|
|
|
Gazze ölüyor |
Gazze’de 1,3 milyon kişi 74 gündür saldırı altında, açlıktan ölme sınırında yaşıyor. İsrail, ardı arkası gelmeyen saldırılarında beşte biri çocuk 262 kişiyi öldürdü. 1200 kişi yaralı. Independent’ta yazan Patrick Cocburn, Gazze Belediye Başkanı Dr. Macit Ebu Ramazan’ın sözlerini şöyle aktarıyor: “1948’den beri en kötü yılımız bu. Gazze bir cezaevi. İnsanlar açlıktan ölme noktasına geldi. Ekmekle, kendi yetiştirdikleri birkaç domates ve hıyarla hayatta kalmaya çalışıyorlar.”
Independent’ta yazan Patrick Cocburn, Gazze Belediye Başkanı, eski göz doktoru Dr. Macit Ebu Ramazan’ın sözlerini böyle aktarıyor. Cockburn’ün haberine göre, Gazze’de ilâçları tükenme noktasına gelen El Şifa Hastanesi’nin yöneticisi Dr. Cuma El Saka da, İsrail’in asker Gilad Şalit’in kaçırılmasının ardından 25 Haziran’da başlattığı saldırıdan bu yana, Gazze’de 262 kişinin öldürüldüğünü, bin 200 kişinin de yaralandığını söylüyor.
İsrail merkezli insan hakları örgütü B’tselem de, İsrail’in Batı Şeria ve Gazze’de yalnızca Ağustosta 19’u çocuk 76 Filistinliyi öldürdüğünü açıkladı. Bunların 13’ü çocuk, 40’ı hiçbir saldırgan eylem içinde değildi. Gazze’de yaşayan yaklaşık bir buçuk milyon kişinin dünyanın en yoğun nüfuslu alanında hapsedildiğini söyleyen Patrick Cockburn, İsrail’in bütün ticareti durdurduğunu, balıkçıların bile kıyıdan açılmasına izin vermediğini aktarıyor.
İsraİl ve AB’nin toplu cezalandırması
Cockburn, İsrail’in uygulamaları ve saldırılarının yanı sıra Avrupa Birliği’nin yardımlarını durdurmasının sonucunun toplu cezalandırma olduğuna dikkat çekerek, “Bir toplum yok ediliyor” diyor. Gazze’deki nüfusun üçte ikisi işsiz. Geriye kalan üçte birse devlet memuru olarak çalışıyor ve paralarını alamıyor. “Akdeniz’in en yoksul bölgesi” olduğu belirtilen Gazze’de kişi başı yıllık gelir 700 dolarken İsrail’de 20 bin dolar. Cockburn, durumu şöyle özetliyor:
* Yüzde 33’ü mülteci kamplarında yaşayan Gazzeliler, 2 buçuk aydır İsrail’in saldırısı altında.
* 25 Haziran’dan bu yana, 64’ü çocuk, 26’sı kadın 260’tan fazla kişi öldürüldü. Beşte biri çocuk. İsrail’in bir askeri öldürüldü; 26’sı yaralandı.
* 1.200 Filistinli yaralandı; 60’ organlarını kaybetti. Hastaneye getirilenlerin üçte biri çocuk.
* İsrail savaş uçakları Gazze’ye 250 kezden fazla saldırdı. İki elektrik santralini, dışişleri ve enformasyon bakanlıklarını vurdu.
* En az 120 Filistin binası -aralarında evler, atölyeler ve seralar var- İsrail tarafından yerle bir edildi. 160 bina da hasarlı durumda.
* İsrail’in saldırıları elektrik altyapısına 1,8 milyar dolarlık zarar verdi; bir milyondan fazla kişinin temiz suya düzenli erişimini engelledi. (bia)
|
/ GAZZE
10.09.2006
|
|
|
Kurban yakınları bir araya geldi |
Başta 11 Eylül olmak üzere dünyadaki çeşitli saldırılarda ölenlerin yakınları, terör karşısında savaştan başka çözümler üretilmesini talep etmek için bir araya geldiler. ABD’yi kalbinden vuran 11 Eylül saldırılarının 5. yıldönümü öncesi dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen kurban yakınları, New York’taki St. Paul kilisesinde buluştular. 11 Eylül’de yıkılan ikiz kulelerin bulunduğu “sıfır noktası” yakınlarındaki kilisede bir araya gelen insanlar, “şiddete karşı kaba kuvvetten başka alternatifler de bulunabileceğini’’ söylemek istediklerini belirttiler.
ABD’yi kalbinden vuran 11 Eylül saldırılarının 5. yıldönümüne birkaç gün kala dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen onlarca kurban yakını, New York’taki St. Paul kilisesinde buluştu. 11 Eylül’de yıkılan ikiz kulelerin bulunduğu “sıfır noktası” yakınlarındaki kilisede bir araya gelen insanlar, ‘’şiddete karşı kaba kuvvetten başka alternatifler de bulunabileceğini’’ söylemek istediklerini belirtti. Terörle mücadelede tüm dünyada başka çözümler üretilebilmesi için uluslararası ittifak kurulmasını isteyen kurban yakınlarından David Potorti, ikiz kule saldırılarında erkek kardeşini kaybettiğini belirttikten sonra, “Bütün dünyaya ve bu ülkenin insanlarına, şiddet yerine başka yollarla mücadele edilebileceğini söylemek istiyoruz” dedi.
Kudüs’te saldırıda kız kardeşi ölen Filistinli Nadve Sarandah da, “Nerden gelirse gelsin, çatışma ne adına olursa olsun, intikam ve şiddetin bedelini eninde sonunda biz ödüyoruz” diye görüş belirtti.
Sarandah bunları söylerken, asker oğlunu kaybeden İsrailli anne Robi Damelin onun yanı başında duruyordu. 19 yaşındaki erkek kardeşini 2004 yılında Madrid saldırısında kaybeden Batriz Abril adlı İspanyol kadını da “O saldırı hayatımızı karartmıştı. Sonra anladım ki, enerjimi barış uğrunda harcamalıydım... Çözüm var; o da hoşgörü, iyi niyet ve saygı...” dedi. 1997 yılında Nobel barış ödülünü kazananlar arasında bulunan Amerikalı Jody Willams, kurban yakınlarına destek için kiliseye geldi. Kara mayınlarıyla mücadelesiyle ödül kazanmış olan Williams, burada yaptığı konuşmada, “Bu insanlar kimsenin oyuncağı olmamayı seçmişler. Dünyada barış adına yürütülen savaş istemiyorlar, bunu da yüksek sesle söyleme cesaretini gösteriyorlar” dedi.
|
/ NEW YORK
10.09.2006
|
|
|
Denktaş: Kıbrıs'ta tam bir çıkmaz var |
KKTC Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Serdar Denktaş, KKTC ve Türkiye’nin çözüme yönelik katkı ve çabalarına karşın, Rum tarafının uzlaşmaz tavrı sebebiyle Kıbrıs sorununun çözüm sürecinde “tam bir çıkmaz” olduğunu söyledi.
KKTC Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Serdar Denktaş, Polonya’daki Krynica Ekonomik Forumu çerçevesinde düzenlenen panelde, Kıbrıs sorununda gelinen son aşamaya ilişkin bilgi verdi. Denktaş, Krynica kasabasında düzenlenen “Tek Standarda Doğru Giden Yol: AB, Türkiye ve Kıbrıs” konulu panelde yaptığı ayrıntılı sunumda, KKTC ve Türkiye’nin çözüme yönelik katkı ve çabalarına karşın, Rum tarafının uzlaşmaz tavrı sebebiyle Kıbrıs sorununun çözüm sürecinde “tam bir çıkmaz” olduğunu söyledi. Denktaş, şunları kaydetti: “Kıbrıs sorunu hiçbir yöne gidemiyor, tam bir çıkmaz var. İki halk arasında güven sağlayıcı önlemleri hayata geçirme konusunda bile, iki halkın her gün karşılaştığı sıradan ve basit sorunları çözme hususunda dahi, Rum tarafının tavrı nedeniyle hiçbir ilerleme yok. Biz, Kıbrıslı Türkler olarak referandumda Annan planına ‘evet’ dememize karşın, dışarıda soğukta bırakılan, cezalandırılan taraf olduk, AB tarafından aldatıldık. İnsanlık dışı ambargolar hala sürüyor. Verilen tüm sözler havada kaldı, AB’nin Doğrudan Ticaret Tüzüğü rafa kaldırıldı, Malî Yardım Tüzüğü ise belirsiz bir hale sokuldu. AB, izlemekte olduğu hatalı Kıbrıs politikasından artık vazgeçmelidir. Aksi takdirde adada anlaşma olmayacaktır. AB, Kıbrıslı Türklere uygulanan izolasyonun kaldırılmasının yolunu bulmalı, çünkü bir 40 yıl daha beklemeye niyetimiz yok.”
Türkiye’nin Kıbrıslı Türkleri haklı dâvâsında yalnız bırakmayacağını ve ada üzerindeki haklarından vazgeçmesinin mümkün olmadığını vurgulayan Serdar Denktaş, “Ankara’nın AB üyeliği uğruna Kıbrıs’ı feda edeceğini düşünenlerin büyük yanılgı içinde olduğunu” söyledi. Panelde Ankara’nın Kıbrıs eylem planına da değinen Denktaş, planı “Kıbrıs’ta anlaşmaya varma yönünde büyük katkı sağlayacak potansiyele sahip bir öneri paketi” olarak niteledi.
|
/ LEFKOŞA
10.09.2006
|
|
|
Karikatür krizi kaybettirdi |
Danimarka’da İslam dünyasının tepkisini çeken karikatürlerin yayınlanmasından sonra, bu ülke mallarına yönelik uygulanan boykotun 5 aylık kaybının, 1 milyar kuron (134 milyon avro) olduğu bildirildi.
Danimarka Ulusal İstatistik Enstitüsü’nün verilerine göre, 20 Ocak’ta Danimarka mallarına yönelik boykot sebebiyle, Şubat ile Haziran ayları arasında Danimarka ihracatının, yüzde 15,5 oranında gerilediği belirtildi. Danimarka Endüstri Federasyonu’ndan Peter Thagesen de “Bunun karikatür krizinin sonucu olduğuna kuşku yok. Ve etkilenen şirketler için bu ciddî bir durum’’ dedi. İstatistikler, Suudi Arabistan’a ihracatın yüzde 40, İran’a da yüzde 48 oranında gerilediğini gösteriyor. Bu ülkeler, Danimarka şirketlerinin İslâm ülkelerindeki en önemli pazarları arasında yer alıyor. Bu ülkeleri, yüzde 88’lik gerilemeyle Libya, yüzde 41 ile Suriye, yüzde 55 ile Sudan ve yüzde 62 ile Yemen izliyor. Boykot yüzünden kaydedilen kayıpların, istatistiklere yansıyandan çok daha fazla olduğu tahmin ediliyor.
|
/ KOPENHAG
10.09.2006
|
|
|
Bush, İran’a merak sardı |
ABD Başkanı George W. Bush, İran hükümeti hakkında daha fazla bilgi edinme konusunda meraklı olduğunu söyledi. Bush, “İsrail devletinin varlığını kabul etmeyen, Hizbullah’a ve radikal İslami gruplara destek veren bir İran’ın nükleer silah edinmemesi gerektiğini” ifade etti.
İran devletine karşı söylemlerini bu kez yumuşatan ABD Başkanı, bu hafta ABD’ye gelerek çeşitli yerlerde konuşmalar yapan İran eski Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi’nin vizesini kendisinin imzaladığını belirtti. Bush, “Ne söyleyecekleri konusunda ilgiliydim. İran hükümeti, nasıl düşündükleri ve hükümet içindeki insanların nasıl düşündüğü konularında daha fazla bilgi edinmeyle ilgileniyorum” diye konuştu. The Wall Street Journal’a bir demeç veren ABD Başkanı Bush, “İsrail devletinin varlığını kabul etmeyen, Hizbullah’a ve radikal İslami gruplara destek veren bir İran’ın nükleer silah edinmemesi gerektiğini” söyledi. Bush, yine de İranlıların nükleer silah üretmekten vazgeçmeye ikna olacağı konusunda umutlu olduğunu belirtti. ABD Başkanı, “Diplomasi açısından İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’dan başka sesleri de duymaya ihtiyaç var.” ifadesini kullandı. ABD Başkanının bu demeci, terör hakkındaki bir konuşmasında Tahran’daki liderleri El Kaide’ye benzetmesinden üç gün sonra vermesi ise dikkat çekti. İran ve ABD ilişkilerinin 1979 İran Devrimi ile bozulmasının ardından, şu an ABD’de bulunan Muhammed Hatemi, bu ülkeye gelen ilk üst düzey İranlı olmuştu. Hatemi, burada yaptığı konuşmalarda iki ülkenin birbirini tehdit etmeyi bırakarak diyalog çalışması yapması gerektiğine dikkat çekmiş, nükleer çalışmalar konusunda da diplomatik bir yol izlenmesi gerektiğini; ancak nükleer faaliyetlerin durdurulmasının görüşmeler için bir önşart olmaması gerektiğini ifade etmişti.
|
/ WASHİNGTON
10.09.2006
|
|
|
Hatemi: Yahudi soykırımı gerçektir |
Eski İran Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi, Yahudi soykırımının tarihî bir gerçek olduğunu söyledi.
ABD’yi ziyaret eden Hatemi, Time dergisiyle yaptığı mülakatta, soykırımın Nazilerin suçu olduğuna inandığını belirterek, kesin ve tarihi bir gerçek olan soykırımın suistimal edilme ihtimali bulunduğunu ifade etti.
Hatemi, ‘’Soykırım her ne olursa olsun, Filistinlilerin haklarını gaspetmek için bahane olmamalı’’ diye konuştu. Hatemi, halefi Mahmud Ahmedinejad’ın Nazi soykırımı sırasında 6 milyon Yahudi’nin öldürüldüğünü reddetmesiyle ilgili olarak, kişisel düşüncesine göre Ahmedinejad’ın soykırımın varlığını reddetmediğini belirtti.
1979 yılında İranlı öğrencilerin ABD’nin Tahran Büyükelçiliğini basarak 444 gün boyunca 52 Amerikalıyı rehin tuttukları krizle ilgili olarak da Hatemi, 1979 yılında insanların rehin alındığı krizden üzüntü duyduğunu, rehineler ve ailelerinin üzüntülerini paylaştığını kaydetti.
Hatemi, eylemin onlarca yıldır İran’ı sömüren ABD’ye bir tepki olduğunu da ifade etti.
|
/ WASHINGTON
10.09.2006
|
|
|
Stoiber, Almanya Müslümanlarını kızdırdı |
Almanya Müslümanlar Merkez Konseyi, Stoiber’in Müslümanlara karşı ayrımcılık yaptığını, sonuçta inançlı Müslümanların insani duygulara sahip olmadığı şeklinde yorumda bulunduğunu belirtti.
Almanya’daki Müslüman kuruluşları, İslâmiyet’e eleştiriler yönelten Hristiyan Sosyal Birlik Partisi (CSU) Genel Başkanı ve Bavyera eyaleti Başbakanı Edmund Stoiber’e tepki gösterdi.
Almanya Müslümanlar Merkez Konseyi, Stoiber’in Müslümanlara karşı ayrımcılık yaptığını, sonuçta inançlı Müslümanların insani duygulara sahip olmadığı şeklinde yorumda bulunduğunu belirtti. İslâm Konseyi de Stoiber’i, İslâmiyet’i bariz bir şekilde aşağıladığı gerekçesiyle eleştirdi. Stoiber, Bild gazetesine verdiği demecinde, “Hristiyanlık, günlük yaşamımızı belirleyen bir kültür. Hristiyanlığın İslâmiyet’ten farkı, hoşgörüsüzlüğü reddetmemiz, din özgürlüğü vermemiz, kadın-erkek eşitliğini desteklememiz ve zorunlu evliliklere kararlı şekilde karşı çıkmamız. Bizim için her insan özeldir, her insanın onuru, özgürlük hakları ve eşit hakları vardır” demişti.
İslâm Konseyi, Stoiber’in bu açıklamalarının sorumsuzca olduğunu belirterek, İslamiyet’te zorunlulukla yapılan hiçbir evliliğin geçerli olmadığına işaret etti.
|
/ BERLİN
10.09.2006
|
|
|
İmam Yakup Taşcı, Almanya’yı terk ediyor |
“Almanlara hakaret ettiği ve intihar saldırılarını desteklediği” gerekçesiyle Almanya’dan sınır dışı edilmek istenen Türk imam Yakup Taşçı (60), ülkeden temelli ayrılacağını açıkladı.
Berlin eyaleti İçişleri Bakanı Ehrhart Körting’in kendisi hakkında yaklaşık 20 ay önce aldığı sınır dışı etme kararından sonra bu kararın iptal edilmesi için aylarca hukuki mücadele veren Taşçı, şikayet dilekçesini geri çekerek ülkeyi terk edeceğini bildirdi. Alman ZDF televizyonu, 2004 yılı aralık ayında yayımladığı bir programda, Taşçı’nın Almanlara hakaret ettiğini, Anayasayı Koruma Dairesi de onun bir gösteriye katılarak Orta Doğu’daki intihar komandolarını desteklediğini belirtmişti. Bunun üzerine Körting, Taşçı hakkında sınır dışı kararı almış ve Türk imam, Türklerin yoğun olarak yaşadığı Kreuzberg semtindeki Mevlânâ camisindeki görevinden alınmıştı.
Taşçı’nın Almanya’yı ne zaman terk edeceği henüz bilinmiyor.
|
/ BERLİN
10.09.2006
|
|
|
Maliki yarın İran’da |
Irak Başbakanı Nuri Maliki’nin, pazartesi günü İran’a resmi ziyarette bulunacağı bildirildi.
Hükümet açıklamasında, Maliki’nin iki gün sürecek ziyaretinde, güvenlik konuları ve ikili ilişkilerle ilgili görüşmelerde bulunacağı kaydedildi. Açıklamada, ziyaretin, iki ülke arasında, ortak çıkarlar ve bağımsızlığa duyulan saygı üzerinde yükselen dostça ilişkilerin bir göstergesi olacağı belirtildi.
Maliki’nin ziyaretinin ayrıntılı programıyla ilgili bilgi verilmedi.
|
/ BAĞDA
10.09.2006
|
|
|
İsrail, Lübnanlı sivilleri bıraktı |
İsrail ordusu, Lübnan’ın güneyinde tutukladığı 6 Lübnanlı sivili serbest bıraktığını açıkladı.
Ordu sözcüsü, Lübnan’ın Ayta El Şaab ve Mervahin köylerinde önceki gün devriye gezen İsrail askerleri tarafından gözaltına alınan Lübnanlılardan 5’inin sorgulandıktan sonra diğerininse hemen serbest bırakıldığını söyledi. Sözcü, serbest bırakılan Lübnanlıların kendilerine gelen ilk bilgilerin aksine silahsız olduklarını belirtti.
|
/ KUDÜS
10.09.2006
|
|
|
|