Bu nobel, başka nobel (3)
Bu grup özellikle Doğu, Güneydoğu, Orta Anadolu ve Karadeniz bölgelerinde yoğun olarak bulunmakta olup, ancak karnını doyurabilmektedir. Türkiye’de kanayan bir yara haline gelen sokak çocuklarının sayısı ise 1 milyon kişiden fazladır ve çocuk işçiler ile birlikte bu rakam 4 milyonu bulmaktadır.
Türkiye’de Mikro Kredinin uygulanması için şu anda bir kanun taslağı hazırlanmış durumdadır. Çok kısa bir zamanda mecliste kabul edilmesi beklenen bu taslak ile beraber projede yasal bir nitelik kazanacaktır. Başlangıçta Merkez Bankasına benzer bir Mikro Kredi Bankasının kurulup kredilerin buradan kullandırılması düşünülmektedir. Sonraki aşamada ise kurulacak mikro finans kuruluşları tarafından bu krediler verilecektir. Tasarı ile birlikte mikro finans kuruluşlarının anonim şirket şeklinde kurulması ve kuruluş için BDDK’dan izin alınması şartı getirilmiştir. Bir başka dikkat çeken nokta ise bu kuruluşlara mevduat kabul etme izninin verilmesidir. Tasarının kabul edilmesiyle artık Bankalar ve Özel Finans Kurumları haricinde bu kuruluşlarda mevduat toplayabileceklerdir. Ancak topladıkları mevduat öz kaynaklarının üç katını geçemeyecektir. Ayrıca yabancı para üzerinden işlem yapma yetkileri olmayıp mikro girişimciler dışında başka gerçek ve tüzel kişilere kredi veremeyeceklerdir.
Projenin hayata geçirilmesiyle birlikte Türkiye’de yoksul kesimin % 50’sinin orta gelir seviyesine çıkartılması ve küçükte olsa kendi işlerini yapabilmeleri hedeflenmektedir. Bu konuda özellikle sivil toplum kuruluşlarına çok önemli görevler düşmektedir.
Yunus’un mikrokredi projesi Diyarbakır’ın ardından Siirt, Şanlıurfa, Van ve Batman’a da yaygınlaştırılarak 3 bin 300 kişiye, 3,3 milyon YTL kredi verilmiştir. Bu kişiler, kuaförden bakkal dükkânına kadar çeşitli işler kurdular..
Mikro kredi ile hayat bulanlar
(Aksiyon, Sayı: 611, 21.08.2006)
Projenin en önemli başarılarından biri daha önce tek başına evden bile çıkmamış kadınların kendilerine güvenmelerini sağlamak. Erkeklerin zaten çalıştığı farz edildiği için sadece kadınlar yararlanabiliyor bu krediden zira. Sevgi Fidan, 20’li yaşlarda. Evlendikten sonra eşinin ailesi ile yaşamış. 3 yıl önce ayrı eve çıkma kararı aldıklarında 1 yatakları ve 500 YTL paraları varmış. Mikro krediden destek alarak telefon parçaları alıp satmaya başlamışlar. Her destekle biraz daha genişletmişler işlerini. “İş kurmadan önce Bursa’ya taşınmayı düşünüyorduk” diyor Fidan. Artık Diyarbakır’dan ayrılmak gibi bir planları yok. Dükkân açıldığında hiçbir şey yokken şimdi tüm teknik malzemeleri tamamlamış durumdalar. Evde de dükkândaki gibi hızlı bir gelişme yaşanmış. 3 yıl önce eşyaları bir divandan ibaretmiş, şimdi mobilya da beyaz eşya da tamam.
Kevser Demir, yaşını tam olarak bilmese de 40’larında olduğu belli. Onun 4 çocuğu var. 3 yıldır mikro kredi üyesi. Eşi akciğerlerinden rahatsızlanıncaya kadar boyacılık yapmış. Şimdi çalışamıyor. “Evde yoğurduğum hamuru fırında pişirtmek için 1 milyon bulamıyordum, konu komşudan bir şeyler istemekten de utanıyordum artık.” O günler geride kalsa da anlatırken yine mahcup oluyor Kevser Hanım. 500 YTL ile başlamış işe. Evinin önündeki odunluğu kullanmış o da pek çok kadın gibi. 4 metrekareye yakın bir genişliği var toprak damın. Tezgâhın arkasında 20 yaşındaki lise mezunu oğlu Ahmet duruyor. Tahta raflar annesinin ördüğü oyalar, tuhafiye malzemesi ve terliklerle dolu. Aylık kazançları 100 YTL civarında. Bu elbette çok küçük bir rakam ama onu bile bulamadıkları zamanları hatırladıkları için kanaatkâr bir memnuniyet var yüzlerinde.
Diyarbakır tecrübesinden yola çıkarak harekete geçen şehirlerden biri de Van. Hakkâri, Bitlis, Muş ve Ağrı ile çevrili şehir, 1990’ların sonlarından beri yoğun göç alıyor. Nüfusu kısa sürede birkaç kat artmış ve yoksulluk, göçün de etkisiyle gittikçe daha görünür olmaya başlamış. Şehrin tabela nüfusu 285 bin, ama gerçek rakam 500 bin civarında. Vali Yardımcısı Mustafa Yavuz, yoksulluğun sosyal ve psikolojik sorunları da beraberinde getirdiğine dikkat çekiyor. Yetkililer birkaç yıldır bu olumsuz etkileri ortadan kaldırmaya çalışıyor. Son girişimleri mikro krediye geçiş. Özellikle Doğu ve Güneydoğu coğrafyası, örfi yapısı sebebiyle kadınların çalışmasına alışık değil. Projenin uygulanmaya başladığı ilk zamanlarda sadece kadınları destekledikleri için erkekler tarafından eleştirildiklerini anlatıyor Van birim yetkilisi Ayşe Demir. Zamanla aşılmış bu problem. Zira kaynaktan sadece kadınlar faydalansa da nihai sonuçları tüm aileyi etkiliyor. Demir, kendini işe yaramaz hisseden kadınların çaresizlikten kurtulmak için çabaladıkça hayata tutunduklarını anlatıyor sesi titreyerek: “Yoksulluğa yabancı değilim ama para vererek insanların sosyal açıdan kalkındırılabileceğini hiç düşünmemiştim. Ekonomik rahatlama hedefliyorduk. Ondan önce sosyal gelişmelere şahit olmak bile yeter mutlu olmaya.” Kredi almadan önce bir haftalık bir eğitimden geçirilen kadınlar, alacakları para ile ne iş yapacaklarına kendileri karar veriyor. Bu ilk anda çok zor gelse de yaptıkları işler aslında çevrelerini ne kadar iyi gözlemlediğini ortaya koyuyor. Ferinaz Temuçin 45 yaşında. 1,5 milyarlık ikinci krediyi birkaç ay önce almış. Ayda 500 YTL’ye yakın kazanıyor. Eşi inşaat işçisi. 7 çocuğu var, 3’u okula gidiyor. Büyükler okumamış. Yakınlarda bakkal olmadığı için evin önüne inşa ettikleri küçük kulübede mahalle halkına hizmet veriyor. Katılım parasını geri ödeyene kadar çocuklarına babalarından para getirmedikleri sürece hiçbir şey vermiyormuş. “Şu anda benim param değil, benim olduğunda gelsinler vereyim. Onların geleceği için çalışıyorum, kızmazlar bana.” diyor gülerek. Dilek Altın yeni evli. Bir fermuar almak için çarşıya kadar gitmesi ve bunun için ayrıca yol parası vermesi gereken kadınlara evinin bir odasını tuhafiyeye çevirerek hizmet veriyor. Asiye Çalış ise 65 yaşında. Okuma yazma bilmiyor. 500 YTL kredi almış, söylediğine göre aylık geliri bu miktarı aşmış durumda. Asiye teyze köyden gelen bir sütçü ile anlaşmış. Sütü evinde mayalayıp bakkallara yoğurt satıyor.
Vanlı yetkililer bir yandan projeyi heyecanla yürütürken bir yandan da yeni açılım arayışını sürdürüyor. Mikro krediyi verimli kullanan 40 kadını 5 yıllık destek sağlayarak iş dünyasına taşımak, üretilen fikirlerden biri. Bu projeyi bir fidanlığa benzeten Mustafa Yavuz, yoksullukla tek başına devletin baş edemeyeceğini, konuya sivil toplumun daha duyarlı olması gerektiğini söylüyor.
Mikro Kredi Sistemi “Kişiye yemesi için bir balık vermezsiniz. Onlara nasıl balık tutulmasını da söylemezsiniz. Bunların ötesinde olan, balık tutmak için bir ağ veya kayık kiralamasını veya almasını sağlarsınız” görüşüne dayanmaktadır. İnsanların yaratılışında bir kabiliyetlerinin olduğunu kabul eden küçük kredi sistemi, insanlardaki atıl kapasitenin açığa çıkarılmasında önemli bir rol oynamaktadır. 2006 yılı Nobel Barış ödülü sahibi Müslüman ilim adamı, Prof. Dr. Muhammed Yunus’u tebrik ediyoruz, kutluyoruz. Darısı bizim ilim adamlarımıza…
–Son–
|