Yeni Asya Vakfında gerçekleştirilen “Hücreden İnsana” başlıklı seminerde, insanın hücre olarak yaratılmaya başlandığı ilk aşamadan doğumuna kadar geçirdiği süreci anlatan Prof. Dr. Alparslan Özyazıcı, ‘İhtimaliyet hesaplarına göre, birbirinin tamamen aynı parmak izi olan iki insanın olması için, aradan dört milyar yıl geçmesi icab eder’ tesbitini hatırlattı.
Neslin çoğalmasının tüm canlıların ortak özelliği olduğunu, tek hücreli bir hayvanın da, bitkilerin de, insanın da çoğalma özelliği bulunduğunu ifade eden. Hacettepe Üniversitesi Histoloji ve Embriyoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Alparslan Özyazıcı, “Doksan küsur âyet-i kerime direkt bu mevzuyla alakalı. İlk nazil olan âyetlere de dikkat ederseniz insanın nutfeden yaratılışını anlatıyor” dedi.
Yeni Asya Vakfı tarafından gerçekleştirilen seminer programları kapsamında “Hücreden İnsana” başlıklı bir konuşma yapan Prof. Dr. Alparslan Özyazıcı, dişi yumurta hücresinin kaba bir şekilde yumurtayla kıyaslanabileceğini ve hücreyle uğraşan bir kişiye göre dişi yumurta hücresinin enteresan bir hücre olmadığını belirtti. Bir göz hücresi, kalp hücresinin dişi yumurta hücresine kıyasla çok daha enteresan olduğunu ifade eden Özyazıcı, “Malum her zaman sebepler basit, neticeler mükemmel oluyor. Burada da işi sebebe vurursak, dişi yumurta hücresi basit bir hücre oluyor” dedi.
İnsanın anne bedenindeki emsalsiz bir şekilde yaratılışını slayt eşliğinde anlatan Prof. Dr. Alparslan Özyazıcı, Bediüzzaman Said Nursi’nin de Şualar adlı eserinin 15. Şua’sında, “İlmin her delili Zat-ı âlimin mevcudiyetine dahi delildir” sözüyle, 20. Mektup’ta da “Hilkat-i insaniye, hilkat-i âlemden daha acibdir” ifadesiyle insanın yaratılışına dikkat çektiğini hatırlattı.
GÜN, MEVSİMLER VE İNSAN ÖMRÜ
“Günün değişik saatlerini ve senenin mevsimlerini, insanoğlunun farklı ömür sahifelerine benzetebiliriz” diyen Özyazıcı, fecir vakti ve ilkbaharın insanın ilk döllenme anını, öğle vakti ve yaz mevsiminin gençlik dönemini, ikindi vakti ve sonbaharın ihtiyarlığı, akşam vakti ve güz mevsiminin sonunu insanın vefatını, yatsı vakti ve kış mevsimini vefat etmiş insanın unutulmasını hatırlattığını söyledi. Ertesi sabahın ise haşir sabahını ihtar ettiğini dile getiren Özyazıcı, Bediüzzaman’ın da bu konuda beyan ettiği ve 9. Söz’de geçen, “Evet, şu gecenin sabahı, şu kışın baharı ne kadar makul ve lazım ve kat’i ise, haşrin sahabı da, berzahın baharı da o kat’iyettedir” ifadesini de aktardı.
İnsanın ilk yaratılış şekline delil olan onlarca ayetten Yâsîn Sûresi’nin 77. ayeti, “İnsan kendisini bir nutfeden yarattığımızı görmez mi ki, hemen apaçık bir hasım kesilir”i de konuşmasında dile getiren Özyazıcı, “Peygamberimiz de, ‘Herbirinizin maye-i hilkati ana rahminde nutfe olarak kırk gün derlenip toparlanır, sonra aynen öyle de kırk gün daha kan pıhtısı olur, sonra yine öyle de (bir kırk gün daha) et parçası (mudğa) halinde kalır. Ondan sonra melek gönderilir. Ona ruh üfler ve dört kelimeyi yazar, rızkını, ecelini, amelini, şaki ve said mi olacağını’ buyurmaktadır” dedi.
SÜRATLİ VE İNTİZAMLI YARATILIŞ DA BİR DELİL
Günde yaklaşık iki yüz elli bin bebek, milyonlarca kuş, milyarlarca balık, trilyonlarca sineğin dünyaya geldiğini, yaratıldığını söyleyen Özyazıcı, çok süratli, büyük miktarlarda, çok san’atlı ve mutlak intizam içinde gerçekleşen bu yaratılma olaylarının hepsinin bir Kadir-i Mutlak’ın varlığına delil olduğunu vurguladı.
İnsanların hepsinde bulunan el, ayak, göz gibi organların aynı olduğuna dikkat çeken Özyazıcı, bu durumun Allah’ın vahidiyetine delil olduğunu ifade etti. Simalarda, DNA yapılarında, parmak izlerindeki farklılıkların ise Cenab-ı Hakk’ın ehadiyetine delil olduğunu belirten Prof. Dr. Özyazıcı, “Fritz Kahn da The Human Body adlı çalışmasında, ‘İhtimaliyet hesaplarına göre, birbirinin tamamen aynı parmak izi olan iki insanın olması için, aradan dört milyar yıl geçmesi icab eder’ demektedir” şeklinde konuştu.
ÜÇ ZAR, ‘ÜÇ KARANLIK’
Bebeğin doğum zamanına kadar geçirdiği aşamaları fotoğraflarla anlatan Özyazıcı, anne karnında bebeğin amniyon mayisi denilen bir sıvı içinde bulunduğunu söyledi. Her üç saatte bir tazelenen bu sıvının içinde bebeğin boğulmadığına dikkat çeken Özyazıcı, bebeği darbelerden koruyan, enfeksiyonlara karşı bariyer özelliği olan, bebeğin organlarının simetrik yaratılmasında kolaylık sağlama gibi özellikleri olan bu sıvının etrafında da üç katlı zar bulunduğunu anlattı. Özyazıcı, Zümer Suresi’nin 6. ayetinde, “Sizi analarınızın karınlarında üç karanlık içinde hilkatten hilkate yaratıp duruyor” ifadesiyle bu zarlara işaret edilmiş olabileceğini söyledi.
Prof. Dr. Özyazıcı, Embriyoloji alanında çalışmalarda bulunan bilim adamı Prof. Dr. Keith Moore’un da “İnsanın yaratılışından bahseden ayet ve hadislerdeki bu bilgiler, Hz. Muhammed’in kesin olarak Allah tarafından vazifeli olduğunu gösteriyor. Zira bütün bu gerçekler daha yeni keşfedildi. Yani Kur’ân’ın nazil olmasından on dört asır sonra keşfedildi. Bu da gösteriyor ki Muhammed Allah’ın elçisidir” sözleriyle Peygamberimizi ve onun bize ulaştırdığı yaratılışa dair delilleri kabul ettiğini aktardı.
|