|
|
|
İran vurulacağına inanmıyor |
İran yönetimi, nükleer tesislerinin bombalanmasını “düşük bir ihtimal” olarak görüyor. İran Atom Enerjisi Kurumu Başkan Yardımcısı Muhammed Saidi, öğrenci haber ajansı İSNA’ya yaptığı açıklamada, nükleer silâhı bir felaket olarak gördüklerini ve nükleer silâha ihtiyaç duymadıklarını söyledi.
“Dünyada her ülkenin gücü, halkının birlikteliğine ve yeni teknolojileri elde etmesine bağlıdır” diyen Saidi, bu yüzden de “nükleer, biyo- ve nanoteknolojileri elde etmek zorunda” olduklarını, nükleer teknolojiyi elde ettiklerini, diğer alanlarda da başarılı olmak istediklerini kaydetti.
İran aleyhine alınan en kötü yaptırım kararının bile etkili olamayacağını savunan Saidi, “Nükleer programa başladık ve devam ediyoruz. Batılı ülkeler tarafından bize yönelik her türlü seçeneğe karşı tedbir aldık. Onların İran’ın nükleer tesislerini bombalama ihtimalini düşük bir ihtimal olarak görüyoruz. Ama bunun için de gerekli tedbirleri aldık” diye konuştu.
BM Güvenlik Konseyi kararlarının “bir milletin hedeflerinin önünü kesemeyeceğini” ileri süren Saidi, uluslar arası kurallar çerçevesinde hareket ettiklerini, ülkesi aleyhine alınan bütün kararların “siyasi” olduğunu ve ABD baskısı altında kabul edildiğini söyledi. “Giderleri ABD tarafından karşılanan BM’nin aleyhimize karar alması doğal” diyen Saidi, “Ama bizim yolumuz açık. Bundan hiç kuşkumuz yok” ifadesini kullandı.
Uluslar arası hukuk çerçevesinde hareket ettiklerini ve bunu sürdüreceklerini ifade eden Saidi, “İhtiyacımız olan nükleer yakıtı ülke içinde üretmeye mecburuz. Eğer kendi nükleer yakıtımızı üretmezsek, bunu bizim bağımsızlık ve toprak bütünlüğümüze karşı kullanırlar” şeklinde konuştu.
|
/ TAHRAN
18.01.2007
|
|
|
İsrail’de beklenen istifa |
İsrail’in geçtiğimiz yaz Lübnan’da Hizbullah’la yaşadığı savaşın ardından en çok eleştirilen isimlerden biri olan Genelkurmay Başkanı Dan Halutz, savaşın yaklaşık altı ay ardından görevinden istifa etti. İsrail ordu sözcüsü, Halutz’un istifasını Savunma Bakanı Amir Peretz ve Başbakan Ehud Olmert’e bildirdiğini açıkladı.
İsrail Başbakanı Olmert, Halutz’un kararından derin üzüntü duyduğunu dile getirdi, Olmert’in, istifadan daha önceden haberdar olduğu ve bu konuda tekrar düşünmesini istediği de kaydedildi. İsrail Genelkurmay Başkanlığı görevini, yeni atama yapılana kadar Genelkurmay Başkan Yardımcısı Moşe Kaplinski yürütecek.Savunma Bakanlığı kaynakları da, Halutz’un, Amir Peretz’e istifa niyetini daha önce bildirdiğini dile getirdi.
Bu kaynaklara göre, Peretz, Genelkurmay Başkanını görevinde kalması yönünde iknaya çabalamadı ve kararını saygıyla karşıladığını söyledi.
Savunma bakanlığından bir yetkili, Yediot Ahronot’a yaptığı açıklamada, Halutz için “Bunu çok daha önceden yapmalıydı” dedi. İsrail silahlı kuvvetlerinin, 12 temmuzda Lübnan sınırında Hizbullah militanlarının iki İsrail askerini kaçırmasından sonra başlattığı ve 33 gün süren savaşın bitmesinin ardından, savaşın yönetim ve yürütülmesindeki aksaklıkların ortaya çıkması İsrail kamuoyunda tepkilere yol açmıştı. Siyasetçiler ve kabinedeki bakanlardan, yedek ve muvazzaf askerlere kadar birçok kesimden Halutz’un istifası yolunda çağrılar yapılmıştı.
Savaştaki aksaklık ve hatalar için hem ordu içinde soruşturmalar yapılmış, hem ayrı bir soruşturma komisyonu kurulmuştu. Bu komisyondan da, soruşturma sonuçlarına göre, Halutz’un istifasının istenebileceği yönünde bilgiler aktarılmıştı. Soruşturma komisyonunun raporunu Şubat ayında sunması beklenirken, Halutz raporu beklemeden istifa kararını aldı. Halutz’un istifasının ardından Genelkurmay Başkanlığı için yardımcısı Moşe Kaplinski ile Savunma Bakanlığı Müsteşarı ve Genelkurmay eski başkan yardımcılarından Gabi Aşkenazi’nin adlarının geçtiği belirtiliyor. Halutz, savaşın soruşturulmasının bulgularıyla ilgili basın toplantısında görevinden ayrılmasıyla ilgili hiçbir çağrı işitmediğini belirterek, “Böyle yapmasının istenmesi durumunda gereğini yapacağını” söylemişti. Halutz, iki hafta kadar önce de, hükümet tarafından atanan ve “Winograd” komisyonu olarak adlandırılan komisyonun Lübnan’daki savaşla ilgili olarak kendisini sorumlu tutması durumunda istifa edeceğini söylemişti.
Önceki sabah ta, genelkurmay eski başkanlarından Dan Şomron, savaştaki performansı ile ilgili olarak Halutz’u sert bir biçimde eleştirmişti. Şomron, İsrail parlamentosunun savunma ve dış ilişkiler komisyonunda, savaşın herhangi bir amaç güdülmeksizin yapıldığını bildirmişti.
|
/ TEL AVİV
18.01.2007
|
|
|
Bush’dan Maliki’ye Saddam eleştirisi |
ABD Başkanı George Bush, Irak’ta Başbakan Nuri El Maliki hükümetini yeterince olgun olmamakla eleştirerek, devrik lider Saddam Hüseyin’in idam biçiminin intikam gibi göründüğünü söyledi.
Amerikalı televizyoncu Jim Lehrer’e mülakat veren Bush, Saddam Hüseyin’in ve 2 yardımcısının idam şartlarını eleştirdi. Bush, özellikle Saddam Hüseyin’in idamını usulünce yapamadıklarını hissettiğini ve hayal kırıklığına uğradığını anlattı. Bush, Saddam’ın cezasını infaz etme biçimiyle ilgili olarak Maliki’ye de hayal kırıklığını ifade ettiğini söyledi. Amerikan halkına ve dünyadaki tüm insanlara karışık bir mesaj gittiğini belirten Bush, bunun da Irak hükümetinin halen olgunlaşması gerektiğini gösterdiğini söyledi. Bu arada, ABD Başkanı George W. Bush’un yeni Irak politikasına tepkiler gelmeye devam ediyor. ABD’li Demokrat Senatör Chris Dodd, Başkan Bush’un asker sayısını artırmak için konuyu yeniden Yasama Meclisi’ne getirmesi gerektiğini vurguladı.
|
/ WASHINGTON
18.01.2007
|
|
|
Araplardan Bush planına destek |
Bazı Arap ülkeleri, ABD Başkanı George Bush’un Irak’taki asker sayısını artırma planını desteklediklerini açıkladılar.
Orta Doğu ziyareti kapsamında Kuveyt’te temaslarda bulunan ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ın bir araya geldiği 6 Körfez Arap ülkesi ile Mısır ve Ürdün’ün dışişleri bakanları, Irak’a yaklaşık 20 bin asker gönderilmesini desteklediklerini bildirdiler.
Rice ile ortak basın toplantısı düzenleyen Kuveyt Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed El Selim El Sabah, “Başkan Bush’un Bağdat’taki Amerikan askeri varlığını güçlendirme planının, Irak’ın iç savaşa kaymasını engellemek ve Bağdat’ın istikrarı için bir araç olarak görme arzumuzu ifade ettik” dedi. ABD Dışişleri Bakanı Rice ise bu planın, daima masumların ölümüne sebep olan şiddeti hızla bitiremeyeceğine dikkati çekti. Rice’ın bakanlarla toplantısının ardından yayımlanan ortak açıklamada da Bush’un, Körfez bölgesinin güvenliğini, Irak’ın toprak bütünlüğünü, tüm Iraklıların siyasi sürece dahil edilmesini savunan konuşmasından memnuniyet duyulduğu belirtildi. Açıklamada ayrıca, Irak’ta mezhep kökenli ayrılıkçı şiddetin kınanması ve tüm milislerin silâhsızlandırılması gerektiği kaydedildi.
Condoleezza Rice, Kuveyt’teki temaslarıyla Orta Doğu ziyaretini bitirerek Avrupa’ya gitti.
|
/ KUVEYT
18.01.2007
|
|
|
Viyana'da Türkiye tartışması |
Avusturya’da yeni kurulan koalisyon hükümetinin dünkü ilk meclis oturumu ‘’Türkiye’nin AB üyeliğine ilişkin’’ tartışmalara sahne oldu. Türkiye-AB ilişkileri konusunda hükümet programında yer alan ifadelere tepki gösteren muhalefetteki aşırı sağcı Özgürlükçüler Partisi (FPÖ) Avrupa sözcüsü Reinhard Bösch, ‘’Hükümetin Türkiye konusunda göz boyayıcı bir politika izlediğini’’ iddia ederek, hükümetin büyük ortağı Sosyal Demokrat Parti’yi (SPÖ) ‘’Türkiye konusunda Avusturya halkına ihanet etmekle’’ suçladı.
Koalisyon hükümetinden ‘’Türkiye ile AB arasındaki müzakereleri derhal durdurmasını’’ isteyen Bösch, iktidardaki Sosyal Demokrat Parti’nin muhalefetteyken, Türkiye’nin AB’ye katılımına karşı çıktığını hatırlatarak, ‘’bundan sonra da AB toplantılarında müzakerelerin sürdürülmesine karşı oy kullanmaya’’ çağırdı.
Dışişleri Bakanı Ursula Plassnik’i de Türkiye konusunda ‘’gerçekçi bir politika izlememekle’’ suçlayan Bösch, ‘’Sayın bakan, bakın biz dürüst bir şekilde Türkiye’nin Avrupa Birliğine katılmasını istemediğimizi söylüyoruz.Siz ise hem bundan önceki hükümette hem de bu hükümette kelime oyunlarıyla, göz boyamakla Avusturya halkına ihanet ediyorsunuz. Türkiye’nin AB’ye üye olmasını istemediğimizi açık bir şekilde söylemeniz daha gerçekçi olacaktır’’ diye konuştu. Muhalefetin Türkiye’ye ilişkin eleştirilerini kabul etmeyen Dışişleri Bakanı Plassnik, hükümet programındaki ‘’Biz öncelikle Türkiye’nin üzerine göre biçilmiş bir Türkiye-Avrupa birlikteliğinden yanayız. Ucu açık olan müzakerelerin sonunda son sözü her halükarda Avusturya halkı referandumla söyleyecektir’’ ifadesinin gerçekçi olduğunu belirtti. Koalisyon hükümetinin AB politikasını savunan Plassnik, muhalefetin eleştirilerine şu cevabı verdi: ‘’Avusturya’nın dış politikası ne kırmızı (SPÖ’nün rengi), ne siyah (Halk Partisi ÖVP’nin rengi), kırmızı-beyaz-kırmızı (Avusturya bayrağının renkleri) olacak. Asıl önemli konu Avrupa’nın yeniden birleşmesi.’’
“SIRBİSTAN AB’DEKİ YERİNİ ALACAK’’
Kendisinin de yer aldığı önceki hükümet ile bugünkü hükümetin AB politikasını ve Balkan ülkelerinin AB’ye entegrasyonu konusundaki çabalarının da Birlik içinde takdirle karşılandığını ifade eden Plassnik, ‘’Sırbistan’ı da Avrupa yolunda destekleyeceklerini ve 21 Ocak’ta yapılacak parlamento seçimlerini izlemek üzere Sırbistan’a gideceğini’’ söyledi. Plassnik, ‘’Sırbistan’ın da tıpkı Slovenya gibi Avro bölgesinde ve dolayısıyla Avrupa ailesinin çekirdeğinde yakın olan en kısa zamanda yerini alacağından eminim’’ dedi.
Plassnik, ‘’Sırbistan da en kısa zamanda Avrupa ailesindeki yerini alması için çaba harcayacağız’’ diyerek, ‘’Balkanlar’ın, Avusturya’nın Avrupa ve dış politikasının ağırlıklı noktasını oluşturmaya devam edeceğini’’ kaydetti.
|
/ VİYANA
18.01.2007
|
|
|
Papadopulos: 2007'de Kıbrıs'ta çözüm zor |
Kıbrıs Rum yönetimi lideri Tasos Papadopulos, Türkiye’de genel seçimlerin yapılacağı 2007 yılında Kıbrıs sorununun çözülemeyeceğini, ancak çözüme götürecek müzakerelere zemin hazırlanabileceğini söyledi.
Rum radyosunun haberine göre Papadopulos, yabancı gazeteciler için düzenlediği basın toplantısında, “2007 yılında, Türkiye’de yapılacak seçimler nedeniyle Kıbrıs sorunundaki çıkmaza son verilemeyebileceğini, ancak çözüme götürülecek görüşmelerin başlaması için zemin hazırlanabileceğini” savundu.
Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne yönelmesini desteklediklerini ifade eden Papadopulos, ‘’ancak Türkiye’nin Avrupa şartlarına uyması gerektiğini’’ kaydetti. KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’la görüşmesi için yapılan çağrılara da değinen Papadopulos, daha önceden gereken hazırlıklar yapılmadan olacak bir görüşmenin çıkmaza yöneleceği görüşünü yineledi.
Bu arada Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) ile AKEL heyetleri, Kuzey Lefkoşa’daki CTP Genel Merkezi’nde bir araya geldi. AKEL Genel Sekreteri Dimitris Hristofyas başkanlığındaki heyet, saat 10:05’te CTP Genel Merkezi’ne gelişlerinde CTP Genel Başkanı ve KKTC Başbakanı Ferdi Sabit Soyer ve parti yetkililerince karşılandı.
|
/ LEFKOŞA
18.01.2007
|
|
|
Merkel: AB Anayasası kabul edilmeden genişleme olmaz |
Almanya Başbakanı Angela Merkel, AB Anayasası kabul edilmeden AB’nin yeni bir genişleme dalgasına hazır olmayacağını söyledi.
AB dönem başkanı olarak Avrupa Parlamentosunda yaptığı konuşmadan sonra, parlamenterlerin sorularını cevaplayan Merkel, ‘’AB’nin yeni bir üye almadan önce, Anayasanın kabul edilmesinin önemli ve gerekli olduğunu’’ belirtti. Anayasanın kabulü için ülkesinin dönem başkanlığı sırasında elinden gelen çabayı göstereceğini yineleyen Merkel, ‘’AB Anayasasına karşı çıkanların genişlemeyi de savunamayacaklarını’’ ifade etti.
AB Anayasasına karşı çıkanların bu konuyu daha ayrıntılı ve kapsamlı gözden geçirmelerini isteyen Merkel, Avrupa Parlamentosunu Anayasaya ilişkin yapacağı çalışmalar hakkında düzenli olarak bilgilendireceğini söyledi.Merkel, parlamentoda yaptığı konuşmada, AB Anayasasının onaylanma sürecinin başarısızlığına uğramasının ‘’tarihi yanlış’’ olacağını belirtmişti. Almanya Başbakanı, ‘’2009’da düzenlenecek Avrupa Parlamentosu seçimlerine kadar AB Anayasası sürecinin başarıyla tamamlanması, AB’nin, AB ülkeleri ve vatandaşlarının çıkarına’’ diye konuşmuştu.
|
/ STRASBOURG
18.01.2007
|
|
|
Nejad’la öpüşen hahamı aforoz ettiler |
İran lideri Mahmud Ahmedinejad’ın himayesinde İran’ın başşehri Tahran’da Aralık ayında düzenlenen Yahudi Konferansı’na katılan Viyanalı Haham Moshe Aryeh Friedmann, Avusturya’daki Yahudi cemaati tarafından soyutlandı.
İsrail devletini reddeden Ortadox Haham Friedmann, revizyonist ve antisemitik çevrelerle ilişki içerisine girmesinden dolayı itham edildi. Avusturya’daki Yahudi cemaati, Friedmann’ın hahamlılığını kabul etmeyeceğini de açıkladı. Viyana’da sık sık anti-Siyonist yürüyüşler düzenleyen Friedmann, İran hükümetinin organize ettiğe konferansa konuşmacı olarak katılmıştı.
|
/ VİYANA
18.01.2007
|
|
|
Kerkük’te Türkmen karakolunda katliam |
Irak’ın kuzeyinde yer alan Kerkük’te bir Türkmen karakoluna bomba yüklü kamyonla düzenlenen saldırıda, 30’dan fazla kişi hayatını kaybetti.
Kerkük’te patlayıcı yüklü bir kamyonla Türkmen karakoluna düzenlenen saldırıda ilk belirlemelere göre 30 kişi öldü, pekçok kişi de yaralandı. Saat 11:00 (TSİ 12.00) sıralarında meydana gelen patlamanın etkisiyle çevrede bulunan iş yerlerinde geniş çaplı hasar meydana geldi. İtfaiye ekipleri, patlamanın ardından karakolda çıkan yangına hızla müdahale edip söndürürken, sağlık ekipleri de cesetleri toplayarak morga götürdü.
|
/ KERKÜK
18.01.2007
|
|
|
Baskında ele geçen İranlı cinayet sanığı |
ABD güçlerinin geçtiğimiz hafta Erbil’de tutukladığı 5 İranlıdan birinin, 1989’da Viyana’da 3 İranlı Kürdü öldüren komando timinin lideri olduğu iddia edildi.
Avusturya’nın Oe1 radyo istasyonunda yayınlanan haberde, tutuklulardan Muhammed Caferi-Şahrudi’nin, İran Kürt Demokrat Partisi Başkanı Abdurrahman Gassimlu, yardımcısı ve sürgünde yaşayan bir diğer Kürdün öldürülmesi olayının baş faali olduğu ileri sürüldü. Haberde, Caferi-Şahrudi’nin cinayetlerin ardından İran Büyükelçiliği’ne sığındığı ve Avusturya makamlarınca sorgulanmadan ülke dışına çıkmayı başardığı ifade edildi. Radyo istasyonu haberle ilgili kaynak belirtmedi.
|
/ VİYANA
18.01.2007
|
|
|
|