Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 04 Ocak 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

İhvan-ı Müslimîn’den El Kaide’ye red

Mısır’da başlıca muhalif grubu temsil eden Müslüman Kardeşler, Mısır’da tutuklu bulunan örgüt üyelerine selam gönderen El Kaide terör örgütünün iki numaralı ismi Eyman El Zevahiri’ye tepki gösterdi. Müslüman Kardeşler’in iki numaralı ismi Muhammed Habib, örgütün internet sitesinde yaptığı açıklamada, ‘’El Kaide’nin yöntem ve eylemlerini tamamen reddediyoruz. Şiddeti ve terörizmi sert bir şekilde kınıyoruz ve barışçı yollarla değişiklik ve reformu güçlü bir şekilde destekliyoruz’’ dedi.

Açıklamada, Zevahiri’nin sözlerinin kendilerini ilgilendirmediğini de belirten Habib, “Dünya şimdi Müslüman Kardeşlerle El Kaide’nin görüşü arasındaki farkı anlayabilir’’ ifadesini kullandı. Zevahiri, 31 Aralık’ta Kurban Bayramı dolayısıyla bir internet sitesine gönderdiği 15 dakikalık ses bandında, “Hain (Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü) Mübarek’in cezaevlerinde bulunan kardeşlerime selam yolluyorum’’ demişti. Arap liderleri, ABD ile işbirliği yaparak hain olmakla da suçlayan El Zevahiri mesajında, “Filistini satanlar, laik hainler sizlerin kardeşi olamaz. Onların meşruluğunu tanımayın. Onlarla oturmayın ve Filistini kaybetmenize sebep olacak belgeleri imzalamayın’’ diye konuşmuştu.

/ KAHİRE

04.01.2007


 

OTORİTER VE BASKICI

ABD Princeton Üniversitesi Yakındoğu Araştırmaları Bölümü öğretim üyesi ve bölüm başkanı Prof. Dr. Şükrü Hanioğlu, kendisine ‘tarihin gidişini değiştirme misyonu’ yükleyen otoriter ve baskıcı bir hareket olarak nitelediği Türk modernleşmesinin 18. ve 19. asır materyalizmine dayandığını ve toplumu dinin ‘zararlı’ etkilerinden kurtarmayı temel hedefi olarak gördüğünü belirterek, “Böylesi bir bilimci-materyalist temele dayanan Türk modernleşmesi ve onu esas alan Türk resmî ideolojisi her türlü dindarlığa tedavisi gereken bir hastalık olarak yaklaşmaktadır” diye konuştu.

TOPLUMSAL UZLAŞMA

Hanioğlu, “Türkiye 21. asırda resmî ideolojisini, modernlik anlayışını yeniden tanımlamak, rejiminin temel niteliklerini toplumsal bir uzlaşma çerçevesinde yeniden yorumlamak zorundadır. Bunu yapmayan bir Türkiye’nin toplumsal huzura kavuşması ve içinde yaşadığı dünyaya uyum sağlaması son derece zordur. 19. asır materyalizmi ve bilimciliğini merkezine yerleştirmiş bir modernlik anlayışıyla dünyaya bakan, devlet-birey ilişkilerinin temelde ‘aydınlatma-aydınlanma’ zaviyesinde ele alındığı bir yapının günümüzde toplumsal huzur içinde yaşamasının imkânı yoktur” dedi.

DEVAMI BASINDAN SEÇMELER’DE

04.01.2007


 

Konuşmasın diye apar topar astılar

Amerika’nın Kurban Bayramının ilk günü apar topar bir şekilde Saddam’ı idam etmesi zaten karmaşık olan bölgeyi daha da karıştıracak. Ortadoğu Uzmanı gazeteci Hüsnü Mahalli’ye Saddam’ın idamını ve sonrasındaki gelişmeleri Yeni Asya’ya değerlendirdi.

* İnfazın olacağını veya bu kadar hızlı gerçekleştirileceğini bekliyor muydunuz?

İnfazı bekliyorduk ama bu kadar hızlı beklemiyorduk.

* ABD özellikle bayram sabahı gerçekleştirdiği infaz ile ne mesajı verdi?

Çok net. Bayramın birinci günü herkes kurban keserken Amerikalılar da Saddam’ı keserek tüm Müslümanlara, “Ben hepinizi keserim hiç birinize saygı göstermem” diye mesaj verdi. Çok netti ama maalesef fazla kimse anlamıyor.

* Saddam geçmişte Amerika ile olan ilişkilerini herhangi birine anlatmış veya yazmış olabilir mi? Bilgileri bir yerlerle paylaşmış olabilir mi?

Konuşmaması için apar topar yargıladılar. Mahkûm ettiler. Ardından astılar. Saddam’ın asıl öbür davalarda konuşması gerekiyordu. Duceyl’de Amerika’nın herhangi bir işbirliği yok. Esas Amerika’yla işbirliği Enfal ve Halepçe’deki katliâmlarda, Irak-İran savaşında, Kuveyt işgalinde… Onlardan da yargılanmadan ortadan kaldırıldı ki konuşmasın. Halepçe’de yargılansaydı anlatacaktı; kimyasal silâhları kimden aldığını. İran savaşını konuşsaydı anlatacaktı; Amerika’nın kendisine nasıl destek verdiğini. Yahut nasıl Kuveyt’e soktuğunu. Bu dâvâlar açılmadı. Bir anda infaz edildi ki konuşmasın.

* Bundan sonra çatışmalar ve karmaşa daha artacak gibi…

Öyle bekleniyor. Yas dönemi olduğu için Saddam yanlıları şu anda eylem yapmaz. Yas dönemi bir hafta mı olur 40 gün mü olur onu bilemiyoruz. Bir de bayram zaten. Bayram bittikten sonra büyük ihtimalle çatışmalar başlar. Zaten Bush da askerlerin sayısını arttıracak. Dolayısıyla önümüzdeki günler oldukça kanlı geçer diye bekliyoruz.

* Irak’ta Amerika’nın 3 bininci askeri öldü. Bu haber medyada geniş bir şekilde yer aldı. Halbuki şimdiye kadar sadece Irak’ta 650 bin kişi öldü ama aynı hassasiyet gösterilmedi. Ortadoğu’da insanın kıymeti bu kadar mı değersiz?

Ortadoğu kelimesini ben kullanmam ama bizim coğrafyada hiçbir şeyin önemi yok. Yalnız insanların ölümü değil ülkeler yerle bir edildi. Bağdat’ın, Irak’ın, Afganistan’ın, Lübnan’ın, Filistin’in her şeyi yok edildi. Hurma, narenciye, zeytin ağaçları… Böcekler, kuşlar her şey yok edildi. Maalesef bu bölgede insanın değeri yok.

* Ağaçlara, kuşlara kadar varan bu öfkenin sebebi nedir?

Müslümanların her şeyinden nefret ediyorlar. Düşünebiliyor musunuz? Amerika’nın ömrü 230 yıl. Irak’ın bilinen tarihi en azından 15 bin yıl. Bağdat 1500 yıl önce kurulmuş. Sizden nefret etmesin de ne yapsın? Tabi nefret edecek. Yani Amerika’da tarih hocası lisede öğrenciye ne anlatacak? Ne diyecek? “Biz geldik, Fransa’nın çapkınları, İrlanda’nın sapıkları, İtalya’nın serserileri Amerika’yı kurduk. Başka ne yaptık? Kızılderilileri kestik. Afrika’dan 30 milyon köle getirdik. 15 milyonunu yollarda havasızlıktan, açlıktan öldürdük. Kuzey-Güney savaşı ile birbirimizi kestik. O yetmedi Vietnam’a, Kore’ye bombaları attık. İnsanları cayır cayır yaktık. Dünyadaki bütün faşist iktidarları, darbeleri biz destekledik.” Daha başka ne anlatabilir? Düşünün Türkiye’de herhangi bir ildeki tarih hocası sadece Osmanlıyı anlatmaya kalksa 700 yılı anlatması gerekir.

* Bu düşünce tüm Amerika’da mı yoksa belli bir kesimde mi var?

Bence tüm batıda bu egemen. Eğer Amerikalılar yanlışlıkla bir Iraklıyı öldürürse ailesinin gidip mahkemede tazminat isteme hakkı var. Bunu kanıtlamak için aylarca uğraşmaları lâzım. Eğer kanıtlanırsa ailesine 2 bin dolar tazminat veriyorlar. Bir Iraklının değeri 2 bin dolar! Oysa bir askerinin ölümünden dolayı Amerika askerin yakınlarına 200 bin dolar ödüyor. Farka bakın. Müslümanın değeri bu kadar. Irak’ta 650 bin kişi ölmüş, 650 bin sakat, bir milyon daha yaralı var, 500 bin kadın dul kalmış, 4 milyon yetim çocuk kalmış. Bunlar da rakamlar. Ama bunlar görülmüyor.

Saddam’ın bu akıbeti ABD ile benzer ilişkide bulunan yönetimlere ne gibi bir mesaj olabilir?

Umarım mesaj alırlar. Ama insanoğlu hiçbir şeyden ders almıyor. Mehmet Akif “ders alınsaydı tekerrür etmezdi tarih” diyor. İran Şahı aynı olmadı mı? Şah ABD’ye en çok hizmet eden adam. Öldüğünde gömülecek yer bile bulamadılar. Bunun gibi Amerikan uşağı olan Mısır’da Sedat. Ona bir parça toprak verdiler de oraya gömdüler. Bu iş böyledir. Amerika kimsenin gözünün yaşına bakmaz. Amerika’da dostluk, vefa yoktur.

Kemal BENEK / ANKARA

04.01.2007


 

Barışın anahtarı Ortadoğu’da

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Orta Doğu barışını küresel barışın anahtarı olarak gördüklerini belirterek, ‘’Yerel, bölgesel ve küresel bütün aktörleri Orta Doğu barışı için yapıcı katkıda bulunmaya özellikle davet ediyoruz’’ dedi.

Erdoğan, Lübnan’a hareketinden önce Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi’nde günübirlik ziyaretine ilişkin açıklama yaptı. Geçtiğimiz yaz yaşanan İsrail-Lübnan savaşının bir an önce sona erdirilmesi konusunda ciddi gayretleri bulunduğunu hatırlatan Erdoğan, şimdi de Lübnan’da huzur ve istikrarın tesisi ve siyasi birliğin korunması için üzerlerine düşeni yapmaya gayret ettiklerini söyledi.

Başbakan Erdoğan, ziyaret kapsamında Lübnan Cumhurbaşkanı Emil Lahoud, Başbakan Fuad Sinyora, Meclis Başkanı Nebih Berri ve Gelecek Hareketi lideri Saad Hariri ile Meclis Hizbullah Grubu Başkanı ile ayrı ayrı görüşme imkanı bulacağını, bu ülkedeki siyasi tıkanıklığın aşılması için nelerin yapılabileceğini etraflıca görüşeceklerini ifade etti.

Erdoğan, ayrıca Arap Ligi’nin bu konuda yaptığı öneriyi de değerlendirme fırsatı bulacaklarını dile getirdi. Lübnan’daki BM gücü UNIFIL’e halen bir firkateyn ve bir istihkam inşaat bölüğü ile katkıda bulunduklarını hatırlatan Erdoğan, firkateynin 15 Ekim 2006’da UNIFIL deniz görev gücüne katıldığını, bölüğün ise 22 Kasım itibarıyla bulunduğu bölgede yapılanma ve imar çalışmalarına başladığını kaydetti.

/ İSTANBUL

04.01.2007


 

Rum basını: AİHM’de Kıbrıslı Türk istilâsı

Kıbrıslı Türk 4 kardeşin Rum tarafındaki malları için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) yaptıkları başvuru, Rum basınında genişçe yer aldı. Rum gazeteleri, dünkü sayılarında Çakırtaş kardeşlerin başvurusuna ilişkin haberleri okuyucusuna duyurdu.

Güney Kıbrıs’ta yayınlanan gazetelerden Fileleftheros, “AİHM’e Kıbrıslı Türk İstilası-Toplu Başvurularla Mülkiyet Konusunda Hedef Şaşırtma Hareketi-İç Yargı İmkanları Tüketilmedi” başlık ve spotlarıyla haberi verdi.

Fileleftheros gazetesi, “Türkler, yüzlerce Kıbrıslı Türk’ün, özgür bölgelerdeki malları için Kıbrıs Cumhuriyeti’nden tazminat talebiyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurularını ilan etti” ifadelerini kullandı. Gazete, bu hareketin; “Kıbrıslı Rumların Türkiye aleyhine başvuruları karşısında bir şaşırtma hareketi ve aynı zamanda mülkiyet konusunu karmaşıklaştırma çabası” olduğunu iddia etti.

/ LEFKOŞA

04.01.2007


 

CHP’li Büyükcengiz kaza kurbanı

CHP Konya Milletvekili Nezir Büyükcengiz, Konya’da geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybetti.

Seçim bölgesinde bayram ziyaretlerinde bulunan Büyükcengiz’le beraber, aynı araçta bulunan Ali Alp adlı kişi de öldü.

04.01.2007


 

Bürokrasi kaldırılsın

Kocaeli Sanayi Odası (KSO) Başkanı Yılmaz Kanbak, ‘’2007’de bürokratik engellerin kaldırılması, sanayici için en büyük destek olacaktır. Ama Türk sanayicisi zoru seviyor, Bu sıkıntıları kendi gayretiyle de olsa aşacaktır’’ dedi.

Yılmaz Kanbak, bu yıl yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerin meydana getireceği gerginlik ya da olumsuzlukların ekonomiyi de olumsuz etkileyebileceğini söyledi. Kanbak, yaptığı açıklamada, 2006 yılının sanayi açısından başarılı geçtiğini, ancak 2007’de aynı başarının yakalanamayacağı endişesini taşıdığını belirtti.

/ KOCAELİ

04.01.2007


 

Beton yollar inşa edilecek

Asfalt yollara alternatif olarak geçen yıllarda programa alınan beton yolların yaygınlaştırılmasına yönelik çalışmalara, yeni yılda hız verilmesi bekleniyor.

2007 yılı yatırım programı çalışmalarını tamamlayan Karayolları Genel Müdürlüğünün, yeni yıl içinde bazı güzergâhların beton yol olarak inşa edilmesi konusunda etüt çalışmalarını sürdürdüğü öğrenildi.

Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği işbirliği ile ile inşa edilmesi planlanan yeni yollara ilişkin güzergahların da yıl içinde belirlenmesi bekleniyor. Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliğinin finansmanı ile inşa edilen Afyon-İscehesar yolunun bir yanı beton, diğer yanı Karayolları Genel Müdürlüğünce asfalt olarak inşa edildi. İlk uygulaması 2 kilometre uzunluğundaki Afyon-İscehisar kesiminde hizmete alınan beton yollara ilişkin projelere yönelik yapılacak maliyet hesaplarının ekonomik çıkması halinde yeni beton yol projeleri, 2007 yılında kademeli olarak uygulamaya alınacak. Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca daha önce yapılan ön projelere göre Türkiye’nin en büyük beton yolunun Habur Sınır kapısı ile Şanlıurfa arasında inşa edilmesi planlanıyor.

/ ANKARA

04.01.2007


 

Vekaleten kurban kesimine ilgi artıyor

Son yıllarda gittikçe yaygınlaşan vekaleten kurban kesiminin bu yıl da ilgi gördüğü ve özellikle büyük şehirlerde yaşayan vatandaşların vekaleten kurban kesimini tercih ettiği bildirildi.

Özellikle büyük şehirlerdeki denetimler ve apartman hayatının getirdiği zorluklar ile muhtaç vatandaşlara ulaşma konusunda yaşanan sıkıntı sebebiyle vatandaşların vekâleten kurban kesimine olan her geçen yıl artan ilgisi, bu yıl da sürdü.

Geçmiş yıllarda sadece Türk Hava Kurumu (THK) ile az sayıdaki vakıf ve derneğin yürüttüğü vekâleten kurban kesimleri, bu yıl 10’un üzerinde kurum, dernek ve vakıf tarafından, 81 ilin yanı sıra onlarca ülkede gerçekleştirildi.

Kurbanlıkları 210-225 YTL arasında fiyatla satan ve internet üzerinden kredi kartıyla ödeme gibi imkânlar sunan kuruluşlar, kurban kesme ibadetinin, ekonomik, şehircilik anlayışına uygun ve pratik şekilde gerçekleştirilmesine aracılık ettiler.

Kızılay Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Kaplan, geçen yıl ilk kez, deprem felâketi yaşayan Pakistan’da gerçekleştirdikleri vekâleten kurban kesimine, gelen yoğun talep sebebiyle bu yıl Türkiye’de de başladıklarını ve Et ve Balık Kurumu’nun Sakarya, Van, Erzurum ve Ağrı kombinalarında, dinî vecibelere uygun şekilde, 3 binin üzerinde vekâleten kurban kesimi gerçekleştirdiklerini söyledi.

Kaplan, Kurban Bayramı’nda muhtaçlara yeterince yardım yapıldığını göz önüne alarak, kurban etlerinin, kavurma yapılıp, Türkiye genelindeki 650 şube vasıtasıyla yıl boyunca muhtaç vatandaşlara dağıtılacağını belirtti.

/ ADANA

04.01.2007


 

Kötü alışkanlık görmek istemiyorlar

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tarafından çocuklarda medya okuryazarlığının geliştirilmesi amacıyla ‘’www.rtukcocuk.org.tr’’ adresinde oluşturulan RTÜK Çocuk Web Sitesine çocuklardan yüzlerce dilek mesajı yağdı.

Sitenin oyun parkındaki dilek kutusuna Aralık ayında toplam 543 dilek mesajı bırakan çocuklar, hayat, aileleri, okulları ve televizyon yayınları hakkındaki beklentilerini dile getirdiler. Çocuklar, en çok bir an önce büyüyüp meslek sahibi ve aynı zamanda zengin olmayı dilediler.

Miniklerin, istedikleri meslekler arasında doktorluk, mimarlık, pilotluk, eczacılık, sanatçılık, bilim adamlığı, polislik, bilgisayar mühendisliği, öğretmenlik yer alırken, mesajlarda televizyon yayınlarına ilişkin dileklerde bulundular.

Çocuklar gönderdikleri mesajlarda daha kalite ve eğlenceli televizyon yayıncılığına ilişkin dileklerini de yansıtıyorlar. Kendilerine yönelik programların sayısının artmasını isteyen miniklerin dilekleri şöyle:

“Televizyondaki kadının sesi ve magazin programlarının yerine bizleri eğitici öğretici bir şeyler olmasını istiyorum. Filmlerde kötü alışkanlıkların gösterilmemesini istiyorum.

Ben bazı programların kaldırılmasını istiyorum. Sırf kadınlar dedikodu dinleyecek diye biz çocuklar bir kenarda suspus oturuyoruz.

Bence televizyondaki kadın programlarının tam okul saatleriyle birlikte bitmesi ve başlaması lâzım. Çünkü okul dönüşü mutlaka görüyorum o tv programlarını.

Çocuklara yönelik daha çok çocuk programı olmalı.

Pazar günleri magazin programları yerine bilgi yarışmaları ya da çocuk programları düzenlenmesini istiyorum.’’

KILIK KIYAFET SERBEST OLSUN

Çocuklar televizyon programlarıyla ilgili taleplerinin dışında RTÜK Başkanı Zahid Akman’a da dilek mesajları bıraktılar. On üç yaşında bir çocuk kısa dalga FM verici ile yayın yapmak için gerekli şartları sordu. Bir başka çocuk da okula gönderilmesi için babasının ikna edilmesini istedi ve ‘’Babamı ikna ederseniz size çok dua ederim, teşekkür ederim’’ dedi.

Çocuklar, okullarıyla ilgili dilek mesajlarını da RTÜK’ün aracılığıyla iletmeye çalıştılar. Mesaj bırakan çocuklardan bazıları okullarda serbest kıyafet uygulaması olmasını, beden eğitimi dersinin artırılmasını bazıları ise daha büyük sınıflarda eğitim görmeyi, sınıflarına bilgisayar konulmasını, derslerin hafiflemesini istediler.

DERSLERDE BAŞARI,

DÜNYADA BARIŞ İSTEDİLER

RTÜK Çocuk Web Sitesine mesaj bırakan çocuklar, sağlık, mutluluk, sevgi ve barışın yanı sıra derslerde, sınavlarda, karnede başarı dileğinde bulundular:

* Temiz bir dünya istiyorum.

* Dünyanın sevgiyle dolup taşmasını istiyorum.

* Allah’ım deneme sınavını başarı ile geçeyim.

* Çarşamba günündeki genel değerlendirme sınavında 5/a sınıfını geçmemiz ve iyi bir not almam.

* Yarın deneme sınavı var inşallah ilçede 1. olurum.

* Bütün matematik derslerinden ve bütün derslerden artı ve 100 pekiyi almak.

“BABAM İŞE GİRSİN, BİR EVİMİZ OLSUN’’

RTÜK Çocuk Web Sitesine mesaj bırakan çocuklar aileleriyle ilgili dileklerde de bulundular. Minikler babalarının işe girmesini, kardeşlerinin olmasını, bir evlerinin olmasını dilediler:

* Babam sağlığına kavuşup işe girsin.

* En çok istediğim şey annem, babam, abim, ablam, ailem hep yanımda olsun hiç ayrılmayalım zor zamanımızda yanımızda olsunlar sağlıklı olalım mutlu olalım sıkıntımız olmasın en istediğim şey bu...

* Keşke kardeşim olsa...

* Bizim ve herkesin bir evi olsun.

* Teyzem evlensin ve yılbaşında Mersin’e gelsin.

* Anneannemin hep bizimle yaşamasını istiyorum.’’

/ ANKARA

04.01.2007


 

Tüketici hakkını aramayı biliyor

Türkiye’de yasal haklarını bilen bilinçli tüketici, satın aldığı malın bozuk ya da ayıplı çıkması halinde hakkını aramayı biliyor.

İstanbul Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü yetkililerinden alınan bilgiye göre, tüketici ile satıcılar arasında çıkan uyuşmazlıklara çözüm bulmak amacıyla kurulan İstanbul Tüketici Sorunları İl ve İlçe Hakem Heyetleri ile kanunda cezası olan şikayetleri değerlendiren Sanayi ve Ticaret Müdürlüğüne 2006 yılının kasım ayı sonuna kadar 15 bin 192 şikayette bulunuldu. Bu sayı 2005 yılında 12 bin 515 idi. Mobilya, otomobil, bilgisayar, motosiklet, kampanyalı satışlar ağırlıkta olmak üzere diğer ayıplı mal ve hizmetler konusunda 2006 ve 2005 yılında yapılan şikâyetlerin ortalama yüzde 85’i tüketici lehine sonuçlandı. Tüketici mağduriyetlerinin giderilmesi amacıyla İstanbul Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğünce 2005 yılında 2 bin 284 firmada, 2006 yılının kasım ayı sonuna kadar da 2 bin 743 firmada ilgili kanunlar kapsamında denetimler yapıldı.

/ İSTANBUL

04.01.2007


 

Dershanelere karşı dernek kurdu

Hatay’da bir öğretmen dershanelerin yüksek ücretler karşılığında verdiği kurslara tepki için 5 öğretmen arkadaşı ile kurduğu dernekte maddi durumu kötü olduğu için “dershaneye gidemeyen’’ öğrencilere ücretsiz eğitim desteği sağlıyor.

Matematik Öğretmeni Sedat Gündoğan, kutsal bir görev olan eğitimin ticarete dökülmesinin çok yanlış ve üzücü olduğunu söyledi.

Celal Bayar Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra atanamadığını ve dershanede çalışmaya başladığını ifade eden Gündoğan, şöyle devam etti: “Dershanede bir yıl kadar çalıştım. Ancak insan işin içine girince gerçekleri daha iyi görüyor. Veliler çocuklarının üniversiteyi kazanıp meslek sahibi olabilmesi için büyük güçlükle çocuklarını dershaneye göndermeye çalışıyor. Ayrıca yeni mezun olmuş öğretmen arkadaşlar komik paralara çalıştırılıyor. Bu durum bana çok ağır geldi. Ben ve 5 öğretmen arkadaşım birlikte dernek kurup burada maddi imkansızlıklar nedeniyle dershaneye gidemeyen gençlere yardımcı olmaya karar verdik.’’

/ HATAY

04.01.2007


 

5 bin aileye kurban eti

Kimse Yok Mu Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği ile Türkiye Sanayici ve İşadamları Konfederasyonu (TUSKON), Van’da maddi durumu iyi olmayan 5 bin aileye kurban eti dağıttı.

Bursa, İstanbul ve Adapazarı’ndaki yaklaşık 150 hayırsever iş adamının Kimse Yok Mu Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği ile TUSKON’a bağışladığı kurbanlıklar, Van’da yoksul 5 bin aileye 4’er kilogramlık paketler halinde dağıtıldı. Derneğin Ankara temsilcisi Kudret Tartılacı, dernek olarak hayırsever iş adamlarıyla birlikte bölgede kesilen kurbanlıkların etlerini dağıttıklarını belirterek, ‘’İstanbul, Bursa ve Adapazarı’ndan iş adamları ve gönüllülerimiz yoksul ailelere etleri teslim ettiler’’ dedi.

Van ve ilçelerinde 5 bin aileye et dağıttıklarını dile getiren Tartılacı, gönüllülerin hiç tanımadıkları bir kente gelerek, gerçek bir bayram duygusu yaşadıklarını kaydetti.

Bölgede mağdur ve ihtiyaç sahibi çok sayıda ailenin olduğunu ifade eden Tartılacı, ayrıca çok çocuklu aile yapısının da yoksulluğu beraberinde arttırdığını vurguladı.

Tartılacı, ‘’Et dağıtım sırasında 8, 9 çocuklu aileler gördük. Hatta bir evde 20 çocuklu aile gördük. Adamın iki eşinden 20 çocuğu olmuş. Kendisi vefat etmiş çocuklar ortada kalmış. İşte bu insanlara et dağıtmak onlar için başka bir duygu’’ diye konuştu.

/ VAN

04.01.2007


 

Sigarada hedef yüzde 80

Sağlık Bakanlığının hazırladığı ‘’Ulusal Tütün Programı’’ çerçevesinde 2010 yılına kadar 15 yaş üzerinde sigara içmeyenlerin oranının yüzde 80’lerin üzerine çıkarılması hedeflenirken, yeni kurulan ‘’Ulusal Tütün Kontrol Programı İzleme Komitesi’’ ile program çerçevesinde yürütülen faaliyetler denetlenecek.

‘’Tütün Kontrol Çerçeve Sözleşmesi’’ kapsamında yapılacak çalışmaların planlanması ve sigara tüketiminin kontrol altına alınarak vatandaşların, özellikle gençlerin korunması amacıyla Sağlık Bakanlığınca 2006-2010 yıllarını kapsayan ‘’Ulusal Tütün Kontrol Programı’’ hazırlanmış, program Başbakanlık genelgesiyle Resmî Gazetede yayımlanmıştı.

Bu genelgede ilk kez resmî olarak Türkiye’de 100 bin kişinin sigaradan hayatını kaybettiği ve 15 milyar dolarlık kayıp olduğuna dikkat çekildiğini kaydeden Sağlık Bakanlığı yetkilileri, böyle bir tesbite daha önce hiç bir resmî belgede yer verilmediğini hatırlattı.

/ ANKARA

04.01.2007


 

Akıl hastalarına müzikli tedâvi

Selçuklu döneminde Kayseri’ye yaptırılan Gevher Nesibe Hatun Medresesi, 800 yıl önce akıl hastalarına işkenceler yapılırken akıl hastalarını müzikle tedavi eden ilk tıp merkezi olma özelliğini koruyor.

Aynı zamanda merkezi ısıtmaya sahip olan Gevher Nesibe Hatun Medresesi, hamamda ısıtılan su, yeraltına döşenen ve odaların bağlanan künklerden akıtılarak, binanın bugün ki sistem olan kalorifer düzeniyle ısınması sağlanmış.

Erciyes Üniversitesi Gevher Nesibe Tıp Tarihi Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ekrem Aktaş, Selçuklu hükümdarlarından 2. Kılıçarslan’ın oğlu 1.Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından, ablası Gevher Nesibe Hatun adına 1206 yılında yaptırılan medresenin, tıp eğitimi ve sağlık hizmetini birlikte veren dünyanın ilk merkezi olduğunu kaydetti.

Tıp alanında bilim adamlarının yetiştirildiği, hastaların tedavi edildiği medresenin, Selçuklular döneminin ‘bilim merkezi’ konumunda olduğunu ifade eden Ekrem Aktaş, “Anadolu’nun bazı bölgelerinde bulunan Selçuklu dönemine ait medreselerde, zaman zaman sağlık hizmeti verilmiş. Bu eserler arasında, kitabesinde ‘hastahane’ ibaresi kullanılan tek merkez, Gevher Nesibe Tıp Tarihi Müzesi. Ortaçağ döneminde akıl hastalarına işkence uygulanırken, medresedeki özel odalarda bu hastalar, kuş ve su sesiyle müzik dinletilerek tedavi edilmiş. Medresede bulunan tepeden aydınlatmalı 3 ameliyathanede, narkoz olarak afyon, şarap, sarı sabir, ademotu ve hindistan cevizi karışımından verilen hastalara, katarakt ve mesane ameliyatları yapılmış” dedi.

Medresedeki restorasyon çalışmaları sırasında ortaya çıkarılan ve künk denen pişmiş topraktan yapılmış borular bulunduğunu, bunların ısıtmada kullanıldığını belirlediklerini anlatan Aktaş, şunları söyledi: “Hekimlerin yetiştirildiği, hastaların tedavi edildiği medrese, o günün şartlarında modern sayılabilecek bir yöntemle ısıtılmış. Medresenin içinde bulunan hamamda ısıtıldığı tahmin edilen su, yeraltına döşenen ve odaların tamamına bağlanan pişmiş topraktan yapılma künklerden akıtılarak, binanın ısınması sağlanmış. Odaların kapı girişlerine de künk konularak, ısınan havanın dışarı çıkışı engellenmiş.”

04.01.2007


 

13 yıldır oruçlu

Kocaeli’nin Gölcük ilçesinde market işleterek geçimini sağlayan Osman Ay, yıllar önce kilosuyla alay edilmesi üzerine başladığı diyeti sürdürüyor. O dönemde diyetle 4,5 ayda 70 kilo zayıflayan ve beslenme alışkanlığının değişmesi üzerine 1993’te oruca başlayan Ay, 4 bin 914 gündür oruç tutuyor.

Osman Ay, lisede okuduğu dönemlerde 155 kilo olduğunu, 1985’de sınıf arkadaşları ve öğretmenleri ile gittikleri İstanbul gezisinde arkadaşlarının tartılarak kilolarını öğrendiği sırada tartıcının ‘’’Sen sakın benim tartıma çıkıp ekmeğimle oynama’’ diyerek kendisiyle alay ettiğini söyledi.

Bu sözün gururunu kırdığını ve zayıflamaya karar verdiğini ifade eden Ay, kendi kendine uyguladığı diyetle 4,5 ayda 70 kilo zayıflayarak 85 kiloya düştüğünü anlattı.

İdeal kilosuna ulaştığını ve bu kiloyu muhafaza etmek istediğini dile getiren Ay, ‘’Bunun için yediklerime dikkat ettim. Ancak 1992 yılından sonra beslenme alışkanlığım iyice değişti. Uzun süre uyguladığım diyetle gündüzleri yemek aklıma gelmez oldu. Ben de günlerimi aç geçirmektense oruçlu geçirmeye karar verdim. O günden itibaren Ramazan ve Kurban bayramları dışında oruç tutuyorum. Şu anda 4 bin 914 günlük oruçluyum. Bayramlarda orucu bıraktığım için rahatsızlanıyorum’’ dedi.

04.01.2007


 

Stresinizi akvaryuma atın

Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mahmut Yanar, akvaryumun, insanın psikolojisi üzerinde rahatlatıcı etkiler bıraktığını ve bu uğraşının stresi azalttığını söyledi.

Mahmut Yanar yaptığı açıklamada, akvaryum içerisinde balık bakmanın son yıllarda giderek arttığını, ancak vatandaşların balıkları bilinçsizce aldığını ifade etti. Yanar, akvaryum bakımının çok zor olduğunu belirterek, “Akvaryum kurmak dışardan görüldüğü gibi kolay bir iş değildir. Akvaryum hobisi, apartmanların ve betonların arasında sıkışıp kalmış hayatımıza doğadan bir parçayı sığdırmamızı sağlıyor. Üstelik birçok evcil hayvanın evde bakılmasından daha büyük bir kolaylık sunuyor. Birçok evcil hayvanı evimizde beslerken, onları tabiî hayatlarından ve tabiî davranışlarından uzaklaştırmış oluyoruz. Ancak akvaryumdaki balıklar, bitkiler ve diğer omurgasız canlılar evimizde tamamen bizim kontrolümüzde oluşturduğumuz, minyatür tabiî ortamlarında yaşıyorlar. Bu sebeple akvaryum hobisi diğer birçok evcil hayvan beslenmesinden daha keyifli, daha az zahmetli ve daha az masraflıdır” dedi.

Akvaryumun doğru bilgilerle ve kaliteli bir donanımla kurulduğunda sanıldığından daha kolay bir uğraş olduğuna dikkat çeken Yanar, şunları kaydetti:

“Bakımı çok zaman gerektirmez, balıklarınıza yem vermek için bir sabah, bir akşam ikişer dakika, yosunlanan camları silmek ve hızlı büyüyen bitkileri budamak için haftada 5 dakikaya ihtiyacımız var. Mümkünse yerli balık tercih edilmelidir. Akvaryumcudan balık alınırken, genel görüntüsüne, rengine, yem almasına, hareket ve davranışlarına iyi bakılmalıdır. Bu işe ilk başlayanlar, Japon veya lepistes gibi bakımı kolay balıkları seçmelidir. Balıklara ihtiyacı kadar yem atılmalıdır. Fazla atılan yem akvaryumu kirleterek hastalık etmeni oluşturur. Ayrıca atılacak yemin kaliteli olmasına özen gösterilmeli ve arasıra da canlı yem verilmelidir. Akvaryuma konacak balık sayısı akvaryumun büyüklüğüne göre ayarlanmalıdır. 100’lük bir akvaryuma konacak balıkların toplam kütlesi 150 gramı geçmemelidir. Su değişimi haftada 1 kez, suyun yüzde 50’si değiştirilerek yapılmalıdır. Ancak biyolojik filtre varsa bu değişimin 2 hafta da bir aralıklarla yapılması yeterlidir. Akvaryuma eklenecek suyun, dinlendirilerek kloru uçurulması ve sıcaklığının akvaryumdaki su sıcaklığına eşit olmasına özen gösterilmelidir. Biyolojik dengenin sağlanması sebebiyle akvaryuma bitki konmasının balık sağlığı ve su kalitesi açısından büyük önemi vardır.”

04.01.2007


 

Hayvanlar da depresyona giriyor

İstanbul Üniversitesi (İÜ) Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tamer Dodurka, hayvanlarda da tıpkı insanların yaşadığı stres, sıkıntı, saldırganlık, korku, evde yalnız kalamama, eşyalara zarar verme gibi problemler görüldüğünü söyledi.

Dodurka, Türkiye’de ilk olarak İÜ Veteriner Fakültesinde kurulan Psikolojik Danışma ve Tedavi Birimi’nde psikolojik sorunları olan hayvanları tedavi ettiklerini belirtti.

Hayvanlarda da insanlardaki gibi birçok psikolojik bozuklukların görüldüğünü ve bu durumun ortadan kalkması için çalıştıklarını ifade eden Dodurka, şöyle devam etti:

‘’İnsanlar gibi hayvanların da birtakım içgüdüleri, içsel organizasyonları bulunmaktadır. Bu içsel organizasyonları çevreyle ters düştüğü zaman hayvanlarda içsel çatışmalar başlamaktadır’’ dedi.

04.01.2007


 

Otogarda bayramlaşma izdihamı

Kilis’ten, Suriye’deki yakınlarının yanlarına gidecek 8 bin 500 Kilisli, Valilik tarafından tahsis edilen araçlara binmek isterken izdihama yol açtı. İzdihamda, ezilme tehlikesi geçirenler oldu.

Bu yıl 14.’sü gerçekleştirilen yatılı bayramlaşma için dün Suriye’ye yakınlarının yanlarına 48 saatliğine giden vatandaşlar sabahın erken saatlerinde otogara geldi. Burada Kilis Valiliği tarafından tahsis edilen araçlara binmek isteyen vatandaşlar izdihama yol açtı. Polis ekipleri, kontrollü bir şekilde vatandaşları araçlara bindirmek istemesine karşın, bir an önce araçlara binmek isteyen vatandaşlar izdihama yol açtı.

04.01.2007


 

Kablo hırsızlığına alarmlı çözüm

Zonguldak Telekom İl Müdürlüğünce, kablolar kesildiği anda merkeze alarm veren sistem kuruldu.

Şehirde özellikle yer altındaki haberleşme kablolarına yönelik hırsızlık olaylarının önlenmesi için öncelikle 65 santral noktasına alarm sistemi yerleştirildi.

Her santral noktasından 8 olmak üzere toplam 520 güzergâh üzerinde yer alan kablolardaki muhtemel kesilme ve kopma durumunda merkeze harita üzerinde sinyal veren sistem sayesinde, emniyet güçlerine anında haber verilerek zanlıların yakalanması sağlanıyor.

Şehirde 2 ay önce kısmen devreye sokulan alarm sistemi kablo hırsızlığına karşı caydırıcılık sağladı. Söz konusu sürede herhangi hırsızlık olayı yaşanmamasını sağladı.

04.01.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri

Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004