|
|
|
İnternet dünyası “Nur”lanıyor! |
Aylık kadın ve aile dergisi Bizim Aile’nin Mart sayısı, sanal âlemde Risâle-i Nur üzerine yapılan çalışmalarla ilgili.
Bilgi çağında yaşıyoruz ve gelişen teknoloji sayesinde bilgi hızla yaygınlaşıp, inkişaf ediyor. İnternet sayesinde, istediğiniz bilgiye ulaşmanın süresi gün geçtikçe daha da kısalıyor. Bilgi ile âdeta yağmur taneleri gibi hızla ve sayısız şekilde muhatap olduğumuz günümüz şartlarında, doğru hedefi iyi tesbit etmek gerekiyor. Çünkü iletişim bilimciler artık “bilgi kirliliği” tabirini kullanmaya başladılar.
Aylık kadın ve aile dergisi Bizim Aile’nin Mart sayısı, sanal âlemde Risâle-i Nur üzerine yapılan çalışmalarla ilgili.
Nur hizmetleriyle ilgili yüzlerce site ve blog (sanal günlük), forum siteleri, kitap siteleri… gün geçtikçe yaygınlaşıp, inkişaf ediyor.
Dergide bu konuyla ilgili olarak, Mustafa S. İşeri, Abdullah Efe, Cemil Yüzer ve Hatice Durak’ın imzalarına rastlıyoruz.
Fatma Nur Hacınebioğlu ve Naciye Kaynak’ın İngiltere, Amerika ve Bosna’dan Nur hizmetleriyle ilgili kesitler sunuyorlar.
Meryem Tortuk Risâle-i Nur’larla tanışma hikâyesini anlatıyor.
Hülya Yakut, Mualla Erceylan, Fatma Özer Risâle-i Nur’lar üzerine kaleme aldıkları çalışmaları paylaşıyorlar.
İhtida Öyküleri’nde Şule Kulu size İslâmı yeni kabul etmiş bir hanımla tanıştırıyor.
|
11.03.2007
|
|
|
14 yaşında bir dahi |
14 yaşında bir dahi olur mu? Neden olmasın. Küçük Said, bunlardan biriydi ve onu diğerlerinden ayıran üstün bir özelliği vardı.
Aylık çocuk dergisi Can Kardeş, bu toprakların yetiştirdiği ve yakın tarihte isminden çok söz ettirmiş olan değerli İslâm Alimi, Bediüzzaman Said Nursî’nin hayatından kesitler sunuyor bu sayısında. Çünkü Bediüzzaman Said Nursî’nin bu ay vefat yıldönümü (23 Mart 1960). Aynı zamanda çizgi ilavesinde de Hayreddin Ekmen fırçasından aktarılan Küçük Said, nazarlara sunuluyor. Uğur Böceği sayfasında da Ahmet “İman Dede”den bahsetmiş. Mini Test’te ise Ayşegül Topçu “Bediüzzaman Dede” ile ilgili sorular soruyor.
Diğer sayfalar da kıpır kıpır. Neler yok ki: Çocuklara Vitamin, Büyümüş de küçülmüş, Uçan Çocuk… Çizgilerle Kıssalar bölümünde geçen sayı, yarıda kalan konu devam ediyor. Bestami Yazgan kaleme aldığı şiirle renk katmayı sürdürüyor.
|
11.03.2007
|
|
|
Kimse Âkif gibi yazamadı |
Eğitimci-yazar Vehbi Vakkasoğlu, Millî Şair Mehmet Âkif Ersoy’un 1. Dünya Savaşı’nda Müslümanları bilinçlendirirken, yaşadığı millî duyguları, Çanakkale Destanı’yla kâğıda döktüğünü söyledi.
“Mehmet Akif Ersoy ve İstiklâl Marşı” konulu konferansa katılan Eğitimci-yazar Vakkasoğlu, Osmanlı Devleti’nin, savaş sırasında askerin kahramanlıklarını görmesi için cepheye şair götürmesine rağmen hiçbirinin Âkif gibi hissederek destansı şiir yazamadığını belirtti.
Vakkasoğlu, şöyle konuştu: “Âkif dedemiz, İngiliz ve Fransızlar’ın Müslüman askerleri kandırarak kardeşi kardeşe düşürdüğü bir ortamda dünyanın dört bir yanında Müslümanları birlik olun ve oyunlara gelmeyin çağrısı yaparak halkı bilinçlendirmiş. Bunun için şairliği ve hatipliğinden faydalanmak üzere Osmanlı, Berlin, Arap yarımadası ve Hindistan’daki Müslümanları bilinçlendirmek üzere gönderilmiş. Onlarla konuşarak insanları aydınlatmış; diğer yandan da Çanakkale Savaşını içinde yaşamış, tam hissetmiş bir şairdir. Öyle ki, Arap yarımadasında bir istasyondayken Enver Paşa’dan ‘Müjdeler olsun, Çanakkale’de zafer kazandık’ telgrafı geliyor. Mehmet Âkif’in başlangıçtan beri içinde büyüyüp duran ve içinde hazır bekleyen destan o an kâğıda dökülüyor. Haberi alır almaz istasyonun arkasındaki bir hurma bahçesinde hurma ağacına dayanarak çöl mehtabında hem ağlıyor hem yazıyor. Virgülüne bile dokunmadan ‘Şu boğaz harbi nedir, var mı ki dünyada bir eşi’ diye başlayan muhteşem destan. Hâlâ hiçbir şairin geçemediği ve benzerini yazamadığı ve yazamayacağı destan. Bunu neden söylüyorum? Biliyorum bugünün şairlerini. Âkif gibi olmak lâzım. İnşaallah bir şair çıkar da beni utandırır; ama 40 yıldır utandıran olmadı” dedi.
|
/ ZONGULDAK
11.03.2007
|
|
|
Gebze’de aile içi iletişim semineri |
Gebze Köprü Kültür San’at ve İletişim Derneğinin “Cumartesi Seminerleri”nde bu hafta Rehberlik Araştırma Merkezinden Uzman Mustafa İşlek tarafından “Aile İçi İletişim” konulu bir seminer verildi.
Ebeveyn ve gençlerin ilgi gösterdiği programın açılış konuşmasını KÖPRÜ-DER Başkanı Hüseyin Saraç yaptı. Ailenin insanlar için bir sığınak, bir nevî cennet olduğunu ifade eden Saraç, “Ne yazık ki bu gün ailenin olduğu yerde yeller esiyor. O sağlamlığıyla övündüğümüz aile yapımız farklı yönlerden gelen virüslerden etkilenerek sağlıksız bir yapıya dönüşmektedir. Çok sayıdaki boşanma bunun belgesi durumundadır. Eğer gereken önlemler alınmazsa daha da feci sonuçların olacağı kesindir” dedi
Günün misafiri uzman Mustafa İşlek ise: “Dünya kuruldu kurulalı, her toplumda var olagelen her şey değiştiği halde iki değer değişmemiştir. Bunlardan birisi ‘din olgusu’ diğeri de ‘aile sistemidir’.” Konuşmasının devamında katılımcılardan “neden Aile İçin İletişim” sorusunun cevabını arayan İşlek ebeveyn ve evlât arasındaki iletişim kopukluğunun en büyük sebebinin yeterince konuşamamak olduğunu vurguladı.
|
Yeni Asya
/ GEBZE
11.03.2007
|
|
|
Tenten beyaz perdeye geliyor |
Çizgi roman dünyasının en gözde kahramanlarından Tenten’in maceraları ünlü yönetmen Steven Spielberg tarafından beyaz perdeye taşınacak.
Belçikalı çizer Herge’nin 78 yıl önce çizdiği ‘’Tenten’’, 2009 yılında sinema perdesinde izleyiciyle buluşacak.
Internetteki ‘’moviehole’’ ve ‘’contact music’’ sitelerinin haberlerine göre, 1983 yılında Tenten’in film haklarını satın alan Spielberg, senelerdir üzerinde çalıştığı projesini nihayet hayata geçiriyor. Filmi Dreamwork şirketinin çatısı altında yapacak olan Spielberg, gösterim tarihi olarak da 2009 yılını hedefliyor.
|
/ ANKARA
11.03.2007
|
|
|
Tarihî minarelere restorasyon |
Gümüşhane’nin eski yerleşim bölgesi Süleymaniye Mahallesi’nde 16. yüzyıldan kalma olduğu bildirilen camisiz 3 minarenin restorasyon çalışmalarının tamamlandığı belirtildi.
Yapılan çalışmalar hakkında bilgi veren Gümüşhane Kültür ve Turizm İl Müdürü Hüseyin Ateş, şunları söyledi: İlimizin ilk yerleşim yeri olarak ‘Canca, Eskişehir’ adlarıyla da bilinen Roma, Bizans ve Osmanlı kültürünün izlerinin hakim olduğu bölgede yıkılmaya yüz tutmuş ve 16. yüzyıldan kalma 3 adet camisiz minarelerimiz Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından gönderilen 50 bin YTL ile restorasyonunu tamamlamış bulunmaktayız.”
|
/ GÜMÜŞHANE
11.03.2007
|
|
|
|