Üç büyükler bu hafta Ankara takımlarıyla karşılaştılar. Sadece Beşiktaş galibiyet alabildi. Galip geldi, ama son saniyeye kadar Beşiktaşlıların yürekleri yine ağzındaydı. Hele son dakikada Mehmet Çakır’ın nefis çalımlarının ardından plasesi Runje’nin ayağına çarpmasıydı, maç sonrası yorumlar inanın çok daha sert olacaktı.
Bakın maç sonrası yorumlara, kimse oynanan oyundan memnun değil. Eleştirilerin baş hedefi yine Mösyö Tigana. Tigana gerçekten Fransız. Baksanıza futbola ve futbolculara bu kadar Fransız kim var? İnadım inat, çaldığım düdük, diyor başka bir şey demiyor.
Futbol acemisi, bugüne kadar sadece sağ bek oynamış Serdar’dan -uzun boylu olduğu gerekçesiyle- ön libero çıkarmaya çalışıyor. Bir başka futbol acemisi Mehmet Sedef ile birlikte orta sahanın yükünü taşıtmaya çalışıyor. Ama ikisi de bu yükü kaldıramıyor. Sadece rakip ataklara direniyorlar o kadar. Beşiktaş’ı geriden organize etmek, atağa kaldırmak gibi bir sorumluluğu yerine getiremiyorlar.
Takımı atağa kaldıracak, forvet elemanlarını pozisyona sokacak olan Delgado’dan ben geldiğinden bu yana bir şey anlamadım. Tamam kabiliyetli, bilekleri kıvrak, ama takıma katkısı neredeyse hiç yok.
Tigana’nın bir başka inadı da Ricardinho konusunda. Belli ki, Ricardinho’yu yönetim transfer etmiş. Bu yüzden Tigana sürekli olarak Ricardinho’yu ikinci planda düşünüyor. Yahu senin takımında en kariyerli, en yetenekli ve seni ileriye taşıyacak en önemli adam Ricardinho, ama sen ona her seferinde kement atıp, yanında oturtuyorsun.
İşte gördün, Ricardinho girdi, Beşiktaş ileri oynamaya başladı, pozisyon buldu, gol attı. Saçından ayak tırnağına kadar futbolcu olan, üstelik lider bir futbolcu olan bu futbolcuyu sırf inadından, bitmez bilmeyen kaprisinden dolayı Beşiktaş’tan ve Beşiktaşlılardan mahrum bırakıyorsun.
Birileri bu mösyönün kulağı çekmeli. Yoksa ligde de, Avrupa kupalarında da testi kırılacak. Hedefsiz kalınca amorti olarak yine bir Türkiye Kupası gelebilir, ama bu Beşiktaş taraftarını ve yönetimini tatmin etmez.
|