Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 03 Ekim 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Asker siyaset yapamaz

Sağlık-İş Sendikası Başkanı Mustafa Başoğlu da, Deniz Kuvvetleri Komutanı Ora. Yener Karahanoğlu’nun, ezanın Arapça okunmasının “karşı devrim” sayılacağını ileri sürdüğüne dikkat çekerek, “Bu doğrudan bir siyasî değerlendirmedir. Kanunlarımızda askerlerin siyasî içerikli konuşma yapmaları yasaklanmıştır” diye konuştu.

ürkiye Sağlık İşçileri Sendikası Genel Başkanı Mustafa Başoğlu, Türkiye Cumhuriyet kanunlarında askerlerin siyasî muhtevalı konuşma yapmalarının yasak olduğunu belirtti.

Mustafa Başoğlu, yaptığı açıklamada, son günlerde bazı üniversite rektörleri, ardından bazı üst düzey komutanların ve son olarak da Cumhurbaşkanı’nın “Türkiye’nin irtica tehlikesi ile karşı karşıya bulunduğu” yönündeki açıklamalarını değerlendirdi. Rejimlerin silâhla değil, insanların kafalarına ve gönüllerine yerleşmesi ile korunabileceğini kaydeden Başoğlu, “Millet İslâm dini ve inancından hiçbir şekilde vazgeçmeyecektir. İslâm dinini irtica kozuyla eleştirenler, milletin inancına saldırdıklarının farkına varmalıdırlar” dedi. Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Yener Karahanoğlu’nun, ezanın Arapça okunmasının “karşı devrim” sayılacağını ileriye sürdüğünü kaydeden Başoğlu, “Bu doğrudan bir siyasî değerlendirmedir. Kanunlarımızda askerlerin siyasî içerikli konuşma yapmaları yasaklanmıştır” diye konuştu.

Bir süreden beri bütün resmî rakamlara başvurarak, 4982 Sayılı Bilgi Edinme Kanunu gereğince irticanın ne olduğunu sorduğu halde, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere bu güne kadar hiçbir resmî makam ve merciinin irtica ile ilgili herhangi bir bilgi verilmediğini söyleyen Mustafa Başoğlu, şöyle devam etti:

“İslâmı eleştirmek ya da saldırmak için irticanın koz olarak kullanıldığını bugünlerde bir defa daha görüyoruz. İrtica tehlikesinden söz edenlerin bu konuda tedbir alacak makam ve mevkilere sahip olması, ancak buna rağmen sadece şikâyet etmeleri bile irticanın olmadığını göstermektedir”

Fatih KARAGÖZ

03.10.2006


 

TÜRKİYE AB SÜRECİNDE

Georgetown Üniversitesinde konuşan Erdoğan “Ordu her zaman laik devletin koruyucusu olmuştur. Radikal İslâmcı yaklaşımlar nedeniyle daha az demokratik, daha asker kontrolünde yaklaşımlar konusunda ne diyeceksiniz? Bu tip yaklaşımlara karşı generaller ve sizler neler yapıyorsunuz, daha ılımlı ve dengeli yaklaşımlar olabilmesi için?” sorusunun cevabına “Bunu herhalde başka bir ülke için soruyorsunuz. Türkiye Kopenhag kriterleri ile belli bir sürece girmiştir ve bu süreçte atılması gereken adımlar neyse bunlar atılmıştır” sözleriyle başladı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’de sivil bir iradenin işbaşında olduğunu belirterek, “Anayasa’da bütün kurumların tanımları yapılmıştır. Türk Silahlı Kuvvetleri de bu tanıma uygun olarak hareket etmek durumundadır. Bunun dışına çıkamaz” dedi.

Başbakan Erdoğan, Georgetown Üniversitesi’nde, “Global Barış ve Adalet İçin Türkiye’nin Vizyonu” konulu bir konuşma yaptı ve katılımcıların sorularını cevapladı. Bir katılımcının, “Ordu her zaman laik devletin koruyucusu olmuştur. Radikal İslâmcı yaklaşımlar nedeniyle daha az demokratik, daha asker kontrolünde yaklaşımlar konusunda ne diyeceksiniz? Bu tip yaklaşımlara karşı generaller ve sizler neler yapıyorsunuz, daha ılımlı ve dengeli yaklaşımlar olabilmesi için?” sorusuna şu karşılığı verdi:

“Bunu herhalde başka bir ülke için soruyorsunuz... Her şeyden önce Türkiye bu süreci yaşayan bir ülke değildir. Türkiye AB süreci, Kopenhag kriterleri ile belli bir sürecin içine girmiştir ve bu süreç içerisinde atılması gereken adımlar neyse bu adımlar atılmıştır. Türkiye’de bir siyasî irade, sivil irade işbaşındadır. Bu sivil iradenin ve Anayasa’da bütün kurumların tanımları yapılmıştır. Bu tanımlar neyse herkes bu tanıma uygun olarak hareket etmek durumundadır. TSK da bu tanıma uygun olarak hareket etmek durumundadır. Bunun dışına çıkamaz. Aynı şekilde sivil irade yine Anayasa’da tanımlandığı şekilde görev tanımı neyse buna göre yapması gerekeni yapar ve TSK, Genelkurmay Başbakan’a bağlı bir kurumdur... MGK aynı şekilde... AB, Kopenhag siyasî kriterleri sürecinde, daha önce askerdi ama şimdi AB süreciyle ilgili yeni yapılanmayla şu anda sivil... Bu konularda bilginizin olmasında fayda var diye düşünüyorum.” Bir Yunan gazetecinin, “Türkiye’nin AB üyeliği bağlamında Kıbrıs’la ilgili bir adım atacak mısınız?” sorusunu cevaplarken Erdoğan, Kıbrıs’la ilgili Annan Planı’na KKTC tarafının “Evet” dediğini ancak Rumların aynı cevabı vermediğini hatırlattı. Türkiye gereken her şeyi yapmasına karşın, KKTC üzerindeki izolasyonların kaldırılmadığına dikkati çeken Erdoğan, şöyle konuştu:

“Şimdi açık ve net kendi düşüncemizi söylüyoruz: KKTC üzerindeki izolasyonlar kaldırılmadığı sürece... KTC’nin suçu ne? Terör ülkesi mi burası? Uyuşturucu trafiğinin olduğu bir ülke mi? Hayır. Bunların hiçbiri yok. Peki bunların hiçbiri olmadığı halde Kuzey Kıbrıs’a ticaret yasak. Uçakların indirilmesi yasak. Eğitim işbirliği yasak. Spor yasak. Şu yasak, bu yasak, her şey yasak. Bir kere bu izolasyonların kalkması lazım. Bunlar kalkmadığı sürece kimse bizden havaalanları ve limanların açılmasını beklemesin. Çünkü biz yapmamız gerekenlerin hepsini yaptık.”

Papa’nın özrü İslâm dünyasını rahatlatır

Başbakan Erdoğan, bir soru üzerine ise şunları söyledi: "Özellikle dini liderler, İslam ve terörizm gibi kelimeleri bir arada kullanmaktan kaçınmalı. Bu tip açıklamalar, bütün dünyadaki Müslümanları incitiyor. Özellikle medeniyetler ittifakına dikkat ettiğimiz bir zamanda, buna gölge düşürecek sözlerden kaçınmak lâzım.” Erdoğan, Papa’nın şu ana kadarki özrünün yeterli kabul edilip edilmediği yönündeki soruya karşılık, Papa’nın, sözlerinin yanlış anlaşılmasından dolayı üzüldüğünü belirten bazı açıklamalar yaptığını söyledi ve “Eğer tam bir özür dileme gerçekleştirilirse bu İslâm dünyası ve Müslüman halklar için önemli ve daha rahatlatıcı olacaktır” dedi.

/ WASHİNGTON

03.10.2006


 

Dülger: Asker her konuda konuşamaz

TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı ve AKP Antalya Milletvekili Mehmet Dülger, askerin her konuda açıklama yapamayacağını söyledi.

Dülger, “MGK var. Görüşünü orada söyleyecek. Askerin açıkça çıkıp beyanda bulunması doğru değil” dedi. Haftalık Tempo dergisinde yayınlanan söyleşisinde askerlerin her konuda açıklama yapmalarını eleştiren Dülger, “Asker her konuda açıklama yapamaz. Yapmaması lazım. Dünyanın her yerinde Milli Güvenlik Kurulu’na tekabül eden kurumlar var. Ama görüşünü orada söyleyecek. Askerin ayrıca çıkıp beyanda bulunması doğru değil” dedi. Paris’te öğrencilik yıllarında yaşadığı bir olayı da aktaran Dülger, “Ben öğrenciydim Paris’te. Fransa Deniz Kuvvetleri Komutanı Amiral Sandinetti, Le Monde gazetesinde, ‘Fransa’nın deniz savunması nasıl yapılmalı?’ diye üç günlük kaliteli bir dizi yazısı yaptı. Ertesi gün Başbakan, ‘Bu senin işin değil, bizim işimiz’ diyerek onu görevden aldı. Çünkü orada hükümete de tenkitler vardı. Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu Başkanı Hansjörg Kretschmer’in söylediği odur. AB’nin de bizden beklediği budur. Ama Türkiye daha buna hazır değil. Askeri de sivili de hazır değil. Sivili böyle bir talebi götürse askeri böyle kalkışmanın içine girmeyi arzu etmiyor. Durumundan memnun” şeklinde konuştu.

YENİ ASYA / ANKARA

03.10.2006


 

Büyükanıt Türkçe ezanı da savunuyor mu?

Harp Akademileri Komutanlığında yeni eğitim-öğretim yılı açılış töreninde konuşan Genelkurmay Başkanı Büyükanıt, ‘’irtica’’ konusunda kuvvet komutanlarının harp okullarının yeni öğretim yılı açılış törenlerinde yapmış oldukları konuşmalarda, TSK’nın görüşlerini net olarak dile getirdiklerini, bu görüşlere kendisinin de katıldığını söyledi.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Orgeneral Büyükanıt, Harp Akademileri Komutanlığında 2006-2007 eğitim öğretim yılı açılış töreninde yaptığı konuşmasında, ‘’İrtica ve bölücü terör’’ konusuna değindi. Orgeneral Büyükanıt, ‘’İrtica’’ konusunda kuvvet komutanlarının harp okullarının yeni öğretim yılı açılış törenlerinde yapmış oldukları konuşmalarda, Türk Silahlı Kuvvetlerinin görüşlerini net olarak dile getirdiklerini, bu görüşlere kendisinin de katıldığını ifade etti. Orgeneral Büyükanıt’ın bu sözleri, Türkçe ezanın Arapça’ya çevrilmesinin “karşı bir devrim” olduğunu savunan Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Yener Karahanoğlu’nun bu düşüncesine katılıp katılmadığı sorusunu gündeme taşıdı.

/ İSTANBUL

03.10.2006


 

Şahin Aksu’ya sarıklıları soracak

Başbakan Vekili Mehmet Ali Şahin, sokakta cüppeli ve sarıklı dolaşmanın yasak olduğunu belirterek, ‘’Dolaşan varsa, tabiî ki gerekli işlemlerin yapılması lâzım’’ dedi. Şahin, konuyu İçişleri Bakanı Aksu’yu soracağını belirttti.

TBMM’de yeni yasama yılı resepsiyonuna katılan Şahin, ‘’Türkiye’de irticai tehdit yoktur’’ demediğini, ancak bunun tarifinin yapılması gerektiğini söyledi. Şahin, Fatih’in Çarşamba semtinde olduğunu gibi, insanların sarıkla-cübbeyle sokaklarda dolaşmalarının irtica ile ilişkilendirildiğinin hatırlatılması üzerine, kılık kıyafet yasasında cübbe ve sarığı kimlerin giyeceğinin belirlendiğini ve sadece dini otoritelerin giyebileceğinin ifade edildiğini söyledi. Şahin, ‘’Onun dışındaki kişilerin giymemesi lâzım. Dışarıda o kıyafetle dolaşılmaz, dolaşılmaması lâzım. Dolaşan varsa, tabiî ki gerekli işlemlerin yapılması lâzım’’ dedi. ‘’Dolaşanlar var, gereğini yapmayan varsa suç işlemiş olmuyor mu?’’ şeklindeki soru üzerine Şahin, ‘’Göz yumulursa, en azından görevi ihmal etmiş olur. Ama ben zaman zaman Fatih’e gittiğimde, geçenlerde Fevzipaşa Caddesi’nde dolaşmıştım. Fatih’e, Çarşamba’ya çok yakındır. Oralarda bu şekilde dolaşan kimse görmedim. Belki benim gözüme çarpmadı’’ diye konuştu. ‘’Bu kılıkla dolaşan varsa, bunlarla ilgili tabii uyarıda bulunulmalı ve işlem yapılmalıdır’’ diyen Şahin, ‘’Bunun takibini de yapmak icranın başındakilerin işi değil midir’’ sorusu üzerine, ‘’Tabii, bence önce İçişleri Bakanı uyarmalıdır Emniyeti, şurayı burayı’’ dedi. ‘’Uyarıp uyarmadığını soracak mısınız?’’ şeklindeki sorusuna karşılık, ‘’Sorarım şimdi, buradaysa İçişleri Bakanı’na’’ diye cevap veren Şahin, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu’nun gittiğinin ifade edilmesi üzerine şöyle konuştu: ‘’Yarın sorarız efendim... Bu ülkede var olan kurallar uygulanmalıdır. Uygulanıp uygulanmamasından da birinci derecede idare sorumludur. Bunlardan kaçıyor falan da değiliz.”

/ ANKARA

03.10.2006


 

YÖK’ü bu hükümet çözemezse başkası çözer

Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Burhan Kuzu, YÖK’ün yeniden dizayn edilmesi gerektiğini belirterek, “YÖK dizayn olmadan düzenlemeler hukukî açıdan çıkmaza giriyor. Meslek liselerindekii katsayı haksızlığı giderilecek, kimsenin kaygısı olmasın, ama bu hükümet çözer, ama başka hükümet çözer” dedi.

İmam Hatip Mezunları ve Mensupları Derneği’nin (ÖNDER) geleneksel 48. iftarına katılan AKP İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Burhan Kuzu, İmam Hatip okullarına katsayı eşitsizliği ile büyük bir haksızlık yapıldığının artık herkes tarafından bilindiğini belirtti. Kuzu, “Bu haksızlık ortadan elbet kaldırılacaktır. Çünkü dünyada böyle bir haksızlık yok. Ama bu YÖK’te yeni bir dizayn olmadan zor gözükmektedir. YÖK’te dizayn olmadan düzenlemeler hukuki açıdan çıkmaza giriyor. Bu haksızlık giderilecek kimsenin kaygısı olmasın ama bu hükümet çözer ama başka hükümet çözer...”dedi.

YENİ ASYA / İSTANBUL

03.10.2006


 

CHP'li Topuz: Sezer’in konuşması muhteşem

CHP Grup Başkanvekili Ali Topuz, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in TBMM Genel Kurulu’ndaki konuşmasının “muhteşem” olduğunu savundu.

CHP’li Ali Topuz, Parlamentoda basınla düzenlediği sohbet toplantısında, Cumhurbaşkanı Sezer’in Genel Kurul’da önceki gün yaptığı konuşmayı değerlendirdi. Meclis’in tarihi günlerinden birini yaşadığını ifade eden Topuz, Cumhurbaşkanı Sezer’in, ‘’tam bir cumhurbaşkanı kimliği içinde, çok muhteşem bir değerlendirme yaptığını’’ iddia etti. Ali Topuz, Sezer’in, Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu, sorumluluk duygusu içinde hiçbir şeyden çekinmeden, berrak bir şekilde ortaya koyduğunu savundu. Cumhurbaşkanı’nın böyle bir konuşma yapmasının ekonomiyi olumsuz etkileyeceği yönünde değerlendirmeler yapıldığına işaret eden Topuz, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Ekonomi çok önemlidir, hiç kuşku yok ki dalgalanmaması gerekir. Ekonomi zarar görecek diye, ortadaki bir felâketi deşifre etmemek, onu açıklamamak ayrıca bir suçtur. AKP’lilerin de itiraz edemeyeceği, hatta yer yer CHP’lilerin alkışlarına katılma ihtiyacında kalmaları da bu konuşmanın çok ihtiyatlı, dengeli, dikkatli bir açıklama olmasındandır. Sayın Cumhurbaşkanı’nı, CHP adına kutluyorum. Hem de Sayın Başbakan’ın ‘yok’ dediği şeyi, var olduğunu kanıtlayarak ortaya koymuştur.’’

/ ANKARA

03.10.2006


 

Soykırım dayatması ahlâksızlık

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hırant Dink, sözde Ermeni soykırımı iddialarının her yıl gündeme getirlmesinin ahlaksızca bir davranış olduğunu söyledi.

Ermeni asıllı Gazeteci Hırant Dink, yaptığı açıklamada, “Soykırım var mı diye sorarsanız, Reuters’e verdiğim cevabın aynısını veririm. Ben sizi incittiğini bildiğim için soykırım kelimesini kullanmam” dedi. Dink, halkının 4 bin yıldır bu topraklarda yaşadığını ve büyük bir uygarlık ürettiğini belirterek, “Şimdi artık halkım da yok uygarlığı da yok” diye konuştu.

Ermeni soykırımının Avrupa Birliği’nden önce kendi içimizde çözülmesi gereken bir sorun olduğunu belirten Dink, AB’nin her yıl üyelik için bu konuyu Türkiye’nin önüne getirmesini “ahlâksızca” olarak nitelendirdi. 301. maddeden yargılanıyor olmanın bir Türk vatandaşı olarak ve Türkiye’yi seven biri olarak son derece üzücü olduğunu belirten Dink, şunları kaydetti:

“301. maddeden 6 aylık bir mahkûmiyet aldım ve bu dava ertelendi. Şimdi tekrar açılan mahkeme nasıl sonuçlanır, tekrar bir mahkûmiyet gelir mi mahkûmiyet gelirse sonucu ne olur bütün bunlar şu anda bilinmezler. O bilinmezler üstüne şu anda bir şey konuşmak istemiyorum ama böyle bir konudan yargılanıyor olam kuşkusuz çok üzücü bir şey. Hem kendi adıma hem Türkiyem adına, ülkem adına üzüntü duyuyorum. Çünkü benim ülkemin gerçek görüntüsü bu değil. Şu anda bu tür dâvâlar bu tür tartışmalar ülkenin gerçek gündemi değil. Bunlar tamamen oluşturulmaya çalışılan sun’i gündemler.”

/ İSTANBUL

03.10.2006


 

Müzakerelerde STK’lar yok

Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Başkanı Tuğrul Kudatgobilik, Avrupa Birliği’ne (AB) müzakere sürecinde, sivil toplum örgütlerinin de görev almasını istedi.

Kudatgobilik, Avrupalıların Türkiye’deki reform sürecinin zayıfladığını söylediklerine dikkati çekerek, ‘’Çünkü işin içinde sivil toplum yok. Avrupa karşısında yalnız AKP’nin Ali Babacan’ını ve onun 20 tane memurunu görüyor’’ dedi.

TİSK’in ‘’Avrupa Birliğine Üyelik Sürecinde AB Ülkeleri ve Diğer Aday Ülkeler Karşısında Türkiye’nin Durumu’’ adlı raporu, konfederasyon genel merkezinde düzenlenen basın toplantısıyla tanıtıldı. TİSK Başkanı Kudatgobilik, raporun tanıtımının öncesinde yaptığı açıklamada, Bulgaristan ve Romanya’nın 1 Ocak 2007’den itibaren AB’ye üye olacaklarını hatırlattı. Bundan Türkiye adına üzüntü duyduğunu ifade eden Kudatgobilik, ‘’Biz, Avrupa’nın 7. büyük ekonomisiyiz ama kimse bizi bu şekilde görmüyor’’ dedi.

“YALNIZ SİYASî BİR TAKIM VAR’’

Avrupalıların, Türkiye’de reform sürecinin yavaşladığını söylediklerini kaydeden Kudatgobilik, şunları kaydetti:

‘’Kanunlar çıkmasına rağmen, Avrupa niçin bunu söylüyor? Çünkü işin içinde sivil toplum yok. Avrupa karşısında yalnız AKP’nin Ali Babacan’ını ve onun 20 tane memurunu görüyor. Sivil toplum kuruluşları yok. Bu ne demek? Toplum yok Avrupa’nın karşısında. Yalnız siyasi bir takım var? Avrupa entegrasyonunda muhalefet yok. Nerede muhalefet? CHP gibi ilerici, liberal ekonomiye inanmış bir partinin Avrupa entegrasyonunda aktif olmasını beklemez miyiz? Ama muhalefet bahaneler bulmakla meşgul.’’

Kudatgobilik, ‘’muhalefetin AB entegrasyonuna ilişkin tavrının, sanayicileri hayal kırıklığına uğrattığını’’ söyledi.

Kudatgobilik, bugüne kadar dört kez sivil toplumun müzakere sürecinde görev alması gerektiğini yetkililere ilettiğini, ancak hâlâ bu konuda herhangi bir organizasyon yapılmadığını kaydetti. Kudatgobilik, TOBB, İKV, TÜSİAD, TESK, TİSK ve ziraat odalarının kendilerini ilgilendiren konularda müzakere heyetinde yer almalarını istedi.

/ ANKARA

03.10.2006


 

Arslan: Laikliğin bekçisi yargı

Yargıtay Başkanı Osman Arslan, yargının, bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da laik Cumhuriyeti koruyup kollayacağını belirterek, ‘’Yargı laikliği, laik cumhuriyeti yıkmaya teşebbüs edenleri cezalandırarak korur’’ dedi.

Türkiye Adalet Akademisinin 2006-2007 eğitim yılı açılış töreni, Akademinin Ahlatlıbel Kampüsü’nde yapıldı. Yargıtay Başkanı Osman Arslan törende yaptığı konuşmada, hakim ve savcı adaylarına seslendi. Hukuk biliminin hiç bir zaman tam olarak öğrenilemeyeceğini belirten Arslan, 40 yılı aşkın hukuk hayatında kendisinin de hala yeni şeyler öğrendiğini söyledi. Öğrencilere çok çalışmaları, bilgili hakim ve savcılar olarak mezun olmaları uyarısında bulunan Arslan, Türk yargısının 80 yıldır laik Batı hukukunu uyguladığını ve bunu içtihatlarıyla benimsediğini söyledi. Arslan, ‘’Sizler, laik Batı hukuku eğitimi alarak yetiştiniz, bunu daha ileriye taşımak göreviniz olmalıdır’’ diye konuştu.

Cumhuriyet’in getirdiği kazanımları, fırsat eşitliğini kimsenin göz ardı etmemesini isteyen Arslan, ‘’Sizler, Cumhuriyeti korumayı görev bileceksiniz. Sizler gibi bilgili ve Cumhuriyete bağlı gençler olduğu sürece, Cumhuriyet sonsuza kadar yaşayacaktır’’ dedi. Yargının, bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da laik Cumhuriyeti koruyup kollayacağını vurgulayan Arslan, ‘’Bundan kimsenin şüphesi olmasın’’ diye konuştu. Arslan, bu sözleri daha önce söylediğinde, nasıl koruyacağı yönünde sorularla karşılaştığını belirterek, ‘’Yargı laikliği korur. Nasıl mı korur? Laik Cumhuriyeti yıkmaya teşebbüs edenleri cezalandırarak korur’’ dedi. Törende konuşan Adalet Bakanı Çiçek de, yargıya verdikleri önemden dolayı akademiye de önem verdiklerini belirterek, ‘’Devlete güvenmenin ana kaynağı yargıya güvenden geçiyor. Bu alanda yapılacak çaba her türlü takdirin üzerindedir’’ diye konuştu.

/ ANKARA

03.10.2006


 

Polise yatırım vatandaşa hizmet olarak döner

İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, ‘’Avrupa Birliği (AB) ile bütünleşme sürecinde, polisimize yapılacak en iyi yatırımın eğitim olduğuna ve bu yatırımın fazlasıyla millete hizmet olarak geri döneceğine inanıyorum’’ dedi.

Polis Akademisi’nde 2006-2007 eğitim öğretim dönemi törenle başladı. Gölbaşı’ndaki akademi tesislerindeki törene İçişleri bakanı Abdülkadir Aksu, Emniyet Genel Müdürü Gökhan Aydıner, davetliler ve öğrenciler katıldı. Polis Akademisi’nin tanıtımının yapıldığı sinevizyon gösteriminin ardından konuşan İçişleri Bakanı Aksu, yurduna, ülkesine ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne yönelen tüm tehditleri ortadan kaldıracak, karşısına çıkan karanlık güçlerle mücadele edecek ve bunu yaparken de yurdu için gerektiğinde canını ortaya koymaktan kaçınmayacak vatan evlâtlarının Polis Akademisinden yetiştirildiğini söyledi. Polis memuru ihtiyacının 2006 başından itibaren azalma sürecine girdiğini de anlatan Bakan Aksu, 2005 yılında 34 bin 605 olan polis memuru ihtiyacının, 2006 yılında 32 bin 447’ye düşürüldüğünü söyledi. AB ile bütünleşme sürecinde, polise yapılacak en iyi yatırımın eğitim olduğunu anlatan Aksu, yapılacak yatırımın millete hizmet olarak geri döneceğine inandığını kaydetti.

/ ANKARA

03.10.2006


 

Gül: Talabani açıklamalarında dikkatli olmalı

Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, “Talabani artık bir aşiret lideri değil, Irak’ın devlet başkanıdır. Dolayısıyla açıklamalarında dikkatli olmalıdır” dedi.

Gül, geçen hafta New York’taki temasları sırasında Newsweek dergisi editörü Lally Weymouth’a verdiği demeçte, Talabani’nin son açıklamalarıyla ilgili ne düşündüğünün sorulması üzerine ‘’Şaşırdım, çünkü Türkiye Iraklı Kürtlere gerçekten yardım eden tek ülke olmuştur. Irak’ta Saddam döneminde kimyasal saldırı yapıldığında Türkiye onları korumuştur’’ dedi. Gül, Talabani’nin açıklamasının talihsiz olduğunu ve akılıca olmadığını belirterek ‘’Talabani artık bir aşiret lideri değil, Irak’ın devlet başkanıdır. Dolayısıyla açıklamalarında dikkatli olmalıdır’’ diye konuştu. PKK’nın bir terörist örgüt olduğuna işaret eden Gül, Amerikalıların eninde sonunda Irak’tan çekileceğini ve Irak’ın komşularıyla birlikte kalacağını, bu yüzden Talabani’nin dikkatli olması gerektiğini vurguladı.

Gül ‘’PKK ile bir ateşkesin sağlanmak üzere olduğunu’’ düşünüp düşünmediğinin sorulması üzerine, ‘’Biz terörist bir örgütle pazarlık etmeyiz’’ dedi. Gül, “Iraklı Kürtler, terör örgütü PKK ile el ele mi çalışıyor?” şeklindeki bir soruyu ise “Bunu söylemek istemiyorum ancak yeteri kadar şey yapmıyorlar” diye cevapladı. “Türkiye’nin PKK’yı kontrol altına almak için kuzey Irak’a girme” niyetinin olup olmadığının sorulması üzerine Gül, “Bu terör örgütüyle mücadele etmek için ne gerekiyorsa onu yapacağız. Şu mesajı vermek istiyorum, eğer dostlarımız bize yardım etmezlerse biz bu işi kendimiz yaparız” dedi.

/ NEW YORK

03.10.2006


 

Üniversite hastaneleri zorda

Ege Üniversitesi (EÜ) Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ata Erdener, Tıp Fakültesi Hastanesi’nin Emekli Sandığı, SSK ve yeşil kart fatura bedelleri sebebiyle devletten 30 milyon YTL alacaklı olduğunu ifade etti.

Prof. Dr. Erdener, “Alacaklarımız ödenmeyince, biz de ilâç firmalarına ve medikal firmalara gerekli ödemeleri zamanında yapamıyoruz. Ankara’daki tıp fakülteleri icralarla uğraşıyor. Bizde de böyle 23 icra olayı yaşandı’’ dedi.

/ İZMİR

03.10.2006


 

Şiddetin panzehiri sevgi

Eğitim Bir-Sen Sinop Şubesi Başkanı Mustafa Aslan, okullarda şiddetin önüne geçilmesi için eğitim ortamı içinde sevgi ve saygı duygularının yeniden yükselişini sağlayıcı tedbirler alınması gerektiğini söyledi.

Memur Sendikaları Konfederasyonu’na (Memur-Sen) bağlı Eğitim-Bir-Sen Sinop Şubesi Başkanı Mustafa Aslan, 2006-2007 eğitim-öğretim yılının başlaması sebebiyle yaptığı açıklamada, okullarda yaşanan şiddet olaylarına dikkat çekerek, bu olayların yaşanmaması için yetkililerin bir dizi tedbirleri almaları gerektiğini ve bu kapsamda çeşitli kampanyaların düzenlenmesinin olumlu etki yapacağını kaydetti.

Aslan, “Öncelikle, geride kalmış olmasını temenni ettiğimiz ‘okulda şiddet’ konusunda bir çağrı yapmak istiyoruz. Gelin bu yılı hep beraber ‘sevgi yılı’ ilân edelim ve öğrenci-öğretmen-veli üçlüsü başta olmak üzere toplum fertleri arasındaki sevgi bağlarını güçlendirelim. Unutmayalım ki çocuğu sevgi büyütür. Okuldan sıkılan çocuğun temel sorunu aslında sevgisizliktir. Öğrencilerin, öğretmenler başta olmak üzere, büyüklere olan sevgi ve saygılarını yitirmeleri; büyüklerin de aynı şekilde bıkkınlık hissi içinde ve şefkatsiz ortamda ders vermeye zorlanmaları, eğitimin de içini boşaltmaktadır. Bu yüzden eğitim ortamı içinde sevgi ve saygı duygularının yeniden yükselişini sağlayıcı tedbirler almalıyız. Sevgi ve huzur ortamının oluşumunda, temel manevî değerlerimizin doğru örneklerle, davranışlar düzeyinde sunulmasının önemi göz ardı edilmemelidir” diye konuştu.

/ SİNOP

03.10.2006


 

35 bin çocuk suç mağduru

Emniyet Genel Müdürlüğü’nce yayınlanan Türkiye Polis Dergisi’nin Eylül 2006 sayısındaki bir yazıda Türkiye’de yaşayan çocukların 2005 yılında suç rekoru kırdığı bildirildi.

Açıklamada 2005 yılı polis kayıtlarından elde edilen verilere göre 56 bin 675 çocuğun suç işlediği, 35 bin 309 çocuğun ise işlenen suçların mağduru olduğu tespit edildi. Polis Dergisinin Eylül 2006 sayısında ‘Türkiye’de çocuklar suç rekoru kırdı’ başlığı ile yayınlanan yazıda “Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından açıklanan suç istatistiklerine göre, 2005 yılında meydana gelen 487 bin 762 suçun 56 bin 675’i çocuklar tarafından işlenmiş. 35 bin 309 çocuk da işlenen suçların mağduru olmuş. Emniyet Genel Müdürlüğü, 2005 yılında işlenen asayiş suçlarını, suçu işleyen ve suçtan mağdur olanların yaşlarına göre tasnifini yaptı . Bu verilere göre, 2005 yılında şahsa karşı işlenen 197 bin 997 suçtan 25 bin 821’i 18 yaşından küçük çocuklar tarafından işlenmiş. Cinayet, adam öldürmeye teşebbüs, adam yaralama ve darp gibi şahsa karşı suç işleyen çocuklardan 3 bin 275’i kız, 21 bin 72’si ise erkek olmak üzere 24 bin 347 çocuk yakalanarak adlî makamlara sevk edilmiş. Mala karşı işlenen 289 bin 765 suçtan 30 bin 854’ünü 18 yaşından küçük çocuklar işlemiş. Hırsızlık ve gasp gibi mala karşı suç işleyen çocuklardan 3 bin 391’i kız ve 25 bin 691’i erkek olmak üzere 29 bin 86 çocuk da yakalanarak adli makamlara sevk edilmiş” ifadelerine yer verildi.

/ AYDIN

03.10.2006


 

Tarihî cami ibadete açıldı

Adıyaman’ın Besni İlçesi’ndeki 17. yüzyıldan kalma Kurşunlu Camii, 1 yıl süren restorasyonun ardından yıllar sonra yeniden ibadete açıldı.

Eski Besni Ören yerinde bulunan ve önceki yıl Ağustos ayında restoresine başlanan Kurşunlu Camii’nde çalışmalar tamamlanarak, cami ibadete açıldı. Restorasyonu tamamlanan caminin içi hemen döşenerek Ramazan ayında namaz kılınmaya başlandı. Namaz kılmak için camiye gelen ve aralarında Besni Kaymakamı Mahmut Hersanlıoğlu ile Belediye Başkanı İbrahim Öztürk’ün de bulunduğu çok sayıda vatandaş camide ilk kılınan namaza katıldı.

/ ADIYAMAN

03.10.2006


 

Minik ressamlardan sergi

Balıkesir’in Burhaniye ilçesinde faaliyet gösteren resim atölyesi, sezonu kursiyerlerin yaptığı bir sergi ile kapadı.

Necdet Tosun Parkı içinde faaliyet gösteren atölyede yaz ayları boyunca 18 çocuk eğitim aldı. Birbirinden güzel toplam 48 resmin yer aldığı sergiyi gezen Burhaniye Belediye Başkanı Fikret Akova, “Resimleri gördüğüm zaman bu kadar güzel resim yapabileceklerini ummuyordum. Gördüğüm resimler karşısında oldukça şaşırdım. Hepsi harika çalışmalar. Buradaki çocuklarımız yarınların Türkiye’sinin birer ressamı olacaklarına tüm kalbimle inanıyorum. Artık okullar açıldı. Resim yapmadaki başarılarınızın daha fazlasını okulda derslerinizde göstermenizi istiyorum” dedi.

/ BALIKESİR

03.10.2006


 

Yaşlılar unutulmadı

1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü Kayışdağı Darülaceze Müdürlüğü’nde düzenlenen programla kutlandı.

725 vatandaşın hayatını sürdürdüğü Darülaceze sitelerde bulunan 50 yaş ve üstü tüm sakinlere çeşitli hediyelerin verildiği programda kurum yöneticileriyle darülacezeli amcalar ve teyzeler bir araya geldi.

YENİ ASYA / İSTANBUL

03.10.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004