Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 07 Eylül 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

AB süreci durmamalı

Alman Birlik 90/Yeşiller Partisi Eş Başkanı Claudia Roth, Türkiye’de “eski sorunların” yeniden ortaya çıktığı, gerginlik yaşandığı ve milliyetçiliğin yükseldiğini söyledi. Roth, bu gelişmelerin AB sürecini durdurmaması ve tarafların bu olumlu süreci sürdürmek için yoğun şekilde çaba harcamaları gerektiğini belirtti.

Merkezi Almanya’nın Essen kentinde bulunan Türkiye Araştırmalar Merkezi (TAM) Vakfı, kuruluşunun 20. yılını kutladı. TAM tarafından bu vesileyle Berlin’deki Türkevinde verilen davette katılan Alman Federal Meclis Başkanı Norbert Lammert, burada yaptığı konuşmada, uyumda hala büyük sorunların olduğunu vurgulayarak, ‘’Çok kültürlü bir toplum olduğumuz şüphe götürmez, ancak sorunlar da burada başlıyor’’ dedi.

Kuzey Ren Vestfalya (KRV) Eyaleti Uyum Bakanı Armin Laschet de, yaptığı konuşmada, Müslümanların teröristler ile bir tutulmasını sert bir dille eleştirerek, ‘’Müslümanlar terör saldırılarını kınadıklarını sık sık söylediler. Üstelik bunu her zaman söylemelerine de gerek yok’’ dedi.

Türkiye’nin Berlin Büyükelçisi Mehmet Ali İrtemçelik adına toplantıya katılan Elçi Müsteşar Adnan Başağa da, Türkiye’nin AB üyeliği sürecinin de bu ilişkilerin kaçınılmaz bir unsurunu oluşturduğunu kaydederek, TAM’ın ikili ilişkileri araştırmalarında tüm yönleriyle ele aldığını kaydetti.

Yeşiller Partisi Eş Başkanı Roth ise Türk gazetecilerine yaptığı açıklamada, Türkiye’de “eski sorunların” yeniden ortaya çıktığı, gerginlik yaşandığı ve milliyetçiliğin yükseldiği görüşünü dile getirdi. Bu gelişmelerin AB sürecini durdurmaması ve tarafların bu olumlu süreci sürdürmek için yoğun şekilde çaba harcamaları gerektiğini ifade eden Roth, Türkiye’nin, iç savaşların ve krizlerin yaşandığı ülkelere komşu olduğunu, bu nedenle Avrupa tarafından da yoğun şekilde desteklenmesi gerektiğini kaydetti. Roth, Türkiye’nin coğrafi açıdan çok önemli bir ülke olduğunun da hiçbir zaman unutulmamasını istedi. Avrupa ülkelerinin Türkiye’nin Avrupa’ya dahil olduğunu açıkça söylemeleri gerektiğini belirten Roth, sürekli bir şekilde bunun aksini savunan Hristiyan Sosyal Birlik Partisi (CSU) Genel Başkanı Edmund Stoiber’in de, kültürlerin çatışmaya hazır olduğu bir dönemde tutumunu değiştirmesini istedi. Roth, Stoiber’in artık susması gerektiğini, Avrupa Parlamentosu milletvekili Cem Özdemir, rejisör Fatih Akın ve oyuncu Sibel Kekilli’nin kendisine Stoiber’den çok daha yakın olduğunu söyledi. Gerektiği zaman kendisinin de Türkiye’nin hatalarını söylediğini, ancak Türk dostu olduğunu ifade eden Roth, ‘’Bana ‘Sen Türk dostusun, onun için böyle konuşuyorsun’ diyorlar. Evet, ben Türk dostuyum. Ancak bu Almanya’nın çıkarına’’ şeklinde konuştu.

Yahudilerin ve Müslümanların Almanya’da yaşamalarından büyük mutluluk duyduğunu belirten Roth, Almanya Başbakanı Angela Merkel’i de yabancıları dışlamaya çalışmakla eleştirdi ve hükümete karşı haklarını daha iyi savunabilmeleri için Müslümanlara bir çatı örgütü oluşturmaları çağrısında bulundu.

/ BERLİN

07.09.2006


 

Suçlamalar kutuplaşma getiriyor

Yargıtay Başkanı Osman Arslan, dinin vicdanlar üzerinde saygın bir yeri bulunduğunu belirterek şöyle dedi: “İnsandan başka hiçbir varlığın dini yoktur. Ne insanlar tarafından oluşturulan kurum ve kuruluşların, ne de tüzel kişiliği olan devletin dini olamaz. Devletin laik olması ilkesini benimseyenleri dinsiz olarak suçlamak ne kadar yanlışsa, Cumhuriyete bağlı olan ve dinin gereklerini de yerine getiren kişileri çeşitli sıfatlarla suçlamak da bir o kadar yanlıştır. Bu tür yaklaşımlar ülke bütünlüğüne, birlik ve beraberliğine zarar veriyor, kutuplaşmaya neden oluyor.”

Yargıtay Başkanı Osman Arslan, devletin laik olması ilkesini benimseyenleri dinsiz olarak suçlamak ne kadar yanlışsa, Cumhuriyete bağlı olan ve dinin gereklerini de yerine getiren kişileri çeşitli sıfatlarla suçlamanın da bir o kadar yanlış olduğunu belirtti.

2006-2007 Adli Yılı’nın başlaması dolayısıyla Yargıtayda tören düzenlendi. Törende konuşan Yargıtay Başkanı Osman Arslan, Danıştaya yönelik saldırıyı kınadı ve saldırının tarihe kara bir sayfa olarak geçtiğini söyledi. Bu tür terörist saldırıların yargıyı etkilemeyeceğini ifade eden Arslan, ‘’Hiçbir terörist eylem, yargıyı inandığı doğrultuda karar vermekten alıkoyamaz’’ diye konuştu.

Bölgede ve dünyada savaşların ve savaş tehditlerinin sürdüğüne işaret eden Arslan, insanlığın savaşları ve terörü ortadan kaldırmak için ortak ve samimi çaba göstermesinin zorunlu olduğunu söyledi. Arslan, savaşan ve terörle yaşayan bir dünyanın çağdaş uygarlığın utancı olarak tarihteki yerini alacağını ifade ederek, insanlığın her zamankinden daha fazla barış ve huzura muhtaç olduğunu vurguladı. Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter yapısına sahip çıkmanın, bu topraklar üzerinde yaşayan herkesin yararına olduğunu belirten Arslan, ‘’Bu topraklar üzerinde yaşayan hiç kimse ikinci sınıf yurttaş değildir. Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep ayrımı gözetilmeksizin kanun önünde eşittir’’ dedi.

AYRILIKÇI DÜŞÜNCELER

Arslan, bu hak ve fırsat eşitliğine karşın, insan hakları ve demokrasi adı altında bazı ayrıcalıkların talep edilmesinin, ulusal birliği bölmeye yönelik ayrılıkçı düşünceler olduğunu ifade ederek, bölücü ve gerici akımların iç ve dış kaynaklardan güç ve destek aldıklarını dile getirdi. Demokratik hak ve özgürlüklerin, halkın huzur ve mutluluğu için kullanılması gerektiğine işaret eden Arslan, ‘’Hak ve özgürlükleri kötüye kullanmak hoşgörüyle karşılanamaz. Demokrasilerde özgürlükleri yok etme özgürlüğü kimseye tanınamaz. Özgürlükler devleti yıkma aracı olarak kullanılamaz’’ dedi.

Arslan, Cumhuriyetin temel niteliklerinden laikliğe de değindiği konuşmasında, laikliğin dinin devlet işlerine, devletin ise din işlerine karışmaması olduğunu söyledi. Osman Arslan, şöyle konuştu:

‘’Laik devlette yöneticiler dini, din adamları da devleti yönetemezler. Her ikisinin görevi, işlevi, amaç ve alanı farklıdır. Laik devlet, bütün dinlere ve mezheplere aynı uzaklıktadır. Laik devlette kişiler vicdanlarıyla baş başa bırakılmıştır. Laikliğin ikinci öğesi, kişilerin iç dünyasıyla ilgili olup, kişilerin din ve vicdan özgürlüğünün teminat altına alınmasıdır. Bu kuralın doğal sonucu olarak, hiç kimse ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz, dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz. Ayrıca hiç kimse devlet düzenini kısmen de olsa din kurallarına dayandırma amacı güdemez ve din duygularını kötüye kullanamaz.’’

Dinin, kişilerin vicdanlarında saygın bir yeri bulunduğunu ifade eden Arslan, şöyle devam etti:

‘’İnsandan başka hiçbir varlığın dini yoktur. Ne insanlar tarafından oluşturulan kurum ve kuruluşların ne de tüzel kişiliği olan devletin dini olamaz. Devletin laik olması ilkesini benimseyenleri dinsiz olarak suçlamak ne kadar yanlışsa, Cumhuriyete bağlı olan ve dinin gereklerini de yerine getiren kişileri çeşitli sıfatlarla suçlamak da bir o kadar yanlıştır. Bu tür yaklaşım ve değerlendirmelerin, ülke bütünlüğüne, birlik ve beraberliğine zarar verdiği ve kutuplaşmaya neden olduğu gözden uzak tutulmamalıdır.’’

“YARGIYI ETKİLEME GİRİŞİMLERİ SÜRÜYOR”

Arslan, hakimlerin görevlerinde bağımsız olduklarını, her türlü etkiden uzak hüküm vermelerinin Anayasa ve çeşitli yasalarla güvence altına alındığını söyledi. Osman Arslan, bu hükümlere karşın yargıyı etkileme girişimlerinin doğrudan ve dolaylı biçimde sürdüğünün görüldüğünü ifade etti.

/ ANKARA

07.09.2006


 

Babacan: Raporların hataları yeri gelince düzeltilir

Devlet Bakanı Bakanı ve Başmüzakerecei Ali Babacan, Avrupa Parlamentosu Dışişleri Komisyon’nda kabul edilen Türkiye raporu ile ilgili olarak, “Raporların hataları olur, bunlar yeri gelince düzeltilir. Düzeltilmiyorsa ilerde düzeltilir” dedi.

Başmüzakerecei Babacan, Hollanda’nın önde gelen enstitülerinden biri olan Clingendael Enstitüsü’nde Türkiye’nin yaptığı ve yapmayı planladığı reformları anlattı. Ali Babacan, şöyle konuştu:

“Türkiye’nin standartlarını her alanda yükseltmemiz, çok daha müreffeh, çok daha demokratik, insan haklarının ve özgürlüklerinin çok daha güzel bir ortamda kavuşmasını sağlamak için elimizden geleni yapıyoruz. Türkiye üye oluncaya kadar Türkiye ile ilgili falanca ülke şunu demiş, falanca raporda şunu yazıyor, işte bunlar bizi istemiyorlar gibi bir psikolojiye kapılmak istemiyoruz. Raporların hataları olur, bunlar yeri gelince düzeltilir. Düzeltilmiyorsa ilerde düzeltilir. Biz bunları dikkatlice dinler, değerlendirmesini yaparız. En önemli amaç, Türkiye’nin Avrupa Birliği ile sağlıklı bir müzakereyi sağlamak. İstikrarlı adımlar hem AB için bir kazanç hem de diğer ülkeler için bir kazanç olacak. Artık ülkeler kargaşa istemiyor. Bizde istemiyoruz.’’

Babacan Türkiye’nin AB’den müzakere tarihi almış olmasına rağmen önünde uzun bir zorlu bir yol olduğuna ifade ederek, bu açıdan AB’nin Türkiye’yi kabul etmesi için, değil sadece Türkiye’nin de AB’ye alışması için bir süreçten geçtiğini biraz zaman gerektiğini anlattı.

/ LAHEY

07.09.2006


 

İşkenceyle mücadeleye iyi not

Avrupa Konseyi işkenceyle mücadele komitesi, Türkiye’nin tutuklulara kötü muamele ve işkenceyle mücadele konusunda ilerlemeler kaydettiğini bildirdi. Komitenin dün açıklanan raporunda, Türkiye’nin bu konudaki taahhütlerini yerine getirme konusunda yol aldığı, ancak bu konuda halen sorunlar bulunduğu belirtildi

Komite üyelerinin geçen aralıkta Türkiye’ye yaptığı ziyaret temelinde hazırlanan raporda, Ankara’nın bu tür suiistimallere karşı başlattığı sıfır hoşgörü politikasını yürüttüğüne dair “cesaret verici” işaretler bulunduğu ifade edildi.Raporda, Avrupa heyetinin, göz altında bulunan pek çok kişiyle görüştüğünü, bu kişilerin çoğunun, “gözaltındayken fiziksel kötü muameleye maruz kalmadıklarını söyledikleri” kaydedildi. Ancak raporda, heyetin, Adana, İstanbul ve Van’da “birkaçı çok ciddi” olmak üzere polisin kötü muamele ettiği yolunda iddialar duyduğu belirtildi. Heyetin, söz konusu yerlerde, sözlü taciz ve tehdidin yanı sıra dayak gibi fiziksel güç kullanımı olduğunu da kaydettiği ve Türk yetkililerine bu spesifik olaylar konusunda tam bir soruşturma başlatmasını tavsiye ettiği belirtildi. Raporda, toplu gösterilerde polisin göstericilere karşı “aşırı güç” kullanması sorununun ise devam ettiği ifade edildi.Raporun sonuç bölümünde, Türkiye’de tutuklulara güvenlik görevlilerince kötü muamele ve işkencede düşüş eğilimi olduğu belirtildi.

/ STRASBOURG

07.09.2006


 

Uluslararası Af Örgütü'nden adlî sisteme eleştiri

Merkezi Londra’da bulunan Uluslararası Af Örgütü tarafından hazırlanan raporda, Türkiye’de adli sistemdeki yetersizlik eleştirildi.

Örgütün dünkü açıklamasına göre, raporda yeni kurulan mahkemelerin adaleti sağlayamadığı öne sürülürken, terörle mücadele yasaları kapsamında mahkemelere sevk edilen zanlıların bitmez-tükenmez yargılama süreçleriyle karşı karşıya kaldığı ve halen hapishanelerde yargı süreci yüzünden 10 yıldan fazla kalanlar bulunduğu savunuldu.Raporda, mahkemelerde ayrıca geçmişte işkence altında alındığı öne sürülen delillerin kullanıldığı da iddia edildi.

Uluslararası Af Örgütü, Avrupa ve Orta Asya Direktörü Nicola Duckworth, “adaletsiz yargılamaların Türkiye’nin insan hakları karnesini olumsuz etkilemeye devam ettiğini” savunurken, terörle mücadele yasaları uyarınca tutuklanan kişilerin durumlarının Türkiye’de adaletin yerini bulamadığının göstergesi olduğunu öne sürdü. Duckworth, bir yandan Türk hükümetinin işkenceyi tümüyle ortadan kaldırmaya yönelik taahhüdü sürerken, diğer yandan işkence altında alınan ifadelerin mahkemelerde kullanılmaya devam ettiğini iddia etti. Hazırlanan raporda da 2004 yılında Devlet Güvenlik Mahkemelerinin yerini alan yeni mahkemelerin de aynı adaletsiz yargılamalara sahne olduğu öne sürüldü. Adli sistemin değişmesine rağmen yargıç ve savcı kadrolarının aynı kaldığına dikkat çekilen raporda, bu durumun da yeni adli sistemi de eskisine benzer duruma getirdiği öne sürüldü. “Türk hükümetinin yeniden yargılanma hakkına getirdiği kısıtlamayı” da eleştiren raportörler, bunun daha ziyade terörist başı Abdullah Öcalan’ın “yeniden yargılanma hakkı kazanmasına” engel olmak üzere yapılmış bir düzenleme olduğunu iddia etti.

/ LONDRA

07.09.2006


 

9 ayda 36 terörist teslim oldu

Terör örgütü PKK’dan kaçan örgüt üyeleri güvenlik güçlerine teslim oluyor. 2006 yılının başından bu yana (9 ay içerisinde) 36 terör örgütü mensubu güvenlik güçlerine teslim oldu.

Alınan bilgiye göre, güvenlik güçlerine ‘’kaçarak’’ teslim olan terör örgütü üyeleri, emniyetteki ifadelerinde kendileri gibi yüzlerce kişinin ‘’örgütten kaçmayı’’ düşündüklerini söylediler. Terör örgütünden kaçarak güvenlik güçlerine teslim olan örgüt üyelerinin birbirinden ilginç hikayeleri var. Bir terör örgütü üyesi, internette elektronik posta aracılığı ile güvenlik güçlerine teslim olmaya ikna edilirken, 2 terör örgütü üyesi 45 günlük bebekleri ile örgütten kaçtı.Iğdır’dan 1993 yılında terör örgütü tarafından kaçırılan Berivan kod adlı

G.B’yi, güvenlik güçlerinin 1.5 ay boyunca elektronik posta ile ikna etmesi, son olarak da babası ile elektronik posta ile görüşmesi sonrası 6 Şubat 2006’ da teslim oldu.

Kandil Dağı’nda terör örgütüne ait kampta birbirlerine aşık olan S.Ö. ile C.D, 45 günlük bebekleriyle 4 Ağustos 2006’da Türkiye’ye kaçarak güvenlik güçlerine teslim oldu.

/ ANKARA

07.09.2006


 

Erdoğan: Hukukçular en iyi şartlarda çalışmalı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Yargıtay Birinci Başkanı Osman Arslan’a gönderdiği kutlama mesajında Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olduğunu vurguladı.

Erdoğan hukuk devletinin bütün kurumlarıyla var olmasında ve yaşatılmasında adil ve tarafsız bir yargı sisteminin büyük rolü bulunduğuna dikkati çekti. Başbakan Erdoğan, yargı kurumlarının, çağın ve hizmetin gereklerine uygun olarak donatılması, bütün hukukçuların en iyi şartlarda en iyi imkanlarla çalışması için gerekli düzenlemeleri bir bir yaptıklarını ve yapmaya devam edeceklerini bildirdi.

Erdoğan, adaletin herkes için her zaman gerekli olduğunu ifade etti.

07.09.2006


 

SHP’li Bulut partisinden istifa etti

SHP Mersin Milletvekili ve SHP Genel Başkan Yardımcısı Ersoy Bulut, partisinden istifa etti. Mersin Milletvekili Bulut, Parlamentoda düzenlediği basın toplantısında, partisinden istifa ettiğini açıkladı.

SHP’nin bölücü partilerle işbirliği yapmayacağını açıklamasını istediği için Disiplin Kuruluna verildiğini hatırlatan Bulut, her gün gencecik evlatlarımızın şehit edildiği, yaralandığı, onlarca, yüzlerce ana-babanın ve ailenin perişan olduğu bir dönemde yaptığı açıklamanın partiye yarar sağlayacağını savundu. Bulut, şöyle devam etti:

‘’Parti Meclisi ve MYK toplantılarında; ‘Apo çıksın partinin başına geçsin, Türkler Ermenileri kesmiş, soykırım yapmıştır’ denilirken, 3 milletvekilinin dışında sessiz kalıp, söylenenler hakkında bir disiplin kovuşturması yapma gereği duyulmazken, benim partimin büyümesi adına kamuoyunun bilgilendirilmesini ve ikna edilmesini isteyen bu önerim nedeniyle kesin ihracımın istenmesi de endişelerimin haklılığını göstermektedir.

Siyasi öngörüden yoksun ve son olarak Lübnan’a asker gönderilsin diyen bir zihniyetle, bundan sonra aynı amaç uğruna yapacağım çalışmaların göstermelik olmaktan ileri gitmeyeceği düşüncesiyle, kendime olan saygım ve nafile yere mesai harcamamak adına SHP’den istifa ediyorum. Benim önceliğimde, bir daha milletvekili olmak yoktur.”

Bulut’un istifasıyla SHP’nin milletvekili sayısı 1’e düşürken, bağımsızların sayısı 10’a yükseldi.

/ ANKARA

07.09.2006


 

Öğrenciler, kitaplarını sıralarında bulacak

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Yayımlar Dairesi Başkanı Şadi Keskin, ilköğretim ve ortaöğretim öğrencilerine ücretsiz verilecek ders kitaplarının okullara dağıtımının sürdüğünü belirterek, “Kitapların dağıtımı tamamlanmak üzere. Öğrenciler 18 Eylül’de kitaplarını sıralarının üstünde bulacak” dedi.

Ücretsiz ders kitabı dağıtımına ilişkin bilgi veren Keskin, ilköğretim okulları için 127 çeşit yaklaşık 105 milyon, ortaöğretim okulları için de 332 çeşit 33 milyon ders kitabı dağıtılacağını bildirdi.

Ders kitaplarının dağıtımı amacıyla Türkiye genelinde yüz otuz sekiz teslim noktası belirlendiğini ve buralara dağıtımın tamamlanmak üzere olduğunu anlatan Keskin, öğrencilerin 18 Eylül’de kitaplarını sıralarının üzerinde bulacaklarını söyledi. İlköğretim ders kitaplarının bu yıl öğrencilere dördüncü kez ücretsiz dağıtılacağını hatırlatan Keskin, ortaöğretim kitaplarının ise ilk kez ücretsiz verileceğini belirtti.

Keskin, ücretsiz ders kitaplarının genel liselerin yanı sıra tüm meslek liseleri ile anadolu, fen ve sosyal bilimler liselerinin öğrencilerine de dağıtılacağını, buna hazırlık sınıfı kitaplarının da dahil olduğunu anlattı. Keskin, öğrencilerin alan seçimiyle ilgili verilerin de göz önünde bulundurularak bir planlama yapıldığını, gerekli önlemlerin alındığını belirtti.

/ ANKARA

07.09.2006


 

Hüseyin Çelik: Geçmişimizi kötülemek zorunda değiliz

Bilecik’in düşman işgalinden kurtuluşunun 84. yıldönümü sebebiyle düzenlenen törene katılan Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, eğitim camiası olarak gece gündüz demeden çalıştıklarını söyledi.

Çelik şöyle konuştu: ‘’Ülkemizin çocukları için gayret gösteriyoruz. Tarihi bilmek ve hatalardan ders çıkarmak çok önemlidir. Eğer derindeki köklerinizi bilemezseniz, bugün ne yaptığınızı, ne yaşadığınızı bulamaz ve geleceğe sağlam adımlarla yürüyemezsiniz. Cumhuriyeti öğretmek ve benimsetmek için, geçmişimizi kötülemek zorunda değiliz. İyisiyle kötüsüyle artısıyla eksisiyle geçmişimiz ve tarihimiz bize aittir. Tarih, masal değildir. Selçuklu da Osmanlı da bizimdir. Geleceğe emin adımlarla yürüyen Cumhuriyet de bizimdir, bizim kalacaktır.’’

/ BİLECİK

07.09.2006


 

Arınç: Yargı, kararlarıyla itibarını arttıracak

TBMM Başkanı Bülent Arınç, ‘’Temel hak ve özgürlüklere güvence oluşturan bağımsız yargı, objektif ve hukuki kararlarıyla saygınlığını ve itibarını artıracaktır’’ dedi.

Arınç, Yeni Adli Yılın başlaması nedeniyle kutlama mesajı yayınladı. Hukuk devleti ilkesinin, yasama ve yürütmeyle birlikte modern demokratik devletlerin koruyucu unsurlarından biri olduğuna dikkati çeken Arınç, demokrasi ve insan hakları kültürünün gelişmesiyle birlikte önemi artan hukukun üstünlüğü ilkesinin, devlet ve toplum hayatında evrensel değerleri ifade ettiğini kaydetti. Bülent Arınç, mesajında şunlara yer verdi:

“Türkiye Cumhuriyeti, kuruluşunda belirlendiği gibi bir hukuk devletidir ve bugüne kadar demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü gibi temel değerleri esas almıştır.

Hukukun üstünlüğü ilkesi, yasama ve yürütme erkleri karşısında temel hak ve özgürlükleri güvence altına alır. Temel hak ve özgürlüklere güvence oluşturan bağımsız yargı, objektif ve hukuki kararlarıyla saygınlığını ve itibarını artıracaktır. Hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü ilkesinin en önemli gereklerinden biri yargı bağımsızlığıdır. Temel hak ve özgürlüklerin korunması ve hukukun üstünlüğü ilkesinin zedelenmemesi için hepimizin yargı bağımsızlığı konusunda özen göstermesi gerektiğine inanıyorum. Yargının sağlıklı işlemesi, adalete olan inancımızı artıracaktır.”

/ ANKARA

07.09.2006


 

Kazandıklarını Filistin’e bağışladılar

Osmaniye’de başlatılan Filistin’e ve Lübnan’a yardım kampanyasına boyacılık ve simitçilik yapan çocuklar da yardım yaparak örnek bir davranış sergiledi.

Çocuklar gün içinde kazandıkları paranın yarısını yardım kampanyasına bağışladı. Yardım çadırının kurulduğu parkta vahşetin izlerinin yer aldığı resim sergisi açılırken vatandaşların yardımı için ise yardım kutusu oluşturuldu. Çadıra gelen vatandaşlar Lübnan ve Filistin için yapılan yardıma katıldı.

/ OSMANİYE

07.09.2006


 

Alman ilkokullarında İslâm dersi

Almanya’nın güneyindeki Baden-Württemberg eyaletindeki ilkokullarda İslâm dersi verilecek. Eyalet yetkilileri, amaçlarının Müslümanları topluma daha iyi entegre etmek olduğunu söyledi.

Yetkililer, şimdiden 235 çocuğun ders için kayıt yaptırdığını kaydetti. Din dersleri Hamburg, Aşağı Saksonya ve Kuzey Ren Vestfalya eyaletlerinde okullarda okutuluyor. Baden-Württemberg eyaletinin eğitimden sorumlu bakanı Helmut Rau, “Müslüman kız ve erkeklerin dinlerinin onları neye bağladığını bilmesi lazım” dedi.

Alman öğrencilerin din dersleri alması zorunlu. Ancak öğrencilere Hristiyanlık ve Yahudilik gibi seçenekler sunuluyordu.

Baden-Württemberg eyaleti, Alman vatandaşlığına geçmek isteyenleri “Vicdan Testi” uygulayan ilk eyaletti.

/ BERLİN

07.09.2006


 

Makineleri değiştirmek işe yaramadı

Kocaeli’de ağır hasarlı 14 katlı binanın tepesinde daha önce başlatılan ve belediyenin durduğu yıkım çalışması farklı iş makinasıyla tekrar başlatıldı. Belediye de yıkımı izinsiz olduğu gerekçesi ile yeniden durdurdu.

Marmara depreminde hasar gören Körfez ilçesi Tütünçiftlik sahilindeki 14’er katlı İgsaş Lojmanları’nın 4 bloğundan ağır hasarlı bloğun yıkım işini üstlenen Yıldız A.Ş. firması, bir başka firmadan kiraladığı iki dozeri ağır hasarlı bloğun tepesine vinç ile çıkartarak yıkımı en üst kattan başlattı. Yıkım planına göre bütün binaların üstten 6 katı bu şekilde yıkılacak, diğer katların yıkımında ise insan gücü ve diğer iş makineleri kullanılacaktı. Körfez Belediyesi binanın en tepesinde dozer çalışmasına izin vermedi ve yıkım 13 Ağustos’ta durduruldu.

Körfez Belediyesi’nin gerekli güvenlik tedbirlerinin alınması ve yıkım için daha güvenilir bir yöntem bulunması konusunda ilgilileri uyarması üzerine, bu dozerlerle anlaşma bitirilerek dozerler aşağı indirildi. Aradan geçen sürede bu sefer başka iki dozerle anlaşma yapılarak yine binanın tepesine çıkarıldı ve yıkım yeniden başladı. Yıkım konusunda izin bulunmadığını belirten ve olay yerinde inceleme yapan Körfez Belediye Başkan Yardımcısı Aytekin Öner, yıkımı tekrar durdurdu. Öner konuyla ilgili olarak, “Biz kendilerine yeni bir yöntemle gelin demiştik. Ancak gördük ki, izin almadan kendi bildikleri sistemle yıkıma devam etmişler. Kimsenin intihar etme özgürlüğü yoktur” derken İnşaat Mühendisleri Odası Kocaeli Şube Başkanı Aykut Bozkurt da, ağır hasarlı binalarda bu yöntemin çok riskli olduğunu ve kullanılmaması gerektiğini söyledi.

/ KOCAELİ

07.09.2006


 

Konya havzası kuruyor mu?

Türkiye yeraltı suyunun yüzde 40’ına sahip Konya Kapalı Havzası’nda son on yılda yeraltı suyu yılda yaklaşık 1 metre düşüş gösterdi. DSİ 4. Bölge Müdürü Ömer Faruk Yiğitsoy da, kuraklığın Türkiye’de en fazla Konya ve çevresini etkilediğini söyledi.

Konya’da metrekareye düşen yıllık ortalama yağış miktarının, 1929-2002 yılları arasındaki 72 yıllık ortalamaya göre 324 kilogram olduğunu belirten Yiğitsoy, “Ancak geçen yıl bu rakam 191 kilogramda kaldı. Bu yıl ise Ekim’e sayılı günler kala 258 kilogram civarındayız. 72 yıllık ortalaması, Türkiye ortalamasının oldukça altında olan Konya, 324 kilogramın da altında yağış alıyor” dedi.

Yağış miktarındaki düşüş, aşırı sıcaklar ve tarımda bilinçsiz su tüketimi yüzünden Konya Kapalı Havzası’nın adeta kuruduğunu dile getiren Yiğitsoy, “Konya Kapalı Havzası, Türkiye’nin yeraltı su kapasitesinin yüzde 40’ını barındırıyor. Bu kadar büyük potansiyel bile bitme noktasına geldi. Torosların kuzeyine yağan yağmur ve kar sularıyla beslenen Konya yeraltı suyuna her yıl 1 milyar 150 milyon metreküp su inmesi gerekiyor ancak 10 yıldır bu rakama ulaşılamıyor” şeklinde konuştu. Yiğitsoy, bu soruna çare olarak çiftçilere bilinçli sulama yapmalarını tavsiye etti.

/ KONYA

07.09.2006


 

Tuzluca’nın örnek köyü

Tuzluca Halk Eğitim Müdürü Hasan Doğan, Iğdır’ın Tuzluca İlçesi’ne bağlı Yukarı Çıyrıklı Köyü sakinlerinin, geliştirdikleri projelerle diğer köylere örnek teşkil ettiğini belirtti.

1970’li yıllarda köyü terk eden vatandaşların yeniden dönmeye başladıklarını söyleyen Doğan, “Yukarı Çıyrıklı, eğitim-öğretime çok önem veren bir köy. Köyün yetiştirdiği profesörler, yardımcı doçentler, avukat-hakim, doktor, öğretmenler var. Köyde 150’nin üzerinde üniversite mezunu var. Köy modelimiz, şehirlere göç etmektense, kendi yaşadığı yeri yaşanabilir hale getirmenin örneği olarak gösterildi. Okuyan, yurtdışına giden kesim, yeni projelerle köye geldi. Özellikle Kars Kafkas Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. İsa Özaydın’ın köyümüzün hayvan ırklarının değişim ve dönüşümünde katkısı taktire şayandır” dedi. Doğan, köyün şimdilik sadece sulama sorunu olduğunu ifade etti.

/ IĞDIR

07.09.2006


 

Güneydoğulu çocuklar park istiyor

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde bazı ilçelerde çocukların oynayabileceği bir çocuk parkı bulunmuyor.

Parkı olmayan ya da tahrip olan ilçelerde çocuklar yetkililerden park talebinde bulunurken Diyarbakır’ın Bismil ilçesinde yaptırılan bir çocuk parkı da tamamlandı. Bir grup çocuğun talebi üzerine Dumlupınar Mahallesi’nde altı dönümlük alana çocuk oyun parkı yapıldığını söyleyen Bismil Belediye Başkan Yardımcısı Mukaddes Ülgen, “İlçemiz ilk defa bir parka kavuştu. Bunu gören çocuklar diğer mahallelere de park yapılmasını istiyor. Biz de diğer mahallelerdeki çocukların da parklardan mahrum kalmaması için park yapım işini sürdüreceğiz” dedi.

/ DİYARBAKIR

07.09.2006


 

Dünya yaşlanıyor

Dünyada 600 milyon olan yaşlı nüfusunun, 2050 yılında 2 milyara yükseleceği, Türkiye’de de 2010 yılında nüfusun yüzde 10’unun yaşlanacağı bildirildi.

Geriatri ve Gerontoloji Derneği ile Türk Geriatri Vakfı tarafından ortaklaşa düzenlenen ve Antalya’da gerçekleştirilen 5. Ulusal Geriatri Kongresinde, yaşlılığın değerlendirmesi yapılacak. Kongre sekreterliğinden alınan bilgiye göre, dünyada 600 milyon olan yaşlı nüfusunun 2050 yılında 2 milyara ulaşacağı tahmin ediliyor.

/ ANTALYA

07.09.2006


 

Esma-ül Hüsna’yı ezberden okuyanlar ödüllendirildi

Kayseri’de İlim-Hikmet Vakfı’nın her yıl geleneksel olarak düzenlediği Esma-Ül Hüsna yarışmasının 12.’si gerçekleştirildi.

Yüz on beş kişinin katıldığı yarışmada iki dalda dereceye giren 23 kişi, bir dalda derceye giren 35 kişi için Melikgazi Belediyesi Tiyatro Salonu’nda yapılan ödül töreninde izdiham yaşandı. Takviye sandalyelerle salonda yer bulan davetliler heyecanlı bir program izledi. Yarışmacıların Allah’ın 99 ismi olan Esma-Ül Hüsna’yı ezbere okumaları, veda hutbesini ve Kur’ân-ı Kerim’deki 114 sureyi anlamlarıyla birlikte ezbere okumaları salonda duygulu anların yaşanmasına sebep oldu. Daha sonra salonda yapılan mini yarışmada da doğru cevap verenlere bin YTL’ye kadar para ödülleri verildi.

/ KAYSERİ

07.09.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004