TBMM Başkanı Bülent Arınç, bazı kültür mirası yapıların oldukça zor durumda olduğunu belirterek, Türkiye’deki tüm tarihî eserlerin bir çatı altında toplanmasını tavsiye etti.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç, bazı kültür mirası yapıların oldukça zor durumda olduğunu belirterek, Türkiye’deki tüm tarihî eserlerin bir çatı altında toplanmasını tavsiye etti.
Dolmabahçe Sarayı’nın 150. yıl kutlamaları çerçevesinde gerçekleştirilen ve üç gün sürecek olan “150. yılında Dolmabahçe Sarayı” başlıklı sempozyum başladı. Yüzden fazla yerli ve yabancı bilim adamının, müzecinin katıldığı sempozyumun açılışında konuşan TBMM Başkanı Bülent Arınç, Dolmabahçe Sarayı gibi bir sarayın 150. yılını kutlamanın kendileri için bir gurur vesilesi olduğunu söyledi. İstanbul’un Avrupa’nın yeni gözdesi olduğunu ve yeni kültür başşehri seçildiğini kaydeden Arınç, “Özellikle medeniyetler arası diyalog çalışmalarının merkezi olması şehrimizin gücünü arttırmaktadır. Sempozyumun sadece Dolmabahçe Sarayı’nın teknik ve tarihi yapısı için yapılmış bir toplantı olmadığını bilmenizi isterim. Biz aynı zamanda bir medeniyet perspektifi ve birarada yaşama tecrübesinin yansımalarının da bu sempozyumda tartışılmasını arzu ediyoruz” diye konuştu.
İKİ TEKLİF
Konuşmasının sonunda iki konuda somut teklifde bulunan TBMM Başkanı Bülent Arınç, “İlk teklifim uluslar arası bir organizasyon kurulması önerisidir. Dünyada bildiğiniz gibi müze sarayların sayısı oldukça azdır ama etkisi çok büyüktür. Bu sebeple tüm dünyadaki müze sarayların bir araya gelip tecrübelerini paylaşmasını ve ihtisaslaşmasını öneriyoruz. Diğer teklifimiz ise Türkiye’deki tüm tarihi eserlerin bir çatı altında toplanması olacak. Bazı kültür mirası yapılarımız, gerek yetersiz bütçe, gerekse yönetim kargaşası sorunlarından dolayı oldukça zor durumda. Kurulacak çatının özerk, bağımsız bir bütçeye sahip olması tarihi eserlere yeterli ilgiyi sağlayacak diye düşünüyoruz” şeklinde konuştu.
TBMM çatısı altında istikrarlı bir yapıya kavuşan Millî Saraylar Daire Başkanlığı’nın dünyadaki çağdaş müzecilik uygulamalarının Türkiye’deki öncüsü olduğunu kaydeden TBMM Millî Saraylar Daire Başkanı Dr. Cemal Öztaş ise, “Dolmabahçe Sarayı başta olmak üzere dünya kültürel mirasının her bir öğesi yerel olmaktan öte hepimize aittir. Bu yüzden de bu mirası korumak ve yaşatmak her birimizin kolektif sorumluluğudur” dedi.
DOLMABAHÇE’DE 19. YÜZYILA
UYUM SÖZKONUSU
Sempozyumun ilk oturumunda konuşan Prof. Dr. İlber Ortaylı ise, sarayların Osmanlı’nın cihan devleti olduğu zamanlarda kendine özgür protokollerin cereyan ettiği yerler olduğunu belirterek, Dolmabahçe Sarayı’nın yapılmasında, devletin 19. yüzyıla intibakının sözkonusu olduğunu söyledi.
Dolmabahçe Sarayı’nın yapıldığı 19. yüzyılda sarayda dış değişikliklerin önemli olduğunu da konuşmasında dile getiren Ortaylı, Sultan Reşat’ın saray halkıyla bulgur yemekten bitap düştüğünü ifade ettiğini, saray çocuklarının eğitiminde fazla masraf yapılmadığını, sadece erkek çocukların Galatasaray Lisesi gibi okullara gidebildiğini anlattı.
HİÇBİR AYIRIM VE ÇEKİŞME YOK
Saray korumalarının da İmparatorluğu temsil eden Arnavut, Boşnak, Abhaz asker ve subaylardan ve bir kısmının da Söğütlü Alayı’ndan oluştuğunu söyleyen Ortaylı, Avrupadaki durumun aksine, Osmanlıda o dönemde Müslüman unsurlar arasında hiçbir ayırım ve çekişme olmadığına dikkat çekti.
Prof. Dr. Günsel Renda ise Dolmabahçe Sarayı’nın, Osmanlı idaresinde olduğu gibi san’atında da dönüşümün simgesi olduğunu anlattı. 1856’da tamamlanan Dolmabahçe Sarayı ile birlikte Osmanlıya yeni bir saray kavramının yerleştiğini söyleyen Renda, sarayın duvarlarında bulunan resimlerin resim sanatının gelişimi açısından önem taşıdığını ifade etti. Renda, Dolmabahçe Sarayı ile siyasal güç gösterisinin amaçlandığını ifade ettiği konuşmasında, modern saray mimarisinden nasıl etkilenildiğinin Dolmabahçe Sarayı’nda ortaya koyulduğunu belirtti.
|