Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 15 Aralık 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Karar düzelmezse AİHM’e gideceğiz

Genel Yayın Müdürümüz Kâzım Güleçyüz hakkında, E. Org. Doğu Aktulga ile ilgili yazdığı bir yazıdan dolayı vârisleri adına açılan dâvâda Yargıtay’ın verdiği kararı Yeni Asya’ya değerlendiren Avukat Turgut İnal, “karar düzeltme” talebinde bulunacağını belirterek, sonuç alınamazsa konuyu AİHM’e götüreceğini söyledi. Dâvâyı başından beri takip ettiğini söyleyen İnal, Güleçyüz’ün Org. Aktulga sağken son derece ciddi, disiplinli, hatta ağıra varan yazılar yazdığını, ancak Aktulga’nın bu yazılar karşısında ses çıkarmadığını hatırlattı.

Balıkesir Barosu eski Başkanlarından Avukat Turgut İnal, Genel Yayın Müdürümüz Kâzım Güleçyüz hakkında, E. Org. Doğu Aktulga ile ilgili yazdığı bir yazıdan dolayı vârisleri adına açılan dâvâda “karar düzeltme” talebinde bulunacaklarını belirterek, sonuç alınamazsa konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) götüreceğini söyledi.

Genel Yayın Müdürümüz Güleçyüz hakkında, Yargıtay’ın verdiği kararı Yeni Asya’ya değerlendiren Avukat Turgut İnal, yargının tarafsız olması gerektiğini kaydetti. Yargının son zamanlarda çağdaş, demokratik ve basın özgürlüğünü ilerleten kararlar aldığın ifade eden İnal, hukuk açısından Türkiye’yi geri götüren sürpriz kararlarla karşı karşıya kalındığını da belirtti. İnal, Kâzım Güleçyüz davasının bunlardan biri olduğunu vurgulayaarak, şunları kaydetti:

“Bu arada süprizlerle karşılaşıyorum. Hukukta istikrar vardır. Bazen geriye gidişi görüyorum. Bu kadar ilerleyen kararlar ve içtihatların yanında böyle geriye gidişler nasıl olur diyorsunuz. Burada kurumlar, kişiler, müesseseler mahkûm ediliyor. Yargıyı gözü bağlı, kulağı kapalı bir figür vardır. Yargı karar verirken gözü kapalıdır. Yargılanan insanın kişiliğine, hangi görüşten olduğuna bakmaz. Hangi düşüncedendir, hangi örgüttendir, zengindir-fakirdir, asildir, ünlüdür, yeşil veya kırmızıdır bunlar kararlarda rol oynamamalıdır. Bu kararla Kâzım Güleçyüz’ün bağlı olmuş olduğu gazete mahkâm edilmiş oluyor. Sen bu kurumdansan bu cezaya mahkûmsun der gibi oluyor.”

“MAHKEME, DOSYADA CİDDİ HATALAR YAPTI”

Dâvâyı başından beri takip ettiğini anlatan Turgut İnal, Güleçyüz’ün E. Org. Aktulga sağken son derece ciddî, disiplinli hatta ağıra varan yazılar yazdığını ancak Aktulga’nın bu yazılar karşısında ses çıkarmadığını ifade etti. Güleçyüz’ün Aktulga’nın vefatından sonra ağır olmayan veda yazısı karşında varislerinin haksız bir dâvâ açtığını belirten İnal, mahkemenin dosyada ciddî hatalar yaptığına dikkati çekti. Turgut İnal, karar düzeltme yoluna başvurduklarını ifade ederek, mahkemenin hatalarından birini şöyle açıkladı:

“Mahkeme Kâzım Güleçyüz’ün ekonomik ve sosyal durumunun araştırılmasını istiyor, yazılar yazıyor. Cevap gelmeyince sosyal durumunun araştırmaktan vazgeçiyor. Araştırma raporu varmış gibi mahkeme takririyle tazminata mahkûm ediyor. Gazeteler gelir açısından birbirinden farklı düzeyde olduğu için tazminata mahkûm ederken bunların araştırılması şarttır. Biz düzeltmeye gittik. Sonuç alamazsak ne yapıp yapıp konuyu AİHM’e götüreceğim. Yargıtayın aynı dairesinden çıkan olumlu karaları göstererek adil olmayan uygulamayı gözler önüne sereceğim.”

“ASKER-SİVİL AYIRIMI ADİL DEĞİL”

Yargının siviller yönelik ağır eleştirileri kabul edilebilir askerî bürokrasiye karşı yapılan eleştirileri ise kabuledilemez bulmasını değerlendiren Avukat Turgut İnal, “Yurttaşları asker-sivil, siyasal-siyasal olmayan yurttaşlar diye ayıramazsınız. O zaman buna adalet ve eşitlik denilemez. Yargı böyle ayrıma mahal vermemelidir. Yargı demokrasiyi getirmelidir. Yargı siyasetten zulüm görebilir ancak demokrasinin üstüne yürümeli, kararlarıyla demokrasiyi var etmelidir” diye konuştu.

Hasan Hüseyin KEMAL / İSTANBUL

15.12.2006


 

Ölü doğmuş bir oluşum

“Bizim 28 Şubat’ı çağrıştıracak herhangi bir yoruma sebebiyet verecek açıklamayı kabul etmemiz mümkün değildir” diyen Kamu-Sen Genel Başkanı Bircan Akyıldız, Ulusal Birlik Hareketi Platformunun ölü doğmuş bir oluşum olduğunu söyledi. Platform adına yapılan açıklamanın kendileri açısından kabul edilemez olduğunu ifade eden Akyıldız, birliğin sürdürülebilir bir yanının kalmadığını belirterek, bu platformun dışında kaldıklarını açıkladı.

Kamu-Sen Genel Başkanı Bircan Akyıldız, Ulusal Birlik ve Hareketi Platformu’nun ölü doğmuş bir oluşum olduğunu belirterek, ‘’28 Şubat sürecini çağrıştıracak herhangi bir yoruma sebebiyet verecek açıklamayı kabu etmemiz de mümkün değildir” dedi.

Akyıldız, konfederasyon genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Konuşmasında, Kamu-Sen’in ev sahipliğinde geçtiğimiz Pazartesi günü yapılan Ulusal Birlik ve Hareketi Platformu’nun yaptığı açıklamaların Kamu-Sen tarafından hazırlanmış bir metin olmadığını söyleyen Bircan Akyıldız, Platform Genel Başkanı emekli Orgeneral Şener Eruygur tarafından yapılan açıklamayı toplantı öncesinde görmediğini belirtti. Akyıldız, ‘’Platform, ölü doğdu’’ dedi.

Akyıldız, birliğin sürdürülebilir bir yanının kalmadığını belirterek, bu platformun dışında kaldıklarını açıkladı. Akyıldız, “Türkiye Kamu Sen’in temel prensipleri vardır. TC Anayasa’nın 2. maddesinde tanımı yapılan devletin temel ilkeleri başlangıçta belirtilen ilkelere dayalı demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir. Bu çerçevede Kamu-Sen’in hassasiyetleri tek vatan, tek bayrak, tek millet ve tek dil esası üzerine kuruludur” açıklamasında bulundu.

“28 ŞUBAT’IN ‘KAHRAMANLARI’

SAKLANACAK YER ARADI”

Önümüzdeki 5 ay içerisinde yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, demokrasi dışındaki hiçbir çözümü kabul etmeyeceklerini kaydeden Akyıldız, şunları söyledi:

“Cumhurbaşkanlığı demokrasinin en üst makamıdır. Demokratik sistemlerde bu makama geliş sistemleri Anayasa ve kanunlarda belirlenmiştir. Türkiye Kamu-Sen’in Cumhurbaşkanlığı seçimi konusundaki fikirleri açıktır. Demokrasinin dışında hiçbir çözümü kabul etmeyeceğiz. Çoğunluk iradesini yansıtan bir Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılmalıdır. Bu sebeple biz çoğunluk iradesinin ciddî bir konsensüs ile sağlanması kanaatindeyiz. Cumhurbaşkanlığı makamının sorumluluğu açısından bu çok önemlidir.

28 Şubat’ta bütün kurum ve kuruluşlar, bunların arasında bugün kahraman kesilen sendika ve yöneticiler de vardır, saklanacak yer arayıp, perde gerisine kaçarken Türkiye Kamu-Sen kesintisiz demokrasi eylemi yapan tek sivil toplum kuruluşu olmuştur. Bu yüzden 28 Şubat sürecini çağrıştıracak herhangi bir yoruma sebebiyet verecek açıklamayı kabu etmemiz de mümkün değildir.”

/ ANKARA

15.12.2006


 

Talat: Kıbrıs’ta roller değişti

KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, eskiden Rum kesiminin çözümden yana, Türk tarafının ise bunu engelliyormuş gibi bir görüntü sergilediğini hatırlatarak, “Şimdi roller değişti. Çözümü isteyen Türk tarafı, istemeyen Rumlar. Onları eleştiriyorum. Ben çözüm istemeyenleri eleştiriyorum” diye konuştu.

Talat, Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) tarafından düzenlenen ‘’Kıbrıs-Türkiye-AB ilişkilerinde son durum’’ konulu toplantıdaki konuşmasının ardından soruları cevapladı. Talat, Kıbrıslı Rumlara Türkiye’nin bir hava alanı ve bir limanının açılmasına ilişkin öneriden haberdar olduklarını belirterek, ‘’Kıbrıs Türk tarafı olarak biz bunu biliyorduk ve onaylıyoruz’’ dedi. Cumhurbaşkanı Talat, ‘’geçmişte daha çok Türk tarafını eleştirirken, şimdi Rum tarafını daha çok eleştirdiği hatırlatılarak, bu konuda tutum değiştirip değiştirmediğinin’’ sorulması üzerine, şunları söyledi:

‘’Klerides Hükümeti döneminde O, Kıbrıs’ta çözüm, uzlaşma ve birleşmeden yana izlenim oluşturmuştu. Kıbrıs Türk tarafı ve Türkiye’nin ise bunu engelliyormuş görüntüsü hakimdi. Doğru veya yanlış, ama doğru olan bir şey vardı ki Kıbrıs Türk tarafı çözümden yana değildi. Biz, işte geçmişte buna karşı mücadele veriyorduk, Türk tarafının da çözümden yana olmasını istiyorduk. Kıbrıs Rum tarafı AB’ye girmeden önce Türk tarafı çözümden yana bir duruma gelmiş olsaydı, önümüzde iki alternatif olacaktı; bir, Kıbrıs sorunu çözülecekti, iki, sorun belki çözülmezdi, ama Rum tarafının uzlaşmazlığı nedeniyle çözülmediği için AB’ye giremezlerdi. O günlerde ben Türk tarafını ikna etmeye çalışıyordum. Şimdi roller değişti. Çözümü isteyen Türk tarafı, istemeyen Rumlar. Onları eleştiriyorum. Ben çözüm istemeyenleri eleştiriyorum.’’Talat, başka bir soru üzerine de Kıbrıs Rum tarafının Kıbrıs sorununun Birleşmiş Milletler çerçevesinde çözülmesinde samîmî olmadığını kaydetti.

/ İSTANBUL

15.12.2006


 

Tüzmen: Komşumuzun AB’ye girmesi gurur veriyor

Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, Bulgaristan’ın AB entegrasyonununda katettiği yolu takdirle karşıladığını ifade ederek, “Komşumuzun 1 Ocak 2007 tarihinden itibaren AB’ye katılacak olması bize gurur veriyor” dedi.

Tüzmen, Şişecam Paşabahçe tarafından Sofya’da düzenlenen “Tarih, kültür ve cam” konulu el işi cam sanatları sergisinin açılışı için Bulgaristan’a 5 saatlik bir ziyaret yaptı. Tüzmen, sergisinin açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye ile Bulgaristan arasındaki ilişkilerin her alanda giderek geliştiğini belirterek, ticaret hacminin son 5 yıl içinde 600 milyon dolardan, 3 milyar dolara çıkarak, 5 kat arttığını söyledi. Tüzmen, “Bu rakam özellikle ticari ilişkilerimizde nasıl büyük bir gelişme kaydettiğimizi net bir şekilde ortaya koyuyor” dedi. Bulgaristan’ın AB ile entegrasyon sürecinde gösterdiği gayretleri takdirle karşıladığını ifade eden Tüzmen, “Komşumuzun 1 Ocak 2007 tarihinden itibaren AB’ye katılacak olması bize gurur veriyor” diye konuştu.

/ SOFYA

15.12.2006


 

Arınç: Adım Arınç olmasaydı heykelim dikilirdi

TBMM Başkanı Bülent Arınç, “Benim adım Bülent Arınç olmasadı, heykeli dikilecek adam olarak görülürdüm. Ağzımla kuş tutsam, ‘bu adam kuş katliamı yapıyor’ derler” diye konuştu.

TBMM Bilgi İşlem Müdürlüğü tarafından tamamlanan Mevzuat Bilgi Sistemi isimli projenin tanıtımı sırasında söz alan TBMM Başkanı Bülent Arınç, basının kendisi hakkında objektif olmamasından dert yandı. Meclis Başkanlığı olarak yürüttükleri birçok başarılı projenin basında yeteri kadar yer almadığını ifade eden Bülent Arınç, “Başka başkanları bilmem ama benim adım Bülent Arınç olmasaydı, ben başka yerlerde heykeli dikilecek adam olarak görülürdüm. Ne yapayım ki benim adım budur, siyasi görüşüm budur, dünya görüşüm budur. Ağzımızla kuş tutsak, ‘bu adam kuş katliamı yapıyor’ diye gazetelerde başlıklar çıkar” şeklinde konuştu.

/ ANKARA

15.12.2006


 

Bütçe maratonu başlıyor

TBMM Genel Kurulunda, 11 gün sürecek 2007 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesinin görüşmelerine bugün saat 14.00’de başlanacak.

Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın bütçeyi sunmasından sonra bütçe üzerinde gruplar adına konuşmalara geçilecek. CHP grubu adına Genel Başkan Deniz Baykal, ANAVATAN grubu adına Genel Başkan Erkan Mumcu konuşacak. AKP’nin görüşlerini ise İstanbul Milletvekili Nazım Ekren açıklayacak. DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar ise bütçe üzerindeki görüşlerini grubu olmadığı için kişisel söz alarak dile getirecek.Yapılacak bu görüşmelerin ardından AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da bütçe üzerindeki eleştiri ve sorulara cevap vermesi bekleniyor. Görüşmelerde gruplara bir saat konuşma hakkı verilirken, kişisel görüşlerini açıklayan milletvekillerinin konuşma süresi 10 dakika ile sınırlı tutulacak. Bütçe görüşmelerii, Genel Kurulda 11 gün sürecek ve 15 tur halinde gerçekleştirilecek. 25 Aralık Pazartesi günü bütçenin tümü üzerinde son konuşmalar yapılacak.

/ ANKARA

15.12.2006


 

Vetolu kanun aynen benimsendi

TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonunda, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in bir kez daha görüşülmek üzere iade ettiği ve tarım arazileri üzerinde izin alınmadan kurulan tesislerin işlemlerini tamamlaması için ek süre verilmesini öngören Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu aynen kabul edildi.

AKP Adana Milletvekili Vahit Kirişçi başkanlığında toplanan komisyonda, Cumhurbaşkanı Sezer’in iade gerekçesi okundu. Yapılan görüşmelerin ardından aynen kabul edilen yasaya göre, 10 Kasım 2004 tarihinden önce gerekli izinler alınmadan tarım dışı amaçlı kullanıma açılmış bulunan arazilerin istenilen amaçla kullanımı için 1 yıl içinde başvurulması halinde tarım dışı kullanılan tarım arazilerinin her metrekaresi için 5 YTL ödenmek şartıyla izin verilecek.

Söz konusu arazi ve tesislerin istenilen amaçla kullanımı için çeşitli kurumlardan alınması gerekli ruhsat, izin gibi işlemler 2 yıl içinde tamamlanıncaya kadar başvuru sahipleri faliyetlerine devam edecekler. Tarım arazisi vasfından çıkarılan arazilerin, ilgili kuruluşlarca başvuru sahibinin isteği doğrultusunda vasfı değiştirilecek.

/ ANKARA

15.12.2006


 

KOBİ’ler erken seçim istemiyor

Küçük ve Orta Büyüklükteki işletmeler Derneği (KOBİDER) Genel Başkanı Nurettin Özgenç, istikrar sağlanması için genel seçimlerin zamanında yapılması gerektiğini bildirdi.

Özgenç, yaptığı yazılı açıklamada, erken seçimin bütün ekonomik çalışmaları ve programları alt üst edeceğini savunarak, Türkiye’de istikrarın devam etmesi açısından genel seçimlerin zamanında yapılmasının önemli olduğunu dile getirdi. Özgenç açıklamasında, ‘’Milletinden yetki almış bir hükümetin, süresini sonuna kadar kullanması en doğal hakkı olduğu düşünüldüğünde, erken seçime gitmenin hiç bir anlamı yoktur. İlla da erken seçim isteniyorsa sayın cumhurbaşkanı istifa eder ve yeni cumhurbaşkanı seçilir böylece sorun kendiliğinden hallolur’’ ifadelerini kullandı.

/ İSTANBUL

15.12.2006


 

Çatışma kadını özgürleştirmiyor

Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nükhet Sirman, kamusal alanda başörtülü kadınların bedeninin farklı okunmasından dolayı bir çatışma çıktığını belirterek, “Bu çatışma şimdi sürdüğü biçimiyle kadının özgürleşmesine, güçlenmesine yarayacak mı? Bana öyle geliyor ki yaramayacak” dedi.

Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Hizmet Kulübü, 5.’sini düzenlediği İnsan Hakları Sempozyumu’nda başörtüsü konusunu da gündeme getirdi. Sempozyum kapsamında gerçekleştirilen “Bir ‘kamusal alan’ ve ‘özel olan’ endişesi: BAŞÖRTÜSÜ” panelinde konuşan Prof. Dr. Nükhet Sirman, Türkiye’de kamusal alanın hazırlık sürecinin, 1870’lerde Genç Osmanlıların var olan toplumsal düzeni sorgulamalarıyla başladığını ifade etti. Prof. Dr. Sirman, “Türkiye’nin tarihine baktığımız zaman kamu alanı, Habermas’ın dediği dediği gibi insanların toplumsal sorunları tartışabileceği bir ortamdan ziyade Türkiye Cumhuriyeti’nin modernliğinin simgeleyen bir vitrin, görünürlük, özel ise gizlilik, mahremiyet alanı olarak ortaya çıkıyor” dedi. Kamunun çok ciddî siyasî alan olarak ortaya çıkması sebebiyle kadının bedeni ve duygularının siyasî problem haline geldiğini söyleyen Prof. Dr. Sirman, “Bu siyasî problem çerçevesinde kadın bedeninin neyi simgelediği çok önemli hale geliyor. Milletin kimliğini mi yansıtacak, yoksa son zamanlarda özellikle başörtülü arkadaşların iddia ettiği gibi bireyin inancının mı simgesi? Dolayısıyla burada bir anlaşmazlık çıkıyor ve kamudaki bu başörtülü bedenlerin farklı okunmasından bir çatışma alanı ortaya çıkıyor” diye konuştu. Sirman, bu çatışmanın şimdi sürdüğü biçimiyle kadının özgürleşmesine, güçlenmesine yaramayacağını da vurguladı.

DİNSEL GÖRÜNÜMÜN OLMAMASI ÜTOPİK

Araştırmacı-Yazar Yıldız Ramazanoğlu da, başörtüsünün Cumhuriyetten bu yana devam eden bir tartışma konusu olduğunu ifade ederek, geçmişin birikimlerinin, insani yanlarının bir kenara bırakılması yönünden Cumhuriyet kadını ile Ankara’nın inşaa öykülerinin birbirine benzediğini vurguladı. Araştırmaların yetersizliği sebebiyle başörtüsü yasağının insanî kaybının tam portresinin çıkarılamadığını belirten Ramazanoğlu, “Geçtiğimiz 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde Malatya’da Halkeğitim Merkezi’nde ‘Başörtülüler dışarı çıksın’ anonsu yapıldı. Gerekçe olarak söylenen de ‘Birazdan bir paşa gelecek. Rahatsız olabilir’ cümlesi idi. Cumhuriyet elitlerinin moralleri bozulmasın diye binlerce insanın canı yanıyor” şeklinde konuştu. Ramazanoğlu, sadece başörtüsü değil, her türlü farklılığa karşı çatışma dilinin ön plana çıkarılmasını eleştirirken, toplumsal hayatta dinsel görünümün olmaması fikrinin de son derece ütopik olduğunu söyledi.

İKİ ÜLKEDEKİ DE ŞİDDET

Bağımsız feminist Nilgün Yurdalan da kılık kıyafete müdahalenin hayata müdahale olduğunu ifade etti. Türkiye’de başörtüsü yasaklanırken İran’da başörtüsünün zorunlu olduğunu hatırlatan Yurdalan, “Her ikisinde de kadın bedenine yönelik şiddet var” dedi. Yurdalan, bedene yönelik şiddetin kadınların birlikte çözebileceğini söylediği konuşmasında, feministlerin başörtülü kadınlara, başörtülülerin de farklı alanlarda şiddete uğrayan kadınlara gereken gücü vermediğini ifade etti.

Naciye KAYNAK / İSTANBUL

15.12.2006


 

Demirel'den ‘gönüllü’ STK’lara plâket

9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve TBMM Başkanı Bülent Arınç himayelerinde gerçekleştirilen 14. Yoksullukla Dayanışma Haftası faaliyetleri kapsamında, Dedeman Otelde düzenlene törende, gönüllülük alanında yapmış oldukları çalışmalardan dolayı birçok sivil toplum kuruluşları ödüllendirildi.

Eğitim alanında faaliyet gösteren bir sivil toplum kuruluşu olan Gönüllü Eğitimciler Derneği de yetim ve yoksul öğrencilere yapmış oldukları çalışmalardan dolayı plâketle ödüllendirildi. Yoksullara Yardım ve Eğitim Vakfı Başkanı Dr. İbrahim Ateş yaptığı konuşmada, Yoksullukla Dayanışma Haftası etkinliklerine bu yıl yaklaşık 34 sivil toplum kuruluşunun katılımı ile birlikte coşkulu bir şekilde kutladıklarını belirterek, gönüllü kuruluşların işbirliği ile dayanışma içerisinde yapmış oldukları gönüllülük çalışmaları takdirle karşıladıklarını ve plaketle kendilerini ödüllendirmek istediklerini söyledi.

Ahmet TERZİ / ANKARA

15.12.2006


 

Kapusuz’dan Sezer'e hatırlatma

AKP Grup Başkanvekili Salih Kapusuz, mevcut parlamentonun yeni cumhurbaşkanını seçmesini meşrû bulmayan Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in, kendisini seçen bundan önceki parlamentonun, halk tarafından tasfiye edilip Meclis dışı bırakıldığını unutttuğunu söyledi.

Kapusuz, yaptığı yazılı açıklamada, AB zirvesi başta olmak üzere, uluslar arası gündemi Türkiye’nin oluşturduğu bir dönemde herkesin çok dikkatli ve itidalli davranması gerektiğini belirtti. Gündemde olmayan erken seçim dahil yapay gündem oluşturma çabalarının, ‘’tribünlere oynama gayretinden öteye bir şey olmadığını’’ kaydeden Kapusuz, şunları söyledi:

‘’Ekonomik ve siyasi istikrarın muhafaza edilmesine en çok ihtiyaç duyulan bir dönemden geçerken ve bir yıl içinde zaten genel seçim yapılacakken ortalığı bulandırmak, sorumluluk sahibi devlet adamlarının davranışı değildir... 2000 ve 2001 krizlerinin neden çıktığını, bize nelere malolduğunu kimse unutmamalıdır. Mevcut parlamentonun yeni cumhurbaşkanını seçmesini meşrû bulmayan Sayın Sezer, kendilerini seçen bundan önceki parlamentonun, halk tarafından tasfiye edilip Meclis dışı bırakıldığını unutmuş gözükmektedir. Sayın Cumhurbaşkanı, bu duruma rağmen görevini sürdürmeye devam etmiştir. Bugün, Türkiye Cumhuriyetinin yasama organını meşrûiyet tartışmalarının içine sokmak doğru değildir. Anayasamıza göre, cumhurbaşkanlığı makamı sorumsuzdur, ama bu sorumsuzluğun yasal olmasa bile vicdani bir sınırı olması gerekir.’’

Ana muhalefet liderine de düşen önemli sorumluluklar olduğunu ifade eden Kapusuz, ‘’Sayın Baykal, yalan yanlış beyanlarla tribünlere oynayarak zihinleri bulandırmamalıdır’’ dedi.

/ ANKARA

15.12.2006


 

Askerî araç kamyonla çarpıştı: 1 şehit, 9 yaralı

Muş’un Bulanık ilçesinde askerî aracın kum yüklü kamyonla çarpışması sonucu 1 asker şehit oldu, 9 kişi yaralandı.

Alınan bilgiye göre, Bulanık-Erentepe kara yolunda seyir halinde bulunan İlçe Jandarma Komutanlığına ait askerî araç, Gülçimen köyü yakınlarında karşı yönden gelen Ramazan Zencir’in kullandığı kum yüklü 06 YVM 01 plakalı kamyonla çarpıştı. Kazada ilk belirlemelere göre, jandarma er Emrah Turan şehit oldu. Kazada, uzman çavuşlar Tuncay Sancar ile İbrahim Gökay, jandarma erler İsmail Özkan, Umut Dolgun, Fırat Kabaklık, Nejmettin Kurtulcuk, Emrah Kaya, Ömer Balıkçı ve Samih Akkaya yaralandı. Uzman çavuşlar Sancar ve Gökay’ın askeriî helikopterle Tatvan Devlet Hastahanesine kaldırıldığını belirten yetkililer, diğer yaralı askerlerin Bulanık Devlet Hastahanesi’nde tedâvi altına alındığını bildirdiler.

/ MUŞ

15.12.2006


 

Palandöken’de kar duâsı

Palandöken Dağı’ndaki otel işletmecileri kar yağmaması üzerine zor durumda kaldı. Rusya ve İran’dan Aralık’ta gelecek olan turist kafilesinin rezervasyonlarını iptal ettirmesi üzerine, otel personeli, Palandöken’deki kayak pistlerinde kar duâsına çıktı.

Son yılların en sıcak Aralık ayını yaşayan Erzurum’a kar yağmaması, Palandöken Dağı’ndaki otel işletmecilerini zor durumda bırakırken, personeli işsizlik korkusu sardı. Rusya ve İran’dan Aralık’ta gelecek olan turist kafilesinin rezervasyonlarını iptal ettirmesi üzerine, otel personeli, Palandöken’deki kayak pistlerinde kar duâsına çıktı. Kış turizminin gözde kayak merkezi Palandöken Dağı’nda kar olmaması sebebiyle bu sene kayak sezonu açılamazken, otel işletmecileri ve çalışanlar zor durumda kaldı. Her yılın Aralık ayında Palandöken Dağı’ndaki kar kalınlığının 1 metreyi bulduğunu belirten otel çalışanları, “Havalar böyle giderse perişan olur, işsiz kalırız” diye dert yandı.

/ ERZURUM

15.12.2006


 

Karasu Nehri dondu

Bu yıl henüz karın yağmamasına rağmen geceleri ayaz yapması, Karasu Nehri’nde yer yer donmalara sebep oldu.

Tehlikeye aldırmayan çocuklar, buz tutan nehir üzerinde top oynayıp, kayarak kışın tadını çıkarmaya çalışıyor. Her yıl kış mevsiminde bir metreye yakın karın görülmesine alışılan Muş’ta, henüz yılın ilk karı bile düşmedi. Bu durum zorlu kış şartlarının hafif geçmesi ve kışa hazırlık için daha fazla zaman kazanmaları sebebiyle vatandaşları sevindirdi.

/ MUŞ

15.12.2006


 

Hollanda’da icazet merasimi

Rotterdam İslâm Üniversitesinde Kıraat Enstitüsünden mezun olanlara verilecek icazet,18 Aralık günü törenle yapılacak.

18 Aralık 2006 günü Hollanda İslâm toplumu için tarihî bir dönüm noktası olacak. Zira ilk defa Rotterdam İslâm Üniversitesinde (IUR) Kıraat Enstitüsünden mezun olanlara verilecek icazet saat törenle kurralara verilecek. Bunu başta İlahiyat Fakültesinden mezun olanlar olmak üzere, diğer talebelere verilecek diploma ve sertifika törenleri takip edecek. Mısır ve İstanbul gibi merkezler dışında çok az bulunan Kıraat Enstitüsü, Rotterdan İslâm Üniversitesinin medar-ı iftiharı. Enstitü hem teori ve hem de pratik açıdan Kıraat-ı Aşerenin tamamını isteyenlere okutmakta. Kıraat Enstitüsünden icazet alacak olan talebeler ilk mezun olan öğrenciler olacak.

Yeni Asya

15.12.2006


 

Malî sıkıntı çeken sağlık kurumları için genelge

Sağlık Bakanlığı, yıl sonunun yaklaşması ve nakit imkânlarının kısıtlı olması sebebiyle malî durumu elverişli olan kurumlardan ihtiyacı olanlara borç aktarımı yapılmasını istedi.

Sağlık Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığınca yayınlanan genelgede, yıl sonunun yaklaşması ve nakit imkanlarının kısıtlı olması sebebiyle bazı kurumların malî açıdan güçlük yaşadığı ve zorunlu hizmetlerin aksatılmadan gerçekleştirilmesinde sıkıntı çektiği belirtilerek, bu sıkıntıların aşılabilmesi amacıyla malî durumu elverişli olan kurumlardan, ihtiyacı olanlara borç aktarımı yapılması için gerekli kolaylığın gösterilmesi istendi.

/ ANKARA

15.12.2006


 

Gazlı içeceklerin yerine süt ve ayran

Tüketiciler Birliği Derneği (TBD) Adana Şube Başkanı Dr. Ramazan Yıldız, okul kantinlerinde satılan yapay ve gazlı içecekler yerine süt ile ayran tüketiminin öğrenciler arasında yaygınlaştırılması gerektiğini söyledi.

Dr. Ramazan Yıldız, sütün bütün besin maddelerini, hayatî işlevler için gerekli olan vitaminleri, enzimleri, antikorları ve daha çok yararlı maddeyi bünyesinde dengeli bir şekilde barındırdığını söyledi.

Yıldız, “Başta gelişme çağındaki çocuklar olmak üzere herkesin vücudu için gerekli olan süt, vazgeçilmez tek besin kaynağıdır.” dedi.

Kalsiyum, protein A, B, C, D, E vitamini bakımından zengin olan süt ve süt ürünlerinin büyüme ve kemik sağlığının korunmasında çok yararlı olduğunu vurgulayan Yıldız, bu sebeple büyüme ve gelişme çağındaki çocukların süt ve süt ürünlerini düzenli bir şekilde tüketmelerini istedi.

Kemiklerin ve dişlerin oluşumuna büyük yararlar sağlayan sütün; aynı zamanda bağışıklık sisteminin güçlendirdiğini anlatan Yıldız, şunları söyledi: “Sütteki B vitamini iştah, sinir ve sindirim sisteminin düzenlenmesinde önemli rol üstleniyor. Biotin maddesi ise saç ve deri sağlığına katkı veriyor. B2 vitamini özellikle büyümeyi hızlandırıyor. Çocukların ve gençlerin ortalama 300-3 bin 500 gr. süt alması gerekir.”

Ayran içerisindeki yoğurt bakterilerinin antikanserojen etkisiyle kanserin başlangıncını önleyip tüm tömür hücrelerinin gelişimini gerilettiğini açıklayan Yıldız, ayranın kalsiyum ve potasyum ihtiva etmesi sebebiyle özellikle kemik ve dişlerin oluşumuna olumlu etkiler yaptığını bildirdi.

/ ADANA

15.12.2006


 

Çocukları yalnız bırakmayın

Anne ve babaların çocukları ile beraber televizyon seyretmesinin, çocuklar açısından olumsuz nitelendirilebilecek yayınları olumluya çevirmek açısından yararlı olacağı bildirildi.

İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Süheyla Ünal, yaptığı açıklamada, televizyon seyrederken ailece paylaşımcı bir tutum sergilenmesinin büyük önem taşıdığını söyledi. “Televizyon izlerken çocuğa olumsuz bir mesaj verecek gibi algılanan bilgiler yorumlanarak olumluya çevrilebilir’’ diyen Ünal, anne ve babanın kendi arasında televizyondakileri tartışıp yorumlayarak dolaylı yoldan çocuğa mesaj verebileceğini belirtti.

Ünal, şöyle konuştu: “Olumsuz görülen bir şey, eleştirilip, yargılanarak, onun öyle olmaması gerektiği söylenerek sohbet sırasında çocuğa aktarılabilir. Uygun görülmeyen bir yerde müdahale edilip çocuğa fark ettirmeden uygun mesajlar verilebilir. Bu, çocuk açısından büyük faydalar doğuracaktır.’’

Büyüklerin evdeki davranışlarının çocuklar açısından çok önemli olduğunu, çocuklarda dayanışma ve işbirliği ruhunun gelişmesi için bazı davranışlarında çocukların işin içine katılmasının önem taşıdığını belirten Ünal, şöyle dedi: “Anne ve baba, toplumsal dayanışmaya örnek olacak davranışları çocukları ile beraber yapmalı. Diyelim ki, baba araba tamir ediyor. Arabayı tamir ederken çocuğu da yanına alabilir. Bir cihazı tutmak gibi küçük bir iş verebilir. Böylelikle size yardım etmiş olacaktır. Bir şeyi birlikte yapmanın zevkini paylaşacaktır. Anne ev işi yaparken, çocuğu da işin içine katabilir. Gerçek yaşamdaki paylaşımlar çok önemli. Anne ve babanın evde bir şeyler yaparken birlikte yapıyor olmaları da büyük önem taşıyor. Meselâ baba eve gelip bir kenarda oturuyor, anne iş yapıyorsa, çocuğun kafasında böyle bir model kalır. Ancak baba meselâ anne ile birlikte sofrayı hazırlamaya yardım ediyorsa, çocuğun işbirliği kavramını benimsemesi açısından çok önemlidir bu. Küçük gibi gözüküyor ama işbirliğini göstermek açısından çok önemli.’’

/ MALATYA

15.12.2006


 

Öğrenci Seçme Sınavı 17 Haziran’da yapılacak

2007-Öğrenci Seçme Sınavı 17 Haziran 2007 Pazar günü yapılacak. Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan, yaptığı açıklamada, ÖSS takvimine ilişkin taslağı belirlediklerini söyledi.

Yarımağan, ÖSS’nin 17 Haziran, Yabancı Dil Sınavı’nın da (YDS) 24 Haziran 2007 Pazar günü yapılmasını öngördüklerini belirtti. Başvuru tarihlerinin henüz kesinleşmediğini kaydeden Yarımağan, başvuruların Şubat-Mart aylarında alınmasının planlandığını ifade etti.

Yarımağan, ÖSS kılavuzunun YÖK Genel Kurulunda onaylandıktan sonra basılmaya başlanacağını kaydetti.

Bu arada, Millî Eğitim Bakanlığının (MEB) çalışma takvimine göre, 2006-2007 eğitim-öğretim yılının ilk yarısı 26 Ocak 2007 tarihinde sona erecek. İkinci dönem 12 Şubatta başlayacak ve 19 Haziran Salı günü sona erecek. Yarımağan, okulların 19 Haziranda tatile girmesinin ÖSS takvimini etkilemeyeceğini, sınav tarihinde değişiklik yapılmasının söz konusu olmadığını söyledi.

/ ANKARA

15.12.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri

Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004