Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 01 Aralık 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Kültür-Sanat

 

Dünyevileşmenin çelişkili dünyası

Muharrem, 1863 Balkan savaşında İstanbul’a göçmüş Arnavut bir ailenin son ferdidir. İstanbul’un en eski semtlerinden biri olan Süleymaniye’de babasından kalma küçük ahşap evde tek başına hayata tutunmaya çalışmaktadır. Ailesi ve mahallesinden aldığı eski İstanbul-İslâm ahlâkı Muharrem’i içine kapalı, ailesine bağlı, bu dünyada başını belâdan, günahtan ve kötü olan her şeyden uzak tuttuğunu sanan biri haline getirmiştir.

Haftada bir gittiği bir tarikatın öğretisinde bulunan mütevazilik, haddini bilmek ve tevekküle uymak gibi öğretiyle örtmüş ve böylece mutlu olmayı başarabilmiştir.

Kendine ördüğü bu örtü, gittiği tarikatın da dikkatini çekmiş, Allah korkusu-sevgisinden oluşan bu örtüden onlar da yararlanmak istemişlerdir. Büyük bir güven ve dünya malına özenmeme duygusuna ihtiyaç olan bir sorumluluğu yerine getirebileceği düşünülerek Muharrem’den tarikatın idari işlerinin bir bölümünü idare etmesi iştenmiştir. Bu sayede Muharrem birden dışa kapalı bir yapıya sahip olan tarikatın dışardan görünen yüzü olmuş, tarikata duyulan saygının ve bunun sonuncunda doğan maddî gücün görünürdeki temsilcisi haline dönüşmüştür. Artık Muharrem tarikata ait taşınmaz mülkün tamiri, bakımı, onarımı ve tabiî ki gelirlerini takip eden biri olarak küçük çuvalçı dükkânından, o çok kaçındığı kocaman dünyanın günlük insan ilişkilerinin içine düşmüştür. Artık hayatında yalnızca yüzyıllık ahşap mahallesi yoktur. Koca İstanbul şehrinin betonlaşmış yeni yüzü ve bu betonlaşan İstanbul’un beton gibi sert, fakat yine beton gibi çabuk dağılan insan ilişkileri de vardır. Artık eskisi gibi değildir Muharrem’in hayatı. O sakin ve zaten her bir sonraki gün aynı geçecek hayatı şimdi koşturmacayla ve hiç alışık olmadığı yeni sürprizlerle doludur.

Bu hızlı dönüşüm, Allah sevgisi ve korkusu arasındaki dengeyi Muharrem’in zihninde bozmuş, Allah sevgisi azalıp günahlar başlayınca Allah korkusu Muharrem’in zihnini kemirmeye ve sonunda da yok etmeye kadar varmıştır.

Film, Erkan Can’ın performansıyla dikkat çekerken, modern dünyada dinini yaşamaya çalışan bir dindarın, takva ile dünyevileşme arasında gidip gelen çelişkilerini de gözönüne seriyor.

Yeşilçam dindarları çok incitti

‘Gemide’, ‘Laleli’de Bir Azize’, ‘Dar Alanda Kısa Paslaşmalar’la ‘Maruf’u çeken ve kendilerine Yeni Sinemacılar adını veren arkadaş grubunun beşinci filmi ‘Takva’da ekibin teknik direktörlüğü koltuğunda oturan Önder Kızıltan, filmin amacını ‘ötekini anlamak’ olarak nitelendiriyor. İlk zamanlarından bu yana Türk sinemasında dindar kesimin işlendiği filmleri çok kaba bulduğunu ve ‘Vurun Kahpeye’den beri dindar kesime haksızlık edildiğini kaydeden Kızıltan, bununla birlikte Hz. Ömer ve onun türevi filmleri de zevksiz bulduğunu söyledi ve ekledi: “Ne yazık ki, bir ‘Çağrı’ filmini ancak yüz yılda bir çıkarabiliyoruz.”

Künye:

Yönetmen: Özer Kızıltan

Senaryo: Önder Çakar

Oyuncular: Erkan Can, Meray Ülgen, Güven Kıraç, Erman Saban, Salaettin Bilal

01.12.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004