Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 27 Aralık 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Mehmet Âkif’i anmak

“İstiklâl”in de marşını yazmış bir şaire bu kadar vefasızdan da öteye saygısız davranışları dünyanın neresinde görmek mümkündür?

26 Aralık 1930’dayız, Beyazıt Camii’nin musalla taşında bir tabut, üstünde ne bir bayrak var, ne de bir örtü. Cami avlusunda cenazeyi bekleyen şair Mithat Cemal, “Bir fıkara cenazesi olmalı” diye düşünüyor. O anda Emin Efendi lokantasının sahibi Mahir Usta elinde bir bayrakla cenazeye koşuyor. Sonra yüzlerce genç peyda oluyor, çıplak tabutunu üniversitenin büyük bayrağına sarıyorlar.

Defnedileceği Edirnekapı Şehitliği’ne kadar omuzlarda taşınıyor.

Kör ve sağır yetkililerin görmediği, duymadığı, tınmadığı büyük Âkif’in cenazesi bu şekilde ‘millet töreni’ ile kaldırılıyor.

Ertesi gün gazetelerde, bir iki sütuna, sıradan birkaç haber.

Bir süre sonra, “Kimseler yüzüne bakmadı, bitler içinde öldü” türünden yalan ve aşağılayıcı yazılar...

Büyük bir şaire, hele de “Çanakkale”nin destanını, “İstiklal”in de marşını yazmış bir şaire bu kadar vefasızdan da öteye saygısız davranışları dünyanın neresinde görmek mümkündür?

Âkif’e suçlamalar

Mehmet Âkif’i “mürteci” ve “Arnavut” diye suçlayanlar oldu. Ama bu, suçlayanların dar kafalılığını yansıtmaktan başka değer taşımaz. Maalesef, yakın bir zamanda bile, hem de sırtında asker üniforması taşıyan bir doktor, Âkif’i “Arnavut...” diye suçlayabildi! Akif’in Çanakkale şehitlerini “Bedr’in aslanları” diye yüceltmesinin ümmetçi bir aşağılama olduğu hezeyanından da kendini alamadı.

Bilgisizlik ve fanatizm!

Evet, Âkif’in bir şiiri şöyle biter: “Bunu benden duyunuz, ben ki evet Arnavud’um / Başka bir şey diyemem, işte perişan yurdum!”

Bu şiirin yazılma tarihi 1913’tür ve Âkif Balkanlar’ı kaybedişimize ağlamakta ve bunda önemli olan etnik milliyetçiliği, bu arada ayrılıkçı Arnavut milliyetçiliğini eleştirmektedir! Safahat’ın aynı kitabında, aynı tarihlerde “Arnavutlukla, Araplıkla bu millet yürümez” diye şiir yazan da Âkif’tir!

Arnavutluk’un kaybının İstanbul’un işgaline kadar uzanacağını gören de Âkif’tir: “Arnavutluk’ta gürleyen toplar / Geliyor işte bak pâyitahta kadar!”

Çanakkale şehitlerinin kendileri için “Bedr’in aslanları” en büyük manevi mertebe idi. Bu benzetmede Âkif ‘askeri taktik’ mukayesesi yapmıyor, Çanakkale şehitlerini manen Peygamber’in arkadaşı olma rütbesinde görüyor ki, haklıdır elbette!

Etnik milliyetçilik

Mehmet Âkif’i “Türk değildi...” diye eleştiren kafa, Tarih Kurultayı’nda “Türkler brakisefal Alpin ırktır” diye konuşmalar yapan kafadır. Bugün çağdaş Türkiye’nin ihtiyacı, bu kafaya değil, Âkif’in etnik milletçiliği reddeden vatanseverliğinedir.

Âkif’in İstiklal Savaşı sırasında yazdığı “Ordunun Duası” şiirini 1921’te Ali Rifat Bey bestelemiş ve Başkumandan Mustafa Kemal Paşa’nın Genelkurmay’ı tarafından genelgeyle bütün askeri birliklere dağıtılmıştır:

“Türk eriyiz, silsilemiz kahraman / Müslümanız, Hakk’a tapan Müslüman”

İstiklal Marşı’nı Âkif’in yazabilmesinin sebebi, yarışmaya katılanlar arasında Milli Mücadele ruhunu en iyi Âkif’in yazabilmesidir.

Akif’e saldıranın, ona “Arnavut, gerici...” diyen kafanın bir İstiklal Marşı yazması mümkün değildi, yazamadılar zaten.

Muhteşem kültür mirasımızı, bir siyasi görüşe göre tasfiye edin; geriye ne kalır!

Bin yılımızın hepsi bizimdir ve merhum Mehmet Âkif bu büyük mirasın pırlantalarından biridir.

Milliyet, 26.12.2006

Taha AKYOL

27.12.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Millî şairi sürgüne giden ülke…

  Mehmet Âkif’i anmak

  Türkmenbaşı ve de Atatürk...

  Tuncay Özkan ve derin devlet

  Mister No


 Son Dakika Haberleri

Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004