Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 19 Aralık 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Demokrasiyi Koruma Platformu

Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Aksu, geçtiğimiz günlerde KamuSen Genel Merkezinde ilân edilen, ama sonra Kamu-Sen'in çekildiği Ulusal Birlik Hareketi Platformuna karşı Demokrasiyi Koruma Platformu kuracaklarını açıkladı.

Memur-Sen Genel Başkanı Aksu, Kars’ı ziyaretinde sendika üyeleri ile bir araya geldi. Ahmet Aksu, geçtiğimiz günlerde Kamu-Sen Genel Merkezi’nde 41 sivil toplum örgütünün bir araya gelerek Ulusal Birlik Hareket Platformu adıyla yapmış oldukları açıklamaları eleştirdi. “Türkiye Cumhuriyeti sivil toplum tarihinde bir hafta önce yeni bir sayfa açıldı” diyen Aksu, bu sayfanın 41 sivil toplum örgütünün Kamu-Sen Genel Merkezi’nde yapmış oldukları deklarasyon ve bir hareket planı olduğunu söyledi.

Aksu, kendilerinin bu durumu kesinlikle kabul etmediklerinin altını çizerek, şunları kaydetti: “Memur-Sen olarak bu antidemokratik hareketlere karşı bir çalışma içinde olacağımızı Kars’tan ilân ediyorum. Çünkü çağdaş ve çoğulcu demokrasinin en önemli ayağı olan parlamenter sistemine yönelik saldırılar aslında halkın kendi öz oyuyla seçmiş olduğu sisteme ve halkın kendisine yapılmış bir yanlıştır. Çünkü bizler burada durmanın boş ve anlamsız olacağına inanıyoruz. Bu 41 sivil toplum örgütü Türkiye’de cumhurbaşkanlığı ve bazı insan hakları konusunda mücadele edeceklerini söylüyorlar. Öncelikle Kamu-Sen’in böyle bir birliktelik içinde olmasını memurlar adına anlamıyoruz ve kendilerinin de böyle bir harekette bulunmalarının sorumluluğunu tarih önünde vereceklerini inanıyoruz. Bugün itibariyle kendileri ‘Oyuna getirildik, kandırıldık’ sözleriyle söz konusu platformdan çekilmeleri manidar olduğu kadar bizim tarafımızdan da olumlu karşılanmıştır. Kendileri bir yanlıştan dönmüşlerdir ancak bu yanlıştan döndükleri, topluma yanlış mesaj verdikleri için özür dilemeleri gerekir. Çünkü toplantı kendi merkezlerinde sadece son gün olmamıştır, Eylül ayından itibaren defalarca toplantı yapmışlar ve antidemokratik bir örgütlenme şekline girmişlerdi. Biz bunu yadırgıyoruz.”

“ULUSALCI İTTİFAKIN KÖKÜ DIŞARIDA”

Aksu, Ulusal Birlik Hareket Platformu’na karşı olarak Demokrasiyi Koruma Platformu diye bir platform oluşturacaklarını dile getirerek, bu oluşumun içine de demokrasiye, cumhuriyetin temel niteliklerine sahip, bu ülkenin birlik beraberliğini, barış ve kardeşliğini düşünen tüm sivil toplum örgütlerini çağıracaklarını vurguladı.

“Kendilerini de ben bu şemsiyenin altına davet ediyorum” diyen Aksu, “Çünkü bu aynen 28 Şubat ve 12 Mart süreçlerindeki hükümetlerin yıkılmasına benzer süreçtir. Bu sivil bir hareket değildir, kökü tamamen dışardan geldiğine inandığımız gayri ahlaki bir harekettir” dedi.

Ulusal Birlik Hareket Platformu, 11 Aralık 2006 tarihinde Kamu-Sen Genel Merkezi’nde düzenlenen toplantıyla kamuoyuna tanıtılmıştı. Toplam 41 sivil toplum kuruluşunun bir araya gelerek oluşturduğu Platformun Genel Başkanı E. Org. Şener Eruygur, tanıtım toplantısında yaptığı konuşmada, ‘devletin, Cumhuriyet tarihinin en bunalımlı dönemlerinden birini yaşadığını, bu bilinç içerisinde 41 demokratik kitle örgütünün bir araya geldiğini’ iddia etmişti. Ayrıca Eruygur, cumhurbaşkanlığı seçimleri ile ilgili olarak da “Cumhurbaşkanlığı makamının, cumhuriyetin değerlerini içine sindirememiş bir kişi tarafından işgali, kabul edilemez” demişti.

ÖLÜ DOĞMUŞTU

Bizim 28 Şubat’ı çağrıştıracak herhangi bir yoruma sebebiyet verecek açıklamayı kabul etmemiz mümkün değildir” diyen Kamu-Sen Genel Başkanı Bircan Akyıldız, Ulusal Birlik Hareketi Platformunun ölü doğmuş bir oluşum olduğunu söylemişti. Platform adına yapılan açıklamanın kendileri açısından kabul edilemez olduğunu ifade eden Akyıldız, birliğin sürdürülebilir bir yanının kalmadığını belirterek, bu platformun dışında kaldıklarını açıklamıştı.

/ KARS

19.12.2006


 

Başörtüsüyle meclis üyesi seçildi

Belçika’daki belediye seçimlerinde, ülkenin en büyük belediyesi olan ve Brüksel’de Türk mahallesi olarak bilinen Schaarbeek’te Hıristiyan Demokrat Partiden belediye meclisine seçilen Mahinur Özdemir, her zaman başörtüsünü savunduğunu belirttiği parti genel başkanının, kendisi için “Bu kız özgür, özgürlüğünü bu şekilde ifade ediyor. Bu bir hayat tarzıdır. İnancı bu. Saygı duymak lâzım. Çünkü toplumun bir parçası. Hepimiz toplumu oluşturuyoruz” dediğini söyledi.

Hıristiyan Demokratlar Türkiye'ye sıcak

Üyesi olduğu Belçika Merkez (Hıristiyan) Demokrat Partisinin, Almanya’daki Merkel’in partisinden farklı olarak Türkiye’nin AB üyeliğine taraftar olduğunu ve olumlu baktığını anlatan Özdemir, kendisinin neden bu partiyi tercih ettiği sorumuzu şöyle cevapladı: “Çünkü Müslümanların değerlerine en yakın parti bu. En azından bir inancı var. İslâmın da yasakladığı konularda belli tutumları var. Çekirdek aileyi önemsiyor. Ayrı yaşamalara karşı. Evliliğe çok önem veriyor.”

RÖPORTAJ BÖLÜMÜNÜ TIKLAYIN

Kemal BENEK

19.12.2006


 

28 Şubat süreci tekrarlanmaya çalışılıyor

Memur-Sen Konfederasyonuna bağlı Tarım Orman Çalışanları Birliği Sendikası (TOÇ BİR-SEN) Genel Başkanı Günay Kaya, 28 Şubat sürecinin tekrarlanmaya çalışıldığını belirtti.

TOÇ BİR-SEN üyeleri, TBMM’nin Dikmen kapısı önünde ‘’Ulusal Birlik Hareketi Platformu ve Kamu-Sen’’i protesto etti. Gazetecilere ve bazı polislere karanfil dağıtan Sendika Genel Başkanı Kaya, burada yaptığı konuşmada, 28 Şubat sürecinin tekrarlanmaya çalışıldığını belirtti. Kaya, ‘’Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Orgeneral Şener Eruygur, Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Bircan Akyıldız, Diyalog grubunu temsilen CHP’li eski Kültür Bakanı İstemihan Talay, TESK Genel Başkanı Derviş Günday ve 40’a yakın marjinal sivil toplum örgütünün Kamu-Sen Genel Merkezi’nde milletin ve devletin başına kara bulutlar örtecek şekilde bir araya geldiklerini’’ kaydetti. Kaya, ‘’Toplantıda açıkça deklare edilen, iki aydan bu yana süren sistemli ve planlı çalışmaları sonucunda uç marjinal gruplarla bir araya gelerek eşi başörtülü olan birinin Çankaya Köşkü’ne Cumhurbaşkanı olarak çıkmaması için oluşturulan, demokrasimiz, devletimiz için hiç de hayırlı görmediğimiz, Ulusal Birlik Hareketi Platformuna Bircan Akyıldız’ın ve Türkiye Kamu-Sen’in ev sahipliği yaparak öncü role soyunması büyük bir gaflet, sivil toplum ruhunu ve sendikacılığını yok saymaktır’’ dedi.

Toplantı haberinin, Kamu-Sen’in internet sitesinde yayınlandığını, ancak tepkiler sonrasında kaldırıldığını anlatan Kaya, Akyıldız’ın da, sonradan Şener Eruygur’un konuşmasını benimsemediğine yönelik açıklamalar yaptığını kaydetti. Kaya, kamu çalışanlarının ve kamuoyunun, anti-demokratik oluşama destek verenleri yendiğini ifade ederek, Ulusal Birlik Hareketi’nin hezimete uğradığını ve dağılmaya başladığını kaydetti.

Ellerinde Ulusal Birlik Hareketi ve Kamu-Sen aleyhinde dövizler taşıyan ve sloganlar atan grup, açıklamanın ardından dağıldı.

/ ANKARA

19.12.2006


 

Yeni Asya’ya bir destek de Mazlum-Der’den

Yaptığı yazılı açıklamada, Yargıtay’ın, gazetemiz Genel Yayın Müdürü Kâzım Güleçyüz hakkında verdiği kararı eleştiren Mazlum-Der İstanbul Şube Başkanı Avukat Mustafa Ercan, Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin benzer konularda verdiği başka kararlar ile Güleçyüz kararının kendi içerisinde tutarlılık arz etmediğine dikkat çekti.

MAZLUMDER İstanbul Şube Başkanı Mustafa Ercan, gazetemiz Genel Yayın Müdürü Kâzım Güleçyüz hakkında bir yazısından dolayı verilen mahkûmiyet kararını onayan Yargıtay’ın, benzer konularda verdiği kararlar ile Güleçyüz kararının kendi içerisinde tutarlılık arz etmediğini belirtti.

MAZLUMDER İstanbul Şube Başkanı Ercan, Genel Yayın Müdürümüz Güleçyüz’ün bir yazısından dolayı mahkûm edilmesiyle ilgili yaptığı açıklamada, kararı eleştirdi. Ercan, Güleçyüz’ün, E. Org. Doğu Aktulga hakkındaki yazısından dolayı vârislerinin Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı manevî tazminat dâvâsında mahkum edildiğini ve bu kararın Yargıtay 4. Hukuk Dairesince onandığın hatırlattı. Aynı dairenin başka olaylarda; “Kişinin üstlendiği görev ne kadar önemliyse, hakkında yapılan eleştirilerin de o kadar yoğun ve gerektiğinde sert olabileceğinin kabulü gerekir.” ve “Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir” şeklinde kararlar verdiğini hatırlatan Mustafa Ercan, “Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin benzer konularda verdiği bu kararlar ile Kâzım Güleçyüz kararı kendi içerisinde tutarlılık arz etmemektedir” dedi.

Ercan, bir hukukçunun önüne gelen bir olayda yerel mahkemelerin ve özellikle Yargıtay Dairelerinin yaklaşımını öngörebilmesi geretiğini belirterek, ancak bu düşünce ve ifade özgürlüğü alanında mümkün olamadığını söyledi. Ercan “Bu durum mahkeme kararlarının nesnel ölçütlere dayanmadığını düşündürmektedir” dedi.

CEVABI OLMAYIN SORU

Yukarıda anılan Yargıtay kararlarının Kâzım Güleçyüz kararında niçin uygulanmadığının cevabının bulunamadığı kaydeden Mustafa Ercan, şöyle devam etti:

“Doğu Aktulga üstlendiği görevi ve demokrasi ve özgürlüklere çatması ve sivil yöneticileri en ağır bir şekilde eleştiren etkinlikleri nedeniyle hakkındaki eleştirilere katlanmak durumunda değil midir? Kendisinin 13 Temmuz 1995 tarihli Zaman gazetesinde verdiği röportajda olduğu gibi başka insanların maskesinden bahsederek eleştirdiği bir yerde kendisi eleştirilmeyecek midir? Doğu Aktulga ne düşünüyor ve inanıyorsa inansın O’nun kamusal alanda yapıp ettiklerini nasıl algıladığı ve değerlendirdiği bir gazeteci için önemli değil midir? Özellikle toplumsal hayatta etkisi fiilen yüksek birisi, asker sıfatı nedeniyle eleştirilemeyecek midir?

Bir gazete yazarının eleştiri üslup ve sınırlarındaki yazısını mahkûm etmek düşünce özgürlüğünü sınırlamak ve mahkûm etmektir. Düşünce özgürlüğü alanında nesnel ölçütler geliştirmemek ülkemiz insanının üretkenliğine ve gelişimine zarar veren bir tutumdur.”

Yeni Asya / İSTANBUL

19.12.2006


 

Erdoğan yine ABD'de

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, BM’de düzenlenecek “Medeniyetler İttifakı Uygulama Süreci” toplantısına katılmak üzere New York’a gitti.

Başbakan Erdoğan, Konya’daki Hz. Mevlânâ’yı anma faaliyetlerinin ardından müzeyi gezerek, yetkililerden bilgi aldı. Daha sonra ABD’ye gitmek üzere Konya Atatürk Havaalanı’na gelen Erdoğan’ı, Devlet Bakanı Nimet Çubukçu, Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç ile Konya Valisi Atilla Osmançelebioğlu uğurladı. Başbakan Erdoğan ile birlikte eşi Emine Erdoğan, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, Devlet Bakanı Mehmet Aydın, AKP Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli ile Başbakan Danışmanı Cüneyd Zapsu da Amerika’nın New York şehrine hareket etti.

/ KONYA

19.12.2006


 

Anayasa’da eş kriteri yok

AKP Kadın Kolları Başkanı Selma Kavaf, Cumhurbaşkanı adayının niteliklerinin Anayasa’da belli olduğunu, bu niteliklere uygun herkesin aday olabileceğini belirterek, ‘’Yasalarda başörtüsü ile ilgili belirlenmiş bir yasak yok. Anayasa’ya, Cumhurbaşkanının eşiyle ilgili bir kriter konmamış’’ dedi.

Kavaf, AKP Genel Merkezi Kadın Kolları Başkanlığı’nda düzenlediği basın toplantısında, yürüttükleri faaliyetler hakkında bilgi verdi. Gazetecilerin, ‘’Cumhurbaşkanlığı seçimi ve başörtüsü tartışmaları’’nı hatırlatması üzerine Kavaf, Cumhurbaşkanlığı adayının niteliklerinin Anayasa’da belli olduğunu, bu niteliklere uygun herkesin aday olabileceğini söyledi. Bu niteliklerin dışında yasada belirtilmemiş konuların tartışılmasını doğru bulmadığını ifade eden Kavaf, ‘’Yasalarda başörtüsü ile ilgili belirlenmiş bir yasak yok. Anayasa’ya, Cumhurbaşkanının eşiyle ilgili bir kriter konmamış’’ dedi.

Başörtülülerin de temel hak ve özgürlüklerini kullanmaya hakları olduğunu belirten Kavaf, gerilim oluşturmaktan yana olmadıklarını söyledi. Kavaf, ‘’Başörtüsü, kişisel bir tercihtir. İnsanlar kişisel tercihlerine göre değil, liyakatlarına göre değerlendirilmeli’’ diye konuştu.

/ ANKARA

19.12.2006


 

Şener’den tuhaf sözler

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener’in, halktan izinsiz para toplayanlara ceza öngören yasal düzenlemenin getirilmesi halinde destek vereceğini belirterek, “Keşke bunu yapsak. 78 şirket, 6 milyar avro toplamış. Bunu ödesek, ‘Yandaşlarınıza para dağıtmaya başladınız’ diyecekseniz” demesi yadırgandı.

TBMM Genel Kurulunda, DPT, SPK, BDDK, GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı, Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Kurumunun bütçeleri üzerine hükümet adına söz alan Şener, izinsiz halka arz yapan şirket sayısının 78 olduğunu kayedederek, yöneticilerinin, kanuna aykırı, ağırlıklı olarak yurtdışında olmak üzere halktan para topladığını vurguladı. Şener, “Bunların yaptıkları işlemlerin yanlış olduğu, vatandaşları mağdur ettiği konusunda aynı görüşteyiz’’ dedi. 78 şirket hakkında 300’ün üzerinde suç duyurusu olduğunu, bunlar arasında yer alan YİMPAŞ’a ilişkin 37 suç duyurusu yapıldığını kaydeden Şener, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunların bir kısmı, Rahşan affı denilen afla ertelendi, bir kısmında karar olumsuz çıktı. Bir bakanın, bir milletvekilinin, suçluya ceza verme hakkı, yetkisi yoktur, cezaları yargı verir. SPK’nın hazırladığı taslakta birilerine ceza verme yok. Bir kişi suç işlediğinde hangi ceza yasası yürürlükteyse ona tabidir. Bunu aşmak, ne muhalefet ne bizim yetkimiz dahilinde. Haksız yere para toplayanlara ceza verecek bir yasal düzenleme mümkünse, hazırlayın, getirin, destek vereceğim. Keşke, bunu yapsak, biz de istiyoruz. Taslak, 78 şirketi tasfiye etmeyi öngörüyor. Bu şirketler, 6 milyar Avro toplamış, çoğu ortada yok; var olanlar ödeyecek durumda değil. Yasalaşırsa, ‘verin parayı’ diyecekler. Bu kadar parayı Hazineden ödemek mümkün mü? Siz, ‘tasfiye ettiniz ödeyin’ diyeceksiniz. Her iflâs eden şirket aynı sorunla bize gelecek, ödesek, ‘yandaşlarınıza para dağıtmaya başladınız’ diyecekseniz. Makul, mantıklı çözüm varsa burada çözeriz, bundan kaçınmayız. Oturalım, birlikte üretelim, tartışalım.’’ CHP Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek, Şener’e, “Soğuk su için diyorsunuz, Meclisin aczini ifade ediyorsunuz’’ diyerek tepki gösterdi.

/ ANKARA

19.12.2006


 

Üyelik için din engel olamaz

İngiliz Financial Times gazetesinde yayımlanan bir araştırmaya göre, beş büyük (İngiltere, Fransa, Almanya, İspanya ve İtalya) Avrupa ülkesinin vatandaşlarının çoğunluğu, Avrupa Birliği’ne katılmak için dinin bir engel oluşturmaması gerektiğini düşünüyor.

Gazete, Harris Interactive adlı araştırma kuruluşu tarafından 30 Kasım ve 15 Aralık tarihlerinde 5 Avrupa ülkesi ile ABD’de yapılan kamuoyu araştırmasında elde edilen sonuçlara göre, bu ülkelerin halkının çoğunluğu, dinin AB üyeliği için engel oluşturmaması gerektiğini düşünürken, Fransız ve Almanların yüzde 35’i AB’yi her şeyden önce bir “Hristiyan kulübü” olarak kabul ettiklerini belirtti.

Bu arada, İngiltere, Fransa, İtalya, İspanya ve Almanya’da araştırmaya katılanların yüzde 69’u, çocuklarının bir başka dinin mensubu ile evlenmelerine “hayır” demeyeceklerini kaydetti.

KAMUSAL ALANDA BAŞÖRTÜSÜ

TAKMAHAKKI VAR

Araştırma sonuçlarına göre, Amerikalıların yüzde 53’ü kadınların kamusal alanda başörtüsü takma hakkı bulunduğunu düşünürken, bu oran İngilizlerde yüzde 23, Fransızlarda ise yüzde 13 seviyesinde kaldı. Amerikalılar ve Fransızlar arasındaki karşıtlık, inanç konusunda da ortaya çıktı: Fransızların yüzde 32’si, Amerikalıların ise sadece yüzde 4’ü ateist olduklarını söylediler.

Fransızların sadece yüzde 10’u, Amerikalıların ise yüzde 77’si çocuklarının okulda dini sembol taşıma veya kıyafet giyme hakkı bulunduğuna inandığını, Fransızların yüzde 72’si, Amerikalıların ise yüzde 59’u okullarda dini eğitim verilmesine karşı olduğunu açıkladı.

Recep GÖREN / ANKARA

19.12.2006


 

Vanhanen: Tren ne durdu, ne de rayını değiştirdi

Finlandiya Başbakanı Matti Vanhanen, “Finlandiya Dönem Başkanlığı sırasında Türkiye’nin katılım treni ne gıcırtıyla durdu ne de rayını değiştirdi” dedi.

Vanhanen, Avrupa Parlamentosu (AP) Genel Kurulu’nda Finlandiya’nın dönem başkanlığında yaptığı çalışmaları ve son AB Zirvesinde (14-15 Aralık) alınan kararları anlattı. Limanlarını açmaması sebebiyle Türkiye’nin katılım süreciyle ilgili kararın AB Dışişleri Bakanları tarafından 11 Aralıktaki Genel İşler Konseyi’nde alınması nedeniyle AB Zirvesinde bu konunun gündeme gelmediğini anlatan Vanhanen, AB’nin hala “karar alma kapasitesine sahip olduğunu” belirtti. Finlandiya’nın, dönem başkanlığı sırasında Türkiye’nin Ek Protokol yükümlülüklerini yerine getirmesi ve KKTC ile doğrudan ticaretin başlatılması için çaba gösterdiğini anımsatan Vanhanen, “Fakat başarısız olduk ve Türkiye’nin müzakere sürecine ilişkin kararlar almaya zorlandık” dedi.

Vanhanen, “Durum apaçık ortada. Türkiye taahhütlerini yerine getirmedi ve bunun sonuçları oldu. Fakat Türkiye’nin geleceğinin AB’de olduğunu vurgulamak istiyorum” diye konuştu.

“Finlandiya Dönem Başkanlığı sırasında Türkiye’nin katılım treni ne gıcırtıyla durdu ne de rayını değiştirdi” diyen Vanhanen, çok sayıda kişi tarafından beklenen tren kazasının olmadığını, sürecin bir süreliğine yavaşladığını, fakat varılacak hedefin değişmediğini” ifade etti.

/ BRÜKSEL

19.12.2006


 

Türkiye’nin, AB vizyonu tehlikede

Anavatan Partisi Erzurum Milletvekili İbrahim Özdoğan, ‘’Türkiye, AB vizyonunu kaybetme tehlikesi ile karşı karşıyadır’’ dedi.

Özdoğan, Parlamentoda düzenlediği basın toplantısında, müzakerelerin 8 başlıkta askıya alınması kararının Türkiye açısından “AB yolunda stratejik olarak çok belirleyici bir pozisyon kaybı’’ olduğunu söyledi. Hükümetin, AB müzakerelerinde “neyi ne yapacağı, neden yapacağı, neyi nasıl yapacağı’’ konularında kapalı olduğunu savunan Özdoğan, bu durumun toplumda; müzakerelerin kesilip kesilmeyeceği, kriz çıkıp çıkmayacağı yönünde korkulara yol açtığını ifade etti.

İbrahim Özdoğan, şöyle devam etti: “AKP hükümetinin AB ile ilişkileri günübirlik sempatiler veya kızgınlıklar üzerinde sallanan, bencil bir dar parti siyasetinden başka hiçbir şey değildir. Türkiye hükümetinin kapalı ve dar çaplı politikaları nedeniyle ivmesi artan bir siyasî boşluk içine sürüklenmiştir ve AB vizyonunu kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyadır. AB sürecinde izlenen politikalar ile Cumhurbaşkanlığı seçiminin hassasiyeti nedeniyle hükümetin, milletin ve ülkenin önünü açacak bir erken seçime çağırıyorum.’’

/ ANKARA

19.12.2006


 

AB’yi isteyenlerin oranı yüzde 54

AB Komisyonu’nun kamuoyu yoklaması organı olan Eurobarometre’nin son kapsamlı araştırmasına göre, Türkiye’de AB’ye katılımdan yana olanların oranı yüzde 54 olarak belirlenirken, AB’nin yürütme organı olan Komisyon’a güven oranı yüzde 32’de kaldı.

Verilere göre, AB üyesi ülkeler arasında Komisyon’a en az güven duyan halkların başında İngilizler (yüzde 25), Almanlar (yüzde 42), Avusturyalılar (yüzde 45), Letonyalılar (yüzde 46) ve Fransızlar (yüzde 47) geliyor. AB genelinde Komisyon’a güven oranı yüzde 48’de kalıyor. Bu oran, aday ülkelerden Türkiye’de yüzde 32, Hırvatistan’da yüzde 43, Bulgaristan’da yüzde 51, Romanya’da yüzde 62 olarak belirlendi. Avrupa Parlamentosu’na güven konusunda en düşük oranlar İngiltere’de yüzde 25, Türkiye’de yüzde 34 olarak bildirilirken, bu oran AB genelinde yüzde 52 oldu.

/ BRÜKSEL

19.12.2006


 

Türkiye denge unsuru olabilir

Irak Türkmenleri Adalet Partisi Başkan Yardımcısı Hasan Turan, Irak’ın ulusal bir proje ile kurtulabileceğini ifade ederek, “Bu konuda Türkiye’ye büyük rol düşüyor. Türkiye yıllardır komşularının içişlerine karışmayan ve Irak’ın huzurunu isteyen bir ülkedir” dedi.

Geçtiğimiz hafta İstanbul’da “Saldırganlığa Karşı Küresel Direniş Girişimi” tarafından gerçekleştirilen konferansa katılmak üzere Türkiye’de bulunan Irak Türkmenleri Adalet Partisi temsilcileri, İHH’nın düzenlediği bir toplantıda gazetecilerle biraraya geldi. Toplantıda Irak’taki mevcut durum hakkında da bilgi veren Irak Türkmenleri Adalet Partisi Başkan Yardımcısı Hasan Turan, Türkiye’nin, Irak’ın huzurunu isteyen bir ülke olarak, bölgede önemli bir rol üstlenebileceğini vurguladı. Irak’ın kurtuluşunun ulusal bir proje ile olabileceğini savunan Turan, “Bazı ülkeler bu projenin aleyhine çalışıyor. Denge için Türkiye’nin rolü önemli” dedi.

İstanbul’da gerçekleştirilen toplantının geç kalınmış bir toplantı olduğunu belirten Irak Türkmenleri Adalet Partisi Başkanı Enver Bayraktar da, enformasyon desteği, insani yardım sağlanması gibi noktalardan bu tür sivil toplantıların önemli olduğunu fakat devletlerin katılımıyla yapılacak toplantıların sorunun çözümünde daha etkili olacağını söyledi.

Naciye KAYNAK / İSTANBUL

19.12.2006


 

Anayasa Mahkemesi esnafı üzdü

Esnaf ve Sanatkarlar Derneği (ESDER) Genel Başkanı Mahmut Çelikus, Anayasa Mahkemesinin Sosyal Güvenlik Yasasının iptal ettiği bazı maddeleri ile memurları koruyucu bir yaklaşım sergilediğini söyledi ve bu durumun esnafı üzdüğünü bildirdi.

Çelikus yaptığı yazılı açıklamada, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun iptalini görüşen Anayasa Mahkemesinin, verdiği kararda emekli esnafı üzerine yüklenen ve yüzde 10 olan ‘’destek primi’’nin yüzde 33-39 rakamlarına yükseltilmesini adil bulmayarak iptal etmesinin memnuniyetle karşılandığını söyledi. Mahmut Çelikus, ‘’ancak Anayasa Mahkemesi’nin, bir çok maddenin iptalini sadece ‘kamu çalışanları lehine’ gerçekleştirmesinin Anayasa’nın ‘eşitlik’ ilkesi, bu kanunun ‘norm, standart birliği’ sağlama ve çalışanları, eşit olarak ‘tek çatı’ altında toplama iddiası açısından düşündürücü bulmaktayız’’ dedi.

Anayasa Mahkemesi kararındaki memur emeklisi ile işçi ve esnaf emeklisi arasında eşitsizlik oluşturacak yaklaşımın, esnafı derinden üzdüğünü belirten Çelikus, bu üzüntüyü esnafın derneğe çeşitli vasıtalarla ilettiğini söyledi.

/ ANKARA

19.12.2006


 

Kar uyarısı

Son yılların en yağışız kış mevsiminin yaşandığı Doğu Anadolu Bölgesi’nde 21 Aralıkta başlayacak kar yağışının 3 gün etkili olacağı bildirildi.

Meteoroloji Bölge Müdürlüğünden alınan bilgiye göre, 21 Aralık Perşembe günü başlayacak kar yağışının, 23 Aralık Cumartesi gününe kadar sürmesi bekleniyor. Kar yağışının 21-22 Aralıkta etkili olacağı, 23 Aralıkta ise aralıklarla sürecek yağışlı havanın bölgeyi terk edeceği bildirildi. Bu arada, gece ölçülen en düşük hava sıcaklıkları Ardahan’da eksi 21, Erzurum’da eksi 18, Kars ve Ağrı’da eksi 12, Erzincan’da eksi 8, Iğdır’da da eksi 5 derece oldu. Kar kalınlıklarının Ardahan’da 8, Kars’ta da 2 santimetre olduğu bildirildi.

/ ERZURUM

19.12.2006


 

Kâbe’ye 24 saat servis

Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Fikret Karaman, Türk hacı adaylarının Mekke’de daha çok Mesfele ve Mina yakınlarındaki Mahpes ve Aziziye bölgesinde konuşlandıklarını belirterek, hacı adaylarının Kâbe’ye rahat ulaşabilmeleri için 24 saat ulaşım hizmeti verdiklerini bildirdi.

Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Fikret Karaman, gazetecilere yaptığı açıklamada, hacı adaylarının Türkiye’den 22 Kasımdan itibaren gelmeye başladıklarını, genelde ilk gelişlerin Medine olduğunu, buradan Mekke’ye intikal ettiklerini söyledi. Aralık ayının başından itibaren Medine ve Cidde olmak üzere iki koldan hacı adaylarının Mekke’ye geldiğini anlatan Karaman, hacı adaylarının yüzde 75’inin mukaddes topraklara ulaştığını, hem hava hem kara yoluyla gelen hacılar için 25 Aralıkta gümrüklerin kapanacağını kaydetti. Türk hacı adaylarının Mekke’de daha çok Mesfele ve Mina yakınlarındaki Mahpes ve Aziziye bölgesinde konuşlandıklarını kaydeden Karaman, hacı adayları için 24 saat ulaşım hizmeti verdiklerini, açtıkları 17 mutfak ile de bütün hacı adaylarına günlük sıcak yemek sunduklarını kaydetti.

‘’Bu yıl belki de hac tarihinde, Diyanet ve Türkiye açısından hacımızın en rahat ettiği bir yıldır’’ diye konuşan Karaman, özellikle eskiden yemek, temizlik gibi işlerden ibadet zamanlarını kısıtlamak zorunda kalan bayan hacı adaylarının artık çok rahat olduğunu ifade etti.

Hedeflerinin yemekli sistemi temelli hale getirmek ve yerleştirmek olduğunu anlatan Karaman, bu sistemi Umre’ye de yaymak istediklerini vurguladı. Mekke ve Medine’de hastaların ihtiyaçlarına cevap veren birer hastahaneleri olduğunu, bunun dışında Mekke’de hacı adaylarının tahlil ve teşhislerinin yapıldığı 3 sağlık merkezi ile 7 tane sağlık ocağı bulunduğunu ifade eden Karaman, hacıların ikamet ettiği binaların altında 17 tane de sağlık kabini olduğunu söyledi.

Karaman, hacı adaylarının şehirde daha çok boğaz enfeksiyonu gibi sorunlarla karşılaştığını, olağanüstü durumlarda, rahatsızlanan hacı adaylarının Arap hastahanelerine kaldırılabildiğini belirtti.

UMRECİLER SIKINTI OLUŞTURDU

Özellikle Ramazan ayında umre için gelen ve daha sonra haccı da geçirmek için kaçak yollarla Mekke’de kalan vatandaşların sıkıntı oluşturduklarını anlatan Karaman, bu yolla bu sene burada kalan ve yakalanan 300-500 kadar umrecinin şartları iyi olmayan Telhir bölgesinde tutulduktan sonra sınır dışı edildiğini anlattı.

Önceki yıllarda Türkiye’den gelen hacı adaylarının yaş ortalamasının 68 olduğunu, bu yıllarda bu ortalamanın 56’ya kadar düştüğünü söyleyen Doç. Dr. Karaman, bu yıl Mina’da yapılan düzenlemeyle hacı adaylarının vazifelerini daha rahat yerine getirebileceklerini anlattı.

13 HACI ADAYI HAYATINI KAYBETTİ

Kutsal topraklara gelen Türk hacı adaylarından 13’ünün hayatını kaybettiği bildirildi. Hayatını kaybeden hacı adayları şöyle:

Medine: Kadir Bal (Samsun 3. kafile), Yahya Algaç (Sabiha Gökçen 6. kafile), Dursune Demir (Raja turizm), Mustafa Ünal (Dalaman 1. kafile), Sürmani Boncuk (Kayseri 1. kafile)

Mekke: Hüseyin Aydoğmuş (Tempora turizm), Zehra Kaplan (Gaziantep 5. kafile), Yasin Topkaya (Intra tur), Mecit Koç (Tentur), Hasan Burç (Kesit tur), Kemal Demiraslan (Intra turizm), Filit Kubay (Kesit tur), Raşit Yıldırım (Kemer turizm)

MÜSTAKİL ODALI SİSTEM MÜJDESİ

Karaman, şu bilgileri verdi: “Hedefimiz haccı müstakil odalı sisteme getirmek. Yani otel tipi. Biraz lüks olabilir ama müstakil odalı biraz daha makul. Kişi akrabasıyla, eşiyle aynı odayı paylaşabilecek. İçerisinde temizlik mekânları var ama evin kapısı da anahtarı da kendisine ait. Belki çok lüks hizmet değil ama hac şartlarıyla yeterli bir hizmet olarak algılıyoruz. Bu sisteme bizim geçmemiz lâzım. Ancak bu sistem için de Mekke’de alt yapı yeterli değil. Şu anda bu sistemle 8 bin 400 hacı getiriyoruz. Ama kendimizi önümüzdeki yıl biraz daha zorlayacağız. Yeni evler yapılıyor. Bunların bir kısmı müstakil odalı tipe göre yapılıyor.’’

Ahmet GÖNÜLLÜ / MEKKE

19.12.2006


 

Mevlânâ dünyayı birleştirdi

Konya’daki 733. Vuslat Yıldönümü törenleri, binlerce Mevlânâ aşığının akın ettiği Mevlânâ Kültür Merkezi’ndeki Şeb-i Arus töreni ile son buldu. Değişik ırk ve dinden insanları bir araya getiren törenlerde, Mevlânâ’nın hoşgörü ve sevgi mesajı tüm dünyaya yayıldı.

Her sene 17 Aralık tarihinde Hz. Mevlânâ’nın ölümü dolayısıyla düzenlen Şeb-i Arûs törenlerine bu yıl yüksek bir katılım gerçekleşti. Mevlânâ’nın ‘gel’ çağrısına uyan yüzlerce ırk ve dinden Mevlânâ aşığı, Hz. Mevlânâ’yı, ölümünün 733. yıldönümünde yalnız bırakmadı. Bu seneki törenlere devlet erkânı da büyük ilgi gösterdi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Konya Mevlânâ Kültür Merkezi’nde düzenlenen törende bir konuşma yaptı. Konuşmasına dâvetlileri selâmlayarak başlayan Erdoğan, Mevlânâ’nın ‘gel’ çağrısına uyarak, farklı illerden ve farklı ülkelerden pek çok insanın törenlere gelen Mevlânâ dostlarına ‘’Hoşgediniz.’’ dedi.

G. Antep’te de kutlama yapıldı

Gaziantep’te, Konya Mevlânâ Sema Grubu’nun Hz. Mevlânâ’nın 733. Vuslat Yıldönümü dolayısıyla sunduğu gösteri ilgiyle izlendi. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nin kültür faaliyetleri kapsamında Kâmil Ocak Spor Salonu’nda düzenlenen gösteriye, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanvekili Önder Büdeyri, Gaziantep Sanayi Odası Meclis Başkanı Abdülkadir Konukoğlu ve Şehitkâmil Belediye Başkanı Metin Özkarslı’nın da aralarında bulunduğu çok sayıda dâvetli katıldı. Önder Budeyri, gösteri öncesinde yaptığı konuşmada, Hz. Mevlânâ’nın büyük bir Türk düşünürü olduğunu ve geniş hoşgörüsüyle tüm dünyanın ilgisini İslâmiyete çektiğini söyledi. İlâhî okunarak başlayan gece, Konya Mevlânâ Sema Grubu gösterisiyle sürdü.

Minik semazenler ilgiyle izlendi

Osmaniye’de düzenlenen “Mevlânâ’yı anma” faaliyetlerinde yaşları 8 ile 9 olan öğrencilerin yaptığı sema gösterisi ilgiyle izlendi. UNESCO tarafından ‘Mevlânâ yılı’ olarak ilân edilen 2007’ye girerken, minik semazenlerin yaptıkları gösteri büyük beğeni topladı. Programda ayrıca Gaziantep’den gelen 6 kişilik ilâhî grubu “Sana Geldim Ey Allah’ım” adlı albümlerinden ilâhîler seslendirdi. Sunuculuğunu Mehmet Atalay’ın yaptığı program, Büyük Cami İmamı Doğan Alçı Hoca’nın Kur’ân’ı Kerim tilâvetiyle başladı. Programa Hoşgörü Koleji 2. sınıf öğrencilerinin yaptığı sema gösterisi damgasını vurdu. Önce dâvetlileri selâmlayan minik semazenler daha sonra sahnede bir daire oluşturdular. Daha sonra üflenen ney eşliğinde kendi etraflarında dönmeye başladılar. Minik semazenler gösterilerini Mevlânâ’nın güzel sözlerini tek tek söyleyerek tamamladılar.

Sivas’ta 1. Şeb-i Arûs Kutlamaları

programı düzenlendi

Sivas’ta, Hz. Mevlânâ’nın 733. Vuslat Yıldönümü dolayısıyla Sivas 1. Şeb-i Aruz Kutlamaları programı düzenlendi.

Programa eşi Sıdıka Dalmaz ve çocuklarıyla katılan Sivas Valisi Veysel Dalmaz, yaptığı konuşmada, tüm Türkiye’nin ve tüm dünyanın Mevlânâ’nın vuslatını andığını belirterek, Sivas Mevlânâ Tasavvuf Kültürü Sema Derneği’nin böyle bir programı düzenleyerek şehirde bir ilki gerçekleştirdiğini kaydetti. Dalmaz, insanların sevgiye, hoşgörüye, paylaşmaya, dayanışmaya, merhamete, güleryüze ve böyle manevî muhtevalı programlara ihtiyacı olduğunu ifade ederek, tüm insanlara sevgiyi aşılamak gerektiğini vurguladı. Dalmaz, ‘’Çocuklarımızla, ailemizle insanlar arasında eğer sevgiyi tesis edememişsek, sevgiyi hakim kılamamışsak, onun karşısında kanunla, otoriteyle, polis zoruyla durmamız mümkün değil. Ve arkasından uyuşturucu geliyor, terör geliyor veya insanın canına kast etme geliyor. Tüm bunların arkasında sevgi, hoşgörü ve merhamet eksikliğini görüyoruz’’ diye konuştu.

Binlerce kişi duâya katıldı

Mevlânâ’nın 733. Vuslat Yıldönümü Etkinlikleri çerçevesinde Mevlânâ Müzesi’ne akın eden binlerce ziyaretçi, burada yapılan duâya eşlik etti. Konya’da Mevlânâ’nın 733. Vuslat Yıldönümü Etkinlikleri’nin son gününde, Mevlânâ Müzesi’nde duâ edildi.

Yerli ve yabancı binlerce turist, saatler öncesinde duâya katılmak için müzeye geldi. Mevlânâ’nın kabrinin başında yapılan duâya katılmak isteyenler zaman zaman izdihamlara sebep oldu. Müze içinde izdiham sebebiyle zor anlar yaşayan bazı yaşlı ziyaretçiler, oturdukları yerde duâya katıldı. Okunan Kur’ân-ı Kerim’in ardından duâya katılan ziyaretçilerden bazılarının gözyaşlarına hakim olamadığı görüldü.

Mevlânâ’yı tanımayan kalmadı

Mevlânâ’nın ‘Ne olursan ol yine gel’ çağrısı, binlerce kişiyi bir araya getiriyor. Her yaştan, her sınıftan insan sema ile kendini buluyor, ilâhî aşka koşuyor. Amerika, Kanada, Uzakdoğu, İran gibi dünyanın dört bir tarafından insanlar aylar öncesinden tören için Konya’ya geldi. Mevlânâ’nın “Allah’a tekrar tekrar yemin ederim ki, bu mânâ, güneşin doğduğu yerden battığı yere kadar bütün dünyayı kaplayacak ve bütün ülkelere gidecektir.” sözü gerçek oldu.

Kutlamalar yalnızca Mevleviliğin merkezi sayılan Konya’da değil Türkiye’nin her köşesinde, Avrupa’da hatta Amerika’da da yapıldı. Yurtiçinden ve yurtdışından ziyaretçi akınına uğrayan Mevlânâ törenleri bu yıl ilk kez 17 gün kutlandı. Turistlerin önemli bölümü akşam saatlerinde Mevlânâ Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen sema programını izlemek ve Mevlânâ Müzesi’ni ziyaret etmek için Konya’ya geldi. Faaliyetlerin gerçekleştirildiği salonun günde 300’ü protokol toplam 2 bin 400 kişilik kapasitesi her gün dolup taştı.

Törenleri izlemek için dünyanın dört bir köşesinden gelen ziyaretçiler gönüllerinde Mevlânâ sevgisi ile Konya’dan ayrıldı.

Avustralya’da ilâhîler okundu

Mevlânâ’nın 733. Vuslat Yıldönümü faaliyetlerinin son günü olan Şeb-i Arûs töreni, Avustralya’da da düzenlendi.

İngilizlerin oluşturduğu Avustralya Mevlevî Grubunun Melbourne şehrindeki Prahran City Hall’de düzenlenen töreni, çoğu Türk bin kişilik bir grup izledi. Kur’ân-ı Kerim okunarak başlanan törende, Avustralya Mevlevî Grubunun İngiliz başkanı işadamı Abdül Aziz, Şeb-i Arûs’un anlamı ve Sema Töreni ile ilgili bilgi verdi. Daha sonra Sufi İlâhîlerin okunduğu törende Mevlânâ’nın şiirlerinden örnekler, sunucular tarafından İngilizce okundu. Programın son bölümünde dokuz yabancı kökenli Mevlevî Sema gösterisi sundu. Yaklaşık üç saat süren törene Avustralya Türk Mevlevî Müzik grubunun bazı üyeleri de müzikleriyle katıldı.

19.12.2006


 

Bütçe görüşmelerinde AKP-CHP gerginliği

TBMM Genel Kurulundaki bütçe görüşmeleri sırasında CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen ile TBMM Başkanlık Divanı Üyesi, AKP Kırklareli Milletvekili Gökhan Sarıçam tartışma yaşandı.

İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen, Genel Kurul’daki konuşması sırasında yasama dokunulmazlığı konusuna değinerek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Orman Kanunu’na muhalefetten 10 ay hapis cezasına çarptırıldığına ilişkin mahkeme kararını okudu. Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe’nin ormana zarar verenlere yönelik sözleri olduğunu hatırlatan Sevigen, “10 ay hapis cezasına mahkum olmuş bir kişinin, Başbakanın, Cumhurbaşkanlığına aday olma hakkı var mı?” diye sordu.

TBMM Başkanvekili İsmail Alptekin, Sevigen’i konuşmasını bitirmesi konusunda uyardı. Konuşmasını sürdüren Sevigen, birden Başkanlık Divanına doğru yürüdü ve Divanda oturan AKP’li Sarıçam ile tartışmaya başladı. Tartışma sırasında Sarıçam ayağa kalkınca, Başkanlık Divanında oturan CHP Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün, Sarıçam’ın yanına giderek tartışmayı engellemeye çalıştı. AKP Konya Milletvekili Ahmet Işık da Divanın önündeki Sevigen’i tutarak, tartışmanın kavgaya dönüşmesini engellemek istedi. Bu sırada diğer CHP’li ve AKP’li milletvekilleri de Başkanlık Divanının önüne gelerek tartışmayı engellemeye çalıştı. Başkanvekili Alptekin, tartışmanın sona ermemesi üzerine birleşime ara verdi. Birleşimin açılmasından sonra Alptekin, parlamentoya hiç de yakışmayan olaylar yaşandığını söyledi. Sevigen ise oturumu yöneten başkanvekilinin kendisini çağırdığı gerekçesiyle kürsüye yöneldiğini, bu sırada Divan Kâtip Üyesinin kendisine küfür ettiğini ileri sürdü. Sevigen, Divan Kâtip Üyesinin de haddini bilmesi gerektiğini söyledi. Sarıçam ise ağzından kesinlikle küfür çıkmadığını belirtti.

/ ANKARA

19.12.2006


 

İklim alarm veriyor

Hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin üzerinde seyretmesinin, büyük bir tehdidin göstergelerinden olduğu belirtildi. Prof. Dr. Ümit Erdem, küresel ısınma sonucunda Kuzey Kutbu ve Kuzey Buz Deniz’nde görülen erimelerin korkunç boyutta olduğunu bildirdi.

Ege Üniversitesinden (EÜ) yapılan açıklamada, Ziraat Fakültesi Peyzaj Mimarlığı öğretim üyelerinden EÜ Çevre Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ümit Erdem’in küresel ısınma ve sonuçları konusundaki görüşlerine ve bu konudaki çalışmalarına yer verildi. Küresel ısınma sonucunda Kuzey Kutbu ve Kuzey Buz Denizi’nde görülen erimelerin korkunç boyutta olduğunu bildiren Prof. Dr. Erdem, Şili’den kopan bir buzul dağının, Peru taraflarında seyrettiğini, halen bunun nereye gideceğinin belli olmadığını bildirdi.

Küresel ısınma konusunda genel bir bilgi eksikliğinin bulunduğunu belirten Prof. Dr. Erdem, şunları kaydetti: “Küresel ısınma sadece buzulların erimesine sebep olmaz. Aynı zamanda kuraklığa, step alanlarının artmasına, deniz canlıların denizdeki ısı seviyesinin artması sonucu yeterli beslenememeleri dolayısıyla topluca ölümlerine sebep olur. Küresel ısınmanın dolaylı etkileriyle canlı türleri de giderek yok olur.’’

/ İZMİR

19.12.2006


 

Antalya’da hafif şiddetli deprem

Antalya’da hafif şiddette deprem meydana geldi. Depremde can ve mal kaybı olmadığı bildirildi.

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü’nden aldığı bilgiye göre, saat 05.09’da Antalya’da 4.1 büyüklüğünde yer sarsıntısı kaydedildi. Yaklaşık 5 kilometre derinlikte meydana gelen deprem, Antalya merkezi ve Korkuteli ilçesinde hissedildi. Depremde can ve mal kaybı olmadığı bildirildi.

/ ANTALYA

19.12.2006


 

Saakaşvili bugün Türkiye’ye gelecek

Gürcistan Devlet Başkanı Mikheil Saakaşvili, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in çağrılısı olarak resmi ziyaret için bugün Türkiye’ye gelecek.

Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi’nden yapılan açıklamaya göre, ziyaret sırasında yapılacak görüşmelerde, ikili ilişkilerin yanı sıra, bölgesel ve uluslararası konular üzerinde görüş alışverişinde bulunulacak, ekonomi ve ticaret alanındaki iş birliğinin daha da geliştirilmesi olanakları değerlendirilecek. Saakaşvili, ziyaretini 21 Aralık Perşembe günü tamamlayacak.

/ ANKARA

19.12.2006


 

Öksürük hayat kurtarıyor

Tek başınayken kalp krizi geçiren birisinin bilincini kaybetmeden önceki 10 saniye içerisinde derin derin öksürmesi hayatının kurtulması için büyük önem taşıyor.

‘Hayat öksürüğü’ diye adlandırılan bu öksürmeler sayesinde alınan derin nefes akciğerleri havayla doldurduğu için göğüs içi basınç artıyor. Kalp masajı yerine geçen bu basınç sebebiyle kalbin normal ritmine dönmesi kolaylaşıyor.

Acil Tıp Uzmanı Dr. Ertan Bakoğlu, kalp krizi ile ilgili akılda tutulması gereken ilginç ayrıntıların bulunduğunu ifade etti. İlk yardım kurslarına katılanlara genellikle kendi başına bir şey geldiğinde ne yapacağının öğretilmediğini belirten Bakoğlu, aynı şekilde televizyondaki ilk yardım programlarında da bu bilginin verilmediğini söyledi. Bakoğlu, pek çok kişinin kalp krizi geçirirken tek başlarına olduğunu ve yanında yardım edecek kimse bulunmadığı bilgisini verdi.

Göğüste aniden çok şiddetli bir ağrı başlamasıyla kalp krizi belirtilerinin kendini gösterdiğini belirten Bakoğlu, “Göğsünüz yanıyor, sıkışıyor, nefes almakta zorlandığınızı hissediyorsanız; ağrı kollarınıza, çenenize ve karnınıza yayılıyorsa; kollarınızı kaldıracak gücünüz kalmadıysa; tüm vücudunuzdan soğuk bir ter boşalıp, giysileriniz terden ıslandıysa; kendinizi çok kötü hissediyorsanız; kalp atışlarınızın düzensizleştiğini fark ediyorsanız; muhtemelen kalp krizi geçiriyorsunuz demektir” diye uyardı.

Kalp atışları düzensizleşen, kendini bayılacakmış gibi hisseden, kalp krizi geçiren birinin bilincini kaybetmeden önce on saniye kadar zamanı olduğunu hatırlatan Bakoğlu, “Bu durumda paniğe kapılmayın. Sakin olmaya çalışın. Derin bir nefes alıp kuvvetlice öksürmeye başlayın. Öksürükleriniz derin olsun ve uzun sürsün. Sanki göğsünüze birikmiş balgamı söküyormuş gibi. İki saniyede bir derin nefes alıp şiddetlice öksürüğe, yardım gelinceye ya da kalp atışlarınız düzelinceye kadar devam edin. Öksürük sayısı dakikada 30 civarında olmalı. Bu şekilde öksürmeye devam etmeniz, yardımın erişimi için gerekli olan altın zaman dilimleri kazanmanızı sağlayacaktır.” dedi.

Derin nefes alındığında akciğerlerin hava ile dolacağını hatırlatan Bakoğlu, böylece göğüs içi basıncın artacağını ve öksürükle oluşan bu basınç artışının kalp masajı ile benzer etkilere sahip olduğunu vurguladı. Basınç artışının göğüs içinde bulunan damar yatağının da basıncını artırarak sistemik dolaşımın sürdürülmesini sağlayacağını dile getiren Bakoğlu, “Aort ve koroner arterlerdeki tansiyon yükselir. Kalbin kanlanması artar. Kalbin normal ritme dönmesi kolaylaşır. ‘Hayat öksürüğü’ dediğimiz bu öksürmeler hastanın hayatının kurtulmasına vesile olur” ifadelerini kullandı.

/ KONYA

19.12.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri

Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004