Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 01 Ekim 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Demokrasi din gerçeğini kabulle başlar

Yargıtay eski Başkanı Sami Selçuk, demokrasinin din gerçeğini benimsemekle işe başlayacağını ifade ederek, "Bugün her toplumda din denilen toplumsal bir olgu vardır ve bu gerçeği demokrasi benimsemek zorundadir. Yani din devletin varlığını kabul edecektir, devlet de din gerçeğini kabul edecektir. Onu dışlamayacaktır. Onun gerçeğini kabul edecektir. Kendisine ona göre çekidüzen verecektir" dedi.

İş Dünyası Vakfı tarafından Kandilli’deki İstanbul Ticaret Odsaı Tesisleri’nde verilen iftara Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun ile birlikte katılan Selçuk, “Laiklik” konulu konferans verdi. Laiklik konusunun tartışıldığında ülkedeki gerilimin arttığını söyleyen Selçuk, Türkiye’de laikliğin bir sorun olmanın ötesinde sorunsala dönüştüğünü savundu. Türkiye’nin laiklikten vazgeçme lüksüne sahip olmadığını ifade eden Selçuk, çağcıl bir devlet kurmanın başka çaresi olmadığını söyledi. Türkiye’nin laiklik ilkesiyle değil, laisizmle yönlendirildiğini anlatan Selçuk, iki kavram arasındaki farkın bilinmediği sürece, Türkiye’nin laik bir düzene kavuşmasının mümkün olmadığını savundu. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın dinsel bir kurum haline getirilerek devletçe yönetilir hale geldiğini söyleyen Selçuk, “Amaç, dini, yönetim altına almaktır. Diğer amaç ise Türkiye’de bazı kurumlara, özellikle dinden toplumsal hayata son derece etkili bir kuruma egemen olmaktır” diye konuştu.

Sağlıklı demokrasi için din ve vicdan özgürlüğü için, demokrasinin iyi işlemesi gerektiğine işaret eden Selçuk, “Demokrasi için önkoşul yoktur. Demokrasi ve laikliği iyi işletirseniz neler olur. Demokrasi, din gerçeğini benimsemekle işe başlar. Bugün her toplumda din denilen toplumsal bir olgu vardır ve bu gerçeği demokrasi benimsemek zorundadir. Yani din devletin varlığını kabul edecektir, devlet de din gerçeğini kabul edecektir. Onu dışlamayacaktır. Onun gerçeğini kabul edecektir. Kendisine ona göre çekidüzen verecektir” şeklinde konuştu.

“BİZE ÖZGÜLÜKTEN BIKTIM”

Türkiye’de bazı kavramlar üzerinde “bize özgü” değerlendirmeleri yapıldığını ve bundan bıkıp usandığını anlatan Selçuk, şunları söyledi:

“Deniyor ki ‘bize özgü laiklik’. Ben bu ‘bize özgürlük’ten bıkıp usandım. Çünkü ne zaman yeni bir şey söylense ‘Bu Türkiye’ye özgü durum’ deniyor. Bakıyorsunuz, ben başkanlığım sırasında dedim ki, ‘Bir ülkede iki tane Yargıtay olmaz. Döndünüz arkasından iki tane Danıştay yaptınız. Böyle bir şey olmaz. Eşyanın doğasına aykırı. Çünkü Yargıtay’ın varlık nedeni aynı ülkede tek biçimde yorum yapmayı sağlamaktır. Askerî Yargıtay rüşveti yorumluyor, sivil Yargıtay da yorumluyor. Bazen ters düşüyorsunuz. Bu nasıl bir şey? Dünyada böyle bir örnek yok. Hukuka saygılıysak gelin bunun gereğini yapalım’ demiştim. Bundan da kıyamet kopardılar. Hukuka mı saygı duyacaksınız, cemaatçi bir yaklaşımla kendinizi mi savunacaksınız? Bu, Sovyet Rusya’da da olmadı. Orada bile askeri yargıçlar bir dairede görev alırlar, ama ‘Askerî Yargıtay’ olmaz, olamaz da; bu mümkün değil. Şimdi diyorlar ki ‘Bu Türkiye’ye özgü’. Sen bunu yaparsan, doğrusu hukuk da olmaz.”

YÖK, MAHKEME KARARINI

GÖRMEZDEN GELİYOR

Konferansın soru-cevap bölümünde katılımcıların sorularını cevaplayan Selçuk, başörtüsü meselesi ile ilgili de açıklamalar yaptı. Konunun aslında hukuken çözüldüğünü anlatan Selçuk, bazılarının bunu bilmezlikten geldiğini söyledi. Selçuk, “Mahkeme kararlarının sadece hüküm fıkraları bağlayıcıdır. Gerekçeler bağlayıcı değildir. Bunu her hukukçu bilir. Anayasa Mahkemesi’nin gerekçesi isabetli değildir. Hüküm fıkrası doğrudur. Şimdi gerekçeye baktığınız zaman, evet, üniversitelere o çucukları sokmanız mümkün değil. Ama o gerekçe bağlamaz. Sadece hüküm fıkrası bağlar. Bunu nasıl oluyor da onca hukukçunun yer aldığı YÖK, hukuk fakülteleri ve başka fakülteler görmezden geliyor, bunu anlamış değilim” dedi.

301. MADDE DEĞİŞTİRİLMELİ

Kamuoyunda tartışılan TCK’nın 301. maddesiyle ilgili konuşan Selçuk, AB sebebiyle Türkiye’nin bazı şeyleri yapmak zorunda kalacağını belirtti. Selçuk, “Türkiye 301. maddeyi değiştirecektir. Değiştirmek zorunda kalacaktır. Bunu kendiliğinden yapsa iyi eder. 301. madde 80 yaşındadır. Kimse kimseyi aldatmasın. 80 yıldır içtihat oturmamışsa şimdi mi oturacaktır? Oturmasını da kimse beklemesin.” şeklinde konuştu.

/ İSTANBUL

01.10.2006


 

BAHRİYELİYE İLK DERS

Deniz Harp Okulu öğrencilere “yeni öğretim yılının ilk dersi” olarak yaptığı konuşmada Oramiral Yener Karahanoğlu, Müslüman Türk halkının Kur’ân’ı kendi dilinden okuyup anlama imkânına Atatürk ve laik cumhuriyet rejimi sayesinde kavuştuğunu savunurken, “Türkçe ezan gene aynı ortamda gerçekleşti, ama çok partili siyasal sisteme geçildikten sonra, karşıdevrimcilere verilen bir ödün olarak ortadan kalktı” demişti.

İHTİLÂLLERDE BİLE

Atatürk cumhurbaşkanıyken, 18 Temmuz 1932’de başlatılan Türkçe ezan uygulaması halkın sessiz tepkisine rağmen yaklaşık 18 yıl devam etmiş; 14 Mayıs 1950 seçimleriyle işbaşına gelen Demokrat Parti’nin aldığı kararla 16 Haziran 1950’de ezanlar minarelerde tekrar orijinal şekliyle okunmaya başlanmıştı. Sonraki süreçte ise, ihtilâl dönemlerinde dahi Türkçe ezana dönülmesine yönelik bir girişim gündeme gelmemişti.

CHP DE İTİRAZ ETMEDİ

Menderes hükümetinin Arapça ezan yasağını kaldıran kararına, İsmet İnönü’nün başkanı olduğu CHP bile itiraz etmemişken, 56 yıl sonra üst düzey bir komutanın Türkçe ezanı savunarak Arapça ezana dönülmesini “karşıdevrimcilere verilen taviz” olarak yorumlaması yadırgandı ve tepkiyle karşılandı. Karahanoğlu’nun, konuşmasında yer verdiği tartışmalı diğer görüşlerini de perdeleyen bu çıkışına tepkilerin devam etmesi bekleniyor.

01.10.2006


 

Şekerci: ‘Başörtümüzden sorumluyuz’

Özgür Düşünce ve Eğitim Hakları Derneği (Özgür-Der), başörtüsü yasağının devam ettiğini hatırlatmak amacıyla bir protesto kampanyası başlattı.

Fatih Saraçhane’de Ramazan ayının her Cumartesi günü devam edecek kampanyanın ilk basın açıklamasında konuşan Özgür-Der Başkanı Hülya Şekerci, “Oruçla sorumlu olduğumuz gibi başörtümüzden de sorumluyuz. Başörtümüz, namaz gibi, oruç gibi bize Allah’ın bir emri. Orucumuza namazımıza sahip çıktığımız gibi Kur’ân ayı olan bu ayda başörtümüze de sahip çıkmak üzere her hafta burada olacağımızı ilân ediyoruz” dedi. Konuşmasında, ordudan yapılan açıklamalara dikkat çeken Şekerci, “Darbeci zihniyetlerin üst düzey komutanları bugünlerde ardı arkasına çeşitli açıklamalar yapıyorlar ve yine darbe çığırtkanlığında bulunuyorlar. İrtica tehdidinin arttığından dem vuruyorlar. Aslında böylelikle insan hakları ihlâllerinin önüne geçilmesi ve özelde ise başörtüsü yasağının çözümüne yönelik psikolojik bir engel oluşturmaya çalışıyorlar” şeklinde konuştu. Diğer taraftan da hükümetin yasağı çözüm bulmasının ertelendiği hatırlatan Şekerci, sorunu çözemeyişinin hükümetin kendi imtihanı olduğunu söyledi. Şekerci, bir ankete göre başörtülü olanların oranında düşme gözükmesine de değindiği konuşmasında, “Başörtüsünü bir oruç bilincinde, namaz bilincinde takanlar için bu bilinç asla bitmeyecektir” dedi. Özgür-Der adına hazırlanan basın açıklamasını okuyan Nurten Şerbetçi de, Türkiye’nin hukuk devleti olmadığının en önemli delillerinden birinin başörtüsü yasağı olduğunu ifade etti. Kadın, erkek ve çocuklardan oluşan bir grubun katılımıyla gerçekleştirilen ve çeşitli sloganların da atıldığı protesto gösterisi basın açıklamalarının ardından sona erdi.

Naciye KAYNAK / İSTANBUL

01.10.2006


 

Asıl tehdit rektörler

Mazlumder Ankara Şubesi Başkan Yardımcısı Ali Dalaz, “Sürekli irtica tehlikesinden bahseden jakoben zihniyetler gerçek tehlikenin YÖK artığı rektörler olduğunu ne zaman göreceklerdir?” diye sordu.

Ankara İnanç Platformu tarafından her hafta Abdi İpekçi Parkı’nda düzenlenen “Başörtüsüne Özgürlük” eyleminin 34. haftasında konuşan Ali Dalaz, Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Emin Alıcı’nın “Matbaayı Müslüman olmayanlar kullandı, gelişti. Keşke o zamanlar Anadolu Müslüman olmasaydı” şeklindeki sözlerine sert tepki gösterdi. Dalaz, şöyle konuştu: “Türkiye’de tek tipçi resmî ideolojinin eğitim kanadını temsil eden YÖK ve rektörler karşılarında gördükleri dini düşman olarak tesbit etmişlerdir. Her defasında sözü döndürüp dolaştırıp dini kutsallara getirip hakaret etmeyi gelenek haline getirmişlerdir. Sürekli irtica tehlikesinden bahseden jakoben zihniyetler gerçek tehlikenin YÖK artığı rektörler olduğunu ne zaman göreceklerdir?”

YENİ ASYA / ANKARA

01.10.2006


 

Talat’tan AP raporuna eleştiri

KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Avrupa Parlamentosu’nun (AP) Türkiye ile ilgili son raporunun, AP’nin Kıbrıs sorunundan ne kadar uzak olduğunu gösterdiğini kaydetti.

Talat, Kıbrıs konusunun önemli bir dönemeçte bulunduğunu ve Türkiye’nin AB süreciyle ilişkilendirildiğini belirterek, bu sebeple rahatsız edici gelişmeler yaşandığını bildirdi. Konunun Birleşmiş Milletler (BM) zemininde çözülebileceğini, ancak Rum tarafının tavrı ve Türkiye’nin AB süreci nedeniyle Kıbrıs sorununun, BM zemininden uzaklaşma eğilimi gösterdiğini kaydeden Talat, bunun kendilerini rahatsız ettiğini söyledi.

AP’nin son raporunda Kıbrıs’la ilgili hususlara yer verildiğine işaret ederek, bu durumu eleştiren Talat, Türkiye’nin “anormal bir yapıyı ve anormal bir devleti” tanıması kararı üretildiğini ifade etti. Kıbrıs Rum tarafının, AB’ye üye olduğu ve sürekli faaliyet gösterdiği için her şeyi kendi istediği doğrultuda biçimlendirebileceğini, gösterdiğini belirten Talat, “Üye olduğu her platformu bize karşı kullanabileceğini gösterdi. Bunlar tabiî önemli şeyler. Bunun için BM zemini vazgeçilmezdir” dedi. Bu işi sonsuza kadar erteleme niyetinde olmadıklarını kaydeden Talat, “sanki üniversite kuruluyormuş gibi akademik çalışmalarla Kıbrıs konusunun yeni baştan değerlendirilmesi sevdasında olmadıklarını” bildirdi. Talat, Finlandiya’nın Kıbrıs konusunda hazırladığı önerilerin, Rum yönetimi lideri Papadopulos’un önerileriyle hemen hemen aynı olduğunu, ancak yine de konuyu iyi niyetle incelediklerini belirtti.

/ LEFKOŞA

01.10.2006


 

Dışarıda Papa, içeride bazı rektörler

MÜSİAD Genel Başkanı Ömer Bolat, ‘’Türkiye’nin istikrarını bozmak için dışarda Papa, içeride bazı rektörler rol alıyor’’ dedi.

MÜSİAD Antalya Şubesince düzenlenen geleneksel iftar yemeğine katılan Bolat, Türkiye’nin 25 yıl sonra yakaladığı istikrarı bozmak için içeride ve dışardaki bazı ‘’şer güçlerin’’ harekete geçtiğini öne sürdü. ‘’Türkiye 25 yılda ilk defa 5 yıl içinde seçime gitmeden istikralı bir şekilde yolunu çizmiştir’’ diyen Bolat, şöyle devam etti: ‘’Son günlerde bu istikrarı bozmak için artık eskimiş olan irtica lâflarını gündeme getirmeye başladılar. Türkiye’de, kabul edelim veya etmeyelim istikrarlı bir ortam var. İşadamları bunu istiyor. Ancak hem içeride hem de dışarda bunu birileri bozmak için çeşitli roller alıyorlar. Türkiye’nin istikrarını bozmak için dışarda Papa, içeride bazı rektörler rol alıyor’’ diye konuştu.

/ ANTALYA

01.10.2006


 

Merkel 5 Ekim’de Türkiye’ye geliyor

Almanya Federal Cumhuriyeti Başbakanı Angela Merkel, 5 Ekim’de Türkiye’ye geliyor.

Şansölye olarak ilk kez Türkiye’ye gelen Merkel, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la yapacağı görüşmelerin yanı sıra Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ve TBMM Başkanı Bülent Arınç tarafından da kabul edilecek. Başbakanlık’tan yapılan yazılı açıklamaya göre Başbakan Erdoğan’ın davetlisi olarak 5 Ekim’de Türkiye’ye gelecek Merkel’in temasları kapsamında, Almanya’nın 1 Ocak’ta başlayacak AB Dönem Başkanlığı çerçevesinde AB-Türkiye ilişkileri ve Orta Doğu’daki gelişmeler ele alınacak. Cumhurbaşkanı Sezer ve Meclis Başkanı Arınç tarafından da kabul edilecek Merkel, 6 Ekim’de İstanbul’da işadamları toplantısına katılmasının ardından Türkiye’den ayrılacak.

/ ANKARA

01.10.2006


 

Dışişlerinden “Gümrük Birliği” açıklaması

Türkiye’nin Gümrük Birliği ile ilgili olarak, Kıbrıs Rum yönetimine yönelik politikasında herhangi bir değişiklik bulunmadığı ve Rum yönetiminin tanınmasının söz konusu olmadığı bildirildi.

“Türkiye’nin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni Gümrük Birliği’ne dahil ettiğine” ilişkin haberler konusunda bilgi alınan Dışişleri Bakanlığı kaynakları, Türkiye’nin tutumunda bir değişiklik olmadığını belirttiler. Bakanlık kaynakları, Türkiye’nin, “Gümrük Birliği’ni Avrupa Birliğine son katılan 10 ülke meyanında, 2 Ekim 2004 tarihinde Rum kesimine de teşmil ettiğini” hatırlatarak, Dışişleri Bakanlığı tarafından 1 Mayıs 2004 tarihinde AB genişlemesiyle ilgili olarak yapılan açıklamada da “Kıbrıs” ifadesinin esasen yalnızca Rum tarafını işaret ettiğini, “Kıbrıs Türklerini veya Adanın tümünü temsil etmediğinin vurgulandığını” hatırlattılar. Resmi Gazetede Perşembe günü yayımlanarak yürürlüğe giren Bakanlar Kurulu kararınında, “Gümrük Birliği bakımından Rum yönetimi ile ilgili yeni bir unsur getirmemekte olduğunu” kaydeden kaynaklar, bu kararın, “Gümrük Müsteşarlığı tarafından yapılan ve Gümrük Birliğine tabi olan ticari malların menşei kurallarıyla ilgili teknik bir düzenleme olduğunu” belirttiler.

/ ANKARA

01.10.2006


 

Hak ihlâlleri ayyuka çıktı

İnsan Hakları Ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) Genel Başkanı Ayhan Bilgen, Temmuz-Ağustos-Eylül 2006 insan hakları ihlâl değerlendirmesini yaptı.

Bilgen, “Son üç aya damgasını vuran ifade özgürlüğü ve 301. maddeden açılan davalardır” dedi. Son üç ay içerisinde sivillere yönelik saldırılar dolayısıyla gerçekleşen yaşam hakkı ihlâllerinde ciddî bir artış yaşandığına dikkat çeken Bilgen, özellikle Kuşadası, Marmaris, Antalya ve Diyarbakır başta olmak üzere bombalı saldırılarda çok sayıda sivilin yaralanması ve hayatını kaybetmesi yanında mayın patlaması sonucu çocuk ölümleri dikkat çekici olduğunu bildirdi. Bilgen, “Çatışmalarda hayatını kaybedenlerle birlikte ele alındığında can güvenliği açısından önemli boyutlarda bir tehlikenin söz konusu olduğu görülmektedir” diye konuştu.

301 VE ÖĞRENİM ÖZGÜRLÜĞÜ

İstanbul Fatih’te İsmailağa Camii’nde yapılan saldırının yeterince aydınlatılamamış olmasının da benzer olayların kaos ve faili meçhul olaylarının artışına sebep olacağı kuşkusunu doğurduğunu söyleyen Bilgen, “Son üç aya damgasını vuran diğer bir konu, ifade özgürlüğü ve 301. maddeden açılan davalardır. Hrant Dink, Elif Şafak, Ferhat Tunç, Abdurrahman Dilipak, Fatih Taş gibi çok sayıda gazeteci ve yazarın yargılanmaları ifade özgürlüğüne yönelik yargı yolu ile yıldırma tutumu olarak yorumlanmıştır” dedi. Ayhan Bilgen, öğrenim özgürlüğü konusunda ilginç olaylardan birisinin Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi’ni kazanan Şeyma Türkan’ın peruklu olduğu halde peruğunun altında türban bulunduğu gerekçesi ile kaydının yapılmaması olduğunu dile getirdi.

MINTIKA TEMİZLİĞİ…

Geçtiğimiz aylarda insan hakları politikaları açısından dikkat çekici bir yoğunlukta asker-sivil ilişkileri tartışma konusu olduğunu da söyleyen Bilgen, “Üst düzey komutanların açılış ve törenlerde parlamentonun yetki alanına giren ve sivil toplumu hedef alan açıklaması yanında Hakkari’de belediyeyi hedef alan pankartlarla mıntıka temizliği yapmaları dikkat çekici ve endişe verici niteliktedir” şeklinde konuştu.

Ahmet TERZİ / ANKARA

01.10.2006


 

Rehn, “301’i değiştirin” demeye geliyor

AB Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Komiseri Olli Rehn’in, 25 Ekim 2006 tarihlerindeki Türkiye ziyaretinde, katılım müzakerelerinin birinci yılında kaydedilen gelişmeler değerlendirilecek.

Brüksel’deki Komisyon kaynaklarının abhaber’e yaptıkları açıklamada, Rehn’in Ankara’daki temaslarının ana gündemini 301. madde oluşturacağını bildirdiler. Türkiye raporu üzerinde çalışmaların sürdüğüne dikkati çekilirken Rehn’in, Ankara’da yapacağı temasların rapor açısından önemli olduğuna işaret ettiler.

Avrupa Komisyonu’nun 8 Kasım’da açıklayacağı Türkiye ilerleme raporu öncesi taraflar arasında görüşmeler sürüyor. Raporun en can alıcı siyasî bölümü 6 Kasım’da Komisyona gönderilecek. Bu tarihten önce raporun siyasî bölümünün sonuçlandırılmasının ise söz konusu olmadığı vurgulanıyor. Siyasî bölümde Türkiye’nin bir yıl boyunca neler yapıp yapmadığı ortaya konuluyor.

TBMM Başkanı Bülent Arınç ve Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından kabul edilecek Rehn, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan’la da görüşmeler yapacak. Rehn, ayrıca TBMM Dışişleri Komisyonu ile AB Uyum Komisyonu Başkan ve üyeleriyle de bir araya gelecek.

Recep GÖREN / ANKARA

01.10.2006


 

İlâçta 7 günlük tedavi dozu uygulamasına erteleme

Aynı eşdeğer gruptaki ilaçların piyasadaki 7 günlük ambalaj formlarından birinin bir kutu olarak verilmesi uygulamasına geçilmesi 1 Ocak tarihine ertelendi.

Ayaktan tedavilerde, reçetelere en fazla 4 kalem ve 7 günlük tedavi dozunu aşmayacak şekilde ilâç yazılmasını düzenleyen Bütçe Uygulama Tebliği, aynı eşdeğer gruptaki ilaçların piyasadaki 7 günlük ambalaj formlarından bir tanesinin bir kutu olarak verilmesi uygulamasına yarından itibaren geçilmesini öngörüyordu. Alınan bilgiye göre Maliye Bakanlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu, BAĞ-KUR, Emekli Sandığı, Sosyal Sigortalar Kurumu ve Sağlık Bakanlığı temsilcilerinin katılımıyla yapılan toplantıda, konunun farmako-ekonomik yönden tekrar incelenerek, uygulamayla kamu maliyesi açısından ne ölçüde tasarruf sağlanabileceğinin ortaya konulabilmesi, Bütçe Uygulama Tebliğinin uygulanmasında ortaya çıkabilecek muhtemel karışıklıkların ve farklı uygulamaların önlenebilmesi, ilâç sanayinin düzenlemeye uyum sağlayarak hazırlanabilmesi ve provizyon sistemlerinin adaptasyonu amacıyla uygulamanın 1 Ocak tarihine ertelenmesine karar verildi.

Uygulamanın ertelenmesiyle, bugüne kadar olduğu gibi, hekimin yazdığı ilâcın piyasada bulunan en küçük ambalajının 7 günlük tedavî dozundan fazla olması durumunda, hastalara bu ilacın bir kutu olarak verilmesine devam edilecek.

/ ANKARA

01.10.2006


 

“Dur’’ ihtarına uymayınca canından oldu

Adana’nın Ceyhan ilçesinde polisin “dur’’ ihtarına uymayan kişi, açılan uyarı ateşi sırasında seken kurşunların isabet etmesi sonucu öldü.

Alınan bilgiye göre, devriye görevi yapan polis ekipleri, Hacı İbrahim Mahallesi’nde şüpheli gördükleri plakasız motosikletteki 2 kişiye “dur’’ ihtarında bulundu. Motosikleti kullanan Reşit S. polisin ihtarına uyarak dururken, yanındaki Murat Kasap kaçmaya başladı. Emniyet Müdürlüğü Ekipler Amirliğinde görevli polis memuru H.B.Y. (35), kaçan kişiyi yakalamak amacıyla tabancayla uyarı ateşi açtı. Seken kurşunlardan ikisinin isabet etmesi sonucu yaralanan Kasap, daha sonra polis otomobiliyle Ceyhan Devlet Hastahanesine kaldırıldı. Kasap, yapılan müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Bu arada, motosiklet sürücüsü Raşit S’nin, ehliyeti olmadığı için kaçtıklarını söylediği öğrenildi. Polis memuru H.B.Y’nin gözaltına alındığı, soruşturmanın sürdürüldüğü bildirildi.

/ CEYHAN

01.10.2006


 

Lübnanlı yetimlere yardımlar yola çıktı

Fatih Belediyesi tarafından Lübnan’daki yetim çocuklara dağıtılmak üzere hazırlanan yardım paketleri yüklendiği TIR’la yola çıktı.

Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, Lübnanlılara yardım için herkesin elinden geleni yaptığına dikkat çekti. Demir, Fatih Belediyesi olarak Lübnan’daki acil durumun ortaya çıkmasından hemen sonra Özel Kalem Müdürü Cevdet Güngör’ü gönderdiklerini söyledi. Özel Kalem Müdürü’nün orada çeşitli temaslarda bulunduğunu ve ihtiyaçları yerinde tesbit ettiğini belirten Demir, acil olarak yetimlere yönelik yardım hazırladıklarını söyledi. Demir, yardım TIR’ının içinde oyuncak, ayakkabı ve çeşitli giysi ve ihtiyaç malzemelerinin olduğunu söyledi. Çocuklara yönelik hazırlıkların gönderilen yardımlardan ibaret olmadığını belirten Demir, 2-9 Ekim tarihleri arasında da Lübnan’ın ikinci büyük şehri Sayda’da 800’ü yetimhanelerde diğerleri yakınlarının yanlarında veya kamplarda kalan iki binden fazla yetime iftar vereceklerini söyledi. TIR içinde, 5 bin çeşitli tipte oyuncak, 4 bin pantolon, 8 yüz çift çocuk ayakkabısı (Sayda şehrindeki 2 yetimhanede kalan 8 yüz çocuk için) 2 bin kadar çeşitli çocuk giysisi.

YENİ ASYA / İSTANBUL

01.10.2006


 

Ecdad hizmeti ibadet bildi

Kültür Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İskender Pala,”İnsanlara hizmeti bir ibadet kabul etmiş olan ecdadımız, bütün canlılara şefkat ve merhametle muâmele etmişlerdir” dedi.

Önceki gün Bağcılar Belediyesi Ramazan Çadırı İrfan Sofrası’nda düzenlenen “Sevgi Medeniyeti” konulu panele, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Mehmet Görmez ile birlikte İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı ve Kültür Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İskender Pala konuşmacı olarak katıldı.

Oturum başkanlığını İstanbul Müftüsü Çağrıcı’nın yaptığı panelde konuşan İskender Pala, Mevlânâ’dan, Yunus Emre’den sevgi ile ilgili beyitler okuyarak yorumladı. Prof. Pala konuşmasında şunları söyledi: ”İnsanlara hizmeti bir ibadet kabul etmiş olan ecdadımız, bütün canlılara şefkat ve merhametle muâmele etmişlerdir. Onun için hem insanlara ve hem de hayvanlara, kuşlara hizmet gayesiyle sayılamayacak kadar vakıflar kurmuş, vakıf müesseseleri tesis etmişlerdir. Medrese, cami, tekke, kervansaraydan tutun da sokakta başı boş, sahipsiz hayvanların bakımına, göçmen kuşlardan hasta olan, yaralanan ve dolayısıyla vakti gelince göç edemeyenlerin tedavi ve bakımlarına, evlilik çağına gelen ve fakat fakirlik veya kimsesizlikten dolayı evlenemeyen gençlerin evlendirilmelerine, kimsesiz ve muhtaç çocukların ve yaşlıların barınmaları ve bakımlarına kadar çeşit çeşit vakıflar kurmuşlar ve bu vakıfların hizmetlerini devam ettirebilmeleri için her türlü imkânı sağlamışlardır.”

Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Mehmet Görmez, ise konuşmasında İslâm dininin sevgi, hoşgörü ve hukuk medeniyeti olduğunu kaydetti.

Panelden sonra Türk Tasavvuf Müziği’nin güçlü sesi Ahmet Özhan sahne aldı. Sema gösterilerinin de yer aldığı program gece geç saatlere kadar sürdü. Konser sonunda Belediye Başkanı Feyzullah Kıyıklık tarafından Ahmet Özhan’a Ramazan Çadırı İrfan Sofrası hatırası olarak çini işlemeli porselen hediye edildi.

YENİ ASYA / İSTANBUL

01.10.2006


 

6 bin öğrenciye kırtasiye seti

Bağcılar Belediyesi’nin ihtiyaç sahibi öğrenciler için hazırladığı 6 bin kırtasiye yardım paketi sahiplerine ulaştırıldı.

Bağcılar Atatürk İlköğretim Okulu’nda yapılan sembolik törende, kırtasiyeler, İlçe Kaymakamı İrfan Balkanlıoğlu ile Belediye Başkanı Feyzullah Kıyıklık tarafından okul yöneticilerine ve aile birlikleri başkanlarına teslim edildi. Set içerisinde, çanta, önlük, muhtelif defterler, kalem seti, cetvel seti ve boya seti yer alıyor. Törende kısa bir konuşma yapan Başkan Kıyıklık, bütçenin yüzde 20’sini eğitim çalışmalarına ayırdıklarını belirterek, bu yıl ilçeye 18 okul kazandırdıklarını, bütün okulların ihtiyaçlarını giderdiklerini söyledi.

01.10.2006


 

Sevgi Evleri yıl sonuna hazır

Malatyalı İş Adamları Derneği’nin (MİAD) başlattığı “Sevgi Evleri” projesi kapsamındaki 17 villanın inşaatı hızla yükseliyor. Bu yıl sonuna kadar tamamlanması beklenen villalar, gerçek sahipleri olan çocukları 2007 yılında bağrına basacak.

Temmuz ayında gerçekleştirilen 14. Malatya Kayısı Festivali kapsamında temeli Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından atılan Sevgi Evleri’nin tamamının bu yıl sonunda bitirileceğini belirten MİAD Yönetim Kurulu Başkanı Yunus Akdaş, “Villalar gerçek sahipleri olan korunmaya muhtaç çocukları 2007 yılında bağrına basacak” dedi.

Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından 2004 yılında hayata geçirilen “Sevgi Evleri” projesi İstanbul, İzmir, Gölcük, Tekirdağ, Muğla ve Karabük-Safranbolu’da pilot olarak uygulanıyor. Sevgi Evleri’nde 4-6-8 kişilik gruplar halinde yaşayan çocuklar kendi işlerini yapabilecekler. Mutfakta kendi yemeklerini pişirirken, çamaşır makinelerinde çamaşırlarını yıkayabilecekler. Böylelikle yaşadıkları ortamı sahiplenip, kendilerinden küçük olanların sorumluluğunu da alarak kendi ayakları üzerinde durmayı öğrenecekler. Abla-ağabey, baba-anne figürleri koruma altına alınan kardeşlerin bir arada yaşamaya başlamaları aile ve kardeşlik bilincini güçlendirirken, çocukları hiçlik duygusundan da kurtarmış olacak.

YENİ ASYA / MALATYA

01.10.2006


 

Emzirme Haftası başladı

Emzirme bilincinin yerleştirilmesi için her yıl 01-08 Ekim tarihleri arasında çeşitli faaliyetlerle tüm dünyada kutlanan “Dünya Emzirme Haftası” çerçevesinde bu yıl da İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin öncülüğünde çeşitli programlar düzenlenecek.

YENİ ASYA / İSTANBUL

01.10.2006


 

Engelliler meslek öğreniyor

Özürlüler Müdürlüğü -İSMEK işbirliğiyle oluşturulan meslek edinme kurslarına katılan engelliler çeşitli branşlarda aldıkları eğitimle meslek öğreniyorlar.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sağlık ve Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı bünyesinde hizmet veren Özürlüler Müdürlüğü’ne kayıtlı bulunan engelliler İSÖM-İSMEK işbirliğiyle geliştirilen çeşitli branşlarda meslekî eğitim alıyor. Bilgisayar İşletmenliği (görme, işitme, ortopedik engelliler ayrı sınıflarda eğitim görüyor), Bilgisayarlı Muhasebe, İngilizce, Okuma - Yazma, Takı Tasarım, Ahşap Boyama ve Türk İşaret Dili gibi alanlarda düzenlenen eğitimlere katılan engelli kursiyerlere talep ettikleri alanlarda ayrı sınıflar açılıyor.

YENİ ASYA / İSTANBUL

01.10.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004