Ey şükrü bırakıp şekvaya giren hasta!
Şekva bir haktan gelir.
Senin hakkın zayi olmamış
ve ne hakkın var ki şekva ediyorsun?
Belki sen terk ettin çok nimetin şükrünü.
Bil Cenâb-ı Hakk’tan haksız yere istiyorsun hak.
Hakkını ver nimetin Cenâb-ı Hakk’a et secde.
Kazanırsın o zaman dünya ve ukbada saadet.
Hem duygular coşar, lâtifeler gelir vecde...
Sen kendinden sıhhatlilere bakıp şekva edemezsin.
Senden daha âlillere bakıp şükretmekle mükellefsin.
Senin elin kırık ise; kesilmiş ellere bak.
Bir gözün yoksa; iki gözü olmayan âmâları gör.
Ve haline binlerce şükret, kendini bir mazlûma kıyasla.
Düşün muzdarip aç olan âlemi insanı.
Kendi haline gül, onlarınkine ağla.
Bir zât…..
Bir biçareyi minareye çıkarsa,
Minarenin her basamağında ona bir ihsanda bulunsa,
Ona uzatsa en büyük bir hediyeyi minarenin başında,
O zât itirazâne mızmızlanıp ağlasa,
Keşke bu minare daha uzun olsaydı,
Daha yukarı çıksaydım, diye bağırsa,
Bilirsin ne kadar haksızlıktır şu hak dâvâsı.
Hakk yaratmış insanı en güzel bir şekilde.
Hiçlik derelerinden çıkarmış yeryüzüne,
Şikâyetle Rububiyet-i İlâhiye’yi tenkid,
Maddî hayattan daha musibetli,
Daha çaresiz bir yara...
Kırılmış bir elle dövüşmek gibi kaderi tenkid,
Bil: “Kaderi tenkid eden ziyadeleştirir sancıyı”...
Başına bir musibet gelen ancak şöyle demeli:
“Biz Allah’ın kullarıyız
Sonunda O’na döneceğiz”
Bu tevekkülle sabretsin her hasta
Teslim olsun Allah’a âyetin bu sırrıyla…
NOT:
12 doktor adayının Risâle-i Nur okumalarından telemmü etmiş oldukları bir fikirdir:
Tefekkür için, gaflette boğulmamak adına haftalık yoğun tempomuzun içerisine bir kere de olsa hastahane ziyareti ekleyebiliriz... Afakî âlemde boğulmamak adına bu ziyaretlerin çok faydalı ve ruhî rahatsızlıklarımıza çok şifakâr bir kamçı olacağına inanıyoruz…
|