Yaptığı yazılı açıklamada, Yargıtay’ın, gazetemiz Genel Yayın Müdürü Kâzım Güleçyüz hakkında verdiği kararı eleştiren Mazlum-Der İstanbul Şube Başkanı Avukat Mustafa Ercan, Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin benzer konularda verdiği başka kararlar ile Güleçyüz kararının kendi içerisinde tutarlılık arz etmediğine dikkat çekti.
MAZLUMDER İstanbul Şube Başkanı Mustafa Ercan, gazetemiz Genel Yayın Müdürü Kâzım Güleçyüz hakkında bir yazısından dolayı verilen mahkûmiyet kararını onayan Yargıtay’ın, benzer konularda verdiği kararlar ile Güleçyüz kararının kendi içerisinde tutarlılık arz etmediğini belirtti.
MAZLUMDER İstanbul Şube Başkanı Ercan, Genel Yayın Müdürümüz Güleçyüz’ün bir yazısından dolayı mahkûm edilmesiyle ilgili yaptığı açıklamada, kararı eleştirdi. Ercan, Güleçyüz’ün, E. Org. Doğu Aktulga hakkındaki yazısından dolayı vârislerinin Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı manevî tazminat dâvâsında mahkum edildiğini ve bu kararın Yargıtay 4. Hukuk Dairesince onandığın hatırlattı. Aynı dairenin başka olaylarda; “Kişinin üstlendiği görev ne kadar önemliyse, hakkında yapılan eleştirilerin de o kadar yoğun ve gerektiğinde sert olabileceğinin kabulü gerekir.” ve “Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir” şeklinde kararlar verdiğini hatırlatan Mustafa Ercan, “Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin benzer konularda verdiği bu kararlar ile Kâzım Güleçyüz kararı kendi içerisinde tutarlılık arz etmemektedir” dedi.
Ercan, bir hukukçunun önüne gelen bir olayda yerel mahkemelerin ve özellikle Yargıtay Dairelerinin yaklaşımını öngörebilmesi geretiğini belirterek, ancak bu düşünce ve ifade özgürlüğü alanında mümkün olamadığını söyledi. Ercan “Bu durum mahkeme kararlarının nesnel ölçütlere dayanmadığını düşündürmektedir” dedi.
CEVABI OLMAYIN SORU
Yukarıda anılan Yargıtay kararlarının Kâzım Güleçyüz kararında niçin uygulanmadığının cevabının bulunamadığı kaydeden Mustafa Ercan, şöyle devam etti:
“Doğu Aktulga üstlendiği görevi ve demokrasi ve özgürlüklere çatması ve sivil yöneticileri en ağır bir şekilde eleştiren etkinlikleri nedeniyle hakkındaki eleştirilere katlanmak durumunda değil midir? Kendisinin 13 Temmuz 1995 tarihli Zaman gazetesinde verdiği röportajda olduğu gibi başka insanların maskesinden bahsederek eleştirdiği bir yerde kendisi eleştirilmeyecek midir? Doğu Aktulga ne düşünüyor ve inanıyorsa inansın O’nun kamusal alanda yapıp ettiklerini nasıl algıladığı ve değerlendirdiği bir gazeteci için önemli değil midir? Özellikle toplumsal hayatta etkisi fiilen yüksek birisi, asker sıfatı nedeniyle eleştirilemeyecek midir?
Bir gazete yazarının eleştiri üslup ve sınırlarındaki yazısını mahkûm etmek düşünce özgürlüğünü sınırlamak ve mahkûm etmektir. Düşünce özgürlüğü alanında nesnel ölçütler geliştirmemek ülkemiz insanının üretkenliğine ve gelişimine zarar veren bir tutumdur.”
|