|
|
|
Yargıda çifte standart |
Siyasetçilere yönelik ağır sözleri düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendiren Yargıtay, kendi üyeleri ve kararlarıyla ilgili eleştirilere ise cezayı kesiyor. Yargının eleştiri özgürlüğü konusunda verdiği birbirine zıt kararlar tartışılıyor. Zaman’ın haberine göre, bunun son örneği Meclis Başkanı Bülent Arınç hakkındaki dâvâda yaşandı.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Perşembe günü verdiği kararda, 4 yıl önce Recep Tayyip Erdoğan’ın milletvekili adaylığının engellenmesini eleştiren Arınç’ı 4 bin YTL tazminata mahkûm etti. Yüksek mahkeme, Arınç’ın ‘yargı kararının hukuka aykırı olduğu’ yönündeki sözlerini, yargıcın kişilik haklarının ihlâli olarak değerlendirdi. Ancak önceki gün Yargıtay’dan farklı bir karar geldi. 4. Hukuk Dairesi, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu gerekçesiyle bir gazeteye açtığı tazminat dâvâsını kabul eden yerel mahkeme kararını bozdu. Gerekçe ise ilginç: “Bir haber doğru amaca yönelik bulundukça eleştiri sert, kırıcı ve kişiyi küçük düşürücü olabilir. Davacı (Tayyip Erdoğan) eleştiriye açık olmalı.”
YARGI KENDİNE KATI
Meclis Anayasa Komisyonu Sözcüsü AKP’li Mehmet Ali Bulut, Yargıtay’ın verdiği çelişkili kararlarla eleştiriye açık olmadığını gösterdiğini ifade ediyor. Özellikle kendi mensuplarıyla ilgili kararlarda çok katı davrandığına, eleştiri hakkını sınırlı olarak yorumladığına işaret eden Bulut, politikacılarla ilgili davalarda ise olabildiğince eleştiri özgürlüğünden yana kararlar verildiğine dikkat çekiyor. Bulut, Yargıtay’ın kararları arasındaki bu çelişkiyi ortadan kaldırması gerektiğini belirterek, “Eleştiri hakkı ve düşünce özgürlüğünden politikacı, yazar ya da yargı mensubu ayırımı yapmadan herkes eşit şekilde yararlanabilmelidir” diyor.
YARGI DA ELEŞTİRİLEBİLİR
Demokratik ülkelerdeki düşünce özgürlüğü ve eleştiri hakkının önemine vurgu yapan hukukçular da, yargı kararlarının olumlu ya da olumsuz yorumlara konu olabileceğinin altını çiziyor.
Anayasa hukukçusu Levent Korkut, yargı mensuplarının kişiliklerine yönelik bir hakaret olmaması şartıyla yargı kararlarının eleştirilebileceğini kaydediyor. Dâvâlar sürerken yargının etkilenmesini önlemek amacıyla birtakım sınırlamaların makul karşılanabileceğini söyleyen Korkut, kesinleşmiş bir karar hakkında görüş bildirilmesine yasak getirilemeyeceğini anlatıyor.
BAŞKANLAR: ELEŞTİRİ GEREKLİ
Yüksek yargı organlarının başkanları da yargı kararlarının eleştirilebileceğini kabul ediyor. Yargıtay Başkanı Osman Arslan, adli yıl açılışında yaptığı konuşmada, bir hukuk devletinde yargı kararlarının eleştirilmesini doğru ve gerekli gördüklerini söylemişti.
Arslan, ancak yargı kararının eleştirilebilmesi için kararın biçimsel olarak kesinleşmesi gerektiğini dile getirmişti.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu ise mahkeme kararlarının, akademisyenler ve uygulayıcılar tarafından yorumlanmasının yararlı olduğunu, bunun yargıya yeni ufuklar açabileceğini ifade etmişti.
YENİ ŞAFAK’A 133 BİN YTL CEZA
Bu arada 6 Kasım 2003’te Yargıtay 4’üncü Ceza Dairesi’nde görülen Belko dâvâsında sanıklardan Av. Hatice Şahin’in başörtülü olduğu için savunmasını yapamadan mahkeme salonundan çıkarılmasını eleştirmesi Yeni Şafak gazetesine pahalıya mal oldu.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, Yeni Şafak’ı yaklaşık 133 bin YTL (133 milyar lira) tazminata mahkûm eden Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin verdiği jet kararı onadı.
|
/ ANKARA
10.12.2006
|
|
|
YILMAZ'IN ELİNE TUTUŞTURULDU |
Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun “Biz ANAP olarak 8 yıllık eğitimi, hatta 9, 10, 11, 13 yıllık eğitimi arzu ediyorduk. Rahmetli Avni Akyol başkanlığında toplandık. 68 imza ile yasa teklifi verdik. 28 Şubatçılar bir gece Sayın Mesut Yılmaz’ı çağırdılar. Eline bir belge tutuşturdular. Yönlendirmeli olan eğitim, birden bire kesintisiz zorunlu eğitime döndü. Benim ANAP’tan ayrılış sebebim bu olmuştur” şeklinde konuştu.
Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun, ‘’İmam hatip liselerini kapatabilmek için meslek liselerini mahvettiler, yok ettiler’’ dedi.
Coşkun, polis evinde, Denizli Sanayi, Ticaret ve Esnaf Odaları üyeleriyle bir araya geldi. Bakan Coşkun, burada yaptığı konuşmada, bir zamanlar mensubu olduğu Anavatan Partisinde 8 yıllık eğitimden, hatta 9-12 yıllık eğitimden bahsedildiğini, eski Milli Eğitim Bakanı Avni Akyol başkanlığında toplanarak, 68 imzayla yasa teklifi verdiklerini söyledi.
Ancak o dönem farklı bir gelişme olduğunu belirten Coşkun, ‘’28 şubatçılar, bir gece sayın Mesut Yılmaz’ı çağırıp eline bir belge tutuşturdular. Yönlendirmeli olan eğitim, birden bire kesintisiz ve zorunlu eğitime döndü. Bu benim ANAVATAN’dan ayrılma sebebimdir. Çünkü ben sanayiye inanmış bir insanım’’ dedi.
Kendisinin de meslek okulu mezunu olduğunu anlatan Coşkun, ‘’Bunları yaşamış bir insan olarak derdimizi anlatamadık. Ön yargılarla, açıkça söylüyorum, imam hatip liselerini kapatabilmek için meslek liselerini mahvettiler, yok ettiler’’ diye konuştu.
“TÜRKİYE’NİN ÖNÜNDEKİ EN BÜYÜK ENGEL”
Bakan Coşkun sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Bugün Türkiye’nin gelişmesinin önündeki en büyük engeli koydular. Vebal altındadırlar. Ama onlardan kimse hesap sormuyor. Şimdi bunun faturasını da bize ödetiyorlar. Meslek okulları dediğimizde, sesleri ayyuka çıktı. Efendim Türkiye’yi geri götürüyorlar, irticayı getirecekler filan. Bu ön yargı, bu güvensizlik. Sloganlarla halkı yönetme döneminin bittiğinin farkında değiller.’’
“İKTİDAR MAZERET ARAMAZ”
İktidarın mazeret aramayacağını, bunun bilincinde olduklarını vurgulayan Coşkun, şunları kaydetti:
‘’İktidar mazeret aramaz. Ne arar? Çare arar. Bunun hepsinin hesap, kitapları yapıldı. Ama Türkiye’yi gereksiz yere şu anda germek istemiyoruz. Çünkü ülkemize faydası yok, sabrediyoruz. Ama dâvâdan vazgeçmiş değiliz. Yani Türkiye’nin kalkınma dâvâsını kast ediyoruz. Onu da yanlış yorumlarlar, gizli bir dâvâsı var diye. Çünkü ülkeye herhangi bir olumlu hizmet getirmemiş zihniyetler, sloganlarla çalışanların önünü kesmeye çalışıyorlar.’’
“AB’DE ÇİFTE STANDART ANLAYIŞI VAR’’
AB konusuna da değinen Coşkun, ‘’Açık söylüyorum, Türkiye’nin 25 üyenin yarısından daha ileri derecede ehil olduğunu, hak ettiğini kabul ediyorlar. Ama bana göre AB hazır değil bu işe. Kopenhag kriterlerini yerine getirdik, sorunumuz yok. Demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, özgürlükler yönünden her şeyimizi tamamladık’’ diye konuştu.
Ufak tefek hataların olabileceğini bildiren Coşkun, şunları söyledi:
“AB’de de hatalar var. Hatta bizden daha büyük hatalar işliyorlar. Ama çifte standart anlayışları var. Bütün ülkelere AB’ye girdikten sonra gümrük birliği sistemine uymak için süre tanındığı halde, maalesef o zaman karşı geldik, şahsen bana (İslâmcı, kafatasçı, milliyetçi) dediler. Benim söylediğim şuydu, AB’ye karşı değiliz. Ne alıp verdiğimizin hesabını iyi yapalım. Gümrük Birliğine girerken çok tavizler verdik. AB’nin siyasî karar organında Türkiye yer almadan gümrük birliğine girerek, özellikle bir konuda egemenlik haklarımızı devrettik. Nedir bu? Üçüncü ülkelerden gelecek mallara koyacağımız gümrükte yetki sahibi değiliz. O gün karşı çıkmayanlar, bugün bana gelip (3. ülkelerden gelen mallara engel olun) diyor.’’
|
/ DENİZLİ
10.12.2006
|
|
|
Türkiye’nin sorunu hukuksuzluk |
Ankara Barosu Başkanı Ahsen Coşar, hukuk düzeninin toplumda barışı, güveni ve eşitliği sağlamanın olmazsa olmaz yegâne aracı olduğunu belirterek, “Türkiye’nin dün olduğu gibi bugün de en önemli sorunu hukuk, daha doğrusu hukuksuzluktur” dedi.
|
10.12.2006
|
|
|
Baykal: Sezer CHP’ye girerse, onur duyarım |
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Deniz Baykal, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in siyasete girmesi durumunda bundan mutluluk duyacağını ve tercihini CHP’den yana kullanması durumunda ise onur duyacağını söyledi.
CHP lideri Baykal, Emekli Subaylar Derneği Başkanı Rıza Küçükoğlu ve Yönetim Kurulu üyelerini parti Genel Merkezi’nde kabul etti. Görüşme sonrasında basına açıklama yapan Baykal, Cumhurbaşkanı Sezer’in siyasete CHP’den gireceği yönünde basında çıkan haberleri değerlendirdi. Baykal, bu konuda net açıklamalar yaptığını hatırlatarak, Cumhurbaşkanı Sezer’in siyasete girmesi durumunda bundan mutluluk duyacağını belirterek, tercihini CHP’den yana kullanması durumunda ise bundan onur duyacağını söyledi.
|
/ ANKARA
10.12.2006
|
|
|
Kimse kimseye hesap soramıyor |
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Türkiye’de hiç kimsenin kimseye hesap soramadığını belirterek, “Özel sektör hesap sorduğunda ‘getir bakalım gelir defterini’ diyor. Kimse hesap veremiyor. Hesap vermiyorsun ki hesap sorasın. Sistem herkesi defolu hale getirmiştir” dedi.
Hisarcıklıoğlu, Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı ile Atatürk Üniversitesi Rektörlüğünün, Kültür Merkezi’nde ortaklaşa düzenlediği ‘’Bölgesel Kalkınma Politikaları ve Doğu Anadolu Bölgesi’’ konulu panele katıldı. Panelin açılışında konuşan Hisarcıklıoğlu, Türkiye’de resmi rakamlara göre 2,5 milyon, gayri resmî rakamlara göre ise 5 milyon işsiz bulunduğunu söyledi. Özel sektörün her yıl 1 milyon 200 bin kişiyi istihdam ettiğini anlatan Hisarcıklıoğlu, ‘’Ancak her yıl işsizler sınıfına 700 bin kişi de dahil oluyor. Türkiye’nin birinci meselesi işsizliktir. Yerel ve bölgesel kalkınmayı gerçekleştirerek bu sorunu aşabiliriz’’ diye konuştu.
Dünyada kalkınmanın yerelden genele doğru yayıldığına dikkati çeken Hisarcıklıoğlu, yerel kalkınma sağlanmadıkça genel kalkınmanın gerçekleştirilemeyeceğini vurguladı.
“SİSTEM HERKESİ DEFOLU HALE GETİRDİ”
Hisarcıklıoğlu, ayrıca Türkiye’de hiç kimsenin kimseye hesap soramadığını söyledi. AB normları kapsamında çıkarılan Bilgi Edinme Yasası’nın müthiş bir hak olduğunu ifade eden Hisarcıklıoğlu, ancak bu yasadan yararlanarak kamudan hesap soran bir bürokratın sürgün edildiğini öne sürerek, şöyle konuştu:
‘’Ülkemizde kimse kimseye hesap soramıyor. Özel sektör hesap sorduğunda ‘getir bakalım gelir defterini’ diyor. Kimse hesap veremiyor. Hesap vermiyorsun ki hesap sorasın. Sistem herkesi defolu hale getirmiştir. Bu nedenle zihniyet değişimine de ihtiyacımız var.’’
|
/ ERZURUM
10.12.2006
|
|
|
İstanbul'da kurban hazırlığı |
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Sağlık ve Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığından yapılan yazılı açıklamada, İBB'nin Bahçelievler, Fatih, Üsküdar, Bağcılar, Eyüp, Maltepe ve Ümraniye'de kurban kesim merkezleri kurmaya başladığı belirtilirken, bu merkezler dışında kurban kesimi yapanlara 55 YTL idarî para cezası uygulanacağı bildirildi.
|
10.12.2006
|
|
|
Arınç: Hedefimiz insan haklarını yükseltmek |
TBMM Başkanı Bülent Arınç, ‘’Tarihi süreç içerisinde Türkiye’nin hedefi, insan hak ve özgürlükleri çıtasını daima yükseltmekten yana olmuştur. Gelinen nokta hepimiz adına gurur vericidir’’ dedi.
Arınç, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü dolayısıyla yayınladığı mesajda, iki büyük dünya savaşında yaşanan trajedi üzerine harekete geçen uluslar arası topluluğun, insan hak ve özgürlüklerinin hukukun üstünlüğü yoluyla korunmasını sağlamak amacıyla çok büyük bir adım attığını kaydetti. İnsanlık adına son derece anlamlı ve büyük olan bu adımın Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi olduğunu ifade eden Arınç, BM Genel Kurulunda 10 Aralık 1948 tarihinde kabul edilen bildirgenin daha sonraki hukuki metinlere de öncülük ettiğini belirtti. Arınç, BM Genel Kurulunun 1950 yılında aldığı kararla, böylesine önemli bir tarihi unutulmaz kılmak için bildirgenin kabul edildiği 10 Aralık gününü ‘’Dünya İnsan Hakları Günü’’ ilân ettiğini hatırlattı. Modern dünyanın sayılı hukuk metinleri arasında yer alan bildirgenin bugün 300’den fazla dile tercüme edilerek artık evrenselliği tartışılmayan birçok hak ve özgürlüğün temelini oluşturduğunu vurgulayan Arınç, şöyle devam etti:
‘’Irk, din, dil, cinsiyet, inanç ve siyasi görüş ayırt etmeksizin herkesin eşit ve insan onuruna yaraşır bir hayat sürdürmeye hakkı olduğunu ifade eden bildirge, tüm insanlık için bir umut ışığı olmuştur. Ülkemiz, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ni ilk onaylayan ülkelerden bir tanesidir. Bugün, bildirgede yer alan maddelerin hemen hepsi anayasamızca da güvence altına alınmıştır. Tarihî süreç içerisinde Türkiye’nin hedefi, insan hak ve özgürlükleri çıtasını daima yükseltmekten yana olmuştur. Gelinen nokta hepimiz adına gurur vericidir.
Türkiye kendi içinde olduğu kadar, dış ilişkilerinde de insan haklarından ve barıştan yana bir tavır içerisinde olmuştur. Amacımız kendi ülkemizde olduğu gibi, tüm dünyada da insan haklarının azami surette gözetildiği huzurlu ve güvenli bir ortamın sağlanmasıdır. Bu duygu ve düşüncelerle İnsan Hakları Günü’nü kutluyor ve herkesin barış dolu bir dünyada insan onuruna yaraşır günler geçirmesini diliyorum.’’
|
/ ANKARA
10.12.2006
|
|
|
Sezer’in tavrı tehditkâr |
Çankaya Köşkü’ndeki resepsiyonlara eşi başörtülü milletvekillerini davet etmeyen Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, şimdi de belediyelerde çalıştığı öne sürülen başörtülü bayanların peşine düşmesine bir tepkiler sürüyor.
BEM-BİR-SEN Genel Başkanı Mürsel Turbay, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in İstanbul Valiliği’ne gönderdiği yazıyla belediyelere ait kuruluşlarda başörtülü eleman çalıştırılıp çalıştırılmadığı ile ilgili araştırma yapılması talimatını veren Cumhurbaşkanı Sezer’i hafiyelik yapmakla suçladı. Uygulamayı kınadığını belirten Turbay, Cumhurbaşkanı’nın başörtülülere karşı sergilediği tutumun demokrasi ve cumhurun reisi olmakla bağdaşmadığını söyledi. Turbay, “Sayın Cumhurbaşkanının yaklaşım ve eylemi tahrikkâr ve tehditkardır. İnancının gereği başörtüsü takanlara karşı adeta yaşam hakkı tanımamazlığı toplumsal huzuru dinamitlemeye yönelik bir anlam ifade eder. Cumhurbaşkanının millet iradesi ve demokrasiyi ayaklar altına alan bu tavrından dolayı geri adım atacağını ümit ediyorum” dedi.
BBP: MİLLET CEVABINI VERİR
BBP Genel Başkan Yardımcısı Üzeyir Tunç da Sezer’in ilgili Bakanlık yerine doğrudan valiliğe yazı yazmasının ‘’usul hatası’’ olduğunu belirten Tunç, ‘’Sayın Sezer nereye varmak istiyor?’’ diye sordu. Tunç, ‘’Bu toplum gerektiği zaman inancına saldıranlara her zaman cevap vermiştir’’ dedi.
|
/ ANKARA
10.12.2006
|
|
|
İllerin eğitim röntgeni çekiliyor |
Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, her ilde yapılan istişare toplantılarıyla, ‘’illerin eğitim röntgenini çektiklerini’’ söyledi.
‘’Afyonkarahisar’ın Eğitim Sorunları’’ toplantısına katılan Bakan Çelik, toplantı öncesi yaptığı konuşmada, istişare toplantılarının amacının, eğitim alanındaki sıkıntıları yakından takip ve sorunlara yerinde müdahale etmek olduğunu söyledi. Çelik şunları söyledi:
‘’Afyonkarahisar’da yapılan bu toplantıyla 50 ilimizde istişare toplantılarını bitirmiş olacağız. Bunun için hangi ile gidiyorsak önceden oraya giden arkadaşlarımız, o ilin eğitim röntgenini çekiyor ve sorunlara yerinde müdahale ediyoruz. Bu toplantılarda ortaya konulan sorunlar, nereden müdahale yapılması gerekiyorsa oradan müdahale yöntemiyle yakından ilgilenilmektedir. İlin sorunları yerel imkânlarla çözülebilecekse, o ilimizin Valilik imkânlarıyla, değilse Bakanlığımızın imkânlarıyla ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır. Böylelikle illerin eğitim röntgenini çekiyoruz.’’
|
/ AFYONKARAHİSAR
10.12.2006
|
|
|
Mardin: Edward Said oryantalist çalışmalara ışık tuttu |
Prof. Dr. Şerif Mardin, Batılı düşünürlerin kendi içlerinde kapalı bir diyalog kurduklarını belirterek, Edward Said’in, bu kapalı diyalog içerisindeki oryantalistlerin çalışmalarına ışık tuttuğunu söyledi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültürel ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı tarafından düzenlenen Uluslararası Oryantalizm Sempozyumu’nun açılışı, önceki akşam Feshane Fuar ve Kongre Merkezi’nde yapıldı. İngiltere, İran, Avustralya gibi farklı ülkelerden akademisyen ve düşünürlerin katılımıyla gerçekleştirilen sempozyomun açılışında konuşan Prof. Dr. Şerif Mardin, Edward Said’i anlatttı. Prof. Dr. Mardin, “Hepimiz Edward Said’e büyük bir hayranlık duymaktayız. Çünkü O çok yüksek seviyede orijinaliteye sahipti. Bir edebiyat adamıydı, bir sosyologdu” dedi. Said’in filozof yönünün ise üzerinde fazla durulmayan bir özelliği olduğunu belirten Prof. Dr. Mardin, “Edward Said bizim sokağımızda bulunan bir filozoftu” diye konuştu. Prof. Dr. Mardin, Said’in, kendisine hayranlığını dile getiren bir doktora talebesine, “Çok teşekkür ederim. Anladığım kadarıyla siz benim eserlerimi okumuşsunuz. Ama bundan sonra kendi kültürünüzün eserlerini okuyun” tavsiyesinde bulunduğunu aktararak, Said’in oryantalist çalışmalara da ışık tuttuğunu ifade etti.Prof. Dr. Mardin, Said’in ‘Beni okumayı bırak kendi kültüründeki eserleri oku’ tavsiyesiyle, Oryantalislerin ileri sürdüğü yanlış tanıtım ve illüzyonları geçtikten sonra yapılması gereken şeyi ortaya koyduğunu vurguladı. Sempozyumun Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda gerçekleştirilen ilk gün oturumlarında da “Edward Said Anısına: Şarkiyatçılığın Sınırlarında Dolaşmak” ve “Şark Neredir; Şarkiyatçı Kimdir?” ana başlıkları altında çeşitli tebliğler sunuldu. Program bugün de devam edecek.
|
Naciye KAYNAK
/ İSTANBUL
10.12.2006
|
|
|
13-14 Aralık’ta trafiğe dikkat! |
KESK’e bağlı Yapı-Yol Sen’in genel başkanı Bedri Tekin, 13-14 Aralıkta otoyol ve köprülerde iş yavaşlatma eylemi yapacaklarını bildirdi.
Yapı-Yol Sen’in Kadıköy’de bulunan İstanbul Şubesi’nde basın toplantısı düzenleyen Tekin, 14 Eylül 2006 tarihinde bazı talepleri sebebiyle otoyol ve köprülerde iş yavaşlattıklarını hatırlatarak, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı yetkililerinin taleplerini dinleyeceği konusunda söz vermeleri üzerine eylemlerini bitirdiklerini söyledi. Bu taleplerinin yerine getirilmesi konusunda ilgililere verdikleri sürenin dolduğunu belirten Tekin, şöyle konuştu: ‘’Sorunun çözümü konusunda bizi tatmin edecek gelişmeler olmadı. Bu durumda iş kolumuz çalışanlarına daha uzun süreli eylem yapma hakkı doğdu. Bu sebeple 13-14 Aralık tarihlerinde 2 gün süre ile yine otoyol ve köprülerde iş yavaşlatacağız. Diğer iş yerlerinde ise iş bırakacağız. İlk kez birçok tapu sicil müdürlüğünde iş bırakılacak. Başbakanlığın, Maliye Bakanlığının sağırlığı sürerse daha sonra 3’er günlük eylemler gerçekleştireceğiz.’’ Eylemlerin Türkiye’deki tüm otoyol ve köprülerde yapılacağını ifade eden Tekin, İstanbul çevresinde de eylemin Fatih Sultan Mehmet Köprüsü, Çamlıca, Mahmutbey, Avcılar, Selimpaşa ve Samandıra gişelerinde gerçekleştirileceğini, 13 Aralıktaki eylemin Çamlıca gişelerde saat 12.30’da, diğer gişelerde ise 14.30’da başlayacağını söyledi. Tekin, ertesi gün Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nde saat 14.30’da başlatacakları eylemi de saat 19.00’dan önce bitirmeyi düşünmediklerini bildirdi.
|
/ İSTANBUL
10.12.2006
|
|
|
Lice’de hain tuzak: 1 asker şehit |
Diyarbakır’ın Lice ilçesinde teröristlerce döşenen mayının patlaması sonucu 1 asker şehit oldu.
Edinilen bilgiye göre, Lice ilçesi kırsalında devriye görevi yapan askerî bir aracın geçişi sırasında yola daha önce teröristlerce döşenen mayın patladı. Olayda er Miraç Yıldırım şehit oldu. Şehit Miraç Yıldırım için Diyarbakır Asker Hastahanesi’nde dün sabah tören düzenlendi. Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker ile Vali Efkan Ala’nın da katıldığı törenin ardından şehit Yıldırım’ın cenazesi uçakla Ankara’ya gönderildi. Diyarbakır Asker Hastahanesi’ndeki törene basın mensupları alınmadı.
|
/ DİYARBAKIR
10.12.2006
|
|
|
Sezer’in de tekliften haberi yokmuş |
Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi, Türkiye’nin bir deniz ve hava limanının Kıbrıs Rum yönetiminin kullanımına açılmasıyla ilgili AB'ye teklifi konusunda Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in “doğrudan ya da dolaylı hiçbir biçimde bilgilendirilmediğini’’ bildirdi.
Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi’nin konuya ilişkin açıklaması şöyle:
‘’Türkiye’nin bir deniz ve hava limanının Kıbrıs Rum Yönetimi’nin kullanımına açılması ile ilgili olarak Avrupa Birliği Dönem Başkanlığı’na yapılan öneri konusunda Cumhurbaşkanı’nın bilgilendirildiğine ilişkin bugün kimi basın organlarında yer alan haberler gerçeği yansıtmamaktadır. Öneri hakkında Sayın Cumhurbaşkanı, doğrudan ya da dolaylı hiçbir biçimde bilgilendirilmiş değildir ’’
|
/ ANKARA
10.12.2006
|
|
|
Hasarlı trafik kazalarında rapor mecburiyeti kaldırılsın |
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, kentin ulaşım sorununun çözümü amacıyla düzenlenen toplantıda bazı önerilerde bulundu. Topbaş, Ceylan Intercontinental Oteli’ndeki toplantıda yaptığı sunumda, yasal düzenlemeler ve finans konusunda öneri ve taleplerini dile getirdi.
Karayolları Trafik Kanunu’nda değişiklik yapılarak, trafik denetiminin Büyükşehir Belediyesine devrini isteyen Topbaş, hasarlı trafik kazalarında rapor gereğinin kaldırılması talebinde bulundu. Kamu İhale Kanunu’nda değişiklik yapılarak, ulaşım yatırımlarının kapsam dışı tutulmasını isteyen Topbaş, yap-işlet-devret modelinin kolaylaştırılması çıkartılmasını talep etti. Topbaş, ayrıca toplu ulaşım araçlarında akaryakıt, vergi ve SSK indirimi, genel bütçeye de raylı sistemlerin yapımı ve kamulaştırma bedelleri için ödenek konması teklifinde bulundu. Topbaş, ayrıca TEM gişelerinin Anadolu yakasında Gebze, Avrupa yakasında da Silivri’ye ötelenmesi önerisini dile getirdi.
Topbaş, ayrıca okullar, kamu kurum ve kuruluşları ile özel sektör kuruluşlarında esnek mesai uygulamasına geçilmesi ve Avrupa ile Anadolu yakalarında farklı mesai saati uygulanması talebinde bulundu.
|
/ İSTANBUL
10.12.2006
|
|
|
Demokratikleşmenin de anahtarı eğitim |
Memur-Sen Konfederasyonu’na bağlı Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, Türkiye’de eğitim sorunu çözülmeden ekonomik, kültürel ve siyasal hiçbir sorunu çözmenin mümkün olmadığını belirterek, “Ülkemizde demokratikleşememe sorunu var. Demokratikleşebilmenin anahtarı da eğitimdir” dedi.
Ordu’nun Fatsa İlçesi’ndeki sendika temsilciliğini ziyaret eden Ahmet Gündoğdu, TÜSİAD üyelerinin 28 Şubat’ın sözcülüğünü bırakıp meslek liselerinin önündeki katsayı engelinin kaldırılması için çaba göstermesi gerektiğini söyledi. Gündoğdu bu çevrenin mallarını boykot etmeleri halinde sokakta su bile satamayacaklarını belirtti.
Gündoğdu, “Bugünkü eğitim sisteminde sınav amaç haline getirilmiş. Sınavın dershanelerde kazanıldığı ve okulların diploma alma merkezleri olduğu anlayışı öğretmene ve eğitime saygınlığı bitirmiştir. Bu nedenle eğitim sistemini ortaöğretim kurumları ve üniversitelere öğrenci hazırlayan yapıdan kurtarmalıyız. Eğitimimizde ahlâka ve teknolojiye ağırlık vermeliyiz” diye konuştu. Demokratikleşmenin önünde başta 28 Şubat sürecinin keyfi uygulamalarına destek veren Anayasa bulunduğunu savunan Gündoğdu, çağı okuyan bir Anayasa’ya ihtiyaç olduğunu vurguladı. Gündoğdu, “Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) gibi antidemokratik uygulamalar, mevcut Anayasa’dan keyfilik buluyor. Milletin değerlerine meydan okuma cüreti gösteriyorlar. TÜSİAD ise bir taraftan gazetelere ‘meslekî eğitim meselesi memleket meselesidir’ diye ilân veriyor. Diğer taraftan ‘katsayı engeli kalkmasın’ diye dayatıyor. Bu anlayışlar maalesef 28 Şubat özlemini çekiyor” diye konuştu.
|
/ ORDU
10.12.2006
|
|
|
‘Bizim için her hasta özeldir’ |
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, ‘’Bizim için her hasta özeldir. Sadece cebinde parası olana özel muamele yapılmamalıdır. Üniversite hastahanelerinde de bunun ortadan kalkması gerekir. Bunun için de toplumsal duyarlılık oluşur, gerekirse mevzuat değiştirilir’’ dedi.
Zonguldak’ta bazı ziyaretlerde bulunan Bakan Akdağ, Emirgan Otel’de, ilçe kaymakamları, belediye başkanları, daire müdürleri ve sağlık personelinin de katıldığı toplantı düzenledi. Bakan Akdağ, toplantı ve sunumun ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, Zonguldak’ta, hiçbir anne ölümünün gerçekleşmemiş olmasından çok büyük memnunluk duyduklarını söyledi. Hastahanelerdeki personel sayısının Türkiye ortalamasının biraz üstünde olduğunu, pratisyen sayısının ise artırılması gerektiğini ifade eden Bakan Akdağ, laboratuvar alanlarında uzman eksikliği gördüklerini, sağlık ocaklarının altyapısı, binaların revizyonu, yenilenmesi ile ilgili konuları İl Genel Meclisi ve İl Özel İdare Müdürlüğüne emanet ettiklerini belirtti.
|
/ ZONGULDAK
10.12.2006
|
|
|
İnternet kafelere denetim |
Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı ekipler, çocukların zararlı sitelere ulaşımını engelleyen filtre sistemini kullanmayan 13 internet kafe hakkında işlem yaptı.
Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı Asayiş, Kaçakçılık ve Organize, Çocuk, Bilgi İşlem Şubesi ve Çankaya İlçe Emniyet Müdürlüğü’nden oluşturulan karma ekipler, dün Kızılay çevresinde bulunan internet kafeleri denetledi. Denetimlerde kafelerde yer alan bilgisayarlar tek tek incelendi. Denetlenen 15 kafeden 13’ünün zararlı sitelere ulaşımı engelleyen filtre kullanmadıkları ortaya çıktı.
Bilgisayarlarında filtre kullanmayan 13 kafe hakkında idarî işlem yapıldı. Emniyet yetkilileri, internet kafelerin denetimlerinin aralıksız süreceğini belirterek, başta çocuklar olmak üzere gençlerin zararlı sitelerden etkilenmesini önlemeyi hedeflediklerini söylediler.
|
/ ANKARA
10.12.2006
|
|
|
Metro inşaatında toprak kayması |
4. Levent - Ayazağa Metro İnşaatı’nda, tünel kazısı sırasında toprak kayması meydana geldi.
Gelişme üzerine inşaatın üzerinden geçen Büyükdere Caddesi bir süre trafiğe kapatıldı. Yapılan incelemelerin ardından tehlikeli bir durum olmadığı anlaşılınca yol tekrar ulaşıma açıldı.
|
/ İSTANBUL
10.12.2006
|
|
|
Selzede çiftçilere çay ve şeker yardımı |
Sel âfeti sebebiyle zarar gören illerdeki çiftçilere çay ve şeker yardımı yapılacak. Bakanlar Kurulunun konuya ilişkin kararı, Resmî Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlanarak, yürürlüğe girdi.
Buna göre, 15 Eylül-20 Kasım 2006 tarihleri arasında Türkiye’nin muhtelif yerlerinde meydana gelen sel afeti sebebiyle çiftçilerin, hasar tespit komisyonlarınca belirlenen zararlarının telâfisini teminen, toplam 116 ton kuru çay ve 250 ton şekeri hibe edilecek. Söz konusu yardımı afetin meydana geldiği illerde valiliklerin tesbit ettiği koordinasyon merkezlerine teslim etmeye Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü ve Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. görevli kılınırken, Tarım ve Köyişleri Bakanlığının talebi üzerine, 116 ton kuru çay, ilgili valiliklerin tesbit ettiği koordinasyon merkezlerine Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü tarafından teslim edilecek.
|
/ ANKARA
10.12.2006
|
|
|
Datça'da badem ağaçları çiçek açtı |
Hava sıcaklığının 23 derece olarak ölçüldüğü Muğla’nın Datça ilçesi Palamutbükü koyunda, kırlar rengârenk çiçeklerle kaplanırken badem ağaçları çiçek açtı.
Yaklaşık bir haftadır 20 derecenin altına düşmeyen sıcak hava, bölgede ‘’yalancı bahar’’ yaşanmasına neden oldu. İlçe merkezinde yaşayanlar güneşli havayı fırsat bilerek tabiî güzellikleri ile ünlü köylere ve antik kazı alanlarına geziler düzenliyorlar.
Datça’nın masmavi denizi ve tabiî güzellikleri ile ünlü Palamutbükü Koyu’nda ise kırlar rengârenk çiçeklerle kaplandı.
|
/ DATÇA
10.12.2006
|
|
|
|