|
|
|
Bolu Tüneli gönül yolu |
Yapımı 14 yılda tamamlanan Bolu Dağı Tünelinin açılışı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve İtalya Başbakanı Romano Prodi tarafından gerçekleştirildi. Erdoğan, “Bu tüneli İstanbul’dan Roma’ya uzanan siyasî, ekonomik ve kültürel dostluğun sembolü olarak görmeliyiz. Ben kendi adıma bu yolu Akdeniz’in iki medeniyeti arasında bir gönül yolu olarak görüyorum” diye konuştu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Bolu Dağı Tüneli’nin sadece Ankara ve İstanbul arasını kısaltan bir yol olarak görülmemesi gerektiğini belirterek ‘’Ben kendi adıma bu yolu Akdeniz’in iki medeniyeti arasında bir gönül yolu olarak görüyorum” dedi.
Bolu Dağı Tüneli’nin İstanbul-Ankara yönü, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve İtalya Başbakanı Romano Prodi tarafından hizmete sokuldu. Başbakan Erdoğan, açılışta yaptığı konuşmada, İstanbul ile Ankara’yı birbirine bağlayan önemli bir kavşakta bulunan Bolu’nun, trafik akışının en yoğun yaşandığı bölgelerden biri olduğunu hatırlatarak, projenin, yaşanan trafik tıkanıklığının, bu tüneli açmak suretiyle aşmak, ulusal ve uluslar arası taşıma imkanlarını geliştirme bakımından büyük önem taşıdığını dile getirdi. Bolu Dağı geçişinin Türkiye’nin kara yolu geçişinin ana arteri konumunda olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, ‘’Burası, ulusal ve uluslar arası taşıma talebinin karşılamak için planlanan Edirne-İstanbul-Ankara Otoyol Projesi’nin yapılmayan tek kısmıydı. Söz konusu otoyol projesi tümüyle hayata geçmiş olacaktır’’ dedi.
Bu sayede tıkanıklığın ortadan kalkacağını belirten Başbakan Erdoğan, Türkiye’nin uluslar arası ve ulusal nakliyatın rahatlayacağını, şehirler arasındaki ticarî ilişkilerin hız kazanacağını bildirdi.
BARIŞ OLMADAN REFAH OLMAZ
Başbakan Erdoğan, şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da bölgede ve dünyada barışı sürekli kılacak adımlar atmaya devam edeceklerini, barış olmadan refahın olmayacağını dile getirerek, ‘’Onun için bütün çabamız, attığımız bütün adımlar, bu büyük yatırımlar, öncelikle barış ve refahın birlikte istenmesi içindir’’ dedi.
Türkiye’nin aydınlık ve müreffeh geleceğinin buna bağlı olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, ‘’İşte biz bu inançla milletimizle ele eleyiz’’ diye konuştu.
Tünelin, bundan 20 yıl önce 1987 yılında projelendirildiği zaman toplumun bütün kesimlerinde büyük heyecan uyandırdığını belirten Erdoğan, ‘’Bu proje aslında gerçekten büyük projeydi. Dağları delerek açtığımız tünelin bir ucunda bütün şehirlerimizin birbirine, diğer ucunda ise İtalya’nın hatta bütün Avrupa’nın Türkiye’ye ne kadar çok yakınlaştığını görüyoruz’’ dedi.
Bolu Dağı Tüneli’nin sadece Ankara ve İstanbul arasını kısaltan bir yol olarak görülmemesi gerektiğini belirten Erdoğan, bu yolun aynı zamanda muasır medeniyet seviyesini aşma çabasının ve İstanbul’dan Roma’ya uzanan siyasî, ekonomik, kültürel dostluğun sembolü olarak görülmesi gerektiğini vurguladı. Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
‘’Ben kendi adıma bu yolu Akdeniz’in iki medeniyeti arasında bir gönül yolu olarak görüyorum. Çünkü bu yol İtalya ile Türkiye’nin birlikte çalışmasının ve iş birliğinin ürünüdür. Hepimiz çok iyi biliyoruz ki Türkiye ve İtalya ‘Akdenizli’ kimlikleriyle birbirini anlayabilen ve dünyadaki gelişmelere karşı yaklaşımları barış ve istikrarın sağlanması noktasında kesişen iki önemli ülkedir. Milletlerimiz arasında her zaman Akdenizlilik ve Güney Avrupalılık’tan kaynaklanan bir yakınlık, bir sıcaklık oluşmuştur. 150 yıllık diplomatik bir birlikteliğimiz var. Türkiye-İtalya ilişkileri 50 yıllık, 100 yıllık bir yakın geçmişe değil, çok daha derinlere uzanıyor ve gücünü tarihten alıyor.’’
İlk geçişi Erdoğan ve Prodi gerçekleştirdi
Bolu Dağı Tünelinin açılışta kurdelesinin kesimini, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile İtalya Başbakanı Romano Prodi’nin yanı sıra Devlet Bakanı Ali Babacan, Bayındırlık ve İskan Bakanı Faruk Özak, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ile Astaldi firmasının Yönetim Kurulu Başkanı Paulo Astaldi birlikte yaptı. Açılış öncesinde Astaldi Firması Yönetim Kurulu Başkanı Paolo Astaldi, Başbakan Erdoğan ve İtalya Başbakanı Prodi’ye tünelin maketini hediye etti.
Temsili kurdele kesimi sırasında Erdoğan, tünelin tüm insanlık için büyük önem taşıdığını ifade ederek, duydukları mutluluğu dile getirdi. Erdoğan, ‘’bismillah’’ diyerek kurdeleyi kesti. Kurdele kesiminin ardından havai fişekler patlatıldı ve gökyüzüne çok sayıda balon bırakıldı. Daha sonra Erdoğan, Prodi ve beraberindeki heyet, tünelden ilk geçişi gerçekleştirdiler.
14 yıllık rüya gerçek oldu
1977 yılında Helsinki Nihai Belgesi Kararları doğrultusunda 10 Avrupa ülkesinin katılımıyla imzalanan ve Avrupa Ekonomik Komisyonu ile Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı desteğinde halen devam eden TEM (Kuzey-Güney Avrupa Otoyolu) Projesi, Türkiye sınırları içinde Kapıkule’den başlayıp İstanbul-Ankara üzerinden devam ediyor. Anadolu Otoyolu, Gümüşova-Gerede kesimi de bu güzergah üzerinde TEM projesinin bir parçasını oluşturuyor. Edirne-İstanbul-Ankara eksenindeki ulusal ve uluslararası taşıma talebini karşılamayı amaçlayan otoyol projesi içinde yer alan Bolu Dağı Geçişi ise projenin yapımı tamamlanmayan tek kısmını oluşturuyor. Yapımında son aşamaya gelinen 25,5 kilometre uzunluğundaki Bolu Dağı Geçişi, Gümüşova-Gerede otoyolunun 30. kilometresindeki Kaynaşlı’dan başlayarak, Doğu yönünde Asarsuyu Vadisi boyunca ilerleyip Bolu Dağını bir tünelde geçiyor ve Yumrukaya mevkiinde sona eriyor.
TÜNELDE İLK KAZI İŞLEMİ 1993’DE YAPILDI
Bolu Dağı Geçişi Projesi için 1990 yılında ihaleye çıkıldı, ihaleyi İtalyan Astaldi firması yüklendi. Bolu Dağı Geçişi Projesi içinde yer alan Bolu Dağı Tünelinde ilk kazı işlemi ise 1993 yılında başladı. Toplam 25,5 kilometre uzunluğundaki Bolu Dağı geçişinde, 4,6 kilometre uzunluğunda 4 adet viyadük, yaklaşık 900 metre uzunluğunda 3 adet köprü, yaklaşık 2 bin 900 metre uzunluğunda Bolu Tüneli yer alıyor. Bugüne kadar 2 kez sel, 2 kez de depreme maruz kalması nedeniyle projede bazı gecikmeler meydana geldi.Bolu Dağı Tüneli 3 geliş, 3 gidiş şeritli olmak üzere, çift tüp olarak inşa edildi.
PRODİ: YAŞASIN İTALYA, YAŞASIN TÜRKİYE
İtalya Başbakanı Romano Prodi de Türkiye ile İtalya arasındaki dostluğa vurgu yaparak, ekonomik işbirliğinin önemine işaret etti, özellikle iki ülke arasında var olan dostluğun altını çizdi. Türkiye ile İtalya’nın barış ve diyalogdan yana olduğunu kaydeden Prodi, Türkiye ve İtalya’nın Akdeniz bölgesinde iki büyük ülke olduğunu hatırlattı. Prodi, iki ülkenin, büyük ülke olmalarından dolayı bazı sorumlulukları da bulunduğunu ve barış yolunda ilerlemeleri gerektiğini belirtti.
Bu çerçevede diyalogdan ayrılmayarak bu sorumluluklar doğrultusunda politikalar izlediklerini kaydeden Prodi, konuşmasını, “Yaşasın İtalya, yaşasın Türkiye. Her iki ülke de sonsuza kadar var olsun, yaşasın” diyerek bitirdi.
|
/ BOLU
24.01.2007
|
|
|
On binler uğurladı... |
Hrant Dink için yapılan cenaze törenine, Türkiye’nin her yerinden ve toplumun her kesiminden on binlerce kişi katılırken, Ermenistan, diaspora ve çok sayıda ülkenin temsilcileri de törende hazır bulundu. Bazı grupların, Dink’in vasiyetine rağmen attıkları sloganların bile bozamadığı olgun ve vakur bir sessizlik içinde yürüyen kalabalık, hem teröre, hem bu suikastı gerekçe göstererek soykırım iddialarını sürdüren fanatiklere, hem de cinayete zemin hazırlayan ırkçı zihniyete en anlamlı cevabı verdi.
Uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürülen Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink düzenlenen törenle toprağa verildi.
Dink için ilk tören, genel yayın yönetmenliğini yaptığı ve önünde öldürüldüğü Şişli’deki Agos Gazetesi’nin bulunduğu Halaskargazi Caddesinde yapıldı. Törende yapılan anonsta, Türkiye’de binlerce, onbinlerce, milyonlarca Hrant Dink’in bulunduğu, ancak sadece birinin alındığı belirtilerek, ‘’Dink’in idealleri, ülkesi ve onun özlediği dünya ile Türkiye için 2 dakikalık saygı duruşunda bulunulması’’ çağrısı yapıldı. Bu saygı duruşunun ardından aile adına konuşma yapmak üzere Hrant Dink’in eşi Rakel Dink, kızları Sera ve Delal, oğlu Ararat ve gelini Karolin ile midibüsün üstünde oluşturulan kürsüye çıktı. Rakel Dink, burada yaptığı konuşmada, ‘’bugün çok acılı ve onurlu olarak burada bulunduğunu’’ belirterek, bu sessiz sevginin kendilerine biraz olsun güç kattığını, kederli bir sevinç yaşattığını söyledi. Rakel Dink, konuşmasını şöyle sürdürdü: ‘’Sevgili dostlar, bugün bedenimin yarısını, sevgilimi, çocuklarımın babasını, sizin kardeşinizi uğurluyoruz. Sağdakine, soldakine, öndekine, arkadakine rahatsızlık, saygısızlık vermeden, sloganlar atmadan, pankartlar açmadan, sessiz bir saygı yürüyüşü gerçekleştiriyoruz. Bugün sessizlik ile büyük bir ses yükselteceğiz. Bugün derinliklerin ışığa yükseldiği günün başlangıcıdır. Yaşı kaç olursa olsun 17 veya 27. Katil kim olursa olsun, bir zamanlar bebek olduklarını biliyorum. Bir bebekten bir katil yaratan karanlığı sorgulamadan hiçbir şey yapılamaz kardeşlerim.’’
Rakel Dink, Hrant’ın doğruluğa, şefaflığa ve dostuna olan sevgisinin onu buraya getirdiğini ve korkuya meydan okuyan sevgisinin de onu büyüttüğünü söyledi. Dink için ‘’O büyük bir adamdı’’ denildiğini hatırlatan Rakel Dink, ‘’Size sorarım, o büyük mü doğdu? Hayır. O da bizim gibi doğdu. O gökten değildi. O da topraktandı. Bizim gibi çürüyen bir beden, fakat yaşayan ruhu, yaptığı iş, kullandığı üslup, gözlerindeki, yüreğindeki sevgi onu büyük yaptı. Evet o büyük oldu. Çünkü büyük düşündü, büyük söyledi. Bugün buraya gelerek hepiniz büyük düşündünüz, sessizce büyük konuştunuz. Siz de büyüksünüz. Bugünle kalmayın, bu kadarla yetinmeyin’’ diye konuştu.
“ARAMIZDAN AYRILDIN
ÜLKENDEN AYRILMADIN”
Dink, eşinin bugün Türkiye’de milat yaptığını belirterek, ‘’Sizler de mührü oldunuz. Onunla manşetler, onunla konuşmalar, onunla yasaklar değişti. Onun için dokunulmazlar veya tabular yoktu. Büyük bir bedel ödedi. Bedellerin ödendiği gelecekler Hrantlar’ı severek, Hrantlar’a inanarak olur. Nefretle, hakaretle, kanı kandan üstün tutarak olmaz. Bu yükseliş karşısındakini kendin gibi görerek, kendin gibi sayarak olur’’ dedi.
Rakel Dink, konuşmasını şöyle sürdürdü: ‘’Hitusun yardımıyla yarattığı ev cennetinden ayırdılar. Göksel ve ebedi cennete kanat açtırdılar. Gözleri daha yorulmadan, bedeni daha yaşlanmadan, daha hasta olmadan, sevdiklerine doymadan kanat açtırdılar göksel cennete. Biz de geleceğiz sevgilim. Biz de geleceğiz o eşsiz cennete. Ben de sana yazdım aşk mektubunu sevgilim. Bana da ağır oldu bedeli sevgilim. Sevdiklerinden ayrıldın, çocuklarından, torunlarından ayrıldın, burada seni uğurlayanlardan ayrıldın, kucağımdan ayrıldın, ülkenden ayrılmadın.’’
“HEPİMİZ HRANT DİNK’İZ”
Rakel Dink’in konuşmasını, aralarında Alman Birlik 90/Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Claudia Roth ile tören alanında bulunanların büyük bir bölümü gözyaşları içinde dinledi. Çocuklarıyla birlikte siyah takım elbise giyen ve beyaz atkı takan Rakel Dink, konuşmasının ardından kızları, oğlu ve geliniyle birlikte barış sembolü olan beyaz güvercin uçurdu. Burada toplanan vatandaşlardan bir bölümü, Türkçe, Ermenice ve Kürtçe ‘’Hepimiz Hrant Dink’iz’’ yazılı dövizler taşırken, bir kısmı da aynı yazının yer aldığı yelekler giydi.
Tören alanında alınan geniş güvenlik önlemlerine, havadan uçuş yapan bir polis helikopteri ile binaların çatılarına yerleştirilen keskin nişancılar da destek verdi.Törene, Dink’in ailesi ve yakınları ile DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, Alman Birlik 90/Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Claudia Roth Claudia Roth, Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijk ile gazeteciler, sivil toplum örgütü temsilcileri kalabalık bir grup katıldı.
RADİKAL GRUPLAR SLOGAN ATTI
Cenaze töreninde slogan atılmaması taleplerine rağmen bazı radikal grupların slogan attıkları görüldü. Kortej, Harbiye’den geçerken arka sıralarda bulunan gruplardan slogan sesleri yükselmeye başladı. “Kahrolsun katil devlet, faşizme karşı omuz omuza, faşizmin sonu ölüm” şeklinde sloganlar atan grup, kortej boyunca bu tutumlarını sürdürdü. Ancak korteje katılanların büyük çoğunluğu slogan atan gruplara destek vermedi ve sessizce yürüyüşlerini sürdürdü. Slogan atan gruplara polisin müdahale etmediği dikkatlerden kaçmadı.
KRİZ MERKEZİ OLUŞTURULDU
Hrant Dink’in cenazesinin toprağa verilmesi nedeniyle alınan güvenlik önlemlerinin koordinasyonu amacıyla İstanbul Emniyet Müdürlüğünde kriz merkezi oluşturuldu. Vatan Caddesi üzerindeki emniyet yerleşkesinin A blokunun 5. katında İstanbul Vali Yardımcısı Ergün Göngör başkanlığında faaliyet gösteren kriz merkezinde, Mobil Elektronik Sistem Entegrasyonu’nun (MOBESE) caddelerde yer alan sabit kameraları ve seyyar mobil araçlardan elde edilen görüntüler izlendi. Kriz merkezinde, polis, jandarma, MİT, belediye ve sağlık müdürlüğünden temsilciler de yer alıyor.
FERİBOT SEFERLERİ İPTAL EDİLDİ
Hrant Dink’in cenaze töreni sebebiyle Taksim-Yenikapı ve sahil yolunun bir kısmı trafiğe kapatıldığı için Yenikapı-Yalova feribot seferleri de iptal edildi. Ayrıca, sadece yolcuları için (11.30) Yenikapı-Yalova, (12.45) Yalova-Yenikapı ek seferlerinin düzenlendiği, diğer iç ve dış hat deniz otobüsü seferlerinin tarifeye uygun olarak yapıldığı ifade edildi.
Kortejdekiler 8 km yol yürüdü
Dink’in cenazesi Agos Gazetesi’ndeki törenin ardından kortej eşliğinde Elmadağ’a getirildi. Daha sonra kortejden ayrılan cenaze aracı, çan sesleri ve alkışlarla saat 13.00’de Meryem Ana Kilisesi’ne ulaştı. Omuzlara alınan Dink’in cenazesi, kilisenin orta kısmında hazırlanan katafalka konuldu ve tabutun üzerine beyaz karanfillerle süslü haç şeklinde çelenk bırakıldı. Bu sırada eşi Rakel ve çocukları tabuta dokunarak yerlerini aldılar. Bu arada, cenaze aracının kilisenin bulunduğu sokağa girişi sırasında vatandaşlar karanfiller attılar. Agos Gazetesi önünden yürüyen ve Halaskargazi Caddesi boyunca Cumhuriyet Caddesi’nden Taksim’e gelen kortejdekiler, yaklaşık 8 kilometre yürüyerek Hrant Dink’i taşıyan cenaze aracının ayrılmasının ardından, Tarlabaşı’ndan Unkapanı Atatürk Köprüsü, Saraçhane, Aksaray güzergâhını izleyerek Yenikapı’ya ulaştı.
|
Naciye KAYNAK
/ İSTANBUL
24.01.2007
|
|
|
Mutafyan: Gerçek diyalog hepimizi mutlu eder |
Ermeni Patriği Mesrob Mutafyan “Ne mistik bir olgudur ki kendi cenaze merasimi Türkiye ve Ermenistan yetkililerinin bir araya gelmesi için vesile oldu. Diliyorum ki bu vesilenin gerçek bir diyaloğa dönüşmesi hepimiz gibi onu da mutlu eder” diye konuştu.
Ermeni Patriği Mesrob Mutafyan (Mesrob II) cenaze töreninde yaptığı konuşmada, Dink’in Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı bir Ermeni olduğunu belirterek, şunları söyledi:
“Tüm yaşamı boyunca böyle çalıştı. Bu vesiyleyle şu soruyu sormak istiyorum: Bu gibi suikastlerden sonra maktulün kefeni üzerinden siyaset yapmak evrensel ahlâk kurallarına ne kadar sığar? Acı hepimizindir, kayıp hepimizindir. Acıyı paylaşmak, acıyı hafifletmek demektir. Bu nedenle olayı kınarken ülkemiz aleyhine yapılan olumsuz açıklamalar yüreklerde yeni yaralar açmaktadır. Bu tür davranışlar merhum Hrant’ın yaşamına tamamen aykırı düşmektedir. Devletimiz ve Türk halkının Ermenilerin, binlerce yıldır bu topraklarda yaşayan Türkye Cumhuriyeti vatandaşları olduğuna, yabancı ve potansiyel düşman olmadığımızı kabul edeceklerine, bizlerin düşman olarak algılanmamıza neden olan uygulama, tutum ve zihniyeti değiştirmek için okul kitaplarından ve okullarımızdan başlayarak toplumdaki bu Ermeni düşmanlığını yok etmeye yönelik çalışmaların ivedilikle ele alınacağına dair inancımızı hâlâ koruyoruz”
Hrant Dink’in mücadele ettiği konuların başında Ermeni diyaloğunun gelişmesi olduğunu, bu konuda önemli mücadeleler verdiğini ve bu mücadelesi karşısında oluşan tepkileri cesurca göğüslediğini kaydeden Mutafyan, “Ne mistik bir olgudur ki kendi cenaze merasimi Türkiye ve Ermenistan yetkililerinin bir araya gelmesi için vesile oldu. Diliyorum ki bu vesilenin gerçek bir diyaloğa dönüşmesi hepimiz gibi onu da mutlu eder” diye konuştu.
|
24.01.2007
|
|
|
Manevî boşluk kötülüğe itiyor |
Çocuk ve gençlerde artan şiddet eğilimi ile okullarda meydana gelen olaylarla ilgili bir araştırma yapan Memur-Sen Konfederasyonuna bağlı Sağlık ve Hizmet Çalışanları Sendikası’na (Sağlık-Sen) göre, alkol, uyuşturucu ve sigaranın kapısını aralayan sebeplerin başında manevî boşluk geliyor.
Rapora göre, uyuşturucu ve sigara bağımlılığının bütün dünyada olduğu gibi ülkemiz açısından da en önemli bireysel ve toplumsal sorun haline geldiği belirtilirken, Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) Türkiye dahil 30 ülkeyi ihtiva eden araştırmasındaki, cinâyetlerin Yüzde 85’i, boşanmaların Yüzde 80’i, eşlerini dövmelerin Yüzde 70’i, tutukluların Yüzde 78’i, hırsız ve yankesicilerin Yüzde 71’i, katillerin Yüzde 50’si, işe gitmeyenlerin Yüzde 60’ı, intihar teşebbüslerinin Yüzde 90’ı, trafik kazâlarının Yüzde 70’i, akıl hastalarının yüzde 60’ı, alkolden kaynaklandığı görüşlerine yer verildi.
Uyuşturucu, alkol ve sigaraya başlama yaşının ergenlik öncesine kadar düştüğü belirtilen rapora göre, çocukların sağlığını tehdit eden uyuşturucu malzemelerin, ‘bar, diskotek, eğlence yerleri, ev toplantıları, internet kafelerin’ yanı sıra artık ‘okul önlerinde ve hatta çocukların kendi aralarında temin edebiliyorlar. Roruna göre alkol, uyuşturucu ve sigara kullanmaya iten sebeplerin başında manevî boşluk ve inanç zaafı gelirken diğer etkiler şu şekilde sıralandı: “Bilgisizlik, özenti, merak, moda, tehlike arzusu, kendini ispatlamaya çalışma, eğitim zafiyeti, televole kültürü, aile yapısındaki bozukluk, geçimsizlik, ahlâki ve manevî zaaflar, bölünmüş aile ve sürekli medyada özendirmeye yönelik programlar.”
ÇİRKİNLİKLERE DEVLET EL KOYSUN
Raporu değerlendiren Sağlık-Sen Genel Başkanı Dr. Ahmet Aksu, “Çocuklar uyuşturucu, alkol ve sigara bataklığındadır. Kötü alışkanlıklar bütün dünya gençliğini tehdit eden bir felâkettir” dedi. Televizyon kanallarında yayınlanan “televole programları”na da dikkat çeken Aksu, “Bu programlardan sanatçısı, mankeni, aydını, devlet adamı, her gruptan vatandaş şikâyetçidir. Ortak tavır olarak bu çirkinliklere devletin el koyarak düzenlenmesi istenmektedir. Televizyon çocuğun sosyal gelişmesini olumsuz etkiliyor.”
|
Fatih KARAGÖZ
/ ANKARA
24.01.2007
|
|
|
Medya şiddeti teşvik ediyor |
Ankara Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Klinik Şefi Doç. Dr. Gonca Yılmaz, son zamanlarda medyada artan şiddet içerikli haber, reklam ve filmlerin çocuk ve gençlerdeki saldırgan davranışları arttırdığını ifade etti.
Sosyal Pediatri Derneği tarafından bugün başlayacak olan “Basın Yayında Çocuk Sağlığı” sempozyumu hakkında bilgi veren Yılmaz, içinde bulunduğumuz çağın hem büyükler hem de çocuklar için medya çağı olduğunu, medyanın çocukların yaşantısına örgün eğitimden önce girdiğine dikkat çekti. Çocukların yakın çevresi dışındaki dünyayı, o dünyanın kavramlarını, varlıklarını, değerlerini medya aracılığıyla öğrendiğini ifade eden Doç. Dr. Gonca Yılmaz, “Basın yayın araçlarıyla vurgulanan şiddet, cinsellik, pornografi ve bunlara rahat ulaşım çocuklar açısından en tedirgin edici konulardır. Mama reklâmları, anne sütü alma oranlarını düşürmekte, reklamlarda çocukların kullanılması tüm ailede psikososyal sorunlara yol açabilmektedir. Teknolojinin gelişmesi ile kitle iletişim araçları hayatımızın hemen her alanına girmiş özellikle genç nüfuz üzerinde düşünce ve davranışlara yön veren en etkili araç haline gelmiştir. Son yıllarda yapılan araştırmalar, nüfusun yarıdan fazlasını oluşturan 18 yaş altı çocuklarımızın ve gençlerimizin gelişmelerden olumsuz etkilendiğini göstermektedir. Yapılan 3 bin 500’den fazla bilimsel araştırmada medyadaki şiddet ile saldırgan davranışlar arasında ilişki olduğu gösterilmiştir” dedi.
|
Kemal BENEK
/ ANKARA
24.01.2007
|
|
|
Çüngüş’te çığ düştü: 1 ölü |
Diyarbakır’ın Çüngüş ilçesinde çığ düşmesi sonucu 1 kişi öldü.
Edinilen bilgiye göre, Sağtepe köyünde oturan Sami Özden ile kuzeni Ahmet Özden avlanmak için dağlık kesime gitti. Avlandıkları sırada Ahmet Özen’in bulunduğu bölgeye çığ düştü. Sami Özen’in durumu jandarmaya bildirmesi üzerine yapılan arama çalışmalarında Ahmet Özden’in çığ altından cesedi çıkarıldı.
|
24.01.2007
|
|
|
Bakan Akdağ: İşsiz gençleri sağlık çalışanı olarak yetiştirelim |
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Türkiye’deki işsiz gençlerin sağlık çalışanı olarak yetiştirilmesi, yabancı dil öğretilmesi halinde, Körfez ülkelerinde on binlerce gence iş bulunabileceğini söyledi.
Akdağ, “Bu işi YÖK yapacak. YÖK Başkanı Erdoğan Teziç’i, konuyla ilgili görüşmek üzere yemeğe davet ettim. Umarım gelir ve görüşürüz” dedi.
Bakan Akdağ, gazetecileri makamında kabul ederek, 2006 yılını değerlendirdi, 2007 yılı hedeflerini anlattı ve soruları cevapladı. Göreve geldiklerinden bu yana Türkiye genelindeki uzman ve pratisyen hekim dağılımında düzeltme sağladıklarını grafiklerle anlatan Akdağ, “Herkes torpil bularak işlerini halletmeye çalışıyordu. Bunun öyle olmadığını herkes öğrendi” diye konuştu. Sağlık çalışanlarının artık iş bulamama sıkıntısı olmadığını belirten Akdağ, bazı personel arasında çalıştığı yeri beğenmeme sıkıntısı olabileceğini kaydetti. Türkiye genelinde 100 bin hekim bulunduğunu, ancak 100 bin hekime daha ihtiyaç olduğunu söyleyen Akdağ, Türkiye’deki işsiz gençlerin hekim, hemşire, sağlık çalışanı olarak yetiştirilmesi ve yabancı dil öğretilmesi halinde, Körfez ülkelerindeki ihtiyaç gereği, on binlerce gence iş bulunabileceğini belirtti.
“Bu işi YÖK yapacak” diyen Akdağ, YÖK Başkanı Erdoğan Teziç ve Tıp Konseyi Başkanı ile konuyu görüştüklerini bildirdi. YÖK Başkanı Teziç’i, konuyla ilgili görüşmek üzere yemeğe davet ettiğini söyleyen Akdağ, “Umarım gelir ve görüşürüz” dedi.
|
/ ANKARA
24.01.2007
|
|
|
Siyasî Partiler ve Seçim Kanunu değişsin |
Bursa Sanayicileri ve İşadamları Derneği (BUSİAD) tarafından yaptırılan, ‘’2007 Yılı Siyasi ve Sosyoekonomik Beklentiler Anketi’’nde katılımcıların yüzde 70’i, genel seçimler öncesinde Siyasi Partiler ve Seçim Kanununun değişmesini isterken, yüzde 67’si de cumhurbaşkanlığı seçiminin mevcut meclis tarafından yapılmaması yönünde görüş bildirdi.
Bursa Sanayicileri ve İşadamları Derneği (BUSİAD) tarafından yaptırılan, ‘’2007 Yılı Siyasi ve Sosyoekonomik Beklentiler Anketi’’nin sonuçları açıklandı. BUSİAD Başkanı Ali İhsan Yeşilova, düzenlediği basın toplantısında, 2007 yılının Türkiye için seçim yılı olduğunu hatırlatarak, bu sebeple sürecin başında yapılacak cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler gibi Türkiye’nin önemli konuları hakkında üyelerinin görüşlerini almak istediklerini, bu amaçla da ‘’2007 Yılı Siyasi ve Sosyoekonomik Beklentiler Anketi’’ni düzenlediklerini kaydetti. Yeşilova’nın açıkladığı anket sonuçlarına göre, ‘’Siyaseten söylenmiş sözlerin dışında siyasilerin dokunulmazlıklarının kaldırılmasını ister misiniz?’’ sorusuna katılımcıların yüzde 95’i ‘’evet’’ cevabını verdi. Katılımcıların yüzde 70’i, genel seçimler öncesinde Siyasi Partiler ve Seçim Kanununun değişmesini isterken, yüzde 67’si de cumhurbaşkanlığı seçiminin mevcut meclis tarafından yapılmaması yönünde görüş bildirdi. Ankette yer alan, ‘’Sizce cumhurbaşkanı halk tarafından mı seçilmelidir?’’ yönündeki soruyu, katılımcıların yüzde 72’si ‘’Evet’’ diye cevapladı.
Katılımcıların yüzde 70’i, 2007 yılında yüzde 10’luk bir enflasyon beklentisi içinde olurken, üyelerin çoğunluğunun ekonominin yüzde 5’lik bir büyüme kaydedeceği yönünde oy kullandığı belirtildi.
Ankete katılanların yüzde 88’inin AB’nin Türkiye’ye karşı uyguladığı politikaları doğru bulmadığı, yüzde 67’sinin de hükümetin AB politikasını onaylamadığı belirlenirken, katılımcılar, ‘’Sizce Türkiye’nin 2007 yılındaki en önemli sorunları neler olacaktır?’’ şeklindeki soru üzerine, işsizlik, cumhurbaşkanlığı seçimi, siyasî istikrarsızlık, terör ve kayıt dışılığın Türkiye’nin en önemli sorunları olduğunu bildirdi.
|
/ BURSA
24.01.2007
|
|
|
İl emniyet müdürleri biraraya geliyor |
İl Emniyet Müdürleri, 2006 yılını değerlendirmek, 2007 bütçesi ile güvenlik konseptini görüşmek üzere bugün biraraya gelecek.
Emniyet Genel Müdürlüğünden yapılan yazılı açıklamaya göre, İl Emniyet Müdürleri Değerlendirme Toplantısı, 81 ilin emniyet müdürünün katılımıyla, Emniyet Genel Müdürlüğü Dikmen binasında bugün başlayacak ve 26 Ocak Cuma günü sona erecek. Toplantıda, 2006 yılının değerlendirilmesinin yanı sıra 2007 bütçesi ile güvenlik konsepti ele alınacak.
|
/ ANKARA
24.01.2007
|
|
|
BAV dâvâsına beraat kararı |
Adnan Oktar’ın fahri başkanı olduğu Bilim Araştırma Vakfı mensuplarının yargılandığı dâvâda, 7 yılı geçen yargı sürecinin sonunda, İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından beraat kararı verildi.
Yedi yılı geçen yargı süresince çok yönlü ve detaylı deliller toplayan, şahitler dinleyen, bilir kişi raporları alan mahkeme, vakıf camiası aleyhinde iddialarda bulunan Ebru Şimşek’in anlattıklarının doğru olmadığına da hükmetti. Mahkeme Fatih Altaylı ve daha önce şikâyetlerinden feragat eden Mehmet Ağar ve Celal Adan yönünden de beraat kararı verdi.
|
/ İSTANBUL
24.01.2007
|
|
|
Silâh satışları azaldı |
Kocaeli’de, bir ay önce başlatılan “Silâhlı Sevince Hayır” kampanyası vatandaşları sevindirdi. Av bayii işletmecileri ise satışların azalmasından şikâyetçi.
Kampanya başladıktan sonra silâh ve mermi satışlarında çok büyük azalma olduğunu belirten av bayileri, vatandaşların kapmanya başladıktan sonra silâh ve mermiye olan ilgilerinin azaldığını söyledi. İzmit’te av bayi işleten Ömer Ünal, kampanya başladıktan sonra mermi satışlarında çok büyük oranda azalma olduğunu anlattı. Özellikle kurusıkı tabanca ve mermi satışlarının tamamen kesildiğini kaydeden Ünal, Kocaeli Emniyet Müdürlüğü’nün kampanya başladıktan sonra kurusıkı tabanca ve mermi satışlarına sınırlama getirdiğini söyledi.
|
/ KOCAELİ
24.01.2007
|
|
|
Pakistanla kültür köprüsü kuruldu |
Gönüllü Eğitimciler Derneği, Pakistan’da depremde ailesini kaybetmiş ve yetim kalmış 5 lise mezunu öğrenciyi Ankara’ya getirdi.
Konu ile ilgili olarak basın toplantısı düzenleyen Gönüllü Eğitimciler Derneği Genel Başkanı Yrd. Doç. Dr. İbrahim Erdoğan, kardeş iki ülke arasında kültür alış verişinde katkı sağlamak amacı ile sembolik olarak 5 öğrenci Türkiye’de üniversite öğrenimi görmek için getirdiklerini vurguladı.
Pakistan Khubaib Foundation Vakfı Başkanı Avukat Nadeem Ahmet Khan, Pakistanın Ankara Büyükelçiliği Basın Ateşesi Abdul Majeed Niazi, İHH İnsani Yardım Vakfı Yönetim Kurulu üyesi Ömer Korkmaz ve Pakistan’dan getirilen öğrenciler ile dernek üyelerinin katılımı ile gerçekleştirilen basın toplantısında konuşan Erdoğan, Pakistan’da Meydana gelen deprem sonrasında Türkiye genelinde yardım kampanyası başlattıklarını ve kampanyanın başarı ile tamamlandığını şu an okulun yapımının devam ettiğini Mart ayında Muzafferabat’a “Ankara Bir Damla İlköğretim Okulu” açmaya gideceklerini belitti. Pakistan Büyükelçiliği Basın Ateşesi Abdul Majeed de konuşmasında Gönüllü Eğitimcilerin Pakistan’a okul yapımı için 50 bin dolar gönderdiklerini, ancak bunun maddî değerinden çok manevî değerinin önemli olduğunu vurguladı.
|
Recep GÖREN
/ ANKARA
24.01.2007
|
|
|
Yağışlı hava geliyor |
Yağışlı sistemin, 26 Ocak Cuma gününden itibaren batı bölgelerinden başlayarak Türkiye’yi etkisi altına alacağı bildirildi.
Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü yetkilileri, yaptığı açıklamada, sıcakların Ocak ayı mevsim normallerinin üzerinde seyrettiğini belirttiler. Yetkililer, bu durumun 27 Ocak’a kadar sürmesinin tahmin edildiğini, ancak bu tarihten sonra sıcaklıkların mevsim normalleri düzeyine ineceğini bildirdiler. Yağışlı sistemin, Cuma gününden itibaren batı bölgelerinden başlayarak Türkiye’yi etkisi altına almasının beklendiğini ifade eden yetkililer, yağışların yağmur şeklinde görüleceğini kaydettiler. Yetkililer, Cuma günü Trakya bölgesinde yağmur, Cumartesi günü Ege, Batı Akdeniz, Karadeniz ve İç Anadolu bölgelerinde yağmur yağışı olacağını tahmin ettiklerini söylediler.
|
/ ANKARA
24.01.2007
|
|
|
Her bin bebekten biri tek böbrekli dünyaya geliyor |
Ege Üniversitesi (EÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı Çocuk Ürolojisi Bilim Dalı Başkanı Ulman, her bin bebekten birinin tek böbrekli olarak dünyaya geldiğini belirterek, bu durumun bebek anne karnındayken ultrason incelemesiyle tesbit edilebileceğini söyledi.
Tek böbrekli dünyaya gelen çocuklarda mevcut böbreğin bütün fonksiyonları üstlendiğini açıklayan Prof. Dr. Ulman, “Ultrasonla tesbit edilmemişse, ancak ileriki yaşlarda durum ortaya çıkar.” dedi.
Tek böbrekli çocuklarda en çok görülen rahatsızlığın, böbrek yetmezliğine sebep olan reflü olduğunu kaydeden Ulman, “Reflü, idrar kesesinden idrarın geriye, böbreklere geriye kaçıştır. Hastalığın ağır tipleri, anne karnındayken teşhis edilebilir. Mikrop veya bakteri ürerse, enfeksiyona yol açarak böbreğin fonksiyonunu kaybetmesine sebep olabilir.” diye konuştu.
Çocukluk döneminde idrar yolu enfeksiyonlarının oluşma sebebinin mutlaka araştırılması gerektiğini vurgulayan Ulman, “İdrar yolu enfeksiyonlarının en yaygın görülen belirtileri ateş, halsizlik, iştahsızlık, sık ve ağrılı işeme olarak sayılabilir. Bu enfeksiyonlarının üçte birinde reflü görülüyor. Tek böbrekli çocukların yüzde 30’unda reflüye rastlıyoruz.” dedi.
Böyle çocuklarda böbrekte protein kaçışı ve tansiyon problemi de olabildiğini anlatan İbrahim Ulman, “Bu hastaların düzenli takip edilmesi, nefroloji uzmanları tarafından yılda bir defa tansiyon, kan ve idrar tahlilleri yapılması gerekmektedir.” ifadesini kullandı.
|
/ İZMİR
24.01.2007
|
|
|
|