Rızanur Meral, Pasifik toplantısı öncesinde, hafta sonu Uşaklı sanayicilerle buluştu. Türkiye’de kurulan şirket sayısının kapasitenin çok üzerinde olduğunu belirten Meral, işadamlarının daha fazla para kazanmak için dünyaya açılması çağrısında bulundu.
|
Yeni Asya
/ UŞAK
13.03.2007
|
|
|
İşsizlik fonu, işsiz kalan işçinin hakkıdır |
Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası Genel Başkanı Mustafa Başoğlu, hükümetten istedikleri bütün destekleri alan işveren kesiminin son olarak İşsizlik Sigortası Fonu’na göz dikmelerine dikkat çekerek, “ İşsizlik Sigortası Fonu, işverenlerin talepleri doğrultusunda kullanılamaz” dedi.
Konuyla ilgili yaptığı yazılı açıklamada devletin, yatırım yapacak olan işverenlere pek çok kolaylıklar sağladığını belirten Başoğlu, “Yapılacak yatırımda 30 işçi çalıştıracak işverenlerin, işçileri için ödeyeceği sigorta primlerinin devlet tarafından karşılanması, bazı illerde ucuz arsa tahsis edilmesi bunlardan birkaçıdır. Buna rağmen, işverenlerin yatırımda gözettikleri en önemli husus, yüksek kâr limiti olmuştur. Son olarak TOBB tarafından getirilen sosyal güvenlik pirim ödemelerinin Fon’daki paradan karşılanması teklifi asla kabul edilmemelidir. Fon, işsiz kalan işçinin hakkıdır. Amacı dışında kullandırılmamalıdır” diye konuştu.
|
Ahmet TERZİ
/ ANKARA
13.03.2007
|
|
|
|