“Bireysel yetkinlik, çok çeşitli durumlarda çalışanın harekete geçme kapasitesini ifade eder. Çalışanın, sunulan ürün ve hizmetlerde ve müşterilerle olan ilişkilerde başarılı ya da başarısız olmasını etkileyen eğitim, beceri, deneyim, enerji ve tutumların bir sonucudur”1.
Bireysel yetkinliğin temeli, esnek bireysel gelişim ve eğitim anlayışı ve stratejik yetiştirme anlayışına dayanmaktadır. Yani birey, eğitim hayatı boyunca hafızadan ezbercilik ve hafızadan kopyalama2 işlemleriyle kendini yetiştirmek yerine sistematik bir şekilde araştırma ve geliştirme faaliyetleri sürdürerek kendini yetiştirir.
Bireysel yetkinlikte, öğretici durumunda olanlar, yetiştirdikleri elemanların kişisel gelişimlerini, etkin ve yetkin hale gelmeleri için Bediüzzaman’ın tâbiriyle “Akla kapı açıp, ihtiyarı elden almama” prensibini esas ittihaz ederek sürdürmektedirler. Bu tür bir kişisel gelişim sürecinde “ben” merkezli bir eğitim anlayışı söz konusu olmamakta; “biz” merkezli bir eğitim anlayışı etkin olmaktadır. Bu eğitim anlayışında stratejik bir gelişim süreci izlenmektedir. Yani yetiştirilen elemanlar, rekabet şartlarına ve değişen küresel olgulara göre yönlendirilmekte ve konularında uzman olmakla birlikte farklı alanlarda da bilgi sahibi olmaları sağlanmaktadır.
Gelişmiş toplumlarda artık ezbercilik anlayışıyla eğitim verilmemekte; aksine bireylerin bireysel yetkinliğe kavuşmaları için, bilgi teknolojileri ve stratejik yönetim çerçevesinde sürekli değişim ve sürekli gelişim anlayışıyla her geçen gün kendilerini daha iyi bir hale getirmeleri konusunda taktikler verilmektedir.
Artık ezberciliğin çok marjinal kaldığı günümüz eğitim sisteminde, etkin bir eğitim, beceri ve davranış biçimlerinin aşılandığı gelişim süreci ile bireysel ve takım başarısını sonuç veren bireysel yetkinlik felsefesi her geçen gün geçerliliğini artırmaktadır. Klasik eğitim ve yönetim sistemlerinin gereği olan ezbercilik, deneme yanılma ve tecrübeyle öğrenme yöntemleri yerini, sıfır hata, bilgi teknolojisi, tam zamanında üretim, benchmarking (kıyaslama), rekabet ortamında sürekli gelişme ve sürekli değişme (kaizen), esnek öğrenme, eğitme ve çalışma sistemleri gibi modern anlayıştaki gelişim sistemlerine devretmektedir.
Geçenlerde böyle bir eğitim anlayışıyla sınıfta ders yapmak yerine, açık ve geniş alanda öğrencilere seminer çalışması yaptırmak ve onların yeteneklerini kanalize ederek sergilemek istedim, ancak bu anlayışa henüz gelişmekte (gelişmekte demek gelişmemiş demektir) olan ülkemizin eğitim sistemi hazır olmadığı için, şikâyet edildim ve stratejimi değiştirmek zorunda kaldım.
Sonuç olarak modern anlamdaki eğitim anlayışıyla, öğrencileri stratejik olarak eğitip onları bilgilerle donatıp yeteneklerini kanalize edip, gelişen küresel şartlara göre onları geleceğe hazırlarsak, “bireysel yetkinlik” kazanmış bireyleri yetiştirmiş olacağız. Bu bireyler kazanmış oldukları özgüvenle yeteneklerini daha da geliştirecekler ve ürettikleri ürünleri ya da hizmetleri daha kaliteli bir şekilde üreteceklerdir. Böyle bireylerden oluşan bir toplumun gelişmemesi ve geleceğe ümitle bakmaması mümkün değildir.
Dipnotlar:
1. http://www.rcbadoor.com/makalevekitaplar/bilgiyonetimi.htm, Erişim Tarihi: 30.10.2006
2. Hafızadan kopyalama kelimesini kendim ürettim. Bu kelime, sırf sınav için konuları ezberleyip, hafızadan kopyalama yaparak kâğıda konuları dökme, dersi geçtikten sonra tüm öğrendiklerini silme ameliyesidir.
|