|
|
|
| |
Korsan yayın almak, hak gaspıdır |
Yeni kurulan Müzik ve Sinema Yapımcıları Sanatçıları Dağıtımcıları Derneği (MÜYADER), korsan yayınlarla mücadelede kararlı olduğunu açıkladı. Derneğin tanıtımı amacıyla Fatih’teki Şehzade Sofrası Restoran’da basın toplantısı düzenlendi. Dernek Başkanı Avukat Ali Oktay, derneğin 1 Eylül 2006 tarihinden itibaren faaliyete geçtiğini ve san'at camiasındaki telif hakları ve korsanla mücadele konusunda çalışmalar yürüteceklerini söyledi.
Özellikle internetten mp3 indirme ve korsan yayınlar konusunda manevî yollar kullanılarak insanların uyarılacağını anlatan Oktay konu ile ilgili cezaların caydırıcı olmadığını söyledi.
MÜYADER’in kurulmasıyla ilgili basın mensuplarına bilgi veren Oktay, sanatın toplumların seviyesini gösteren bir ayna olduğunu söyleyerek, korsan yayınlarla ilgili toplumun yeterince duyarlılık göstermediğini belirtti. 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda yapılan değişikliklere rağmen sesli ve görüntülü yayıncılıktaki düzenlemelerin eksik kaldığını anlatan Oktay, cezaların caydırıcı olmadığını, yasa hükümlerinin de yeterince uygulanamadığını dile getirdi. Dünyadaki korsan yayıncılıkla ilgili bilgiler veren Oktay, Uluslararası Fonogram Yapımcıları Birliği’nin (IFI) verilerini dile getirdi. Birliğin 2003 yılı korsan raporunu anlatan Oktay, “1999 yılında 510 milyon adet korsan CD üretilirken, 2003 yılında bu rakam 1.1 milyara ulaşmıştır. Bu durum dünyada satılan her üç CD’den birinin korsan ürün olduğunu gösteriyor. Ülkemizde ise müzik sektörünün cirosu 1991 yılında 200 milyon dolar iken, 2001 yılında 50 milyon dolar seviyesine düşmüştür. Tahminlere göre korsan yayıncılığın oranı yüzde 60’lara çıkmıştır, bu da 300 milyon YTL’lik korsan pazarının oluştuğunu gösteriyor.”
Dernek olarak çeşitli illerde şubeler açarak seminer ve kongreler düzenleyerek faliyetler yürüteceklerini anlatan Oktay, amaçlarına uygun olarak sesli ve görüntülü materyaller hazırlanacağını da kaydetti.
Toplantıya katılan ve basın mensuplarının sorularını cevaplayan san'atçı Eşref Ziya Terzi, korsan ürünlerle internet üzerinde savaşılacağını ve yasa dışı olduğunu tesbit ettikleri 50’den fazla internet sitesi için yasal yollara başvuracaklarını söyledi.
Dernek Başkanı Ali Oktay ise, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın telif hakkı ihlâlini kul hakkı ilân ettiğini belirterek, bu konuda kamu oyu oluşturmaya çalışacaklarını ve insanların bu yöntem kullanılarak uyarılmaya çalışılacağını söyledi.
|
|
Murat ÇETİN
25.09.2006
|
|
| |
Kosova’dan Karşıyaka’ya iade-i ziyaret |
Kosova Prizren Kültür Evi Nafiz Gürcüali Türk Tiyatrosu oyuncuları, tiyatroya ismini veren Gürcüali’nin yönettiği “Tarla Kuşuydu Jüliet” isimli komediyi Karşıyaka’da sahneledi. Geçen aylarda Karşıyaka Belediye Tiyatrosu’nu misafir eden Kosovalılar, bu defa Karşıyaka Belediyesi’nin misafiriydi.
Karşıyaka Belediye Başkan Vekili ve Meclis Üyesi Nami Aslanoğlu, Belediye Başkanı Cevat Durak’ın acil proje çalışmasından ötürü geceye katılamadığını belirterek, “Başkanımız, Kosovalı misafirlerimize ve bütün tiyatroseverlere sevgi, saygı ve selâmlarını iletti. Kosova Prizren Türk Tiyatrosu’nun çalışmalarını takdirle izliyoruz, destekliyoruz ve başarılarının devamını diliyoruz” dedi.
Gecenin sonunda ise Bosna Hersek Fahri Başkonsolosu Kemal Baysak, Kosova Türk Tiyatrosu’na katkılarından dolayı Başkan Durak’a teşekkür ederek, kendisine teslim edilmek üzere Başkan Vekili Aslanoğlu’na plaket ve çiçek takdim etti.
Mizah yazarı Ephraim Kishon’un, bir Shakespeare eseri olan Romeo ve Jüliet’i trajik yapısından çıkararak, “Ölmeyip evlenselerdi ne olurdu?” sorusunu yönelterek güldürü kurgusuyla kaleme aldığı “Tarla Kuşuydu Jüliet”, Karşıyakalı sanatseverlerin büyük beğenisini kazandı. Oyun bitiminde salonu dolduranlar oyuncuları ayakta alkışladı.
|
|
25.09.2006
|
|
| |
Diyarbakır’da Hoyrat, İstanbul’da Martı Sesleri |
Hatice Sarıkamış Tıktık’ın bu romanın kahramanı Mühendis Ahsen Bey; genç yaşında, hayatın en büyük hakikatine uyanmış. Dünyanın bütün fâni menfaatlerine, değişmeyeceği bir doyuma ulaşmış. Pusuda bekleyen yüzlerce tuzağın, kendilerini mahrum bırakmak istediği bu mutluluğu genç nesille paylaşmaya kendisini adamış. Hayli çileli bir yolculuk!
Onu, bir ruh gibi adım adım İzleyen birisi, bu adanmış ruhu, ama destansı bir anlatımla olmaksızın, günlük hayatın teklifsiz, samîmî ortamına yerleştiriyor, bizden biri hâline getiriyor.
Onun sırrını sürdüren ve aslında ondan bir parça olan yazar, bu serencamı roman üslûbunda sunuyor. Okuyucu, kendisini bu akıcı anlatımın etkisine kaptırırken, ardında sessizce yol alan alçak gönüllü suyun yol alışı gibi, farkında olmaksızın birtakım gerçekleri, ılık duygular hâlinde gönlünde buluyor.
|
|
25.09.2006
|
|
|
|
