TCK 301 ile muhalif seslerin susturulmaya çalışıldığına dikkat çeken Uluslararası Af Örgütü, maddenin ifade özgürlüğü için bir tehdit oluşturduğunu, Türkiye’nin bu maddeyi derhal ve tamamen yürürlükten kaldırması, bu maddeden açılan dâvâların da iptal edilmesi gerektiğini bildirdi. Örgüt, fazlasıyla muğlak ve geniş olduğunu vurguladığı maddenin eleştirel görüşleri cezalandırmak için keyfî olarak kullanılmaya müsait olduğunu kaydetti.
Türk Ceza Kanununun (TCK) 301. maddesi ile muhalif seslerin susturulmaya çalışıldığına dikkat çeken Uluslararası Af Örgütü (UAÖ), Türkiye’nin bu maddeyi derhal ve tamamen yürürlükten kaldırması gerektiğini, bu maddeden açılan davaların da iptal edilmesini istedi.
TCK 301. madde ile ilgili tartışmalara uluslar arası kuruluşlar da katıldı. Uluslararası Af Örgütü (UAÖ), 301. madde ile potansiyel olarak herkesin kendisini mahkemede bulabileceğine dikkat çekerken, Türkiye Yeşilleri 301’in ırkçılığın ve ayrımcılığın yasalardaki sembolü olduğunu belirtti.
Hükümetin 301. maddeyi kaldırmayıp sadece içindeki bazı ifadeleri değiştirmeyi hedefleyen tavrının kaygıyla izlendiğini hatırlatan Yeşiller açıklamasında şu görüşlere yer verildi:
“301. madde aşırı milliyetçiliğin dayatılması ve desteklenmesidir. Ülkemizde yaygınlaşan ırkçılığın ve ayrımcılığın yasalardaki sembolüdür. Milliyetçilik iddia edildiği gibi toplumu birleştiren bir düşünce değil, ayrımcılığın en önemli nedenidir.”
“Hrant Dink’in öldürülmesi geniş toplum kesimlerinde haklı öfke ve üzüntüye yol açmıştır. Farklılıklarımızın, demokrasinin ön koşulu olarak yerleşmesinin önündeki en önemli engel olan 301. maddenin hemen ve tamamen kaldırılmasını istiyoruz. Ancak düşünce ve ifade özgürlüğünün önündeki engeller sadece 301. maddeden ibaret değildir. Türk Ceza Kanunu, Terörle Mücadele Yasası, Basın Kanunu ve ilgili diğer yasalardaki kısıtlayıcı hükümler hemen şimdi ve tamamen kaldırılmalıdır.”
TCK 301 ile muhalif seslerin susturulmaya çalışıldığına dikkat çeken Uluslararası Af Örgütü (UAÖ) de, maddenin ifade özgürlüğüne bir tehdit olduğunu ve Türkiye’nin bu maddeyi derhal ve tamamen yürürlükten kaldırması gerektiğini, bu maddeden açılan davaların da iptal edilmesini istedi. Türklüğün, cumhuriyetin, devletin kurum ve organlarının alenen aşağılanmasını suç kabul eden kanun maddesinin hükümlerinin fazlasıyla muğlak ve geniş olduğunun vurgulandığı açıklamada, bunların eleştirel görüşleri cezalandırmak için keyfi olarak kullanılabileceğine dikkat çekti. Açıklamada şu görüşlere yer verildi:
“Resmi tarihe ve egemen ideolojiye aykırı görüşlerini ifade eden insan hakları eylemcileri, yazarlar, yayıncılar-potansiyel olarak herkes- kendilerini mahkemede bulabiliyor. Bu davalar ve soruşturmalar, muhalif sesleri susturmaya çalışmanın bir yolu.
Eleştiriyle aşağılama arasına bir çizgi çekme çabası çok sorunludur. Suçun açıkça tanımlanmamış olması, savcıların ve yargıçların keyfi yorum yapmasına yol açar.
301, Türkiye’nin taraf olduğu Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’nin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ihlaline zemin oluşturuyor.
|