Ciddî adamları hep merak ederim. Ciddiye aldıkları meselelerinin ciddiyet derecesi nedir? İncelemek ve analiz etmek istemişimdir. Bazen içimden “İyi ki ciddî adamlarımız var, ya olmasalar memleketin hali nice olurdu?” diye meraklandığım da oluyor. Ben her zaman ciddî olamadığım için, herkes benim gibi işi espriye almış olsa Allah korusun başımıza gelmedik belâ kalmaz diye düşünürüm. Çok şükür ki, ciddî insanlarımız var(!) Özellikle yüksek makamlardaki devlet memurları çok ciddî adamlardır bilirsiniz.
Hayatı anlama ve tanımlama bakımından insanları ikiye ayırabiliriz.
Hayatı ciddiye alıp her işi dert edinenler ile işi oyun gibi algılayanlar.
Ressamlar büyük ve ciddî insanlar arasında yer alırlar. El becerileri ve renklere şekil, anlam yükleyebildikleri için. Küçük çocuklar renkli kalemlerle resim yaptığında oyun oluyor, ressam dediğimiz adamlarınki ise ciddî iş.
Basit bir iş olarak gördüğümüz-aslında hiçbir iş basit değildir-ayakkabı boyacılarından işini iyi yapanların, işini oyun olarak icra ettikleri görülür. Fırçayı sallaması, el çabukluğunu sergileyen özgün hareketler yapmasından anlaşılıyor ki, “Boyacı bu işi uzun zamandır yapıyor, fırçayı o kadar güzel kullanıyor ve onu ritim saz gibi kullanabiliyor” diye bir kanaat hasıl oluyor.
Birçok zanaat erbabında sürekli yaptıkları işten haz duyacak oyunlar üretebilmişlerdir.
Köylerde tarlada grup halinde çalışan hanımlar nice türküler yakıyorlar ki, hem türkü söyleyip, hem ciddî iş yapıyorlar. Geçmişten günümüze gelen, kültür zenginliğimiz olan şarkılar türküler, hayatın her türlü meşguliyetini zevk, eğlence ve oyun olarak algılanmasının yansımalarıdır.
Hedefi maksadı dünyevî sonuçlar olan her türkü meşguliyet hem oyundur hem ciddî işlerdendir. Spor organizasyonlarının hepsi oyundur. Yani oyunların planlanıp uygulanması ciddî iştir. Temelinde merkezinde oyun olan bir iş devletlerin en üst düzey yöneticilerinin işi oluyor. Kimse demiyor ki, koskoca devlet adamları böyle zevk kaynağı olan oyunlar için kafa yoruyorlar.
Hayatın ciddiye alınacak yönü hayatın kendisidir. Hayatın şu anı ve geleceğinin aldığı ve alacağı şekil ciddî düşünülmeye değer konudur.
İnsan kendi yaratılış gayesini sorgulaması ciddiye alınacak bir konudur. Meşrûiyet sınırları içinde bütün eylem ve faaliyetleri oyun gibi algılamakla ciddî iş gibi kabul etmek aynı şeydir. Hayatı ne kadar yaşadığımız değil nasıl yaşadığımızın anlamı vardır. Olaylara ve insanlara helâl dairesinde keyif almak, neşeli, gayr-i ciddî esprili yaklaşmak yaşamaktan zevk almanın meşrû yollarıdır.
İnsanlığın dertlerini dert edinmek insaniyetin gereğidir. Bu düşünme hayatın diğer alanlarında sıkıntılı ve stresli durumun göstergesi gibi anlaşılan “ciddiyet” le ilgisi yoktur.
Ciddî insanların espri kabiliyeti olmaz genellikle. Ciddiyet kendini fazla önemsediğinden ve kendini fazla düşünmesinden kaynaklanır. Ecdadın lâtife olarak ifade ettikleri lâtifenin günümüz versiyonu espridir. Zekâ göstergesidir. Lâtife ve espri yeteneği gelişmemiş insanların intikal, algılama, kısacası zekâ sorunu var demektir.
Hayata pozitif yaklaşmak, dünyevi meşguliyetleri eğlence ve oyun gibi algılamak sağlığa faydalıdır. İnanmazsanız stres yönetimi ile ilgilenen uzmanlara sorabilirsiniz. Yaz yiyeceklerinin hafif olması gerektiği gibi yaz düşüncelerinin de biraz hafif olması gerekir diye düşündüm. Hayırlı haftalar.
|